Doğu Afrika’da erken dönem zehir uçlu ok kullanımı

Zanzibar’daki Kuumbi Mağarası’nda keşfedilen kemik el yapımı aletler üzerinde çalışan araştırmacılar kemik araçların, hatta zehirli ok uçlarının, avlanmak için kullanıldığına dair kanıt buldular. Azania: Archaeological Research in Africa dergisinde yayımlanan bulgular, kemik teknolojisinin, 13.000 yıl kadar önce Kuumbi Mağarası yaşam alanları için ana element olduğunu ortaya koydu.

Kemik teknolojisi –tıpkı bunun gibi ok ucu olarak kullanılan- Taş Devri adamının yaşam tarzı için gerekliydi ve 60.000 yıl önce kullanımda olduğu gösterilmiştir. Bunu destekleyen kanıtın çoğunluğu güney Afrika’daki bölgelerde bulunmuştur, fakat şimdilerde Kuumbi Mağarası’nda bulunan el yapımı aletler, bu teknolojinin aynı zamanda doğu Afrika’da da benimsendiğini göstermektedir.

Araştırmacılar Kuumbi Mağarası’ndan, beş kemik mızrak ucu, kemik bir tığ ve çentikli bir kemik tüpünden oluşan yedi kemik el yapımı aleti kurtardı. Bu el yapımı aletlerin bir kamera ve mikroskopla analiz edilmesiyle, üretim tekniklerini karşılaştırmayı, önceki keşfedilenlerin üzerine giydirmeyi başardılar ve laboratuvarda bu teknolojinin aynısını yapmak için girişimde bulundular.

Bulguları, kemik mızrak uçlarının, ok başlarının kısmen narin ve kısa yapısı nedeniyle tıpkı zehirli oklar gibi kullanıldığını göstermektedir ve bu bulgular zehirli bir mevye olarak bilinen Mkunazi bitkisinin önceden keşfedilen kömürleşmiş bulgularıyla kısmen desteklenmektedir.

Taş Devri adamının zehir uçlu oklar kullanması, teknoloji eksikliğinden kaynaklanmış olduğunu ve zebra veya buffalo gibi büyük hayvanları doğrudan öldürmek için taş uçlu okların genellikle yeterli güce sahip olmadıklarını düşündürmektedir. Önceki çalışma zehir uçlu okların günümüzden 24.000 yıl önce kullanılmış olabileceklerini tahmin etmekteydi ve araştırmacılar daha çok güney Afrika’da bilinen bu teknolojinin doğu Afrika’da günümüzden 13.000 yıl önce kullanılmış olabileceği sonucuna varmaktadırlar.

Kaynak:
  • evrimselantropoloji
  • ScienceDaily
  • Michelle C. Langley, Mary E. Prendergast, Ceri Shipton, Eréndira M. Quintana Morales, Alison Crowther, Nicole Boivin. Poison arrows and bone utensils in late Pleistocene eastern Africa: evidence from Kuumbi Cave, Zanzibar. Azania: Archaeological Research in Africa, 2016; 51 (2): 155 DOI: 10.1080/0067270X.2016.1173302

Çeviri: Bünyamin TAN

Karanlıktan Korkuyor Olmamızın Evrimsel Bir Nedeni Var

Hepimiz çocukluğumuzun bir döneminde mutlaka bir karanlık korkusu evresi geçirmişizdir. Çünkü her gece karanlığın bastırmasıyla korkutucu şeyler, canavarlar, yaratıklar hayallerimizde canlanmaya başlar.

Her ne kadar çocukça bir korku gibi gelse de, karanlık korkumuz geceleri etrafta dolaşan avcılara karşı bizi hayatta tutan evrimsel bir özelliktir. Bilim insanları, bugün en tepedeki avcı olan insanın bu doğuştan gelen korkusunun insanlık tarihinin bir noktasında kök bulduğuna dair hipotezler ileri sürüyorlar.
Teknolojinin ilerlemesiyle insan gerçek bir süper avcıya dönüşmüştür. Teknolojiden önce, atalarımız, insan avlamaktan başka bir şey istemeyen avcılara dair sürekli olarak alarm durumundaydılar. Daha da ürkütücü olanı ise bu avcıların büyük çoğunluğu geceleri avlanıyordu. Çünkü av olmaya en müsait olduğumuz an; görüşümüzün en zayıf olduğu zamanlardı.

Dolayısıyla, gecenin bir yarısı güvende olmak durumu atalarımız için çok önemli bir önlemdi. Çok basit, eğer güvende değilsen, ölürsün. Yıllar boyunca, bu gecesel korku, içgüdüsel olmaya başladı ve bugün de hala hafif bir edişe formunda deneyimlemeye devam ediyoruz.

2012 yılında Kanada’daki University of Toronto’dan araştırmacılar tarafından yürütülen bir çalışmada; bu endişenin tam anlamıyla bir panik tepkisi olmadığı ileri sürülüyor. [1] Bundan ziyade, bizi tetikte tutan bir tür bekleme, kötü bir şey olacağına dair sezi gibi yani tam da atalarımızın ihtiyacı olan şey. Bu tür bir endişe, kaslarınızı hazır tutar ve duruma göre sizi tehlikeden uzaklaştıracak “savaş ya da kaç” tepkisine hazırlıklı yapar.

Karanlık korkusu esasında bilinmeyen korkusudur. Etrafta ne olup bittiğini göremeyiz ve bu durum bizi gergin yapar, çünkü hayal gücümüz boşluğu en kötü şeyle doldurur. Antik insanlar için, bu kötü şeyler aslanlar ve diğer avcılardı, bugünün dünyasında yani bu tür avcıların olmadığı büyük şehirlerde ise bu kötü şeyler; doğaüstü kurgular ve mistik şeyler (cin, peri, ruh vs.) halini almıştır. Aslına bakarsanız; ilkel atalarımızın modern insana göre çok daha gerçekçi düşündüklerini söyleyebiliriz.

Bizler de, doğaüstü kurgular yaratırız, çünkü avcı boşluğunu bu kurgular doldurur. Bunun en güzel örneğini de korku filmleri yapar; iyi bir korku filmi, size doğrudan canavarı göstermez çünkü hayal gücünüzün en korkuncunu yaratacığını bilir.

İlkel insan toplulukları yavaş yavaş şehir-seven toplumlara dönüştükçe, karanlık korkumuz da devam etti. Ancak yalnızca küçük bir farklılıkla; çünkü birçoğumuzun artık karanlıktan korkmasına gerek kalmadı; ampuller, telefon ekranları, televizyon ışıkları iyi ya da kötü karanlığa dair çaresizlikten ziyade bizler için bir seçim oluşturabiliyorlar.

Teknik olarak artık bu korkuya ihtiyaç duymasak da, beynimizde bir yerlerde varlığını korumaya devam ediyor. Bu özellikler yüzyıllar boyunca uzak akrabalarımızdan bizlere miras kaldı. İnsanların yeryüzünde bulunduğu süreyi göz önünde bulundurduğunuzda; bu korkunun, çok yakın zamana kadar büyük şehirlerde yaşayan bizler için tamamen demode olduğunu söyleyemeyiz.

Dolayısıyla, siz ya da çocuğunuz karanlıktan korkuyorsanız, bunun bir zamanlar atalarımızı hayatta tutan çok önemli bir özellik olduğunu hatırlayın. Çünkü bu korku sizi tavuk yapmıyor, sadece tehditlere karşı vücudunuzu alarmda tutuyor ve sizi hayatta kalmaya daha uygun hale getiriyor.


Kaynaklar: Bilimfili
1- Journal of Sleep and Sleep Disorders Research, Volume 35. 2012 Link
2- Tarantola, A. Why We’re Afraid of the Dark (and Why It’s Good That We Are). Gizmodo. Link (Retrieved on: 2016, April 26)
3- Hrala, J. There’s an evolutionary reason why we’re afraid of the dark. Sciencealert. Link (Retrieved on: 2016, April 26)
3- Zielinski, S. Modern Humans Have Become Superpredators. Smithsonian. Link (Retrieved on: 2016, April 26)

Görsel: Deviantart-by Aerorwen