Pornografinin zararları üzerine araştırmalar

Pornografiye karşı önlem alınması için sık sık çağrılar yapılıyor ama porno film izleyicilerinin nasıl zarar gördüğüne ilişkin kantılar neler?

Albert Bandura adlı psikolog 1961 yılında çığır açan bir deney yaptı. Bir grup çocuğa bir yetişkinin bir şişme bebeği dövüşünü izlettirdikten sonra, ne yapacaklarını izlemek üzere çocukları tek tek bebekle baş başa bıraktı. Çocuklar da bebeği yumruklamaya başladı.

Bandura, şiddet davranışlarını kopyalama eğiliminde olduğumuz sonucuna vardı.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.

Yıllar sonra, California Üniversitesi’nde psikoloji öğrencisi Neil Malamuth, benzer şekilde, pornografi karşısındaki tepkilerimizi test etmeye karar verdi.

1986’daki deneyde 42 erkeği “tecavüz etme olasılığına” göre sınıflandırdı. Bu erkekler daha sonra rastgele olarak üç gruba ayrıldı. İlk gruba, tecavüz ve sadomazoşizm içeren seks sahneleri gösterildi. İkinci gruba şiddet içermeyen pornografik görüntüler verildi. Üçüncü kontrol grubunaysa hiçbir şey verilmedi.

Bir hafta sonra, ilgisiz olduğunu sandıkları başka bir deneyde, her erkek bir kadınla yan yana getirildi ve bu kadının onlardan etkilenmediği söylendi. Daha sonra bir tahmin oyunu oynamaları istendi; kadına her “yanlış” cevap verdiğinde ona bir ceza verme seçeneği sunuldu.

Bunun gibi birçok deney sonunda Malamuth, cinsel saldırganlık eğilimi taşıyan bir erkeğin çok fazla cinsel saldırganlık içeren pornografik ürün izlediğinde, cinsel saldırganlık davranışında bulunma ihtimalinin büyük oranda arttığı sonucuna vardı.

Pornografi ve şiddet

Pornografi karşıtı kampanya yürütenler, aşırılık içeren pornografinin yaygın hale gelmeye başladığından kaygı duyuyor.

Boston’daki Wheelock College’dan Gail Dines, internette şiddet içermeyen pornografik ürün bulmanın zor olduğuna inanıyor.

“İyi tanınan porno yönetmeni Jules Jordan bile, hayranların şiddet içeren porno arzusuna yetişemediklerini söylüyor” diyor.

Hesaplamalı nöroloji uzmanı Ogi Ogas buna itiraz ediyor. Çalışma arkadaşı Sai Gaddam ile birlikte bir milyar internet araması ve porno sitesi verisi topladıklarını ve çok az şiddet içeren porno örneğiyle karşılaştıklarını söylüyor.

Verilerine göre, internette seks materyalleri arayan insanların çoğu “genç” kelimesini kullanıyor. Diğer en popüler arama kategorileri “gey”, orta yaşlı kadınlar için kullanılan “MILF”, “memeler” ve “aldatan kadınlar.”

Ogas, “Cinsel ilgi alanları oldukça monoton. İnsanların aradıkları cinsel ilgi alanı ortalama değeri iki. Her gün aynı şey aranıyor” diyor.

Porno ürünlerin yaygınlığı tartışma konusu

Yaptığı hesaba göre, her 6 veya 7 aramadan biri pornografi amaçlı.

Ergenler ve pornografi

İngiltere’deki Middlesex Üniversitesi’nden akademisyenler, bu yılın başında pornografinin ergenlik çağındakiler üzerindeki etkileriyle ilgili kanıtları gözden geçirdi.

Adli psikolog Miranda Hovarth ve çalışma arkadaşları, şu sonuca vardı: “Pornografi seksle ilgili gerçekçi olmayan tutumlarla, kadınların cinsel nesne olduğu inancıyla, daha sıklıkla seksin düşünülmesiyle bağlantılıdır ve pornografi izleyen çocuklar ve gençler gelişimsel olarak cinsel roller edinmekte zorlanmakta.”

Bu alandaki çalışmaların çoğu korelasyona dayalı. Yani örneğin, bir grup gence pornografi görüp görmedikleri ve ne kadar sıklıkla gördükleri, daha sonra da seks veya cinsel rol tutumları konusunda ne düşündükleri soruluyor.

Ancak korelasyonel çalışmalarla pornografinin tutumları değiştirdiği veya beslediği yönünde bir nedensellik kurulması mümkün değil.

Bunu yapmanın tek yolu, Malamuth’un yaptığı gibi deneyler yapmak. Ancak bu tür deneyler yapılması artık etik komisyonlarına takılıyor çünkü deneyde şiddet içeren materyaller gösterilen kişiler, bunlardan olumsuz yönde etkilenebilir.

Horvath, artık sebep ve etkiye odaklanmak yerine, gençlerin özelliklerine, hassasiyetlerine ve güçlü yanlarına odaklanarak, bunların nasıl ve neden pornografiyle ilgili olabileceğine odaklanılmalı.

Kaynak:

  • BBC
  • Bandura, Albert; Huston, Aletha C. Identification as a process of incidental learning. The Journal of Abnormal and Social Psychology, Vol 63(2), Sep 1961, 311-318. http://dx.doi.org/10.1037/h0040351
  • Malamuth, Neil M. Predictors of naturalistic sexual aggression. Journal of Personality and Social Psychology, Vol 50(5), May 1986, 953-962. http://dx.doi.org/10.1037/0022-3514.50.5.953
  • Ogi Ogas & Sai Gaddam. A Review of “A Billion Wicked Thoughts: What the World’s Largest Experiment Reveals About Human Desire” NY: Dutton, 2011. 395 pages,  DOI:10.1080/0092623X.2013.747365
  • Coy, Maddy and Horvath, Miranda A. H. (2011) Lads mags, young men’s attitudes towards women and acceptance of myths about sexual aggression. Feminism & Psychology, 21 (1). pp. 144-150. ISSN 0959-3535

Erkeklerin Parmak Uzunlukları Kadınlarla İlişkilerini Belirliyor

Belki de erkek arkadaşınızın parmaklarına, özellikle yüzük takmadan önce daha dikkatli bakmalısınız. İşaret parmağı kısa olan ve yüksük parmakları uzun olan erkekler, kız arkadaşlarına karşı ortalama derecede iyi davranışlar sergiliyorlar ki bu beklenmedik bir durum ve anne karnında maruz kalınan hormon etkilerinden kaynaklanıyor.  Araştırma MCGill Universitesi araştırmacıları tarafından yürütüldü ve Personality and Individual Differences dergisinde yayımlandı. Bulgular bu erkeklerin daha çok çocuk sahibi olmaya meyilli olduklarını destekler nitelikte. Araştırma fetüs dönemindeki hayatla yetişkin davranışları arasındaki bağları açıklıyor.

Erkeklerin işaret parmakları genellikle yüksük parmaklarında kısadır. Bu fark kadınlarda pek görülmez. Bu uzunluk oranı, fetüs döneminde başta testosteron olmak üzere erkek hormonlarına ne kadar maruz kaldığına göre değişebiliyor. Oran küçüldükçe, erkek hormonu oranı artış göstermektedir. Bu durumda erkeklerin -özellikle de kadınlara karşı olan davranışlarını- belirliyor.

Fetüs döneminde maruz kalınan hormonların erkek yetişkin davranışlarında seçici etkiler yaratması son derece şaşırtıcı görünüyor.

Gülüşler ve Tamamlamalar

Yetişkin davranışlarının parmak uzunluğu oranına göre belirlenmeye çalışıldığı bir çok çalışma bir araya getirildi. İlk kez bu çalışma ile cinsiyete bağlı olarak karşı cinse karşı olan davranışları etkilendiği gösterildi. Kadınlarla beraberken, daha düşük orana sahip erkekler kadınları daha dikkatli dinleme , tamamlama ve gülümseme davranışı gösteriyorlar. Bu davranış şekli hem cinsel ilişkilerde  hem de kadın arkadaş ilişkilerinde ortaya çıkıyor. Ayrıca bu erkekler kadınlara karşı , erkeklere olduğundan daha az kavgacı davranıyorlar; buna karşın daha yüksek oranlı erkekler iki cinse de karşı kavgacı davranıyorlar. Kadınlar için ise bu oran davranışları etkiliyormuş gibi görünmüyor.

155 katılımcı, 5 dakikadan daha uzun süren sosyal etkileşimlerine dayanarak 20 gün boyunca bir anketi her gün doldurdular. Bir önceki çalışmaya dayanarak araştırmacılar davranışları , ‘kabul edilebilir’ ve ‘kavgacı (agresif) ‘ olarak sınıflandırdılar.  Daha düşük uzunluk oranına sahip erkeklerin, yüksek oranlılara nazaran üçte bir oranda daha az dominant davranış , kadınlara karşı kötü davranış ve erkeklere karşı da daha az kavgacı tutum sergiliyorlar.

Daha önceki bir çalışmada daha düşük orana sahip erkeklerin daha fazla çocuğa sahip olduğu ortaya koyulmuştu. Bu araştırma ise bu erkeklerin kadınlarla daha iç içe uyumlu bir yaşam sürdüğünü ve sürebileceğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda kadınlarla ilişki kurulmasını ve ilişkinin daha rahat yürütülmesini sağlıyor. Daha çok çocuk sahibi olmanın sebebi de bu olabilir.

Araştırmacılar istatistiksel olarak dominant davranışlarla, uzunluk oranı arasında tutarlı bağlar bulamamaktan dolayı son derece şaşkınlar. İleri ki araştırmaların daha spesifik dominant davranış şekilleri ile  bir ilişki bulmaya yarayacağını öngörüyorlar.

Kaynak: Bilimfili

Referans : D.S. Moskowitz, Rachel Sutton, David C. Zuroff, Simon N. Young. Fetal exposure to androgens, as indicated by digit ratios (2D:4D), increases men’s agreeableness with women. Personality and Individual Differences, 2015; 75: 97 DOI: 10.1016/j.paid.2014.11.008