Depresyon Bulaşıcı mı?

Çağımızın en yaygın, her kapıyı en az bir kere çalan hastalığı olan depresyonun, insanoğlu arasında bulaşıcı olma ihtimali var. Bizler kendimizi halsiz hissettiğimizde “Depresyondayım” diye düşünür bazen bunun üzerine de şarkılar şiirler yazarız . Ancak aslında bir gün önce yanımızda bir arkadaşımız hapşırmış ve sevgilimizi hasta olmasına rağmen öpmüş olabilir miyiz?

Major depresif bozukluk (MDD)  ‘Depresyon’ , Stony Brook Üniversitesi , Psikoloji ve Radyoloji Bölümü Yardımcı Doçent Doktoru Turhan Canlı’ya göre bulaşıcı bir hastalık olarak tekrar bir  konsept belirleme yapılması gereken  bir hastalık. Biology of Mood & Anxiety Disorders dergisinde yayımlanan çalışmada depresyon; parazitik, viralveya bakteriyel enfeksiyon sonucu oluşabilecek bir hastalık olarak kaydedildi. Çalışmada aynı zamanda bu organizmaların hangi yollarla ve mekanizmalarla depresyon etiyolojisi olduğuna örnekler verildi.

Depresyon, toplam nüfusun yüzde 15 ila 20’sinin bir şekilde tecrübe etmesi dolayısıyla çağın en yaygınhastalıklarından biri. Hastalığın kendini tekrar etmesi çok yaygın ve ilaçla tedavi yöntemleri henüz pek değişmedi. Depresyon sebebi olan bir çok şey henüz bilinmediği için, etiyoloji çalışmaları baş üstünde tutuluyor.

Stony Brook SCAN Merkezi’nin yöneticisi ve aynı zamanda Sinirbilimi Programı’nın üyesi olan Dr. Canlı : “Elimizdeki depresyonu izleme kayıtları ile, depresyon’u bulaşıcı bir hastalık olarak yeniden kavramsallaştırmış oldum” dedi ve ekledi “İleride düzenlenecek ortak araştırmalar depresyon etiyolojisinde nedensel bir rol oynayan virüs, bakteri ve parazitler üzerine kurulmalı.”

Çalışmada Dr. Canlı üç argüman ortaya koyuyor ve bu argümanlarla neden depresyon üzerinde yeniden bir kavramsallaştırma yapılmasının hoş bir çalışma olacağını gösteriyor.

Birincisi argümanda, depresyon hastalarının enerji düşüşü gibi hastalık belirtileri göstermeleri ve depresyon dahilinde bilinen iltihap yapıcı biyogöstergelerin (biomarker) hastalık yapıcı orijinlerinin olması. İkinci argüman, parazit, bakteri ve virüslerin insanların duygu-durumlarında değişiklikler yaratabileceğiini tanımlıyor. Üçüncü argüman ise Dr. Canlı’nın insan vücudunu mikroorganizmalar için bir ekosistem olarak gündeme getirmesi ve tabii ki  genetiğin rolü.

Bu üç temel noktaya dayanarak Dr. Canlı , çok fazla sayıda depresyonlu hastanın katılacağı, kontrol grubunun (depresyon’a yakalanmayanlar) da geniş olduğu, bulaşıcı hastalıklar protokolünün depresyon üzerine doğru bir şekilde uygulanacağı çok geniş bir araştırma öngörüyor.


Araştırma Referansı: Bilimfili, Turhan Canli. Reconceptualizing major depressive disorder as an infectious disease. Biology of Mood & Anxiety Disorders, 2014; 4 (1): 10 DOI: 10.1186/2045-5380-4-10

Etiyoloji

Etiyoloji terimi, Yunanca neden veya sebep anlamına gelen αἰτία (aitia) kelimesinden türemiştir.

Etiyoloji (etiyoloji olarak da yazılır), nedensellik veya köken çalışmasını ifade eder. Bu terim öncelikle tıp, felsefe ve teolojide kullanılır ve çok çeşitli bağlamlarda uygulanabilir. (bkz: etiloj-i)

Tıp:

Tıp alanında etiyoloji, bir hastalığın veya durumun nedenini veya kökenini ifade eder. Örneğin, tüberkülozun etiyolojisi Mycobacterium tuberculosis bakterisidir. Tıp uzmanları hastalıkları genetik, bulaşıcı veya kimyasal hastalıklar gibi etiyolojiye dayalı olarak sınıflandırabilir.

Felsefe:

Felsefe alanında etiyoloji, şeylerin neden meydana geldiğinin, hatta şeylerin hareket etme biçiminin arkasındaki nedenlerin veya sebeplerin incelenmesiyle ilgilidir.

Teoloji:

Teolojide etiyoloji, yaratılışın veya kökenin felsefi olarak incelenmesi anlamına gelir.

Etiyolojiyi anlamak çeşitli disiplinlerde, özellikle de teşhis, tedavi planları ve önleyici tedbirlere rehberlik edebildiği tıpta çok önemli olabilir. Ayrıca felsefi ve teolojik bağlamlarda varoluş ve evren hakkındaki genel anlayışımıza da katkıda bulunabilir.

Tarih

Etiyoloji çalışması, özellikle tıp ve biyolojide olguların kökenlerinin ve nedenlerinin araştırılmasıdır. Etiyoloji iki ana dala ayrılabilir: yakın ve nihai. Yakın etiyoloji, patojenler, toksinler, yaralanmalar veya genetik mutasyonlar gibi bir hastalığın veya durumun acil ve doğrudan nedenlerine odaklanır. Nihai etiyoloji ise doğal seçilim, genetik sürüklenme, göç veya birlikte evrim gibi bir hastalığın veya durumun ortaya çıkışını ve dağılımını etkileyen evrimsel ve tarihsel faktörleri inceler. Etiyoloji, filozofların ve hekimlerin hastalıkların ve bozuklukların doğasını ve nedenlerini açıklamaya çalıştıkları antik çağlara kadar uzanan uzun ve zengin bir geçmişe sahiptir. En eski etiyoloji teorilerinden bazıları, tanrıların gazabı, yıldızların etkisi veya mizaç dengesizliği gibi doğaüstü veya dini inançlara dayanıyordu. Daha sonra, deneysel yöntemlerin ve bilimsel araştırmanın gelişmesiyle etiyoloji daha rasyonel ve kanıta dayalı hale gelmiş, mikrop teorisi, hücresel patoloji, genetik, epidemiyoloji ve ekoloji gibi kavramları da içermiştir. Etiyoloji, hastalıkların ve bozuklukların mekanizmalarını ve modellerini anlamanın yanı sıra etkili önleme ve tedavi stratejileri geliştirmeye yardımcı olduğu için günümüzde hala aktif ve önemli bir araştırma alanıdır.

Kaynak:

  1. Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease, Professional Edition E-Book. Elsevier Health Sciences; 2014.
  2. Audi R. The Cambridge Dictionary of Philosophy. Cambridge University Press; 1995.
  3. Cross FL. The Oxford dictionary of the Christian Church. Oxford University Press; 2005.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.