Aynı zamanda pisiform kemik olarak da bilinen os pisiforme, adını Latince “bezelye” anlamına gelen pisum ve “şekilli” anlamına gelen formis sözcüklerinden alır, dolayısıyla “bezelye şeklindeki kemik” anlamına gelir. El bileğinin ulnar tarafında, volar (palmar) yüzeyde bulunan küçük, bezelye benzeri bir karpal kemiktir ve sesamoid kemik olarak işlev görür. Sesamoid kemik, bir tendonun içine gömülü olan kemiktir ve bu durumda pisiform kemik flexor carpi ulnaris kasının tendonunun içine gömülüdür. Birincil işlevi, bu kasın kaldıraç gücünü artırarak bileği bükme ve addukte etme kabiliyetini geliştirmektir.

Bildergebnis für "pisiform bone"
Kaynak: http://en.citizendium.org/images/9/98/Os_pisiforme.GIF

Os Pisiforme’nin Anatomisi

  • Pisiform kemik** el bileğindeki karpal kemiklerin proksimal sırasının bir parçasıdır, ulnar (serçe parmağı tarafına doğru) ve volar (avuç içine doğru) konumlanır.
  • Pisiformun medialinde bulunan bir diğer karpal kemik olan os triquetrum (triquetral kemik) ile eklemleşir. Bu eklemleşme sınırlı harekete izin verir ve el bileğinin genel stabilitesine katkıda bulunur.
  • Pisiform, karpal kemikler arasında benzersizdir çünkü bir sesamoid kemik olarak, karpal kemikler ve radius arasındaki eklemi oluşturmaya doğrudan dahil değildir, bunun yerine fleksör karpi ulnaris kasının mekanik etkisini artırmak için bir kasnak görevi görür.
Image from page 131 of "An atlas of human anatomy for students and physicians" (1919)

Os Pisiforme’nin İşlevleri

Pisiform kemik şu konularda kritik bir rol oynar:

  1. Kas kaldıracı: Pisiform, bilek fleksiyonu ve adduksiyonundan (bileğin ulnar tarafa doğru hareket ettirilmesi) sorumlu bir kas olan flexor carpi ulnaris tarafından uygulanan kuvveti artırır.
  2. Koruma: Ulnar sinir ve arter üzerinde konumlandırılarak, bilekten ele doğru ilerlerken bu önemli yapılara bir dereceye kadar koruma sağlar.

Artikülasyon ve İlişkiler

Pisiform kemik sadece proksimal karpal sıradaki kemiklerden biri olan triquetral kemik ile eklemleşir. Sınırlı eklemleşmesine rağmen, pisiform el bileği fonksiyonu ve stabilitesi için çok önemlidir. Ayrıca tendonlar, sinirler ve kan damarları dahil olmak üzere diğer önemli bilek yapılarına yakın bir konumda bulunur.

Patoloji

Konumu ve işlevi göz önüne alındığında, pisiform belirli patolojilerde rol oynayabilir:

  1. Pisotriquetral artrit: Bu durum pisiform ve triquetral kemik arasındaki eklemi içerir ve aşırı kullanım veya yaralanma nedeniyle ortaya çıkabilir.
  2. Pisiform kırıkları: Nadiren de olsa, genellikle el bileğinin ulnar tarafına doğrudan travma nedeniyle pisiform kırıkları meydana gelebilir.
  3. Pisiform ağrı sendromu: Bu, fleksör karpi ulnaris tendonunun pisiform ile etkileşime girdiği yerde kronik aşırı kullanım veya mekanik stres nedeniyle ortaya çıkabilir.

Pisiformun fleksör karpi ulnaris tendonuna gömülü bir sesamoid kemik olarak rolü, verimli bilek hareketini kolaylaştırma ve çevredeki anatomik yapıları desteklemedeki önemini vurgular. Boyut olarak küçük olsa da, işlevi özellikle fleksiyon ve ulnar deviasyon hareketlerinde uygun bilek mekaniğini korumak için kritik öneme sahiptir.

Keşif

Os pisiforme** (pisiform kemik), insan evrimi ve tıbbi anlayış bağlamında zengin bir anatomik ve işlevsel geçmişe sahiptir. El bileği mekaniğinde önemli bir rol oynar, ancak küçük ve genellikle göz ardı edilen bir kemik olarak kalır. İşte bu bezelye şeklindeki kemiğin tarihindeki önemli dönüm noktalarına ve keşfinin, anlaşılmasının ve klinik alaka düzeyinin daha geniş bağlamına bir bakış.

1. Erken Anatomik Keşifler (16. Yüzyıl)

Os pisiforme ilk olarak Andreas Vesalius gibi anatomistlerin öncülüğünde insan anatomisinin hızla ilerlediği bir dönem olan Rönesans sırasında tanımlanmıştır. Bu ilk akademisyenler, bilekteki küçük karpal kemikler de dahil olmak üzere insan kemiklerini dikkatlice kataloglayan ilk kişilerdi; bunların arasında pisiform, benzersiz şekli ve işlevi nedeniyle öne çıkmaktadır. Bezelyeye benzeyen pisiform (Latince “bezelye” anlamına gelen pisum kelimesinden gelen adı buradan gelmektedir), flexor carpi ulnaris kası ile olan ilişkisi nedeniyle dikkat çekmiştir.

Bu ilk diseksiyonlar sırasında, pisiform kemik, eklem oluşturmada doğrudan bir rol oynamak yerine, bir tendona gömülü bir sesamoid kemik olarak işlev görmesi nedeniyle anatomistlerin ilgisini çekmiştir. Bu kavrayışlar, pisiformu diğer karpal kemiklerden ayırmaya başladı ve bilek fleksiyonundaki özelleşmiş işlevini vurguladı.

2. Sesamoid Kemik Olarak Tanınması (18. Yüzyıl)

  1. yüzyıla** gelindiğinde, anatomistler pisiform kemiğin dizdeki patellaya benzer bir sesamoid kemik olarak rolünü fark ettikçe, pisiform kemiğin işlevsel anlayışı derinleşmiştir. Fleksör karpi ulnaris** kasının tendonu içindeki anatomik konumu daha belirgin hale geldi ve el bileği fleksiyonu ve addüksiyonu sırasında bu kasın kaldıracını artırma işlevi daha net bir şekilde tanımlandı. Pisiformun bir sesamoid kemik olarak sınıflandırılması, anatomistlerin ve hekimlerin bilek hareketlerindeki, özellikle de kuvvetli bilek fleksiyonu içeren hareketlerdeki mekanik avantajını daha iyi anlamalarına yardımcı oldu.

3. Klinik Anatomideki Gelişmeler (19. Yüzyıl)

Klinik anatomi 19. yüzyılda daha yerleşik hale geldikçe, pisiform özellikle bilek patolojileri ile ilişkili olarak klinik önem kazanmıştır. Henry Gray** gibi dönemin anatomistleri ve hekimleri, ilk kez 1858’de yayımlanan Gray’s Anatomy gibi temel anatomik metinlerde pisiformun ayrıntılı tanımlarına yer verdiler. Bu dönemde, pisiformun triquetral kemik ile artikülasyonlarını ve bu eklemdeki yaralanma veya artritin etkilerini anlamaya doğru bir kayma görüldü.

Bu dönemde, pisiform yaralanmaları, özellikle pisiform kırıkları veya pisotriquetral eklem artriti, özellikle bileklerini yoğun olarak kullanan işçilerde daha yaygın olarak fark edildi. Travmanın pisiformu nasıl etkileyebileceğine dair bu bilgiler, el bileğinin bütünlüğünü korumayı amaçlayan erken tedavilere yol açtı.

4. Ortopedik Cerrahinin Yükselişi (20. Yüzyıl)

  1. yüzyılda** ortopedik cerrahi ve radyoloji alanındaki gelişmeler, pisiform kemiği etkileyen durumların teşhis ve tedavi edilme becerisini geliştirmiştir. İlk olarak 1900’lerin başında kullanılan radyografiler, pisiform da dahil olmak üzere karpal kemiklerin daha net görüntülenmesini sağladı. Cerrahlar, daha önce doğrudan gözlem olmadan tespit edilmesi zor olan pisiform kırıkları gibi durumları artık daha doğru bir şekilde teşhis edebiliyordu. Ayrıca, radyolojik görüntüleme geliştikçe, pisiform ve triquetral kemikler arasındaki eklemi etkileyen bir durum olan pisotriquetral artrit çalışması da dikkat çekmeye başladı.

Ortopedik cerrahlar, özellikle savaş sonrası dönemde, pisiformu içeren el bileği yaralanmalarını tedavi etmekte ustalaştı ve modern görüntüleme araçlarının kullanımı pisiformun el bileği stabilitesine nasıl katkıda bulunduğuna dair içgörü sağladı. Şiddetli artrit vakalarında eksizyon da dahil olmak üzere pisiformu içeren cerrahi müdahaleler daha rafine hale geldi.

5. Detaylı Biyomekanik Çalışmalar (20. Yüzyılın Sonları)

  1. yüzyılın sonlarında**, el bileği üzerine yapılan biyomekanik çalışmalar, pisiformun *fleksör karpi ulnaris tendonu* için kaldıraç sağlamadaki önemini vurgulamıştır. Von Schroeder (2000)** gibi araştırmacılar pisotriquetral eklemi ve biyomekanik önemini inceledi. Pisiformun fleksör karpi ulnaris’in uygulayabileceği kuvveti artırdığı ve el bileği addüksiyonu ve fleksiyonunda önemli bir rol oynadığı gösterilmiştir. Bu çalışmalar, pisiformun küçük olmasına rağmen el bileği mekaniğinde önemli bir işlevsel role sahip olduğu gerçeğinin altını çizmiştir.

6. Modern Tıpta Pisiform Patolojilerin Tanınması (21. Yüzyıl)

  1. yüzyılda**, *MRI* ve CT taramaları dahil olmak üzere modern görüntüleme teknikleri, pisotriquetral artrit ve kırıklar dahil olmak üzere pisiform ile ilgili patolojilerin daha iyi teşhis edilmesine olanak sağlamıştır. Cerrahlar ve spor hekimliği uzmanları artık bilek ağrısı ile başvuran hastalarda, özellikle de sporcularda veya tekrarlayan bilek hareketleri yapan bireylerde pisiformu sıklıkla değerlendirmektedir. Cerrahi teknikler gelişmiştir ve pisiformektomi (pisiformun çıkarılması), pisiform ile ilişkili kronik ağrı veya işlev bozukluğu vakalarında yaygın bir prosedür haline gelmiştir.

Modern klinik ortamlarda, pisiform sadece işlevsel önemiyle değil, aynı zamanda ulnar taraflı el bileği ağrısı gibi durumlardaki rolüyle de tanınmaktadır. Ulnar sinir** ve arter gibi önemli yapıların yakınındaki konumu, onu el ve bilek ameliyatlarında önemli bir anatomik dönüm noktası haline getirir.

İleri Okuma
  1. Williams, P. L., & Warwick, R. (1980). Gray’s Anatomy (37th ed.). Churchill Livingstone.
  2. von Schroeder, H. P. (2000). Pisiform bone and pisotriquetral joint: Anatomy, biomechanics, and clinical implications. Journal of Hand Surgery, 25(6), 1104-1114. https://doi.org/10.1053/jhsu.2000.18778
  3. Eathorne, S. W. (2002). The wrist: Clinical anatomy and physical examination—An update. Primary Care: Clinics in Office Practice, 29(3), 629-647. https://doi.org/10.1016/s0095-4543(02)00003-2
  4. McMinn, R. M. H. (2013). Last’s Anatomy: Regional and Applied (12th ed.). Churchill Livingstone.
  5. Moore, K. L., Dalley, A. F., & Agur, A. M. R. (2013). Clinically Oriented Anatomy (7th ed.). Lippincott Williams & Wilkins.
  6. Netter, F. H. (2014). Atlas of Human Anatomy (6th ed.). Saunders.
  7. Standring, S. (2016). Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice (41st ed.). Elsevier.
  8. Drake, R. L., Vogl, W., & Mitchell, A. W. M. (2019). Gray’s Anatomy for Students (4th ed.). Elsevier.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.