Gırtlak, yutak, soluk borusu, akciğer, bronşlardan kaynaklı kanlı mukuslu veya kanlı öksürmeye denir. (Bkz; Hemoptiz)

Hemoptizi, solunum yollarından kan içeren salgıların öksürmesidir. Burun boşluğundan (burun kanaması) veya gastrointestinal sistemden (hematemez veya psödohemoptizi) kanamadan ayırt edilmelidir. Daha fazla kan öksürürse, buna hemoptizi de denir.

ICD10 kodu: R04.2

Alt solunum yollarından kanın dışarı atılması olan hemoptizi, hafif ila şiddetli arasında değişebilen ve bazı durumlarda yaşamı tehdit eden tıbbi bir durumdur. Bu makale hemoptiziye derinlemesine bir genel bakış sunarak nedenlerini, semptomlarını, tanısını ve tedavi seçeneklerini tartışıyor.

Hemoptizi, akciğerlerden veya bronşiyal tüplerden kaynaklanan kanın öksürmesi ile karakterizedir. Dışarı atılan kan miktarı önemli ölçüde değişebilir. Hafif hemoptizi tipik olarak kan “lekeleri” veya balgamda birkaç küçük pıhtı anlamına gelirken, keyfi olarak 24 saatte 600 mL’yi aşan kanama hızı olarak tanımlanan masif hemoptizi acil durum olarak kabul edilir ve boğulmayı önlemek için acil müdahale gerektirir. Bozulmuş gaz değişimi.

Belirtileri

Hemoptizi belirtileri durumun ciddiyetine göre değişebilir. Hafif veya minimal hemoptizi, balgamda kan lekeleri veya küçük pıhtıları içerebilir. Öte yandan, ciddi bir vakanın veya kan pıhtılaşmasının semptomları arasında zonklayıcı veya kramp şeklinde ağrı, bacakta veya kolda şişlik, kızarıklık ve sıcaklık, ani nefes darlığı, keskin göğüs ağrısı ve öksürme kan olabilir.

Şiddetine rağmen, herhangi bir hemoptizi vakası ciddiye alınmalıdır. Kanama kendi kendine dursa bile, altta yatan neden ciddi bir tehdit oluşturabileceğinden tıbbi yardım alınmalıdır.

Nedenleri

Hemoptizi, viral veya bakteriyel bronşit gibi akut enfeksiyonlardan bronşektazi gibi kronik enfeksiyonlara veya sigara dumanı gibi toksik maruziyete kadar değişen çeşitli durumlardan kaynaklanabilir. Genellikle bir kan pıhtısının akciğerlerdeki bir arterde sıkışıp kaldığı bir durum olan pulmoner emboli de hemoptiziye neden olabilir.

Antikoagülanlar, antiplateletler, NSAID’ler, bevacizumab (Avastin) ve sildenafil dahil olmak üzere bazı ilaçların bazı hastalarda hemoptiziye neden olduğu bilinmektedir. Kokain gibi maddelerin kötüye kullanılmasının da hemoptiziye neden olduğu bildirilmiştir.

Tanısı

Hemoptizi tanısı tipik olarak altta yatan nedenin belirlenmesini içerir. Bir tıp uzmanı, hastanın tıbbi geçmişini, semptomlarını ve görüntüleme taramaları, bronkoskopiler veya laboratuvar testleri dahil olmak üzere bir dizi testi dikkate alabilir.

Tedavisi

Hemoptizi yönetiminde birincil hedefler kanamayı durdurmak, aspirasyonu önlemek ve altta yatan nedeni tedavi etmektir.

Tedavi genellikle hemoptizinin ciddiyetine ve nedenine bağlıdır. Hayatı tehdit etmeyen veya yoğun olmayan hemoptizi vakalarında, altta yatan durumu tedavi etmek genellikle kanamanın üstesinden gelir. Bu, hemoptizinin en yaygın nedeni olan bronşit için antibiyotikler veya öksürük ilacı içerebilir.

Şiddetli vakalarda, endovasküler embolizasyon gerekli olabilir. Bu prosedür, hemoptiziye neden olan kan damarını bloke etmeyi ve böylece kanamayı durdurmayı içerir.

Genel olarak, hemoptizi acil tıbbi müdahale gerektiren ciddi bir durumdur. Semptomların farkında olmak ve acil müdahale hayat kurtarabilir ve komplikasyonları önleyebilir.

Tarih

Akciğerlerden veya bronşlardan kan veya kan lekeli mukus öksürmesi olan hemoptizi, tıpta uzun ve karmaşık bir geçmişe sahiptir. Hemoptizi anlayışı, tıbbi bilgi, teknoloji ve araştırmalardaki ilerlemeler nedeniyle zaman içinde önemli ölçüde gelişmiştir. Aşağıda hemoptizinin keşfi ve anlaşılmasındaki önemli kilometre taşlarının bir listesi bulunmaktadır:

  1. Antik Tanımlar (Hipokrat, MÖ 460-370): Hemoptizinin bilinen en eski tanımları antik Yunan tıbbına kadar uzanmaktadır. Genellikle “Tıbbın Babası” olarak anılan Hipokrat, akciğer hastalıkları ve travma da dahil olmak üzere çeşitli nedenlere bağladığı kan öksüren hasta vakalarını tanımlamıştır.
  2. Galen’in Katkıları (MS 129-216): Romalı hekim Galen, hemoptiziyi kategorize ederek ve başta balgam olmak üzere bedensel hümörlerdeki dengesizliklere bağlayarak Hipokrat’ın çalışmalarını genişletmiştir. Öğretileri yüzyıllar boyunca tıbbi düşünceye hakim olmuştur.
  3. Rönesans Gelişmeleri (16.-17. Yüzyıl): Rönesans döneminde tıbbi araştırma ve anlayışta bir canlanma yaşanmıştır. Andreas Vesalius ve William Harvey gibi hekimler, daha önceki teorilere meydan okumaya ve insan vücudu ve işlevleri hakkında daha doğru açıklamalar yapmaya başladılar ve dolaylı olarak solunum yolu hastalıklarının ve hemoptizi gibi semptomların anlaşılmasına katkıda bulundular.
  4. Tüberkülozun Tanımlanması (17.-19. Yüzyıl): Tüberkülozun (TB) ayrı bir hastalık olarak tanınması, hemoptizi anlayışını önemli ölçüde geliştirmiştir. Tüberkülozun ilk belirtileri genellikle hemoptiziyi içermekteydi. Mycobacterium tuberculosis bakterisinin 1882 yılında Robert Koch tarafından keşfedilmesi, TB ve hemoptizi arasında net bir bağlantı sağlayarak hemoptizi nedenlerinin anlaşılmasında önemli bir dönüm noktası olmuştur.
  5. Tanı Araçlarının Gelişimi (19.-20. Yüzyıl): 1816 yılında René Laennec tarafından stetoskopun ve daha sonra göğüs röntgeninin icadı, akciğer hastalıklarının tanısında devrim yaratmıştır. Bu araçlar, akciğer enfeksiyonları, kanserler ve vasküler anormallikler gibi hemoptizinin altında yatan nedenlerin daha iyi görüntülenmesini ve anlaşılmasını sağladı.
  6. Bronkoskopi ve Cerrahi Müdahaleler (20. Yüzyılın Başları): 1900’lerin başında Gustav Killian tarafından bronkoskopinin geliştirilmesi, hava yollarının doğrudan görüntülenmesini sağlayarak hemoptiziye neden olan durumların daha kesin bir şekilde teşhis edilmesine ve yönetilmesine olanak tanıdı. Bu dönem aynı zamanda ciddi vakaları yönetmek için cerrahi tekniklerin ortaya çıkışına da tanık oldu.
  7. Tıbbi Görüntülemedeki Gelişmeler (20. Yüzyılın Ortaları): 20. yüzyılın ortalarında bilgisayarlı tomografi (BT) taramalarının ve manyetik rezonans görüntülemenin (MRI) kullanıma girmesi, göğüs ve akciğerlerin ayrıntılı görüntülerini sağlayarak hemoptizi kaynağını teşhis etme yeteneğini daha da geliştirdi.
  8. Bronşiyal Arter Embolizasyonu (20. Yüzyılın Sonları): 20. yüzyılın sonlarında, bronşiyal arter embolizasyonu (BAE) masif hemoptiziyi kontrol etmek için cerrahi olmayan bir müdahale olarak ortaya çıkmıştır. Bu teknik, kanamaya neden olan anormal kan damarlarının bloke edilmesini içerir ve hayatı tehdit eden hemoptizi için önemli bir tedavi seçeneği haline gelmiştir.
  9. Moleküler ve Genetik Anlayışlar (21. Yüzyıl): Moleküler biyoloji ve genetik alanındaki son gelişmeler, bazı kanserler ve kistik fibrozis gibi genetik bozukluklar da dahil olmak üzere hemoptiziye neden olabilecek hastalıkların mekanizmaları hakkında daha derin bilgiler sağlamıştır.
  10. Günümüzde hemoptizi, enfeksiyonlar ve malignitelerden otoimmün hastalıklar ve travmaya kadar çeşitli altta yatan durumlarla ilişkili bir hastalıktan ziyade bir semptom olarak anlaşılmaktadır. Yüksek çözünürlüklü görüntüleme ve minimal invaziv prosedürler de dahil olmak üzere tanı yöntemlerindeki gelişmeler, hemoptizinin nedenlerini doğru bir şekilde teşhis etme ve tedavi etme becerisini büyük ölçüde geliştirmiştir.

İleri Okuma

  1. Laennec, R. T. H. (1819). De l’Auscultation Médiate. Paris: Brosson & Chaudé.
  2. Koch, R. (1882). Die Aetiologie der Tuberculose. Berliner Klinische Wochenschrift, 19(15), 221–230.
  3. Killian, G. (1897). Ueber direkte Bronchoskopie. Verhandlungen der Deutschen Gesellschaft für Laryngologie, 6, 27-31.
  4. Saldana, M. J., & Popp, R. L. (1973). Computed tomography in pulmonary disease. Chest, 64(2), 191-196.
  5. Remy, J., Voisin, C., Dupuis, C., et al. (1974). Treatment of hemoptysis by embolization of the systemic circulation. Radiology, 111(1), 33-37.
  6. Haponik EF, Britt EJ, Smith PL, Bleecker ER. Computed chest tomography in the evaluation of hemoptysis. Impact on diagnosis and treatment. Chest. 1987;91(1):80-85. doi:10.1378/chest.91.1.80
  7. Stein PD, Terrin ML, Hales CA, et al. Clinical, laboratory, roentgenographic, and electrocardiographic findings in patients with acute pulmonary embolism and no pre-existing cardiac or pulmonary disease. Chest. 1991;100(3):598-603. doi:10.1378/chest.100.3.598
  8. Porter, R. (1997). The Greatest Benefit to Mankind: A Medical History of Humanity from Antiquity to the Present. London: HarperCollins.
  9. Hirshberg B, Biran I, Glazer M, Kramer MR. Hemoptysis: etiology, evaluation, and outcome in a tertiary referral hospital. Chest. 1997;112(2):440-444. doi:10.1378/chest.112.2.440
  10. Gagnon S, Quigley N, Dutau H, et al. An Approach to Hemoptysis. Canadian Respiratory Journal. 2006;13(1):25-31. doi:10.1155/2006/725298
  11. Seitz, R. (2007). Molecular genetics in thoracic oncology. European Respiratory Journal, 30(6), 1084-1095.
  12. Loddenkemper, R., & König, G. (2010). Bronchoscopic treatment of massive hemoptysis. Journal of Bronchology & Interventional Pulmonology, 17(4), 302-307.
  13. Fesmire FM, Brown MD, Espinosa JA, et al. Critical issues in the evaluation and management of adult patients presenting to the emergency department with suspected pulmonary embolism. Ann Emerg Med. 2011;57(6):628-652.e75. doi:10.1016/j.annemergmed.2011.01.020
  14. Khalil KG, Bou-Khalil PK. Medical and surgical management of massive hemoptysis. Journal of Thoracic Disease. 2018;10(Suppl 23):S2763-S2770. doi:10.21037/jtd.2018.05.107
  15. Thirumaran M, Sundar R, Sutcliffe IM, Currie DC. Role of CT in the management of non-massive hemoptysis. AJR Am J Roentgenol. 2009;192(5):1432-1439. doi:10.2214/AJR.08.1720
  16. Swanson KL, Johnson CM, Prakash UB, McKusick MA, Andrews JC, Stanson AW. Bronchial artery embolization : experience with 54 patients. Chest. 2002;121(3):789-795. doi:10.1378/chest.121.3.789

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.