Tıpta “stasis” terimi, “hareketsiz durmak” anlamına gelen Yunanca “στάσις” (stásis) kelimesinden türetilmiştir. Tarihsel olarak bu terim tıp literatüründe normal vücut sıvılarının veya fonksiyonlarının durması veya yavaşlaması ile karakterize edilen çeşitli durumları tanımlamak için kullanılmıştır.
Biyolojide durgunluk kavramı, her biri farklı anlamlara ve nedenlere sahip olan bir dizi olguyu kapsar. “Durgunluk” teriminin kendisi, “durgunlaşmak” anlamına gelen Latince “stagnare” kelimesinden türemiştir ve bu kelime de “durgun su havuzu” anlamına gelen “stagnum”dan gelmektedir. Bu etimoloji, durgunluğun özünü değişmeden veya hareketsiz kalma durumu olarak yansıtmaktadır. Biyolojik bağlamlarda bu terim, her biri ayrıntılı olarak tartışılacak olan birkaç farklı şekilde uygulanır.
Makroevrimde Durağanlık: Evrimsel biyolojide, durağanlık veya evrimsel durağanlık, bir türün tarihinde evrimsel değişimin çok az meydana geldiği veya hiç meydana gelmediği bir dönemi ifade eder. Bu kavram, tür düzeyinin üzerindeki evrimi ele alan makroevrim teorisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Durağanlık olgusu, sürekli evrimsel değişime ilişkin geleneksel görüşe meydan okuyor ve türlerin uzun süreler boyunca nispeten değişmeden kalabileceğini öne sürüyor. Bu fenomen, Eldredge ve Gould tarafından “Paleobiology” dergisinde (Eldredge, N., & Gould, S.J., 1972) noktalamalı dengeler üzerine 1972 tarihli ufuk açıcı makalelerinde derinlemesine tartışılmıştır. “Sıçramalı denge: filotik aşamalılığa bir alternatif”. Paleobiyolojideki Modeller.” San Francisco: Freeman Cooper. s. 82–115).
Kalp Stazi: Tıbbi terminolojide kalp staz veya kan staz, genellikle kalbin fonksiyonundaki bir bozulma nedeniyle kanın yavaşlaması veya birikmesi anlamına gelir. Geleneksel Çin Tıbbı (TCM), kan staz sendromunu (BS), kalp qi’sinin bozulmasının kan birikmesine veya dolaşımın yavaşlamasına yol açtığı bir durum olarak tanımlar. Bu kavram, geleneksel Çin tıbbından kaynaklansa da, özellikle kardiyovasküler hastalıklar bağlamında Batı tıbbında paralelliklere sahiptir. Geleneksel Çin Tıbbı’nda kan stazına ilişkin çalışmalar, “Geleneksel Çin Tıp Bilimleri Dergisi” gibi dergilerde bulunabilir (örneğin, Wang, X., ve diğerleri, 2017. “Blood Stasis Syndrome: A Systematic Review and Analysis of It Molecular Mechanisms” “Geleneksel Çin Tıp Bilimleri Dergisi”, 4(3), s. 255–261).
Stasis Dermatit: Yerçekimsel dermatit veya venöz egzama olarak da bilinen staz dermatiti, genellikle alt bacaklarda olmak üzere zayıf dolaşımdan kaynaklanır. Bu durum kan birikmesine ve buna bağlı cilt değişikliklerine yol açar. Böbrek veya kalp hastalığı gibi altta yatan sağlık sorunlarının bir işareti olabilir ve yaşlı bireylerde daha sık görülür. Staz dermatitinin patofizyolojisi ve tedavisi dermatolojik literatürde, örneğin “Amerikan Dermatoloji Akademisi Dergisi”nde (örn., Sundaresan, S., Migden, M.R. ve Silapunt, S., 2017. “Stasis Dermatitis) ayrıntılı olarak açıklanmıştır. : Patofizyoloji, Değerlendirme ve Yönetim”. “Amerikan Klinik Dermatoloji Dergisi,” 18(3), s. 383–390).
Venöz Staz: Venöz staz, özellikle alt ekstremitelerde damarlarda kanın yavaşlaması veya birikmesi anlamına gelir. Bu durum sıklıkla varisli damarlarla ilişkilidir ve venöz ülser veya staz dermatiti gibi komplikasyonlara yol açabilir. Venöz stazın patofizyolojisi venöz yetmezlik ile bağlantılıdır ve “Journal of Vasküler Cerrahi” (örneğin Pappas, P.J. ve Durán, W.N., 2008. “Venous Stasis and Venous Pathophysiology”) dahil olmak üzere vasküler tıp literatüründe kapsamlı bir şekilde tartışılmaktadır. “Damar Cerrahisi Dergisi” 48(6 Suppl), s. 5S–7S).
Geleneksel Çin Tıbbında (TCM) Kan Durgunluğu: Geleneksel Çin Tıbbında kan stazı (血瘀), kanın durgunluğunu veya uygunsuz akışını içeren bir kavramdır. Duygusal rahatsızlık, dış yaralanma veya hayati enerji olan qi’deki eksiklik gibi faktörlerin neden olduğu düşünülmektedir. Kan stazının çeşitli semptomlarla ortaya çıktığına inanılmaktadır ve TCM patolojisinde anahtar bir kavramdır. Bu kavramın akademik incelemesi, “Journal of Ethnopharmacology”de yayınlananlar gibi çalışmalarda bulunabilir (örneğin, Zhao, J., ve diğerleri, 2013. “Blood Stasis: A Concept of the Geleneksel Çin Tıbbı ve Onun Moleküler Mekanizmaları) “. “Etnofarmakoloji Dergisi”, 145(1), s. 3–8).
Alveolar Stasis: Akciğer tıbbında alveoler staz, akciğerlerdeki küçük hava keseleri olan alveollerdeki havanın durgunluğunu ifade eder. Bu, normal hava değişiminin bozulduğu kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Bu konuyla ilgili ayrıntılı tartışmalar, “American Journal of Respiratory and Critical Care Medicine” gibi solunum tıbbı dergilerinde bulunabilir (örn., Barnes, P. J., 2000. “Chronic Obstructive Pulmonary Patient”. “New England Journal of Medicine,” 343( 4), s. 269–280).
Gastrointestinal Staz: Bazen gastroparezi olarak da adlandırılan gastrointestinal staz, mide içeriğinin gecikmeli olarak boşaltılmasını içerir. Bu durum diyabet, ilaçlar veya nörolojik bozukluklar gibi çeşitli faktörlere bağlı olabilir. Gastrointestinal stazın klinik yönleri, “American Journal of Gastroenterology” (örn., Camilleri, M., ve diğerleri, 2013. “Clinical Guideline: Management of Gastroparesis”) gibi gastroenteroloji literatüründe tartışılmaktadır. “American Journal of Gastroenterology, ” 108(1), s. 18–37).

Tarih
“Stasis” teriminin tıbbi terminolojide antik Yunan tıbbına kadar uzanan uzun ve zengin bir geçmişi vardır. İlk kez Hipokrat tarafından “hareket veya akış eksikliği” olarak tanımlanarak kullanılmıştır. Stasis, rubor (kızarıklık), calor (ısı) ve dolor (ağrı) ile birlikte inflamasyonun dört temel belirtisinden biri olarak kabul edildi.
Hipokrat geleneğinde, durgunluğun vücutta sıvıların aktığı gözeneklerin veya kanalların tıkanmasından kaynaklandığına inanılıyordu. Bu tıkanıklığın sıvıların normal hareketini engellediği, sağlıksız maddelerin birikmesine ve hastalıkların gelişmesine yol açtığı düşünülüyordu.
Durağanlık kavramı, onu dört alt türe ayıran Galen tarafından daha da geliştirildi:
- Kanın durması. Bunun, kanın damarlardan düzgün şekilde akmaması nedeniyle meydana geldiğine inanılıyordu. Tromboz, emboli ve kangrenin nedeni olduğu düşünülüyordu.
- Balgamın durgunluğu. Bunun, balgamın lenfatik sistem boyunca düzgün şekilde akmaması durumunda meydana geldiğine inanılıyordu. Zatürre, bronşit ve astımın nedeni olduğu düşünülüyordu.
- Sarı safranın durması. Bunun, sarı safranın ince bağırsaktan düzgün şekilde akmaması nedeniyle meydana geldiğine inanılıyordu. Sarılık ve hepatitin nedeni olduğu düşünülüyordu.
- Kara safranın durması. Bunun, kara safranın dalak ve karaciğerden düzgün şekilde akmaması nedeniyle meydana geldiğine inanılıyordu. Melankolinin ve depresyonun nedeni olduğu düşünülüyordu.
Statis kavramı Batı tıbbında yüzyıllar boyunca etkili olmaya devam etti ve ancak 17. ve 18. yüzyıllarda yeni bilimsel keşiflerle sorgulanmaya başlandı. İnsan vücudunu incelemek için yeni tekniklerin geliştirilmesiyle birlikte, durağanlık kavramının çok basit olduğu ve hastalığa katkıda bulunabilecek birçok başka faktörün olduğu ortaya çıktı.
Sınırlamalarına rağmen, durağanlık kavramının modern tıpta hala bir değeri vardır. Örneğin, hala tromboz için risk faktörü olabilen kanın damarlarda birikmesini tanımlamak için kullanılmaktadır. Ek olarak staz kavramı, ateroskleroz ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi bazı kronik hastalıkların patofizyolojisinin anlaşılmasında yardımcı olabilir.
- “Stazis” terimi fizik ve biyoloji gibi diğer alanlarda da kullanılmaktadır. Fizikte durağanlık, denge durumunu veya hareket eksikliğini ifade eder. Biyolojide durağanlık, evrimsel istikrar dönemini ifade eder.
- “Stasis” kelimesinin Yunanca karşılığı στάσις’dır (stasis), bu aynı zamanda “sivil çekişme” veya “isyan” anlamına da gelir. Bu, vücuttaki durgunluğun toplumda durgunluğa yol açabileceği inancının bir yansımasıdır.
- Stasis, mitoloji ve folklorda ortak bir temadır. Örneğin mitolojik figür Prometheus, tanrılardan ateşi çaldığı için tanrılar tarafından cezalandırılmış ve cezası sonsuza kadar bir kayaya bağlanıp karaciğerinin bir kartal tarafından yenmesiydi. Bu, durgunluğun acıya yol açabileceği fikrinin sembolik bir temsilidir.
Kaynak
- Eldredge, N., & Gould, S. J. (1972). Punctuated equilibria: an alternative to phyletic gradualism. In T. J. M. Schopf (Ed.), Models in Paleobiology (pp. 82–115). Freeman Cooper.
- Wang, X., et al. (2017). Blood Stasis Syndrome: A Systematic Review and Analysis of Its Molecular Mechanisms. Journal of Traditional Chinese Medical Sciences, 4(3), 255–261.
- Sundaresan, S., Migden, M. R., & Silapunt, S. (2017). Stasis Dermatitis: Pathophysiology, Evaluation, and Management. American Journal of Clinical Dermatology, 18(3), 383–390.
- Pappas, P. J., & Durán, W. N. (2008). Venous Stasis and Venous Pathophysiology. Journal of Vascular Surgery, 48(6 Suppl), 5S–7S.
- Zhao, J., et al. (2013). Blood Stasis: A Concept of the Traditional Chinese Medicine and Its Molecular Mechanisms. Journal of Ethnopharmacology, 145(1), 3–8. 3. Barnes, P. J. (2000). Chronic Obstructive Pulmonary Disease. New England Journal of Medicine, 343(4), 269–280.
- Camilleri, M., et al. (2013). Clinical Guideline: Management of Gastroparesis. American Journal of Gastroenterology, 108(1), 18–37.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.