Beynin elektriksel etkinliğinin kağıda yazılımıdır. (bkz: Elektr-o-ensefal-o-graf–i)

İlk insan elektroensefalogramı (EEG) 1924 yılında Alman fizyolog ve psikiyatrist Hans Berger tarafından kaydedilmiştir. Çığır açan çalışması, beyin aktivitesini anlamada EEG kullanımının temelini atmıştır.
Kullanımı: EEG’nin hem nörolojik araştırmalarda hem de klinik ortamlarda çeşitli uygulamaları vardır. Kullanım alanlarından bazıları şunlardır:
Tıbbi Ayırıcı Tanı: EEG, çeşitli nörolojik durumların ayırıcı tanısında değerli bir araç olarak hizmet eder. Psikojenik epileptik olmayan nöbetler, senkop (bayılma), subkortikal hareket bozuklukları ve migren varyantları gibi farklı nöbet türleri ve epileptik olmayan olaylar arasında ayrım yapılmasına yardımcı olabilir.
Epilepsi Teşhisi: EEG özellikle epilepsi teşhisinde faydalıdır. Epileptiform deşarjlar olarak bilinen beyindeki anormal elektriksel aktiviteyi tespit edebilir, bu da epilepsinin varlığını doğrulamaya ve spesifik tipini belirlemeye yardımcı olur.
Beyin Tümörleri: EEG, beyin tümörlerinin teşhisinde ve izlenmesinde değerli bilgiler sağlayabilir. EEG kayıtlarında gözlemlenen belirli modeller, tümörlerle ilişkili anormal beyin aktivitesinin varlığına işaret edebilir.
Beyin Travması: EEG, kafa travmasının neden olduğu beyin hasarının değerlendirilmesinde yardımcı olur. Beyin dalgalarında yaralanma veya işlev bozukluğuna işaret edebilecek anormallikleri tespit edebilir.
Ensefalopati: EEG, enfeksiyon, enflamasyon, metabolik bozukluklar veya ilaç toksisitesi gibi çeşitli nedenleri olabilen beyin disfonksiyonunu veya ensefalopatiyi değerlendirmek için kullanılır. EEG bulguları altta yatan nedenin belirlenmesine yardımcı olabilir ve tedavi kararlarını yönlendirebilir.
İnme: EEG, inme hastalarının değerlendirilmesinde kullanılabilir ve beyin hasarının boyutu ve iyileşme prognozu hakkında bilgi sağlar.
Uyku Bozuklukları: EEG, uyku apnesi, narkolepsi ve parasomniler gibi uyku bozukluklarının teşhisinde etkilidir. Uyku düzenini analiz etmeye ve uykunun farklı aşamalarında beyin dalgası aktivitesindeki anormallikleri belirlemeye yardımcı olur.
Prognoz ve Tedavi: EEG bulguları, komadaki hastalar ve ağır beyin hasarı olanlar için sonuçları tahmin etmeye ve tedavi kararlarına rehberlik etmeye yardımcı olabilir. Anti-epileptik ilaçların etkinliğinin belirlenmesine yardımcı olabilir ve kesilmelerine ilişkin kararlara rehberlik edebilir.
Beyin Ölümü Teyidi: EEG, komada olan veya kalıcı bitkisel hayattaki hastalarda beyin ölümünün doğrulanmasında kullanılır. Beyinde elektriksel aktivitenin olmaması beyin ölümünün kesin bir işaretidir.
Özetle, EEG nörolojik araştırmalarda ve klinik uygulamalarda değerli bir araçtır. Başta epilepsi, beyin tümörleri, beyin travması, ensefalopati, inme ve uyku bozuklukları olmak üzere çeşitli nörolojik durumların tanı, prognoz ve tedavisine yardımcı olur. Beyin fonksiyonu ve anormallikleri hakkında değerli bilgiler sağlayarak sağlık uzmanlarının bilinçli kararlar vermesine ve hastalara uygun bakım sağlamasına yardımcı olur.
EEG tipleri
HD-EEG
Yüksek yoğunluklu elektroensefalografi (HD-EEG), beynin elektriksel aktivitesini kaydetmek için kullanılan bir tekniktir. Geleneksel EEG yönteminin geliştirilmiş halidir ve kafa derisine yerleştirilen çok sayıda elektrot kullanarak beyin aktivitesinin çok daha yüksek çözünürlüğünü sağlar.
Geleneksel bir EEG’de yaklaşık 20-30 elektrot kullanılır. Bununla birlikte, bir HD-EEG’de yüzlerce elektrot kullanılabilir. Bu elektrotlar, beyin aktivitesinin daha ayrıntılı uzaysal çözünürlüğünü sağlayan tüm kafa derisini kaplayacak şekilde yoğun bir ızgara düzeninde düzenlenmiştir. Bu, epilepsi veya ameliyat öncesi beyin haritalaması gibi anormal beyin aktivitesinin kesin yerini belirlemede özellikle yararlı olabilir.
Bir HD-EEG’den gelen veriler, beyin aktivitesinin topografik haritalarını oluşturmak için çeşitli yazılım araçları kullanılarak analiz edilebilir veya yapı hakkında daha ayrıntılı bilgi sağlamak için manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi diğer görüntüleme teknikleriyle birleştirilebilir. ve beynin işlevi.
Yüksek yoğunluklu EEG, çeşitli görevler sırasında beyin etkinliğinin çok daha ayrıntılı bir görünümünü sağlayabildiğinden, bilişsel süreçleri anlamamızı geliştirme potansiyeline de sahiptir.
Bununla birlikte, teknik, belirli klinik veya araştırma ortamlarında dikkate alınması gereken elektrot yerleştirme ve veri işleme için daha fazla zaman gerektirir.
Yüksek yoğunluklu EEG (HD EEG) ilk olarak 1980’lerin başında geliştirilmiştir. İlk HD EEG sistemleri 128 elektrot kullanıyordu. Günümüzde HD EEG sistemleri 256 adede kadar elektrot kullanabilmektedir.
HD EEG, geleneksel EEG’den daha hassas bir testtir. Bunun nedeni, HD EEG’nin beynin elektriksel aktivitesini daha fazla yerden kaydedebilmesidir. HD EEG, epilepsi, uyku bozuklukları ve beyin tümörleri dahil olmak üzere çeşitli nörolojik bozuklukları teşhis etmek için kullanılabilir.
HD EEG’nin Avantajları
HD EEG kullanmanın çeşitli avantajları vardır. Bunlar şunları içerir:
- Arttırılmış hassasiyet: HD EEG, geleneksel EEG’den daha hassastır, yani beyin aktivitesindeki daha ince değişiklikleri tespit edebilir.
- Geliştirilmiş uzamsal çözünürlük: HD EEG, beynin elektriksel aktivitesini daha fazla yerden kaydederek anormal beyin aktivitesinin kaynağını belirlemeye yardımcı olabilir.
- İyileştirilmiş zamansal çözünürlük: HD EEG, beynin elektriksel aktivitesini daha hızlı kaydedebilir, bu da beyin aktivitesindeki kısa değişiklikleri tanımlamaya yardımcı olabilir.
HD EEG’nin Dezavantajları
HD EEG kullanmanın bazı dezavantajları da vardır. Bunlar şunları içerir:
- Artan maliyet: HD EEG sistemleri, geleneksel EEG sistemlerinden daha pahalıdır.
- Artan karmaşıklık: HD EEG’nin kurulumu ve kullanımı, geleneksel EEG’den daha karmaşıktır.
- Artan artefakt riski: HD EEG, EEG kaydını etkileyebilecek istenmeyen elektrik sinyalleri olan artefaktlara karşı daha hassastır.
HD EEG, nörolojik bozuklukları teşhis etmek ve değerlendirmek için değerli bir araçtır. Ancak kullanmadan önce HD EEG’nin avantaj ve dezavantajlarının bilinmesi önemlidir.
Elektroensefalogram (EEG) elektrotları
Beynin elektriksel aktivitesini tespit etmek ve kaydetmek için kafa derisine yerleştirilir. Burada EEG elektrotlarının tipik olarak nasıl yerleştirildiğine dair genel bir bakış sunulmaktadır:
Hazırlık: Hastanın kafa derisi, elektrot temasını engelleyebilecek her türlü yağı, ölü deri hücrelerini veya diğer maddeleri gidermek için aşındırıcı bir jel veya hafif bir aşındırıcı solüsyonla temizlenir.
Ölçme ve İşaretleme: Teknisyen veya sağlık uzmanı, kafa derisi üzerindeki belirli noktaları işaretlemek için bir ölçüm bandı veya cetvel kullanır. Bu noktalar, elektrot yerleştirme için standartlaştırılmış bir yöntem olan uluslararası 10-20 sistemine dayanmaktadır. Temel referans noktaları arasında nasion (burun köprüsü) ve inion (kafatasının arkasındaki belirgin kemik parçası) bulunur. Bu referans noktaları arasında ek noktalar işaretlenir.
İletken Jel Uygulanması: Her elektrot bölgesine az miktarda iletken jel uygulanır. Jel, elektrotlar ve kafa derisi arasında iyi bir elektrik teması kurulmasına yardımcı olarak beyin aktivitesinin doğru şekilde kaydedilmesini sağlar.
Elektrotların Yerleştirilmesi: Elektrotlar kafa derisi üzerindeki işaretli noktalara dikkatlice yerleştirilir. Her elektrot, kafa derisi ile temas eden iletken malzemeyi içeren küçük bir metal disk veya kaba sahiptir. Elektrotlar, güvenli bir şekilde bağlı kalmalarını sağlamak için tipik olarak yapışkan veya elastik bantlarla yerinde tutulur.
Tellerin Birbirine Bağlanması: Elektrotlar yerine yerleştirildikten sonra, her elektrottan gelen kablolar EEG kayıt cihazına bağlanır. Bu kablolar elektrotlardan gelen elektrik sinyallerini veri toplama ve analiz için makineye iletir.
Empedansın Kontrol Edilmesi: Elektrotlar uygulandıktan sonra teknisyen bir empedans kontrolü gerçekleştirebilir. Bu, her elektrot ile kafa derisi arasındaki elektrik direncinin ölçülmesini içerir. Düşük empedans, iyi elektrot teması ve sinyal kalitesini gösterdiğinden arzu edilir.
Kullanılan elektrotların spesifik yerleşimi ve sayısının yürütülen EEG çalışmasının türüne bağlı olarak değişebileceğini unutmamak önemlidir. Bazı özel EEG testleri için, kafa derisinin belirli bölgelerine veya hatta vücudun diğer bölgelerine ek elektrotlar yerleştirilebilir.
EEG elektrotlarının yerleştirilmesi işlemi genellikle ağrısızdır ve invazif değildir. Elektrotlar rahat olacak ve hastaya herhangi bir rahatsızlık vermeyecek şekilde tasarlanmıştır. EEG kayıt seansı tamamlandıktan sonra elektrotlar kolayca çıkarılabilir ve kalan iletken jel kafa derisinden silinebilir.
EEG elektrotlarının yerleştirilmesi ve yorumlanmasının özel eğitim ve uzmanlık gerektirdiğini belirtmek gerekir. Nörolog veya EEG teknisyeni gibi kalifiye bir sağlık uzmanı, doğru sonuçlar ve doğru teşhis sağlamak için EEG çalışmasının gerçekleştirilmesinden ve yorumlanmasından sorumludur.
EEG (elektroensefalogram) çıktısı
Tipik olarak beynin elektriksel aktivitesini temsil eden bir dizi dalga formundan oluşur. Çıktı, x ekseninde çizilen zaman ve y ekseninde çizilen beyin dalgalarının genliği veya voltajı ile bir grafik veya çizelge olarak görüntülenir.
Bir EEG kaydında gözlemlenen başlıca beyin dalgası türleri şunlardır:
Delta dalgaları (0,5-4 Hz): Bunlar tipik olarak derin uyku sırasında veya belirli patolojik durumlarda gözlenen yavaş dalgalardır.
Teta dalgaları (4-8 Hz): Teta dalgaları uyuşukluk, rahatlama ve hafif uyku ile ilişkilidir. Meditasyonda veya belirli bilişsel görevler sırasında da görülebilirler.
Alfa dalgaları (8-13 Hz): Alfa dalgaları tipik olarak bir kişi uyanıkken ancak gözleri kapalıyken rahatlamış bir durumdayken gözlemlenir. En çok beynin arka bölgelerinde belirgindirler.
Beta dalgaları (13-30 Hz): Beta dalgaları genellikle bir kişi uyanıkken ve zihinsel faaliyette bulunurken veya tetikteyken gözlemlenir. Düşük beta (13-20 Hz) ve yüksek beta (20-30 Hz) olarak ikiye ayrılabilirler.
Gama dalgaları (30-100 Hz): Gama dalgaları en hızlı beyin dalgalarıdır ve üst düzey bilişsel işlem, algı ve bilinç ile ilişkilidir.
EEG çıktısı, bu farklı beyin dalgalarının genliği (yüksekliği) ve frekansı (saniyedeki dalga sayısı) ile temsil edilir. Bir EEG’de gözlemlenen belirli kalıplar ve özellikler, epilepsi, uyku bozuklukları veya diğer nörolojik durumlarla ilişkili anormal aktiviteyi tanımlamak gibi beyin işlevi hakkında değerli bilgiler sağlayabilir.
Bir EEG’yi yorumlamanın özel eğitim ve uzmanlık gerektirdiğini ve tipik olarak nörologlar veya elektroensefalografi konusunda deneyimli diğer sağlık uzmanları tarafından gerçekleştirildiğini ve analiz edildiğini unutmamak önemlidir.
EEG (elektroensefalogram) çıktısının yorumlanması
Nörofizyoloji alanında özel bilgi ve uzmanlık gerektirir. Tipik olarak nörologlar veya EEG okuma konusunda eğitim almış diğer sağlık uzmanları tarafından gerçekleştirilir ve analiz edilir. İşte bir EEG’nin yorumlanmasında yer alan bazı temel adımlar:
- Taban çizgisinin gözden geçirilmesi: Yorumcu ilk olarak EEG’nin temel aktivitesini inceler, bu da genel arka plan ritmini, artefaktların veya anormalliklerin varlığını ve uyanıklık veya uyku seviyesini değerlendirmeyi içerir.
- Normal dalga formlarının tanımlanması: Yorumlayıcı, alfa dalgaları, beta dalgaları ve diğer frekans bantları dahil olmak üzere normal beyin dalgası modellerinin varlığını arar. Bu dalgaların genliğini, sıklığını ve dağılımını değerlendirir.
- Anormalliklerin tespit edilmesi: Yorumlayıcı, normal aralıktan sapan anormal dalga formlarını veya modellerini arar. Bu anormallikler arasında sivri uçlar, keskin dalgalar, yavaş dalgalar, epileptiform deşarjlar veya çeşitli nörolojik durumlarla ilişkili diğer spesifik modeller yer alabilir.
- Klinik bilgilerle ilişkilendirme: EEG bulguları daha sonra hastanın klinik öyküsü, semptomları ve diğer tanısal test sonuçları ile ilişkilendirilir. Bu, yorumcunun daha doğru bir değerlendirme ve tanı koymasına yardımcı olur.
- Bir rapor hazırlama: Bulgulara dayanarak, tercüman temel gözlemleri özetleyen, herhangi bir anormalliği veya önemli bulguyu tanımlayan ve mümkünse genel bir yorum ve teşhis sağlayan kapsamlı bir rapor hazırlar.
EEG yorumunun uzmanlık gerektirdiğini ve yorumlama değişkenliğine tabi olduğunu unutmamak önemlidir. Hastanın yaşı, ilaç kullanımı, uyku-uyanıklık döngüsü ve altta yatan koşullar dahil olmak üzere çok sayıda faktör EEG bulgularını etkileyebilir. Bu nedenle, EEG’yi doğru bir şekilde yorumlayabilen ve bireysel hastanın bağlamına göre uygun klinik rehberlik sağlayabilen eğitimli bir sağlık uzmanına danışmak çok önemlidir.
Kaynak:
- Michel CM, Murray MM. Towards the utilization of EEG as a brain imaging tool. Neuroimage. 2012;61(2):371-385.
- He, B., Dai, Y., Astolfi, L., Babiloni, F., Yuan, H., & Yang, L. (2011). eConnectome: A MATLAB toolbox for mapping and imaging of brain functional connectivity. Journal of neuroscience methods, 195(2), 261-269.