“Fıtık” terimi Latince “hernia” kelimesinden gelir ve bir iç organın uzantısı veya çıkıntısı anlamına gelir. Bu durum, herhangi bir organ veya dokunun, normalde onu içeren boşluk duvarının zayıflamış bir kısmından dışarı çıkması ile karakterize edilir.

Epidemiyoloji

Fıtıklar nüfusun yaklaşık %0,5’ini etkiler. Bir fıtık akut hale geldiğinde, bağırsağın nekrotik hale gelmesini ve kan akımı eksikliği nedeniyle siyaha dönmesini önlemek için 4 ila 16 saat içinde hızlı tedavi çok önemlidir. Kasık fıtıkları en yaygın tiptir ve tüm fıtıkların yaklaşık %75’ini oluşturur.

Türleri ve Ayırıcı Tanı

  • Kasık Fıtıkları: Bunlar ağırlıklı olarak erkekleri etkiler ve erkek-kadın oranı 12-9:1’dir. Kadınlarda kasık fıtıklarını tespit etmek zor olabilir çünkü genellikle daha az belirgindirler.
  • Femoral Fıtıklar: Kadınlarda erkeklerden daha yaygındır ve kadın-erkek oranı 4:1’dir. Daha yüksek komplikasyon riski nedeniyle, kadınlarda femoral fıtıklar cerrahi olarak onarılmalıdır.
  • Umbilikal ve İnsizyonel Fıtıklar: Bu tipler arasındaki ayırıcı tanı, yerleşim yerinin ve hasta öyküsünün incelenmesini içerir. Göbek fıtıkları göbek deliğinde meydana gelirken, insizyonel fıtıklar önceki cerrahi yara izlerinin bulunduğu yerde gelişir.
  • İç Fıtıklar: Nadir görülmekle birlikte, iç fıtıklar dokuz farklı türü kapsar ve tanı için genellikle ileri görüntüleme teknikleri gerektirir.

Belirtiler ve Teşhis Prosedürleri

Fıtık semptomları tipik olarak fiziksel eforla kötüleşir, çünkü artan karın basıncı çıkıntıyı şiddetlendirir. Çocuklarda, benzer akut tablo nedeniyle testis torsiyonu ekarte edilmelidir.

Sonografi: Ultrason, fıtık teşhisi için altın standarttır. Durumu daha da kötüleştirmekten kaçınmak için, ultrason probu doğrudan basınç uygulamak yerine aşağıdan yukarıya doğru yavaşça hareket ettirilmelidir. Sonografinin yetersiz kaldığı durumlarda, özellikle gizli fıtıkların teşhisi için MR kullanılabilir.

Tedavi ve Özel Hususlar

Özel Fıtık Ameliyatları:

  • Shouldice Tekniği: Bu 20. yüzyıl ortası tekniği sentetik ağ olmadan doku onarımına odaklanır.
  • Lichtenstein Gerilimsiz Onarım: 1980’lerde tanıtılan bu yöntem, onarım alanındaki gerilimi azaltmak için sentetik ağ kullanır ve nüks oranlarını önemli ölçüde düşürür.
  • Laparoskopik Teknikler: Bu minimal invaziv prosedürler daha hızlı iyileşme süreleri sunar ve özellikle çeşitli fıtık tipleri için faydalıdır. Yaygın yaklaşımlar arasında total ekstraperitoneal (TEP) ve transabdominal preperitoneal (TAPP) teknikler yer almaktadır.
  • Kadınlarda Femoral Fıtıklar: Bu fıtıklar, boğulma gibi yüksek komplikasyon riskleri nedeniyle hızlı cerrahi müdahale gerektirir.

Tarih

Antik ve Ortaçağ Anlayışları

Genellikle Tıbbın Babası olarak anılan Hipokrat (M.Ö. 460-370), fıtıklar üzerine kaydedilen en eski gözlemlerden bazılarını yapmıştır. “Hipokrat Külliyatı “nda derlenen çalışmaları, başta kasık fıtıkları olmak üzere çeşitli fıtık türlerinin temel tanımlarını sağlamıştır. Bu ilk görüşler, sonraki tıbbi anlayış ve tedavileri şekillendirmede kritik öneme sahipti.

Hipokrat’ın ardından Galen (MS 129-216) fıtıkların anatomik ve klinik kavranışını önemli ölçüde geliştirmiştir. Başta “De anatomicis administrationibus” olmak üzere kapsamlı yazıları fıtıkların anatomisini detaylandırmış ve Orta Çağ boyunca tıbbi düşünceyi etkilemiştir.

Rönesans’tan Erken Modern Dönem’e Gelişmeler

Rönesans döneminde tıbbi bilgi önemli ölçüde genişledi. Öncü bir Fransız cerrah olan Ambroise Paré (1510-1590), fıtık cerrahisi için yenilikçi teknikler sunmuş ve dikkatli doku kullanımının önemini vurgulamıştır. “Les Oeuvres d’Ambroise Paré” adlı ufuk açıcı çalışması, cerrahi uygulamalara yaptığı katkıları gözler önüne serdi.

19. yüzyılın başlarında Antonio Scarpa (1752-1832), özellikle kasık kanalı ile ilgili önemli anatomik keşifler yapmıştır. “Sull’ernie memorie anatomico-chirurgiche” adlı eserinde özetlediği ayrıntılı çalışmaları, fıtık ameliyatlarının hassasiyetini ve etkinliğini artırmıştır.

20. Yüzyılın Buluşları

19. yüzyılın sonları, büyük ölçüde Eduardo Bassini (1844-1924) sayesinde fıtık tedavisinde devrim niteliğinde gelişmelere sahne oldu. Bassini, inguinal kanalın arka duvarının güçlendirilmesini içeren yeni bir cerrahi yöntem geliştirerek nüks oranlarını önemli ölçüde azalttı. Çığır açan çalışması “Nuovo metodo operativo per la cura radicale dell’ernia inguinale” fıtık onarımları için yeni bir standart oluşturmuştur.

20. Yüzyıl Yenilikleri

20. yüzyılın ortalarında Kanada’daki Shouldice Hastanesi’nde geliştirilen Shouldice tekniği ile daha da geliştirilmiştir. Bu yöntem doku onarım yöntemlerini geliştirdi ve etkinliği nedeniyle yaygın olarak benimsendi.

1980’lerde Irving Lichtenstein, “Tension-Free Hernioplasty” adlı çalışmasında tanımladığı sentetik ağ kullanarak gerilimsiz fıtık onarımı kavramını tanıttı. Bu yenilik, nüks oranlarını ve ameliyat sonrası rahatsızlığı büyük ölçüde azaltarak fıtık cerrahisinde devrim yarattı.

1990’larda laparoskopik tekniklerin ortaya çıkışı, ileriye doğru bir başka önemli sıçramaya işaret etti. Manuel E. Arregui ve meslektaşları gibi öncüler, fıtık onarımına minimal invaziv yaklaşımlar geliştirerek hastalara daha hızlı iyileşme süreleri ve daha az ameliyat sonrası ağrı sundu. Onların katkıları “Laparoskopik inguinal herniorafi” kitabında belgelenmiştir.

İleri Okuma

  • Paré, A. (1575). “Les Oeuvres d’Ambroise Paré.”
  • Scarpa, A. (1809). “Sull’ernie memorie anatomico-chirurgiche.”
  • Bassini, E. (1889). “Nuovo metodo operativo per la cura radicale dell’ernia inguinale.”
  • Shouldice, E.E. (1945). “The Shouldice repair of hernia.”
  • Lichtenstein, I.L. (1987). “Tension-Free Hernioplasty.”
  • Arregui, M.E., et al. (1992). “Laparoscopic inguinal herniorrhaphy.”
  • Hernia. (2019). International guidelines for groin hernia management. Springer.
  • BMJ. (2008). Inguinal hernias. British Medical Journal.
  • JAMA Network. (2020). Comparison of postoperative outcomes of laparoscopic vs open inguinal hernia repair.