Sikatrizan terimi sikatriksten türetilmiştir ve yara izi oluşumunu azaltırken yaraların iyileşmesini ve sağlıklı doku oluşumunu destekleyen bir ajanı ifade eder. Sikatrizanlar kremler, merhemler ve jeller gibi çeşitli formlarda bulunabilir ve yara izi oluşumunu en aza indirmek ve daha iyi iyileşme sonuçlarını desteklemek için dermatoloji ve yara bakımında kullanılır.

Latince cicatrix terimi aslında bir yara izini, özellikle de bir yara iyileştikten sonra ciltte kalan izi ifade eder. Bu terim mecazi anlamda duygusal veya psikolojik bir travmanın iyileşme sürecinden sonra kalan etkisini tanımlamak için de kullanılabilir. Modern tıp terminolojisinde “sikatris” halen bir yaralanmanın iyileşmesinden sonra oluşan yara dokusunu tanımlamak için kullanılmaktadır.

Kimyasal

Sikatrizanlar, yara iyileşmesini destekleyen ve yara izi oluşumunu azaltan geniş bir madde kategorisidir. Sikatrizanların kimyasal özellikleri, içerdikleri spesifik aktif bileşiklere bağlı olarak değişir. Aşağıda, yaygın sikatrizan ajan türlerinin kimyasal özelliklerine genel bir bakış yer almaktadır:

  1. Allantoin
    • Kimyasal Yapı: Allantoin, kimyasal formülü C₄H₆N₄O₃ olan bir glioksilik asit diüreididir.
    • Özellikleri:
      • Allantoin keratolitik etkisiyle bilinir, yani ölü cilt hücrelerini yumuşatmaya ve uzaklaştırmaya yardımcı olarak sağlıklı dokunun büyümesini teşvik eder.
      • Kokusuzdur, toksik değildir ve beyaz kristal bir görünüme sahiptir.
      • Allantoin sıcak suda çözünür ve soğuk suda az çözünür, bu da onu çeşitli topikal formülasyonlara dahil etmek için uygun hale getirir.
    • İşlevi: Hücre proliferasyonunu uyararak ve epitelizasyonu teşvik ederek yara iyileşmesini destekler, böylece yara izlerinin azalmasına yardımcı olur.
  2. Centella Asiatica Ekstresi (Asiaticoside)
    • Kimyasal Yapı: Asiaticoside, Centella Asiatica’dan elde edilen ve moleküler formülü C₄₈H₇₈O₁₉ olan bir triterpenoid saponindir.
    • Özellikleri:
      • Kolajen sentezini teşvik etme ve yara iyileşmesini iyileştirme yeteneği ile bilinir.
      • Asiaticoside suda ve alkolde çözünür ve yaygın olarak topikal kremlerde ve merhemlerde kullanılır.
    • İşlevi: Fibroblast proliferasyonunu ve kolajen oluşumunu artırarak daha iyi yara iyileşmesine ve yara izi oluşumunun azalmasına yol açar.
  3. Pantenol (Provitamin B5)
    Kimyasal Yapı: Pantenol, C₉H₁₉NO₄ kimyasal formülüne sahip pantotenik asidin (B5 vitamini) alkol analoğudur.
    Özellikleri:
    Higroskopiktir, yani nemi çekebilir ve tutabilir, bu da cildin nemli kalmasına yardımcı olur ve iyileşmeyi destekler.
    Pantenol suda ve alkolde çözünür, bu da onu topikal formülasyonlarda kullanım için çok yönlü hale getirir.
    İşlevi: Cildin nemini koruyarak, elastikiyetini artırarak ve iltihaplanmayı azaltarak yara iyileşmesini hızlandırır, bunların hepsi yara izi oluşumunu en aza indirmeye katkıda bulunur.
  4. Silikon Bazlı Bileşikler
    Kimyasal Yapı: Silikon jeller ve tabakalar esas olarak polidimetilsiloksan gibi uzun zincirli silikon polimerlerden (siloksanlar) oluşur.
    Özellikler:
    Silikonlar inert, esnek ve reaktif değildir, bu da onları hassas veya iyileşmekte olan ciltlerde kullanım için ideal kılar.
    Optimum iyileşme için çok önemli olan nemi korurken yara üzerinde koruyucu bir bariyer oluştururlar.
    İşlev: Silikon jeller ve tabakalar hipertrofik ve keloid yara izlerinin tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Yara izlerini düzleştirmeye ve yumuşatmaya, kızarıklığı azaltmaya ve aşırı kolajen birikimini önlemeye yardımcı olurlar.
  5. E Vitamini (Tokoferol)
    Kimyasal Yapı: E Vitamini, C₂₉H₅₀O₂ kimyasal formülüne sahip, biyolojik olarak en aktif form olan α-tokoferol ile birlikte yağda çözünen sekiz bileşikten oluşan bir grubu ifade eder.
    Özellikleri:
    E Vitamini hücreleri oksidatif hasardan koruyan bir antioksidandır.
    Yağda çözünür ve genellikle topikal uygulama için kremlerde ve yağlarda kullanılır.
    Fonksiyon: E vitamini E Vitamini, iyileşme sürecinde cilt hücrelerini koruyarak ve yenilenen cildin daha pürüzsüz bir dokusunu teşvik ederek yara izi oluşumunu azaltmaya yardımcı olur.
  6. Bal (Manuka Balı)
    Kimyasal Bileşim: Manuka balı, hidrojen peroksit, flavonoidler ve diğer fitokimyasalların yanı sıra metilglioksal (MGO) adı verilen benzersiz bir bileşik içerir.
    Özellikleri:
    Bal antimikrobiyal, anti-enflamatuar ve antioksidan özelliklere sahiptir, bu da onu yara iyileşmesinde etkili kılar.
    Viskoz ve higroskopiktir, iyileşmeye elverişli nemli bir yara ortamının korunmasına yardımcı olur.
    İşlevi: Manuka balı, yara ortamını steril tutarak ve doku rejenerasyonunu destekleyerek iyileşmeyi teşvik etmek ve yara izini azaltmak için yara örtülerinde kullanılır.
Sikatrizan Ürün Örnekleri

Fito Krem:

Bileşimi ve Kullanımı: Fito Cream, sikatrizan özellikleri için sıklıkla kullanılan topikal bir merhemdir. Yara iyileşmesine ve yara izlerinin önlenmesine yardımcı olan bileşenler içerir. Spesifik formülasyon bölgeye göre değişebilmekle birlikte, genellikle cildin yenilenmesini desteklediği ve yara izlerini azalttığı bilinen doğal özler ve vitaminler içerir.
Endikasyonları: Tipik olarak küçük yanıkların, kesiklerin, sıyrıkların ve yara izinin en aza indirilmesinin istendiği diğer cilt yaralanmalarının tedavisinde kullanılır.

Hametan Krem/Merhem:

Bileşimi ve Kullanımı: Hametan, özellikle bazı bölgelerde yaygın olarak tanınan bir sikatrizan ürünüdür. Anti-enflamatuar, büzücü ve iyileştirici özellikleriyle bilinen hamamelis suyu (cadı fındığı özü) gibi aktif bileşenler içerir. Bu bileşenler iltihaplanmayı azaltmaya, iyileşmeyi desteklemeye ve yara izi oluşumunu en aza indirmeye yardımcı olur.
Endikasyonları: Hametan genellikle pişik, küçük yanıklar, güneş yanıkları ve diğer yüzeysel cilt yaralanmalarının tedavisinde kullanılır. Ayrıca minimal yara izi ile iyileşmeyi desteklemek için ameliyat sonrası yara bakımı için de kullanılır.

Cicatrizant Etki Mekanizması

Sikatrizanlar, iyileşme sürecinde yeni doku oluşturmaktan sorumlu hücreler olan fibroblastların çoğalmasını teşvik ederek çalışır. Ayrıca güçlü ve sağlıklı bir cildin gelişimi için çok önemli olan kolajen üretimini de teşvik ederler. Ek olarak, bazı sikatrizanlar anti-enflamatuar özelliklere sahiptir, bu da yara iyileşmesine eşlik edebilecek kızarıklık ve şişliği azaltmaya yardımcı olur ve potansiyel olarak daha az fark edilir yara izlerine yol açar.

Tarih

M.Ö. ~3000: Eski Mısır – Bal bilinen en eski sikatrizanlardan biridir. Mısırlılar yaraları tedavi etmek için bal ve hayvansal yağlar kullanmış, enfeksiyonu önlemek ve iyileşmeyi desteklemek için balın antibakteriyel özelliklerinden faydalanmışlardır.

~M.Ö. 1500: Ebers Papirüsü – Mısır’dan gelen en eski tıbbi metinlerden biri, yara iyileşmesi için aloe vera gibi çeşitli bitki ve bitki özlerinin kullanımından bahseder ve sikatrizan özelliklerin erken bir anlayışını gösterir.

M.Ö. ~400: Hipokrat (Yunanistan) – “Tıbbın Babası” Hipokrat, yaraları temiz ve kuru tutmanın önemini vurgulamıştır. Şarabı antiseptik olarak ve sirkeyi yara izini önlemek için kullanarak erken dönem sikatrizan uygulamalarına işaret etmiştir.

Orta Çağ

~MS 1. Yüzyıl: Dioscorides’in De Materia Medica’sı – Yunan bir hekim olan Dioscorides, Centella asiatica (daha sonra sikatrizan olarak kullanılmıştır) ve yaraları tedavi etmek için bal gibi bitkilerin tanımlarını içeren kapsamlı bir farmakope derlemiştir.

MS 11. Yüzyıl: Avicenna’s Canon of Medicine – İranlı hekim Avicenna, yara iyileşmesini desteklemek ve yara izini en aza indirmek için reçineler ve yağlar da dahil olmak üzere çeşitli doğal maddelerin kullanımını belgelemiştir.

16. Yüzyıl: Paracelsus (Avrupa) – İsviçreli hekim Paracelsus, yaraların tedavisi için cıva ve kurşun bileşikleri de dahil olmak üzere kimyasal maddelerin kullanımını teşvik etti, ancak bu uygulamaların daha sonra zararlı olduğu tespit edildi.

17. Yüzyıl: Allantoin’in Tanıtımı – Karakafes bitkisinde bulunan bir bileşik olan Allantoin, cildi yatıştırıcı ve yaraları iyileştirici özellikleriyle tanındı. Ancak kimyasal yapısı çok sonraları tanımlanabilmiştir.

1860’lar: Antiseptik Cerrahi (Joseph Lister) – Joseph Lister cerrahide antiseptik kullanımını başlatarak enfeksiyon oranlarını azalttı ve yara iyileşmesi için steril bir ortamın önemini vurgulayarak modern sikatrizanların gelişimini dolaylı olarak etkiledi.

1877: Pantenolün Keşfi – B5 vitamininin bir türevi olan Pantenol keşfedildi ve daha sonra nemlendirici ve sikatrizan özellikleriyle tanındı. Pantenol, 20. yüzyılın ortalarında dermatolojide yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

20. Yüzyıl
1930’lar: Allantoin’in Yaygın Kullanımı – Allantoin sentezlendi ve reçetesiz satılan cilt bakım ürünlerinde sikatrizan olarak yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Hücre çoğalmasını uyarma ve yara iyileşmesini destekleme yeteneği ile tanındı.

1940’lar: Topikal Antibiyotiklerin Tanıtımı – Penisilin gibi antibiyotiklerin geliştirilmesi, bunların sadece enfeksiyonu önlemekle kalmayıp aynı zamanda daha iyi yara iyileşmesini kolaylaştıran ve yara izini azaltan merhemlerde kullanılmasına yol açtı.

1970’ler: Silikon Jel Levhaların Tanıtımı – Silikon jel levhalar geliştirildi ve özellikle hipertrofik ve keloid skarlar olmak üzere skar yönetimi için kullanılmaya başlandı. Yara izlerinin tedavisinde bir köşe taşı haline geldiler ve bugün hala yaygın olarak kullanılmaktadırlar.

1980’ler: Centella Asiatica’nın Yara İyileştirici Özelliklerinin Keşfi – Bilimsel çalışmalar Centella asiatica’nın sikatrizan özelliklerini, özellikle de kolajen üretimini uyarma yeteneğini doğruladı. Yara iyileşmesi ve yara izi tedavisi ürünlerinde yaygın bir bileşen haline geldi.

21. Yüzyıl
2000’ler: Biyomühendislik ve Rejeneratif Tıp Alanındaki Gelişmeler – Biyomühendislik ürünü deri ikamelerinin ve büyüme faktörlerinin geliştirilmesi, yara iyileştirme teknolojilerinde önemli bir sıçramayı temsil etmektedir. Bu yenilikler yara izini en aza indirmeye ve doku yenilenmesini teşvik etmeye odaklanmaktadır.

2010’lar-Günümüz: Gelişmiş Sikatrizan Formülasyonlarının Geliştirilmesi – Bal gibi geleneksel bileşenlerle modern bilimin bir araya gelmesi, Manuka balı bazlı pansumanlar ve yara iyileşmesi ve yara izi oluşumunda rol oynayan moleküler yolları hedef alan büyüme faktörü aşılanmış kremler de dahil olmak üzere sikatrizanlarda gelişmiş formülasyonlara yol açmıştır.

İleri Okuma

  1. Shukla, A., Rasik, A. M., & Dhawan, B. N. (1999). “Asiaticoside-Induced Elevation of Antioxidant Levels in Healing Wounds.” Phytotherapy Research, 13(1), 50-54.
  2. MacKinnon, P. (2001). Latin for Doctors. Bristol Classical Press.
  3. Pinnell, S. R. (2003). “Cutaneous Photodamage, Oxidative Stress, and Topical Antioxidant Protection.” Journal of the American Academy of Dermatology, 48(1), 1-19.
  4. Taber, C. W., & Venes, D. (2009). Taber’s Cyclopedic Medical Dictionary. F.A. Davis Company.
  5. British Pharmacopoeia (2022). Cicatrizant agents. The Stationery Office.
  6. Park, K. H., & Kim, J. Y. (2009). “Allantoin and its Derivatives as Wound-Healing Agents.” Journal of Dermatological Science, 53(3), 196-198.