Psychotria:

  • “ruh”, “yaşam” veya “tin” anlamına gelen Yunanca ψυχή (psychē) kelimesinden türemiştir.
  • -tria eki, bitkinin algılanan etkilerine veya kullanımlarına bir bağlantıyı ifade eden botanik isimlendirme kurallarına bağlanabilir.
  • İsim muhtemelen bitkinin psikoaktif özelliklerine ve bireyleri ruh veya tinle bağlamayı amaçlayan spiritüel veya şamanik uygulamalardaki geleneksel kullanımına atıfta bulunmaktadır.

Viridis:

  • Latinceden gelir ve “yeşil” anlamına gelir.
  • Bitkinin görünümünün karakteristiği olan canlı yeşil yapraklarına atıfta bulunur.

Psychotria viridis ismi, hem fiziksel özelliklerini hem de geleneksel Amazon kültürlerindeki ruhsal ve psikoaktif deneyimlerle ilişkisini vurgulayarak, “ruhun yeşil bitkisi” veya “yeşil ruh bitkisi” olarak yorumlanabilir.

Psychotria viridis bitkisi, yaygın olarak chacruna olarak bilinir ve Amazon’un psikoaktif içeceği ayahuasca‘nın hazırlanmasında önemli bir bileşendir. Bu hazırlama, nesiller boyunca yerli kültürler tarafından geliştirilen farmakolojik ve botanik bilginin karmaşık bir etkileşimini içerir. Psychotria viridis‘teki ana psikoaktif bileşen, oral yoldan tüketildiğinde tam psikoaktif etkilerini elde etmek için özel bir hazırlık gerektiren güçlü bir halüsinojen olan dimetiltriptamin (DMT)‘dir.


Botanik Genel Bakış

  • Bitki Tanımı: Psychotria viridis, kahve bitkilerine (Coffea spp.) benzeyen bir çalı veya küçük ağaçtır. Kahve çekirdeklerine benzer parlak yaprakları ve tohumları vardır.
  • Yetiştirme: Bitkinin belirli çevresel ihtiyaçları nedeniyle yetiştirilmesi zordur. Tohumlar, steril toprak, sabit nem ve 21°C ile 26°C arasındaki sıcaklıklar gerektiren optimum koşullar altında 3-6 ay boyunca çimlenir. Çeliklerle çoğaltma genellikle daha pratiktir. Bu uyum yeteneği, onu iç mekan kahve yetiştiriciliğine benzer koşullar altında bir ev bitkisi olarak uygun hale getirir.

Ayahuasca’nın Farmakolojisi

Geleneksel Amazon içeceği olan Ayahuasca, Psychotria viridis (bir DMT kaynağı) ile Banisteriopsis cinsinden (genellikle Banisteriopsis caapi) asma bitkilerini birleştirir; bu bitkilerde harmin, harmalin ve tetrahidroharmin gibi beta-karbolin alkaloidleri bulunur. Bu beta-karbolinler monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI’ler) olarak etki ederek DMT’nin oral yoldan alındığında aktif kalmasını sağlar.

MAO İnhibitörlerinin Rolü:

  • DMT, sindirim sistemindeki monoamin oksidaz (MAO) enzimi tarafından hızlı bir şekilde parçalanması nedeniyle yutulduğunda genellikle etkisizdir.
  • Banisteriopsis caapi‘den elde edilen beta-karbolin alkaloidleri bu enzimi inhibe ederek DMT’nin kan-beyin bariyerini geçmesini ve psikoaktif etkilerini göstermesini sağlar.
  • MAOI’ler halüsinojenik değildir ancak ayahuasca’nın farmakodinamiğinde önemli bir kolaylaştırıcı rol oynarlar.

DMT ve MAOI’lerin Etkileşimi:

  • DMT ve beta-karbolinlerin kombinasyonu derin vizyonlar, değişmiş bilinç durumları ve sıklıkla ruhsal veya mistik olarak tanımlanan deneyimler yaratır.
  • Bu sinerjik etkileşim, yerli Amazon kültürlerinin derin farmakolojik anlayışını yansıtır.

Ayahuasca Analoglarının Modern Araştırması

  • Alanın kilit araştırmacılarından Jonathan Ott, ayahuasca kavramını yerli olmayan bitkilere ve sentetik preparatlara genişletti. Ayahuasca Analogları adlı kitabı, geleneksel ayahuasca’nın etkilerini taklit eden çeşitli MAO inhibitörleri ve DMT kaynakları kombinasyonlarını araştırıyor.
  • Pharmahuasca: Ott, bu terimi MAOI’lerin (antidepresanlar dahil) DMT ile sentetik veya farmasötik kombinasyonlarını tanımlamak için ortaya attı. Örneğin, MAO inhibitör antidepresanların sentetik DMT veya bitki özleri gibi triptamin kaynaklarıyla birleştirilmesinin ayahuasca’nın etkilerini taklit ettiği bulundu.

Halüsinojenik Triptamin Kaynakları

Psychotria viridis‘e ek olarak, halüsinojenik triptamin içeren diğer bitkiler ayahuasca benzeri preparatlar için bileşen olarak araştırılmıştır:

  • Desmanthus illinoensis (Illinois demet çiçeği)
  • Phalaris arundinacea (kamış kanarya otu)
  • Mimosa hostilis (ayrıca Mimosa tenuiflora olarak da bilinir)

Bu bitkiler genellikle psikoaktif alkaloitlerini izole etmek için ekstraksiyon işlemlerinden geçer. Yaygın yöntemler, DMT’yi çıkarmak için alkali çözeltiler (örn. NaOH) kullanmayı ve ardından bileşiği saflaştırmak için bir çözücü ayırma işlemini içerir.


Kültürel ve Farmakolojik İçgörüler

Ayahuasca’nın hazırlanması, yerli Amazon kültürlerinin gelişmiş farmakolojik bilgisini yansıtır:

  • Birbirini farmakolojik olarak tamamlayan belirli bitkilerin seçimi, etnobotanik uzmanlığın dikkate değer bir örneğidir.
  • Genellikle uzun kaynatma ve hassas bileşen oranlarını içeren geleneksel hazırlama süreci, psikoaktif bileşenlerin biyoyararlanımını ve etkinliğini artırır.
  • Farmakolojinin ötesinde, ayahuasca kullanımının ritüel ve manevi bağlamı, Amazon kültüründeki etkileri ve önemi için ayrılmaz bir parçadır.

Klinik ve Araştırma Sonuçları

Modern farmakolojik araştırmalar, geleneksel ayahuasca hazırlanmasının altında yatan birçok prensibi doğrulamaktadır:

  • DMT üzerine yapılan çalışmalar, serotonin (5-HT) reseptörlerindeki, özellikle halüsinojenik etkileriyle bağlantılı olan 5-HT2A reseptöründeki aktivitesini ortaya koymuştur. – Beta-karbolinlerin nöroprotektif özelliklere sahip olduğu ve beyin aktivitesini düzenleyerek genel psikoaktif deneyime katkıda bulunduğu gösterilmiştir.

Araştırma ayrıca ayahuasca ve onun analoglarının depresyon, anksiyete, PTSD ve bağımlılık gibi durumlar için terapötik potansiyelini araştırıyor ve Batı tıbbında giderek daha fazla tanınmasını yansıtıyor.


Keşif

Ayahuasca’nın birincil bileşeni olan Psychotria viridis‘in (P. viridis) halüsinojenik özelliklerinin keşfi ve araştırılmasının tarihi, önemli bilimsel ve etnobotanik dönüm noktalarının bir zaman çizelgesini yansıtır. Bu olaylar, araştırmacıların bu Amazon bitkisinin kimyasal bileşenlerini ve farmakolojik önemini ortaya çıkarmadaki katkılarını vurgular.


1970: Psychotria viridis’te DMT’nin Keşfi

P. viridis‘teki birincil psikoaktif bileşik olan dimetiltriptaminin (DMT) varlığı ilk olarak 1970 yılında Marderosyan ve diğerleri tarafından belgelenmiştir. Bu, bitkinin psikoaktif özelliklerinin anlaşılmasında önemli bir atılımı işaret ederek, halüsinojenik triptamin kaynağı olarak rolünü doğrulamıştır. DMT, diğer botanik kaynaklarda güçlü etkileriyle zaten tanınmıştı, ancak bu bulgu P. viridis‘in ayahuasca içeceğinin kritik bir bileşeni olduğunu sağlamlaştırdı.


1980: “Halüsinojenlerin Botanik ve Kimyası”nın Yayınlanması

1980’de R. E. Schultes ve Albert Hofmann öncü kitabı Halüsinojenlerin Botanik ve Kimyası‘nı yayınladılar. Bu çalışma, Psychotria viridis de dahil olmak üzere halüsinojenik bitkilerin kapsamlı bir analizini sağladı ve etnobotanik ve psikofarmakoloji araştırmacıları için temel bir referans haline geldi.

  • R. E. Schultes: Genellikle “Modern Etnobotaniğin Babası” olarak anılan Schultes, Amazon’da kapsamlı bir saha çalışması yürüttü ve bitkilerin tıbbi ve psikoaktif amaçlarla yerli kullanımlarını belgeledi. Harvard Botanik Müzesi’nin Müdürüydü ve narkotik bitkilerin bilimsel anlayışını önemli ölçüde ilerletti.
  • Albert Hofmann: LSD sentezlemesiyle tanınan Hofmann, halüsinojenlerin incelenmesine kimyasal uzmanlığını katarak geleneksel kullanımlar ile modern farmakoloji arasındaki boşluğu doldurdu.

Bu iş birliği, psikoaktif bitkilerin incelenmesinde disiplinler arası yaklaşımların önemini vurguladı.


1984: Psychotria viridis’te DMT’nin Yeniden Keşfi

1984’te McKenna ve diğerleri Peru’da toplanan P. viridis örneklerinin daha fazla kimyasal analizini gerçekleştirerek DMT‘nin varlığını yeniden doğruladı. Bu çalışma, daha önceki keşifler üzerine inşa edilerek bitkinin farmakolojik önemini ve geleneksel Amazon uygulamalarındaki merkezi rolünü doğruladı. Çalışma ayrıca coğrafya ve yetiştirme uygulamaları gibi faktörlerden etkilenen bitkinin değişkenliğini vurguladı.


1993–1994: Jonathan Ott’un Ayahuasca Analoglarının Araştırılması

**Önde gelen bir araştırmacı ve yazar olan *Jonathan Ott*, 1990’ların başında ayahuasca’nın altında yatan farmakolojik prensipleri kapsamlı bir şekilde inceledi. Ott, *Pharmacotheon* ve Ayahuasca Analogları adlı kitaplarında DMT gibi triptaminlerin oral aktivitesini sağlayan mekanizmaları araştırdı:

  • *Banisteriopsis caapi gibi bitkilerden elde edilen MAO inhibitörleri olan *beta-karbolinlerin* rolüne odaklandı ve oral olarak inaktif triptaminlerin sindirim sistemindeki enzimatik bozunmayı atlatmasına olanak sağladı.
  • Ott ayrıca bu MAO inhibitörlerinin potansiyel ikamelerini araştırdı, Amazon bağlamının dışında “ayahuasca analogları” yaratmak için diğer bitki kaynaklarını ve hatta farmasötik seçenekleri araştırdı. Ayahuasca’nın etkilerini taklit eden sentetik preparatları tanımlamak için “Pharmahuasca” terimini ortaya attı.

Ott’un çalışması, geleneksel Amazon bilgisini modern farmakolojiyle birleştirerek, yerli bitki kullanımının bilimsel karmaşıklığını vurguladı.


  • Bilim Öncesi Dönem: Yerli Amazon kültürleri, DMT içeriği için P. viridis ve MAO engelleyici özellikleri için Banisteriopsis caapi kullanarak ayahuasca preparatını keşfeder ve geliştirir. Bu bilgi sözlü olarak aktarılır ve şaman ritüellerine entegre edilerek ruhsal ve terapötik kullanımlar vurgulanır.
  • 1940’lar–1950’ler: DMT ve psikoaktif etkileri üzerine ilk farmakolojik çalışmalar, bileşiğin özelliklerine ilişkin ilk deneysel içgörüleri sağlayan Stephen Szára gibi araştırmacılar tarafından yürütülür. – 2000’ler–Günümüz: Ayahuasca ve bileşenleri üzerine yapılan araştırmalar, depresyon, PTSD ve bağımlılığı tedavi etme potansiyelini araştırarak klinik ve terapötik alanlara doğru genişliyor. Modern çalışmalar, yerli uygulamalar tarafından oluşturulan farmakolojik prensipleri giderek daha fazla doğruluyor.

İleri Okuma
  1. Marderosian, A. H., Capps, R. E., & Mikolajczak, K. L. (1970). Psychotria viridis: Identification of N,N-dimethyltryptamine. Lloydia, 33(1), 97-102.
  2. Schultes, R. E., & Hofmann, A. (1980). Botany and Chemistry of Hallucinogens. Charles C. Thomas Publisher, Springfield, IL.
  3. McKenna, D. J., Towers, G. H. N., & Abbott, F. (1984). Monoamine oxidase inhibitors in South American hallucinogenic plants: Tryptamine and beta-carboline constituents of ayahuasca. Journal of Ethnopharmacology, 10(2), 195-223.
  4. Luna, L. E. (1986). Vegetalismo: Shamanism among the mestizo population of the Peruvian Amazon. Almqvist & Wiksell International, Stockholm.
  5. Ott, J. (1993). Pharmacotheon: Entheogenic drugs, their plant sources and history. Natural Products Co., Kennewick, WA.
  6. Ott, J. (1994). Ayahuasca Analogues: Pangaean entheogens. Natural Products Co., Kennewick, WA.
  7. Szára, S. (1956). Dimethyltryptamine: Its metabolism in man; the relation of its psychotic effect to serotonin metabolism. Experientia, 12(11), 441-442.
  8. Rivier, L., & Lindgren, J. E. (1972). “Ayahuasca,” the South American hallucinogenic drink: An ethnobotanical and chemical investigation. Economic Botany, 26(2), 101-129.
  9. Callaway, J. C., Airaksinen, M. M., McKenna, D. J., et al. (1999). Platelet serotonin uptake sites increased in drinkers of ayahuasca. Psychopharmacology, 142(3), 333-338.
  10. Riba, J., Rodríguez-Fornells, A., Urbano, G., et al. (2001). Subjective effects and tolerability of the South American psychoactive beverage ayahuasca in healthy volunteers. Psychopharmacology, 154(1), 85-95.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.