Anne karnındaki bebekler için yeni icat: Vajina Hoparlörü

babypod vajinada calan hoparlor fetus anne karni muzik 1

Doğmamış çocuğa don biçilmez belki ama playlist hazırlanabilir!

İspanyol girişim “Babypod”, anne karnındaki insan evladının müziğe erkenden kavuşabilmesi için “bi’ değişik” hoparlör geliştirdi. Firmanın iddiasına göre annesinin vajinasından içeri uzattığı bu hoparlör yardımıyla içerideki ufak arkadaş rahat duyabileceği bir desibelde müzik dinleyebilecek.

babypod vajinada calan hoparlor fetus anne karni muzik 3

İyi de annenin karnına yaklaşıp bir türkü patlatsak olmuyor mu?

Olmuyormuş. Annenin karnına dışarıdan mırıldanan şarkı fazlaca engele takıldığından içeriden pek duyulmuyormuş. Firmanın iddiasına göre vajina, sesin kaliteli bir şekilde duyulması için ideal bir ortam sağlıyormuş.

babypod vajinada calan hoparlor fetus anne karni muzik 4

Hamileliğinin en az 16. haftasındaki anne adaylarına önerilen cihaz işe yarar mı, yaramaz mı ayrı bir tartışma konusu. Çünkü halen bilim insanları (ister anne karnının dışından, ister vajinanın orta yerinden) fetüse dinletilen müziğin bir işe yarayıp yaramadığı konusunda fikir birliğine varabilmiş değil.

Kaynak:

Ters Psikoloji Nasıl İşliyor?

Ters Psikoloji Nasıl İşliyor?

Çocuklarına sebze yedirmek, onları uyutmaya çalışmak ya da odalarını düzenlemek konusunda başarısız olan ebeveynler için iyi haberlerimiz var: Bilim, ters psikolojiyi kullanmanın gerçekten de işe yarayabileceğini gösteriyor.

University of Arizona’dan sosyal psikolog Jeff Greenberg; ters psikolojinin; psikolojideki bir fenomen olan tepkisellik (reaktans) teorisinin bir parçası olduğunu söylüyor.

Tepkisellik; bireyin, bir şeyi yapma ya da seçme özgürlüğünün tehdit edildiğini ya da kısıtlandığını hissetmesi hatta bunu düşünmesi durumunda, kendi özgürlüğünü tekrar ortaya çıkaracak şekilde, tehdit altındaki şeyi yapma eğiliminin artacağı görüşü. Bu yaklaşıma göre insanların tercih veya karar özgürlüklerinin kısıtlanması ve başka tercihlere veya kararlara zorlanması, kısıtlanan eylemin veya nesnenin cazibesini artırır, buna karşılık zorlandığı karara veya tercihe karşı güçlü bir direnmeyle karşılık verir.

Greenberg’e göre; ters psikoloji kişinin tepkiselliğinden avantaj elde ediyor. LiveScience‘a konuşan Greenberg; bir kişide ters psikoloji uygularsanız, onun özgürlük algısını tehdit ediyorsunuz demektir. Özgürlüğe dair bir tehdit oluşturmak, özgür bir seçim yapma durumunu cazibeli hale getirir.

Örneğin; brokoli yemeyen bir çocuğu düşünelim. Anne ya da baba; “Brokoliyi yiyemezsin”dediğinde, brokoliyi yemek çocuğa daha cazip hale gelecektir. Böylece, ilk başta çocuk brokoli yemeyi asla istemese de, seçimini yapmak da kendisini özgür hissedeceğinden brokoliyi yemeyi deneyecektir. Özgürlüğünü elinden aldığınızda, brokoli yemek çocuk için daha çekici bir hal alacaktır.

Öte yandan, Greenberg; ters psikoloji kullanmanın her zaman işe yaramayabileceğini, bu durumun tepkiselliğe yatkın bireylerde işe yaramasının daha muhtemel olduğunu söylüyor.

Çabuk sinirlenen, inatçı ve duygusal bireyler genellikle tepkisel olmaya daha yatkınken, uzlaşmacı ve yakınmacı kişiler tepkisel olmaya daha az yatkınlık gösterirler. Bunun yanı sıra erkeklerin kadınlara kıyasla biraz daha tepkisel olduklarına dair sınırlı sayıda da olsa bazı deliller var.

Çocuklar için ters psikolojinin daha müsait olduğu evreler olduğunu söyleyen Greenberg, 2-4 yaş aralığındaki çocukların; genellikle daha duygusal ve daha isyankâr olduklarını, dolayısıyla ters psikolojinin bu yaş grubundaki çocuklarda işe yaramasının daha muhtemel olduğunu iddia ediyor. Fakat 4 yaşından itibaren, çocuklar biraz daha fazla sosyalleştiğinde ve daha az öfke krizleri geçirmeye başladıklarında, ters psikolojiye cevap verme noktasında daha az yatkınlık gösterirler.

Diğer klasik örnek ise ergenliktir. Ergenler ebeveynlerine karşı isyankâr davrandıklarında, ters psikolojiye daha elverişli olabilirler. Çünkü bu periyot genellikle; ebeveynin bir şey söylediği ve ergen bireyin aksini yapmak istediği zamanlardır.

Bir başka örnek ise; küçük çocuklar özellikle de bilişsel olarak daha az gelişmiş çocuklardır. Çünkü bu biliş düzeyi, ebeveynlerinin kullandığı ters psikolojiyi anlamayabilirler, dolayısıyla yetişkinler için basit bir taktik olarak kullanılabilir.

Öte yandan Greenberg, yetişkinler üzerinde ters psikoloji kullanmaya çalışmanın olumsuz sonuçlara yol açabileceğini, yani bu denemenin yetişkinlerde ters psikolojinin tersi bir tepkiyi doğurabileceğini söylüyor. Fakat ince bir zekâ kıvraklığıyla bu psikolojiyi yetişkinlerde de işler hale getirebilirsiniz.


Kaynak:
  •  Bilimfili,
  • Miller, G. “How Does Reverse Psychology Work?” LiveScience. http://www.livescience.com/55272-how-reverse-psychology-works.html (accessed on 2016, July 12)

Anne sütü ve bebek bağırsak mikrobiyotası: Eski bir ortak yaşam

anne sütü ve bebek mikrobiyotası

Görsel açıklaması: Anne sütü, çocuğa besin sağlayan ve onu koruyan çok spesifik bir bakteri popülasyonuna besin sağlayarak, yeni doğanların bağırsak mikrobiyotasının gelişimini yönlendirmektedir.

 

Emzirilen bebeklerin gastrointestinal sistemleri, belli koruyucu mikroplarla zenginleştirilir. Anne sütü tek başına, sırasıyla önce besin sağlayan, ardından çocuğu koruyan belli başlı bakteri popülasyonlarını destekleyerek, yeni doğan bağırsak mikrobiyotasının gelişimini yönlendirmektedir. Kaliforniya Üniversitesi’nden bir ekip, sütten bu besini temin edip içindeki bileşeni tanımladılar ve bu bileşiklerin sığır sütünden elde edilebileceğini gösterdiler. Bu çalışma, bebekler için bir prebiyotik bileşiği sağlayan sığır sütü kullanımıyla sonuçlanmıştır. Araştırma, Amerikan Mikrobiyoloji Topluluğunun bir dergisi olanApplied and Environmental Microbiology’de yayımlandı.

Daha önceki çalışmalarda David A. Mills’in öncülük ettiği araştırmacılar, hem proteinleri hem de oligosakkarit moleküllerini içeren sütteki glikoproteinlerin, bu besinin ana kaynağı olduğunu göstermişlerdi. Ekip ayrıca, Bifidobacterium longum subsp. infantis (B. infantis) bakterinin bebeklikle ilişkili alttürlerinin, süt glikoproteinlerindeki oligosakkaritleri kesebilen bir enzimi ürettiğini bulup bu enzimi tanımlamıştı.

Prof. Mills ve meslektaşları, son çalışmalarında oligosakkaritlerin B. infantis için besin kaynağı olduğunu belirttiler ve sonrasında enzimin hem anne sütündeki hem de sığır sütündeki glikoproteinleri parçalayıp oligosakkaritleri serbest bıraktığını gösterdiler.

Mills, “Serbest kalan oligosakkaritlerin, B. infantis’in büyümesi için akıl almaz birer substrat oldukları anlaşılmaktadır”  diye açıklıyor. Aynı zamanda, Mills ve arkadaşları, oligosakkaritlerin yetişkinler ile ilişkili bifidobakterileri beslemediğini gösterdiler.

Mills, “Bunların tamamı, bebek reçetesi içerisine biyoaktif oligosakkaritlerin alınmasının bebeği destekleyebildiğini öneriyor. Benim için şaşırtıcı olan şey, serbest kalan seçici oligosakkaritlerin, büyüme amaçlı bir substrat olarak nasıl kullanıldığıdır” açıklamasında bulunuyor.

Mills, B. infantis’in oligosakkaritleri serbest bırakmak için anne sütündeki glikoproteinlerin parçalanmasında rol oynayan birçok gene sahip olduğunu kaydediyor. Anne sütü, memelilerle ve büyümeye yardımcı olan yararlı bağırsak mikrobiyotası ile milyonlarca yıl boyunca birlikte evrimleşmiştir. Mills, “Bizi sağlıklı kılan, yalnızca insanlarla birlikte evrimleşmiş besinlerdir” diye ekliyor.

 

Çeviren: Yusuf Sürmeli (Bilim ve Gelecek)

İTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Blm Doktora Öğr.

 

Kaynak:

  • ScienceDaily
  • Sercan Karav et al. Oligosaccharides released from milk glycoproteins are selective growth substrates for infant-associated bifidobacteria. Applied and Environmental Microbiology, April 2016 DOI:10.1128/AEM.00547-16