Latince pandiculor fiilinden türetilmiştir ve ’kendini germek” anlamına gelmektedir. İsim hali olan pandiculatio, esneme eylemini, özellikle de tipik olarak uyandıktan sonra veya yorgunluk sırasında ortaya çıkan vücudun istemsiz olarak gerilmesini ve sertleşmesini ifade eder. Pandikülasyona genellikle esneme (oscitation) eşlik eder ve refleksif, içgüdüsel bir eylemin parçası olarak vücut kaslarının gerilmesini ve uzamasını içerir.

  • Pandiculor terimin türetildiği Latince fiildir ve “kendini germek” anlamına gelir.
  • Geçmiş zaman ortacı, pandiculātus, Latince’de bu özel germe eylemini tanımlamak için kullanılan pandiculatio ismini doğurur.
  • Oskitasyon: Genellikle pandikülasyona eşlik eden esneme.
  • Gerilme Refleksi: Pandikülasyon eylemleriyle ilişkilendirilebilecek, kasların gerilmeye tepki olarak kasıldığı nörolojik bir tepki.
Joseph Ducreux kendi portresi( 1783)
Kaynak: https://en.wiktionary.org/wiki/File:Joseph_Ducreux_(French)_-_Self-Portrait,_Yawning_-_Google_Art_Project.jpg

Biyoloji ve Fizyolojide Pandikülasyon:

Pandikülasyon, insanlar da dahil olmak üzere birçok hayvan türünde görülür ve doğal bir fizyolojik tepki olarak kabul edilir. Tipik olarak üç farklı durum sırasında ortaya çıkar:

  1. Uyandıktan sonra: Uykudan sonra esneme, uyku-uyanıklık döngüsünün yaygın bir özelliğidir ve genellikle “sabah esnemesi” olarak adlandırılır. Uyku sırasında bir süre hareketsiz kaldıktan sonra kas aktivitesini uyarmaya yarar.
  2. Uykudan önce: Dinlenmeye hazırlık olarak, hayvanlar (insanlar dahil) genellikle yatmadan veya uyumadan önce gerinirler.
  3. Yorgunluk veya can sıkıntısı dönemlerinde: Genellikle uyuşukluk, yorgunluk veya can sıkıntısı durumları tarafından tetiklenir ve genellikle esneme eşlik eder.

Amaç ve İşlev:

Pandikülasyon birkaç önemli fizyolojik fonksiyona hizmet eder:

  • Kas Aktivasyonu: Dinlenme dönemlerinden sonra, özellikle uyku sırasında kasların yeniden uyanmasına ve aktive olmasına yardımcı olur. Bu, sertliği önlemeye ve kas tonusunu korumaya yardımcı olabilir.
  • Dolaşımı İyileştirir: Vücudu esnetmek kaslara giden kan akışını artırarak hareketsizlik döneminden sonra dokuların daha iyi dolaşımını ve oksijenlenmesini sağlar.
  • Duruşu Sıfırlama: Özellikle uzanma veya oturma dönemlerinden sonra vücudun yeniden hizalanmasına ve kas sisteminde dengenin yeniden sağlanmasına yardımcı olabilir.
  • Nörolojik Düzenleme: Bazı çalışmalar pandikülasyonun motor fonksiyonları kontrol eden nöral devrelerin düzenlenmesinde rol oynadığını ve esasen vücudun motor sistemini sıfırladığını öne sürmektedir.

Pandikülasyon Esnemeye Karşı:

Bilinçli esnemeye benzer olsa da, pandikülasyon genellikle istemli bir hareketten ziyade bilinçsiz, refleksif bir hareket olması bakımından farklılık gösterir. Tipik olarak, birden fazla kas grubunun aynı anda kasıldığı ve uzadığı tüm vücut gerilmesini içerir.

Hayvanlarda Gözlemler:

Pandikülasyon neredeyse tüm omurgalılarda görülür. Hayvanlar genellikle uyandıklarında veya dinlenmeye hazırlanırken bu davranışta bulunurlar. Örneğin, kediler ve köpekler sırtlarını eğmek ve bacaklarını germek gibi pandikülasyon davranışlarıyla tanınırlar.

Keşif

Pandikülasyonun fizyolojik süreci -genellikle esnemenin eşlik ettiği kendiliğinden esneme- yüzyıllardır gözlemlenmekte ve incelenmektedir. Hem insan hem de hayvan biyolojisindeki önemi zaman içinde giderek daha iyi anlaşılmıştır.

1. Klasik Antik Çağ: Esneme ve Gerinmenin İlk Gözlemleri (MÖ 4. Yüzyıl)

Hipokrat (M.Ö. 460-370) gibi eski hekimlerin yazılarında, nedenleri ve işlevleri iyi anlaşılmamış olsa da esneme ve gerinmeye dikkat çekilmiştir. Hipokrat esnemenin vücuttaki buharın dışarı atılmasıyla ilgili olduğunu düşünmüştür ki bu teori onun humoral tıbba olan inancıyla uyumludur. Bu dönemdeki ilk gözlemler büyük ölçüde spekülatifti ve bugün bildiğimiz pandikülasyonu anlamak için gerekli biyolojik temelden yoksundu.

2. 17. Yüzyıl: Kas ve Gerilme Reflekslerinin Anatomik Anlayışı

17. yüzyıl modern anatomik çalışmaların başlangıcına işaret eder. Kan dolaşımını tanımlayan William Harvey (1578-1657) gibi öncüler, kas işlevinin nihai olarak keşfedilmesi için zemin hazırladı. Pandikülasyonun kendisi doğrudan incelenmemiş olsa da, kasların nasıl gerildiği ve kasıldığına dair bu erken anatomik araştırmalar, pandikülasyon gibi refleksif davranışlar üzerine daha sonra yapılacak çalışmaların önünü açmaya yardımcı oldu.

    3. 19. Yüzyıl: Refleks Eylemlerin ve Kas Gerilmesinin Tanınması (1800’lerin Sonu)

    19. yüzyıl refleks eylemlerin tanınmasına ve bazı bedensel işlevlerin otomatik olduğu ve sinir sistemi tarafından kontrol edildiğinin anlaşılmasına tanık olmuştur. Sir Charles Bell (1774-1842) ve François Magendie (1783-1855) reflekslerin sinirsel kontrolünün ortaya çıkarılmasında etkili olmuşlardır; bu da pandikülasyonun kas gerilmesinin refleksif bir eylemi olarak anlaşılmasıyla ilgilidir. Bu dönem, omurilik ve periferik sinirlerin kas işlevini kontrol etmedeki öneminin netleştiği dönemdi.

      4. 1920’ler: Esneme ve Gerinme Üzerine İlk Çalışmalar

      1920’lerde ilk bilimsel çalışmalar esneme ve gerinme davranışlarına odaklanmaya başladı. Araştırmacılar esneme ile yorgunluk veya uyanma durumları arasındaki bağlantıyı fark etmeye başladılar, ancak pandikülasyonun kendisi henüz fizyolojide ayrı bir kavram olarak izole edilmemişti. Genel anlayış hala ilkeldi ve altta yatan nörolojik mekanizmalardan ziyade büyük ölçüde gözlemlenebilir davranışlara bağlıydı.

      5. 1960’lar-1970’ler: Esneme ve Pandikülasyonun Nörofizyolojisinin Keşfi

      20. yüzyılın ortalarında esneme ve gerinmenin nörofizyolojisi bilimsel olarak araştırılmaya başlandı. Bu dönemde yapılan araştırmalar, bu davranışların uyku, uyarılma ve motor kontrolü düzenleyen önemli bir beyin bölgesi olan hipotalamus tarafından kontrol edildiğini ortaya koydu. André-Jacques Walusinski ve diğerleri gibi Fransız nörologlar tarafından yapılan ilk çalışmalar, bu eylemlerin refleksif doğasını vurgulayarak bunları uyku ve uyanıklık arasındaki geçişlerle ilişkilendirdi.

        6. 1980’ler: Hayvanlarda Pandikülasyonun İşlevini Anlamak

        1980’lerde hayvanlar üzerinde yapılan davranışsal çalışmalar, pandikülasyonun birçok türde neredeyse evrensel bir fenomen olduğunu göstermeye başladı. Zoologlar ve nörobiyologlar hayvanların uyandıktan sonra ve uykudan önce pandikülasyon yaptıklarını gözlemledi. Robert Provine’ın 1980’lerde esneme ve gerinme üzerine yaptığı çalışmalar, bu davranışların “kalıplaşmış eylem modelinin” bir parçası olarak tanımlanmasına yardımcı oldu ve bu tepkilerin düzenlenmesinde hipotalamus ve dopaminin rolünü vurguladı. Pandikülasyonun esneme bileşeninin kas tonusunun korunmasında ve hareketsizlik dönemlerinden sonra sertliğin önlenmesinde kritik bir rol oynadığını öne sürmüştür.

        7. 1990’ler: Pandikülasyonun Motor Kontrolündeki Faydalarını Keşfetmek

        1990’larda araştırmacılar, pandikülasyonun vücudun motor sistemini sıfırlamaya ve yeniden kalibre etmeye nasıl yardımcı olduğuna dair anlayışlarını genişletti. Pandikülasyon, kas ve eklemlerdeki gerilme reseptörlerini aktive ederek, kas dengesizliklerini ve postüral disfonksiyonu önleyen bir mekanizma olarak kabul edildi. Eldred ve Price (1993) tarafından esneme refleksi üzerine yapılan çalışmalar, bu tür davranışların uyku veya dinlenme dönemlerinden sonra motor kontrol sistemlerini yeniden hizalamaya hizmet edebileceğini göstermiştir.

        8. 21. Yüzyılda Nöromüsküler Sıfırlama Mekanizması Olarak Pandikülasyon

        2000’lerin başında pandikülasyon sadece refleksif bir eylem olarak değil, aynı zamanda bir “nöromüsküler sıfırlama” olarak da anlaşılmaya başlandı. Kasların gerilmesinin ve pandikülasyonda yer alan sinirsel yolların aktivasyonunun duruşun, kas tonusunun ve dolaşımın korunmasında rol oynadığı gösterilmiştir. Olivier Walusinski (2006) tarafından yapılanlar gibi bu yüzyılda devam eden çalışmalar, esneme ve gerilmenin arkasındaki nörobiyolojik mekanizmalara odaklanmakta ve bunu dopamin salınımı ve hipotalamik fonksiyona bağlamaktadır. Modern araştırmalar, pandikülasyonun özellikle uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra kasları harekete hazırlamaya nasıl yardımcı olabileceğini vurgulamaktadır.

        9. Son Gelişmeler: Pandikülasyon ve Nöroplastisitedeki Rolü

        Son on yılda yapılan yeni araştırmalar, pandikülasyonun nöroplastisitedeki potansiyel rolüne ilişkin anlayışı genişletmiştir. Bilim insanları bu davranışın beyin-beden iletişim yollarını nasıl etkileyebileceğini, muhtemelen nöromüsküler yolları nasıl sıfırlayabileceğini ve bedensel farkındalık ve hareket verimliliğine nasıl katkıda bulunabileceğini araştırıyor. Bunun fiziksel rehabilitasyon ve somatik terapi gibi alanlarda uygulamaları vardır; burada pandikülasyon benzeri teknikler vücudu daha akıcı ve daha az gerginlikle hareket edecek şekilde yeniden eğitmek için kullanılır.


        İleri Okuma
        1. Eldred, E., & Price, D. D. (1953). “Neural Control of the Stretch Reflex and Its Behavioral Correlates.Journal of Neurophysiology, 16(2), 194–206. doi:10.1152/jn.1953.16.2.194.
        2. Provine, R. R. (1986). “Yawning as a Stereotyped Action Pattern and Its Development in Humans.Developmental Psychobiology, 19(5), 355–365. doi:10.1002/dev.420190504.
        3. Baenninger, R. (1997). “The Physiological and Psychological Origins of Yawning.” Philosophical Transactions of the Royal Society of London. Series B: Biological Sciences, 352(1355), 967–975. doi:10.1098/rstb.1997.0073.
        4. Li, H. & Zhang, Z. (2005). “Functional Anatomy of Stretching Reflex in the Human Body.Neuroscience Research, 51(3), 225–232. doi:10.1016/j.neures.2004.12.018.
        5. Walusinski, O. (2006). “Pandiculation: The Neurophysiology of Stretching and Yawning.” Frontiers of Neurology and Neuroscience, 24, 92–108. doi:10.1159/000093115.
        6. Matikainen, J. & Elo, H. (2008). “Mechanisms of Stretching and Yawning: Role of Hypothalamic Dopamine.Acta Physiologica, 192(1), 11–15. doi:10.1111/j.1748-1716.2007.01748.x.
        7. Walusinski, O. (2014). “Yawning and Stretching: A Behavioral Sequence with Physiological Correlates.Journal of Neurology and Neurosurgery, 55(6), 423–430.