Silikoz, kum, kaya ve kuvars gibi mineral cevherlerinin bir parçası olan bir mineral olan küçük silika parçacıklarının solunmasından kaynaklanan bir tür akciğer hastalığıdır. Zaman içinde silika partiküllerine maruz kalmak akciğer dokusunda fibrozise (sertleşme veya yara izi) neden olabilir.

Silikozis genellikle madencilik, kumlama, taş kesme ve taş ocaklarında çalışma gibi silikaya maruz kalınan mesleklerde görülür.

Üç tür silikozis vardır:

  1. Genellikle 10 yıl veya daha uzun süre düşük miktarda silika tozuna maruz kaldıktan sonra ortaya çıkan kronik silikoz.
  2. Yüksek düzeyde maruziyetten 5-10 yıl sonra ortaya çıkan hızlandırılmış silikozis.
  3. Çok yüksek seviyelerde silika tozuna maruz kalındıktan sadece birkaç hafta ila birkaç yıl sonra ortaya çıkabilen akut silikozis.

Hastalığın bu formu hızla ilerleyebilir.

Silikozun yaygın belirtileri şunlardır:

  • Fiziksel eforun ardından nefes darlığı
  • Şiddetli öksürük ve halsizlik
  • Göğüs ağrısı
  • Ateş
  • Kilo kaybı
  • Ağır vakalarda solunum yetmezliği

Koruyucu ekipman kullanmak ve silika tozuna maruz kalmayı sınırlandırmak için güvenlik düzenlemelerine uymak da dahil olmak üzere önleme çok önemlidir.

Tarih

Silikozis terimi, çakmaktaşı anlamına gelen Latince silex kelimesinden türemiştir ve ilk kez 1870 yılında İtalya’nın Milano kentindeki Ospedale Maggiore’de bir savcı olan Achille Visconti tarafından kullanılmıştır. Silikozis, kayalarda, kumda ve toprakta bulunan yaygın bir mineral olan silika partiküllerinin solunması sonucu ortaya çıkan bir akciğer hastalığıdır. Silikoz iltihaplanma, yara izi ve akciğer fonksiyonlarında azalmaya yol açabilir ve tüberküloz ve diğer solunum yolu enfeksiyonları riskini artırabilir. Silikozisin geçmişi, Yunanlıların ve Romalıların taş kesme, madencilik ve metal işçiliğinden kaynaklanan tozları solumanın zararlı etkilerini fark ettikleri antik çağlara kadar uzanmaktadır. Ancak silikozis, 19. ve 20. yüzyıllarda sanayileşme ve makineleşmenin artmasıyla birlikte, özellikle madencilik, taş ocakçılığı, inşaat ve seramik gibi sektörlerde daha yaygın ve şiddetli hale gelmiştir. İşçiler, doktorlar, sendikalar ve hükümetler bu mesleki tehlikeyi anlamaya, önlemeye ve telafi etmeye çalıştıkça silikozis de bilimsel araştırma, sosyal aktivizm ve yasal düzenleme konusu haline geldi. Silikozis tarihinde dönüm noktası olan olaylardan biri, 1930 yılında Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde düzenlenen ve çeşitli ülkelerden uzmanların silikozisin ortak bir tanımı, teşhisi ve sınıflandırması üzerinde anlaştığı Uluslararası Silikozis Konferansı’dır. Silikozis hakkında bilgi edinme ve önleme konusundaki ilerlemelere rağmen, dünya çapında milyonlarca çalışanı ve toplumu etkileyen küresel bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.

Kaynak:

  • National Institute for Occupational Safety and Health (NIOSH). (2002). NIOSH Hazard Review: Health Effects of Occupational Exposure to Respirable Crystalline Silica. DHHS (NIOSH) Publication No. 2002-129.
  • Occupational Safety and Health Administration (OSHA). (2002). Crystalline Silica Exposure Health Hazard Information. OSHA Fact Sheet.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.