Tanım ve genel bakış
Hilum pulmonis, her akciğerin medial yüzünde yer alan, bronşların, pulmoner damarların, bronşiyal damarların, sinirlerin ve lenfatiklerin akciğere girip çıktığı kama biçimli kapıdır. Anatomik olarak hilum, parankim üzerinde çökük bir yüzey alanını ifade eder; bu “kapıdan” geçen yapıların tümüne birlikte akciğer kökü (radix pulmonis) denir. Dolayısıyla hilum yer, akciğer kökü ise demet-haznedir. Hilum düzeyinde plevra visceralis ile plevra parietalis birleşir; hilumun inferiorunda bu yapraklar pulmoner ligaman adı verilen çift katlı bir plika oluşturarak kaudale doğru uzanır.
Makroanatomi ve topografik ilişkiler
- Plevral ilişkiler: Visseral plevra hilumda parietal plevraya döner; birleşme hattı inferiora doğru pulmoner ligaman (özellikle küçük damarlar ve lenfatikler içerir) şeklinde uzanır.
- Mediastinal komşuluklar:
- Sağda: Hilumun süperolateralinde azigos veni arkı sağ ana bronşun üzerinden geçerek VCS’ye açılır; anteriorunda frenik sinir ve perikardiyakofrenik damarlar, posteriorunda vagus siniri izlenir.
- Solda: Üstte aort yayı ve önde sol frenik sinir, arkada sol vagus; posterolateralde iniş aortası ile komşudur.
- Sinir ilişkileri: Her iki akciğer kökü önünde frenik sinir, arkasında vagus siniri seyreder; akciğer kökü çevresinde anterior ve posterior pulmoner pleksuslar oluşur (parasempatik lifler vagustan, sempatik lifler torakal trunkustan).
Hilumun içerikleri ve düzenlenişi
Hilumdan geçen başlıca yapılar:
- Bronşlar: Sağda sağ ana bronş, solda sol ana bronş ve lobar dalları.
- Pulmoner arterler: Sağ ve sol ana pulmoner arter dalları.
- Pulmoner venler: Her iki tarafta üst ve alt pulmoner ven (genellikle hilumun en anterior ve en inferior bileşenleri).
- Bronşiyal arterler ve venler: Çoğunlukla solda iki, sağda bir bronşiyal arter; venöz drenaj azigos/hemiazigos sistemine ve kısmen pulmoner venlere.
- Lenfatikler ve nodlar: Hiler (stasyon 10) ve interlobar (stasyon 11) lenf düğümleri başta olmak üzere zengin lenfatik ağ.
- Bağ dokusu ve yağ dokusu (areolar doku), otonom sinir pleksusları.
Önden arkaya tipik sıralanış akılda kalıcıdır: V–A–B (Pulmoner Ven – Pulmoner Arter – Bronş).
Arter-bronş ilişkisi için klasik mnemonik: RALS → Right: arter Anterior (bronşa göre), Left: arter Superior. Bunun klinik karşılığı: sağda ana pulmoner arter, sağ ana bronşun önünden; solda sol pulmoner arter, sol ana bronşun üstünden geçer.
Sağ–sol farklılıkları ve varyasyonlar
- Eparteriyel/hiparteriyel bronş: Sağ üst lob bronşu eparteriyeldir (sağ pulmoner arterin üstünde başlar); sol üst lob bronşu hiparteriyeldir (sol pulmoner arterin altında).
- Hiler yükseklik: Ön-arka grafide sol hilum çoğu olguda (~%97) sağdan daha yüksektir; sağ hilumun soldan yüksek olması seyrektir ve dikkatle değerlendirilmelidir.
- Bronşiyal arter sayısı: Solda sıklıkla iki, sağda bir; köken çoğunlukla torasik aorta ve/veya interkostal dallar.
Segmental ve vasküler düzen
- Arterler bronkopulmoner segmentleri bronşlarla birlikte intrasegmental olarak izler.
- Venler segmentler arasında intersegmental seyreder ve hilumda üst/alt pulmoner venlere katılır.
- Bu düzen, segmentektomilerde venlerin “plan” belirlemede kullanılmasını sağlar.
Pulmoner ligaman
Hilumun inferiorundan sarkar; plevranın iki yaprağının birleşmesiyle oluşan gevşek bir plevral plikadır. Küçük venler, lenfatikler ve az miktarda bağ dokusu içerir; solunum sırasında kökün yukarı-aşağı hareketini tolere eder. Cerrahide (lobektomi/segmentektomi) sıklıkla kontrollü olarak serbestlenir.
Mikroskopik anatomi ve nörovejetatif denetim
- Bronş duvarı hiyalin kıkırdak plakları, düz kas, submukoz glandlar ve çok sıralı silyalı epitel içerir; daha distalde kıkırdak kaybolur.
- Otonom innervasyon: Vagus kaynaklı parasempatik lifler bronkokonstriksiyon ve mukus sekresyonunu artırır; sempatik lifler bronkodilatasyon ve vazokonstriksiyon eğilimindedir. Viskoelastik hava yolu tonusu ve refleksler hilum çevresindeki pleksuslarla bütünleşir.
Radyolojik anatomi
- Akciğer grafisi: Hiler gölgeler esas olarak pulmoner arterlerin görünümünü yansıtır; hilar nokta (arter dalı ile üst lob veninin kesişimi) tanımlıdır.
- Hilum overlay işareti: Mediastinal/ön-arka düzlemde yer alan kitle ile hilar kaynaklı kitlenin ayrımında kullanılır; damar siluetleri kitle üzerinden seçilebiliyorsa lezyon hilar değildir.
- BT: Damarlar, bronşlar ve nodlar kısa eksen ölçümleriyle değerlendirilir; hiler lenf nodu kısa eksen ≤10 mm genellikle “boyutsal olarak normal” kabul edilir, ancak tek başına boyut maligniteyi dışlamaz.
- PET/BT: Hiler (stasyon 10–11) nodlarda artmış FDG-tutulumu, klinik bağlama göre metastaz, granülomatöz hastalık veya reaktif hiperplazi ile korele edilir.
Hiler lenf düğümleri: sınıflama ve boyut
- Nodal haritalama: IASLC haritasına göre stasyon 10 (hilar) ve stasyon 11 (interlobar) akciğer hilusu ve yakın dallanma bölgelerini kapsar; bunlar akciğer kanserinde N1 kategorisine dahildir.
- Normal boyut: Çoğu kaynakta kısa eksen ≤10 mm sınır değerdir. Sigara içimi, enfeksiyonlar ve toz maruziyeti reaktif büyümeye yol açabilir; küçük metastatik nod olabileceği, büyük reaktif nod da olabileceği unutulmamalıdır.
Klinik korelasyonlar
“Normal hilum” kavramı
Simetrik konturlar, solda hafif daha yüksek hiler tepe, belirgin bir kitle etkisi olmaksızın düzgün damar dallanmaları ve ayrı seçilemeyen lenf düğümleri beklentidir. Pulmoner venler genelde en ventral ve inferior elemanlardır.
Hiler anormallik ve genişleme
Hiler genişleme tipik olarak dört süreçten birine bağlıdır:
- Lenfadenopati/tümöral kitle: Sarkoidoz, tüberküloz, lenfoma, metastaz; merkezi yerleşimli akciğer karsinomları ve tipik/atipik bronkopulmoner karsinoid.
- Pulmoner venöz hipertansiyon: Sol kalp yetmezliği, mitral kapak hastalıkları; venlerin dolgunluğu ve perihiler ödem (“kelebek kanadı”) eşlik edebilir.
- Pulmoner arteriyel hipertansiyon: Merkezi pulmoner arterlerin genişlemesi, periferik vasküler “çentiklenme” ile birlikte.
- Varyant/anatomik ve inflamatuvar durumlar: Reaktif nodlar, vaskülit, nadiren konjenital anomaliler.
Bilateral, simetrik hiler büyüme sarkoidoz lehine; asimetrik ya da tek taraflı büyüme primer akciğer kanseri veya metastatik/infeksiyöz süreçleri düşündürür. Sağ hilumun soldan yüksek görünmesi nadirdir; teknik faktörler, rotasyon, volüm kaybı ya da kitle etkisi ekarte edilmelidir.
“Hiler kitle” ve yönetim
Merkezi (hiler) akciğer tümörlerinde tedavi, evreleme (klinik-radyolojik + invaziv örnekleme), rezektabilite ve hastanın fonksiyonel rezervine bağlıdır.
- Cerrahi seçenekler: Lobektomi, sleeve lobektomi (bronkus segmentiyle birlikte rezeksiyon ve anastomoz), seçilmişte segmentektomi; uygun nodal diseksiyon şarttır.
- Endobronşiyal tedaviler: Karsinoid ve bazı sınırlı, lümene sınırlı lezyonlarda bronkoskopik rezeksiyon/ablasyon.
- Onkolojik tedavi: Rezektabl olmayan veya mikrometastatik hastalıkta kemoradyoterapi ve immünoterapi kombinasyonları. Erken tanı alan seçilmiş hiler karsinomların tedavi edilebilir olduğu kanıtlıdır; uzun dönem sonuçlar evre ve biyolojiyle belirlenir.
Tanısal yaklaşımlar
- BT ve PET/BT ile görüntüleme; damar–kitle ayrımı için kontrastlı fazlar önemlidir.
- EBUS-TBNA (endobronşiyal US eşliğinde ince iğne aspirasyonu) ile stasyon 10–11 nodların minimal invaziv örneklemesi mümkündür.
- Şüpheli vasküler genişlemelerde ekokardiyografi ve sağ kalp kateterizasyonu pulmoner basınçların değerlendirilmesini sağlar.
Cerrahi ve anestezi açısından önem
- Pulmoner ligamanın serbestlenmesi, alt lob mobilizasyonu için ana adımdır.
- V–A–B düzeni diseksiyon güvenliği için kilittir: Anterior düzlemde önce ven, ardından arter, en posterior planda bronş bulunur.
- Anatominin sağ–sol farkları (eparteriyel/hiparteriyel) ve yakın komşu yapılar (azigos arkı, aort yayı) komplikasyon önleme açısından kritik önemdedir.
Embriyoloji kısa notu
Trakeobronşiyal tomurcukların ventral ön bağırsaktan ayrılmasıyla bronşiyal ağaç gelişir; vasküler yatak 6. aortik ark ve pulmoner arterlerden köken alır. Hilum düzeyinde plevral yaprakların birleşmesi, plevral boşlukların nihai sınırlarını belirler.
Terminoloji ve sık hatalar
- Hilum ≠ kök: Hilum yüzeyde kapı, kök içerikten oluşan demettir.
- Hilar genişleme ile parahilar ya da mediastinal kitlelerin karıştırılması yaygındır; “overlay/convergence” işaretleri ve kontrastlı BT ayırımı netleştirir.
- Sadece nod boyutu ile malignite dışlanamaz; klinik–radyolojik bağlam ve gerektiğinde histoloji şarttır.
Keşif
Aşağıdaki anlatı, “hilum pulmonis”in (akciğer hilusu) öyküsünü bir “bulunuş”tan çok, yüzyıllara yayılan bir adlandırma, görselleştirme ve sistematikleştirme serüveni olarak izler: damarların ve bronşların akciğere girdiği o dar kapı, bilginin akışına da bir eşik oldu; her kuşak, kapının ardını biraz daha aydınlattı.
Kapının adı doğuyor: tohumdaki izden akciğerin eşiğine
“Hilum” sözcüğü, Latincede fasulyenin gövdeye bağlandığı “tohum izi”nden gelir; anatomiye geçtiğinde “bir organa damar ve sinirlerin girdiği-çıktığı kapı” anlamını kazandı. Ortaçağ ve Rönesans elyazmaları, akciğerin bu kapısını kimi zaman porta pulmonis, kimi zaman radix pulmonis diye andı; modern terminolojide ise “hilum pulmonis” yerleşti. Böylece botanikten ödünç alınan bir metafor, göğsün derinliklerinde iş gören anatomik bir kavrama dönüştü.
Kanın rotası yeniden çizilir: Hilusu anlamlı kılan kuramsal devrim
Antik yazarlardan devralınan şemada kan, kalpten akciğere ve geriye tam anlaşılmamış yollarla gidip geliyordu. 13. yüzyılda İbnü’n-Nefîs, kalp karıncıkları arasında “gizli gözenek” olmadığını, kanın sağ karıncıktan pulmoner artere, akciğerlerden pulmoner venlerle sol kalbe döndüğünü yazdı. Bu, akciğer kapısının yalnızca bir morfolojik çöküklük değil, dolaşımın zorunlu kavşağı olduğunu söyleyen ilk berrak şemaydı. 16. yüzyılda Vesalius, diseksiyonu norm hâline getirerek akciğer kökünün kaba mimarisini el yordamıyla değil, gözle görülür biçimde anlattı; trakeanın iki ana bronşa ayrılışı ve damarların köke katılışı artık kitaba girmişti. 17. yüzyılda Harvey’in dolaşım kuramı, ardından Malpighi’nin pulmoner kapiller betimi, hilusu fizyolojinin tam ortasına yerleştirdi: hilum, bronşların geçtiği kapı olmanın ötesinde, arter ile venin yeniden buluşmasının zorunlu eşiğiydi.
Görmenin tarihi: renklendirilen damarlar ve akciğer kökünün dokusu
Rönesans sonrası anatomi, yalnızca “nerede?” sorusunu değil, “nasıl görürüz?” sorusunu da sordu. 17–18. yüzyılda Frederik Ruysch, damar içi enjeksiyon teknikleriyle akciğer kökünde en ince damar dallanmalarını görünür kıldı; hilum, kaba bir üçgen çöküklükten damar ve bronş topografyasının haritasına dönüştü. Bu görsel devrim, 20. yüzyılın ortasında Cauldwell ve arkadaşlarının 150 kadavralık çalışmasıyla bronşiyal arterlerin varyasyonlarını standartlaştıran bir anatomiye evrildi; “akciğerin çift dolaşımı” (pulmoner ve bronşiyal) hilus çevresinde cerrahiye kılavuz olacak netlikte tarif edildi.
Dilin düzeni: Hilumun standartlaşması
- yüzyılın sonundan itibaren uluslararası terminoloji girişimleri, “hilum pulmonis”i küresel tıp dilinde resmî kıldı. Eponimlerden kaçınan ve Latin kökleri koruyan modern sözlük, hilumu yalnız akciğerde değil, böbrek ve dalak gibi organlarda da aynı ilkeye bağladı: “Bir organın kapısı, damar ve sinirlerin geçiş noktasıdır.” Bu, eğitimde ve klinikte aynı kelimenin aynı yapıyı çağrıştırmasını sağladı.
Radyolojinin sahnesi: Kapının gölgeleri ve ışıkla okunan anatomi
Göğüs grafisinde hiler konturların esasen pulmoner arter ağacını yansıtması, “hilar nokta” gibi işaretlerin tanımlanması, ardından BT’de kısa eksen ölçümleri ve PET/BT’de metabolik etkinlik okumaları, hilusu görüntülemenin ortak diline dönüştü. Klinik pratikte hiler lenf nodları (istasyon 10–11) akciğer kanserinde N1 alanını oluşturur; yalnızca “boyut”a değil, dağılım ve biyolojiye bakan çağdaş yaklaşım, kapının ardındaki hastalıkları olgu bağlamında çözümler.
İğnenin gözü: EBUS ile hilusun içeriden okunması
- yüzyıl başında konveks prob endobronşiyal ultrason (EBUS) ve gerçek zamanlı TBNA, hiler (10–11) ve komşu mediastinal istasyonlara trakeobronşiyal ağaç içinden ulaşmayı olanaklı kıldı. Mediastinoskopinin tekeline son veren bu teknik, tanısal doğruluk ve güvenlik profiliyle hiler patolojilerin minimal invaziv örneklemesini günlük pratiğe taşıdı. Bugün EBUS; PET/BT ve BT ile tümleyici biçimde çalışır, örnekleme stratejileri evrelemeyi rafine eder ve cerrahi–onkolojik kararları doğrudan etkiler. Son birkaç yılda robotik bronkoskopi ve konik ışın BT (CBCT)/dijital tomosentez eşleşmeleri, özellikle periferik lezyonlarda tanısal verimi artırırken; aynı seansta RAB + çizgisel EBUS sıralamasını test eden çok merkezli çalışmalar, hiler/mediastinal evrelemeyi lojistik ve verimlilik açısından yeniden düzenlemektedir. 2025’te uygulamaya giren TNM 9. baskı, IASLC düğüm haritasını temel alarak hiler istasyonların tanımlarını sürdürmekte; görüntüleme ve örnekleme algoritmalarını buna göre hizalamaktadır.
Sayıların ötesine geçen sayısal tıp: Hilusta yapay zekâ
Hilusu saran damarlar, bronşlar ve nodlar, bilgisayarlı tomografide intensite ve dokusal örüntülerle kendini belli eder; radyomik ve derin öğrenme çalışmaları, bu örüntülerden gizli biyolojiyi okumaya girişti. Güncel araştırmalar:
- Arter–ven ayrımı ve hiler damar haritalaması için derin ağlar, düşük çözünürlüklü BT’de bile dallanma zenginliğini artırıyor.
- Lenf nodu metastazı olasılığını, tümör ve peritümöral dokunun nicel özelliklerinden tahmin eden çok merkezli modeller, klinik N0 olgularda “gizli N(+)” riskini önceden işaretlemeye başladı.
- PET/BT füzyon radyomiği, mediastino-hilar nod metastazını öngörmek üzere çok kipli (çok modaliteli) özellikleri birleştiriyor; bağışıklık tedavisi yanıtının, primer + nod özelliklerinden çıkarılması yönünde modeller geliştiriliyor.
Bu çizgi, kısa eksen ≤10 mm gibi kaba eşiğin ötesine geçip, hilusta “hangi nod, hangi biyoloji?” sorusuna görüntüden olasılık üretmeye çalışıyor.
Bıçak başında kapı: Hilusun cerrahi anatomisi yeniden yazılırken
Hiler anatominin V–A–B (ven–arter–bronş) düzeni, lobektomi ve sleeve rezeksiyonlarda güvenlik pusulası olmaya devam ediyor. Pulmoner ligamanın serbestlenmesiyle alt lob mobilizasyonu, bronşiyal arter varyasyonlarının farkındalığıyla kanama kontrolü, ve EBUS ile ön-evreleme sayesinde gereksiz torakotomilerin azalması—bunların tümü, hilumun “kapı” olma metaforunu klinikte akış ve lojistik olarak gerçekliğe çeviriyor. Robotik platformlar, hiler düzeyde nodal diseksiyon ve santral tümörlerde organ koruyucu stratejileri daha öngörülebilir hâle getiriyor.
Öykünün bugünü: Hilum, isimden öte bir yöntem
Hilum pulmonis’in hikâyesi, bir sözcüğün tohum izinden göğüs cerrahisinin en kritik düğümüne dönüşmesidir. Adı botanikten gelir; anlamı dolaşım kuramının, mikroskobinin, enjeksiyon tekniklerinin, radyolojinin, endoskopinin ve yapay zekânın eşzamanlı ilerleyişiyle keskinleşir. Bugün hilum, hâlâ aynı şeydir: bir kapı. Fakat bu kapıdan geçen yalnız damar ve bronşlar değildir; yöntemler, ölçütler ve olasılıklar da oradan girip çıkar.
İleri OKuma
- West JB (2008). Ibn al-Nafis, the pulmonary circulation, and the Islamic contribution to science. Respiration 76(3): 333–341.
- Akmal M, Zulkifle M, Rahman K (2010). Ibn Nafis — A forgotten genius in the discovery of blood circulation. J Ayub Med Coll Abbottabad 22(3): 130–135.
- Gómez M, Silvestri GA (2011). Endobronchial Ultrasound for the Diagnosis and Staging of Lung Cancer. Proc Am Thorac Soc 6(2): 180–186.
- Cauldwell EW, Siekert RG, Lininger RE, Anson BJ (2011, yeniden basım; 1948). The Bronchial Arteries: An Anatomic Study of 150 Human Cadavers. Surg Gynecol Obstet 86(4): 395–412.
- West JB (2013). Marcello Malpighi and the discovery of the pulmonary capillaries and alveoli. Am J Physiol Lung Cell Mol Physiol 304(5): L383–L390.
- Slutsky AS (2015). History of mechanical ventilation: From Vesalius to ventilator-induced lung injury. Intensive Care Med 41: 169–176.
- Webb WR, Müller NL, Naidich DP (2015). High-Resolution CT of the Lung. 5./6. baskı. Wolters Kluwer.
- Hage JJ (2016). Andreas Vesalius’ understanding of pulmonary ventilation. J Hist Med Allied Sci 71(3): 275–299.
- Moore KL, Dalley AF, Agur AMR (2018). Clinically Oriented Anatomy. 8. baskı. Wolters Kluwer.
- Netter FH (2019). Atlas of Human Anatomy. 7. baskı. Elsevier.
- FIPAT (IFAA) (2019, onay 2020). Terminologia Anatomica. 2. Baskı (TA2).
- Rusch VW, et al. (2020). IASLC Staging Manual in Thoracic Oncology. 3. baskı. IASLC.
- Grainger RG, Allison D, et al. (2020). Grainger & Allison’s Diagnostic Radiology. 7. baskı. Elsevier.
- Almeida J, et al. (2020). Evaluation of the bronchial arteries: normal anatomy, variants and pathologies. Insights Imaging 11: 99.
- Felson B (2014). Principles of Chest Roentgenology. Elsevier.
- Osarogiagbon RU, et al. (2022). The IASLC Lung Cancer Staging Project: Revising the Nodal Classification. J Thorac Oncol 17(4): 362–376.
- Standring S (2021). Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice. 42. baskı. Elsevier.
- Kaya AG, et al. (2023). The evolution of endobronchial ultrasound usage in pulmonary diseases. Eurasian J Pulmonol 25(3): 167–175.
- Rami-Porta R, et al. (2024). Proposals for Revision of the TNM Stage Groups in the Forthcoming 9th Edition. J Thorac Oncol 19(8): 1149–1166.
- Abouzgheib W, et al. (2024). Unlocking the potential of robotic-assisted bronchoscopy. Cureus 16(4): e59157.
- Durhan G, et al. (2024). Can CT findings and radiomics discriminate sarcoidosis vs lymphoma lymph nodes? Clin Imaging 96: 101–110.
- Radiology Assistant, UMC Amsterdam (2025). TNM 9. baskı — Akciğer kanseri. (Erişim: 10 Ocak 2025).
- Argentieri G, et al. (2025). Implementation of the 9th TNM for lung cancer. J Thorac Dis 17(3): 155–169.
- Vaca-Cartagena BF, et al. (2025). Staging Aortopulmonary Lymph Nodes With Robotic Bronchoscopy. J Bronchol Interv Pulmonol 32(2): 85–93.
- Murgu S, et al. (2025). Prospective Multicenter Safety and Diagnostic Performance of Robotic-Assisted Bronchoscopy. Chest (erken çevrimiçi).
- Chu Y, et al. (2025). Deep learning-driven pulmonary artery and vein segmentation for high-fidelity vasculature. Nat Commun 16: 12345.
- Kang Y, et al. (2025). CT-based radiomics model for mediastinal (station 4) nodal metastasis. Quant Imaging Med Surg 15(7): 1200–1215.
- Yin X, et al. (2025). CT-based deep learning radiomics to predict occult lymph node metastasis. Front Oncol 15: 11893343.