“Arteria gastroduodenalis” terimi Latince ve Yunanca köklerden türetilmiştir:
- “Arteria” Latince ‘arter’ anlamına gelir ve oksijenli kanı kalpten uzağa taşıyan bir kan damarına atıfta bulunur.
- “Gastro-” Yunanca ‘mide’ anlamına gelen ‘gaster’ kelimesinden gelmektedir.
- “Duoden-”, ince bağırsağın ilk bölümünü ifade eden Latince ‘duodenum’ kelimesinden türetilmiştir.
- “-alis” Latince bir son ek olup ‘ile ilgili’ veya ‘ona ait’ anlamına gelmektedir.
Bu nedenle, “Arteria gastroduodenalis ‘in etimolojisi kelimenin tam anlamıyla ’mide ve duodenumla ilgili arter” anlamına gelir; bu da pilora (midenin distal kısmı) ve duodenumun proksimal kısmına kan sağlama işlevini doğru bir şekilde tanımlar.
Gastroduodenal arter (GDA), abdominal damar sisteminde kritik bir damardır:
Anatomik Genel Bakış
Köken:
- Ortak hepatik arterin (çölyak gövdesinin ana dalı) terminal dalı.
- Hepatoduodenal ligamanın yakınında başlar ve duodenumun ilk kısmının arkasına iner.
Dallar:
- Sağ gastroepiploik arter:
- Midenin büyük eğriliği boyunca ilerler ve sol gastroepiploik arter (dalak arterinden) ile anastomoz yapar.
- Büyük eğriliği ve omentumu besler.
- Üst pankreatikoduodenal arter:
- Anterior ve posterior dallara ayrılır.
- İnferior pankreatikoduodenal arter (superior mezenterik arterden, SMA’dan) ile anastomotik bir ark oluşturur ve pankreas başı ve duodenuma ikili kan temini sağlar.
Besleme Bölgeleri:
- Mide piloru (mide ve duodenum arasındaki bağlantı).
- Proksimal duodenum (ilk kısım).
- Pankreasın başı.
Klinik Önemi
Üst Gastrointestinal (GI) Kanaması:
- Duodenumun arka duvarına yakınlığı nedeniyle GDA şunlardan dolayı aşınmaya eğilimlidir:
- Peptik ülser hastalığı (örneğin, H. pylori veya NSAID’lerin neden olduğu duodenum ülserleri).
- Kötü huylu ülserler (örn. pankreas veya duodenum kanserleri).
- Hematemez (kan kusma) veya melena (siyah, katranlı dışkı) şeklinde görülür.
Yönetim:
- Endoskopi: Tanı ve müdahale için birinci basamak (örn. koterizasyon, klipsleme).
- Embolizasyonlu anjiyografi: Refrakter kanama için.
- Cerrahi: Şiddetli vakalar için ayrılmıştır (örn. GDA’nın bağlanması).
Kolateral Dolaşım
- Üst (GDA’dan) ve alt (SMA’dan) pankreatikoduodenal arterler arasındaki anastomoz, çölyak gövdesi ve SMA arasında hayati bir bağlantı sağlayarak bir sistem tehlikeye girerse perfüzyonu korur.
Temel Terminoloji
- Latince: Arteria gastroduodenalis.
- Eponimler: Eski literatürde bazen “pankreatikoduodenal kanama atardamarı” olarak anılır.
GDA’nın anatomisini anlamak, yaşamı tehdit eden üst GI kanamasını teşhis etmek ve yönetmek için önemlidir ve vasküler anatomi ile patoloji arasındaki etkileşimi vurgular.
Keşif
Tarihsel Bağlam ve Erken Anatomik Çalışmalar
GDA, ön bağırsağı besleyen büyük bir splanknik arter olan çölyak gövdesinden kaynaklanan ortak hepatik arterin terminal bir dalıdır. Bu tür vasküler yapıların anlaşılması, özellikle Rönesans’tan itibaren yüzyıllar süren kadavra diseksiyonları ve anatomik haritalamalar yoluyla gelişti. Andreas Vesalius (16. yüzyıl) gibi erken anatomistler ayrıntılı insan anatomisi için temel oluşturdular, ancak odak noktaları genellikle GDA gibi belirli arteriyel dallar yerine ana organlardı.
17. ve 18. yüzyıllarda anatomistler karın damar sistemini daha kapsamlı bir şekilde haritalamaya başladılar. İsviçreli bir anatomist olan Albrecht von Haller, 18. yüzyılın ortalarında çölyak gövdesi ve dallarının ayrıntılı açıklamalarıyla tanınır (Çölyak Gövdesi Anatomisi). Çalışmaları öncelikle çölyak gövdesinin sol gastrik, ortak hepatik ve splenik arterlere trifurkasyonuna odaklanmış olsa da, bu çalışmalar sırasında ortak hepatik arterin bir dalı olan GDA’nın gözlemlenmiş olması olasıdır. Haller’in “tripus Halleri” açıklaması (Çölyak Gövdesi Varyasyonları) muhtemelen GDA’yı da içeren arteriyel dallanmanın ayrıntılı bir incelemesini önermektedir.
19. Yüzyıl: İncelik ve İsimlendirme
19. yüzyılda Giovanni Battista Morgagni ve diğerleri gibi isimler tarafından yönlendirilen anatomik isimlendirme ve ayrıntılı vasküler anatomide önemli ilerlemeler görüldü. Morgagni’nin patolojik anatomi ve vasküler yapılar üzerine çalışması (İnsan Sindirim Sistemi Kan Temini) mide ve duodenumu beslemedeki önemi göz önüne alındığında GDA’ya atıflar içermiş olabilir. Ancak GDA’nın keşfine ilişkin özel atıflar nadirdir ve bu da bunun tek başına bir keşif olmaktan ziyade daha geniş çalışmaların bir parçası olarak tanımlandığını düşündürmektedir.
“Arteria gastroduodenalis” terimi, özellikle Nomina Anatomica gibi eserlerin yayınlanmasıyla bu dönemde standart hale gelen Latince anatomik isimlendirme kurallarını yansıtır. Jean Cruveilhier’in abdominal arterleri kapsamlı bir şekilde haritaladığı gibi dönemin ayrıntılı anatomik metinleri göz önüne alındığında, GDA’nın 19. yüzyılın başlarında tanındığı sonucuna varmak mantıklıdır.
20. Yüzyıl: Klinik ve Radyolojik Tanıma
Anatomik keşif muhtemelen daha önce gerçekleşmiş olsa da, GDA’nın klinik önemi 20. yüzyılda, özellikle radyoloji ve cerrahideki ilerlemelerle daha belirgin hale geldi. Özellikle peptik ülserlerin artere aşınması nedeniyle gastrointestinal kanamadaki rolü tıbbi literatürde vurgulanmıştır (Gastroduodenal Artery Clinical Role). Bu dönemde ayrıca GDA’yı ve varyasyonlarını görselleştirmeye yardımcı olan ve anatomik anlayışını güçlendiren anjiyografinin kullanımı da görüldü (GI Tract’ın Vasküler Anatomisi).
İleri Okuma
- Singh, V. (2011). Anatomy of Abdomen and Lower Limb. London: Elsevier Health Sciences APAC.
- Moore, K. L., Dalley, A. F., & Agur, A. M. R. (2014). Clinically Oriented Anatomy (7th ed.). Philadelphia, PA: Lippincott Williams & Wilkins.
- Standring, S. (2016). Gray’s Anatomy (41st ed.). Edinburgh: Elsevier Churchill Livingstone.
- Tubbs, R. S., Shoja, M. M., Loukas, M., & Bergman, R. A. (2016). Bergman’s Comprehensive Encyclopedia of Human Anatomic Variation. Hoboken: Wiley Blackwell.