Lacuna musculorum


Tanım ve Terminoloji

  • Lacuna musculorum: Latince lacuna (boşluk) ve musculorum (kasların) kelimelerinden türetilmiştir; “kas boşluğu” anlamına gelir.
  • Lacuna vasorum: Lacuna (boşluk) ve vasorum (damarların) kelimeleriyle oluşturulmuştur; “vasküler boşluk” anlamına gelir.

Her iki yapı da inguinal ligaman altındaki geçitleri temsil eder, ancak farklı anatomik içeriklere ve klinik önemlere sahiptir.


Anatomik Yerleşim

Lacuna Musculorum

  • Konum: Üst uyluğun ön yüzünde, inguinal ligamanın hemen altında.
  • Sınırları:
    • Üstte ve önde: İnguinal ligaman
    • Medialde: M. psoas major’un lateral sınırına kadar olan kısım
    • Lateralde: M. iliacus ve M. iliopsoas
  • İçerik:

Lacuna Vasorum

  • Konum: Lacuna musculorum’un medialinde yer alır, inguinal ligamanın alt kısmında.
  • Sınırları:
    • Üstte: İnguinal ligaman
    • Medialde: Ligamentum lacunare (Gimbernat ligamenti)
    • Lateralde: Arcus iliopectineus (iliopsoas’ı vasküler yapılardan ayıran ark)
  • İçerik:
    • A. femoralis
    • V. femoralis
    • Nodi lymphatici inguinales profundi (özellikle Cloquet nodu)
    • Canalis femoralis (potansiyel femoral fıtık yolu)

Klinik Önemi

1. Femoral Fıtık (Hernia femoralis)

  • Tanım: Lacuna vasorum’un içinden geçen femoral kanal aracılığıyla intraabdominal içeriğin uyluğa protrüzyonudur.
  • Klinik Özellikler:
    • Kasık altı, pubik tüberkülün lateralinde şişlik
    • Kadınlarda pelvik anatomiden dolayı daha sık görülür
    • Sıklıkla boğulma (strangülasyon) riski taşır, acil cerrahi gerektirebilir
  • Ayırıcı Tanı:
    • İnguinal fıtık: inguinal ligamanın üzerinde yer alır
    • Femoral fıtık: ligamanın altındadır, daha medyokaudaldir

2. Vasküler Erişim Uygulamaları

  • Femoral arter ve ven üzerinden:
    • Anjiyografi
    • Kateterizasyon (ör. PCI)
    • Santral venöz erişim
  • Komplikasyon Riski:
    • Femoral sinire yakınlık nedeniyle sinir hasarı
    • Pseudoanevrizma, hematom

3. Lenfatik Düğümler ve Patolojileri

  • Lacuna vasorum’dan geçen lenfatikler:
    • Metastaz ve lenfadenopati durumlarında büyüyebilir
    • Cloquet nodu, pelvik malignitelerde sentinel düğüm olarak değerlendirilir

Radyolojik Değerlendirme

1. Ultrasonografi (USG)

  • Doppler USG: femoral arter/ven akımı
  • Valsalva manevrası ile femoral fıtık dinamik görüntüleme

2. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)

  • Femoral fıtık, vasküler patolojiler, lenfadenopati
  • BT anjiyografi ile damar haritalaması

3. Anjiyografi

  • Kontrast madde ile damar lumeninin incelenmesi
  • Özellikle femoral arterdeki darlık, tıkanıklık, anevrizmalar

4. Lenfosintigrafi / Lenfografi

  • Lenfatik drenaj ve nodal tutulumu gösterir
  • Onkolojik evreleme ve tıkanıklıkların değerlendirilmesi

Özetlenmiş Klinik ve Görüntüleme Bulguları

YapıAnatomik İçerikKlinik ÖnemiGörüntüleme Yöntemi
Lacuna musculorumM. iliopsoas, N. femoralisKas ve sinir geçişiMRG, BT
Lacuna vasorumA. femoralis, V. femoralis, lenfatiklerFemoral fıtık, damar erişimi, lenfadenopatiUSG, BT, MRG, anjiyografi, lenfografi


Keşif

1. Antik Çağda Lacuna Musculorum’un İlk Tanımlamaları

Galen (MS 129–ca. 216)
Lacuna musculorum’un tarihsel kökeni, antik Yunan tıbbının en etkili figürlerinden biri olan Pergamonlu Galen’e kadar uzanır. Roma İmparatorluğu döneminde yaşamış olan Galen, hayvan diseksiyonlarıyla insan anatomisini anlamaya çalışmıştır. Yazılarında, kasların pelvis ve uyluk ile birleştiği bölgede bir “geçit” veya “açıklık” bulunduğuna işaret eder. Bu geçide daha sonra ortaçağ kopyalarında “foramen musculae” (Latinceleştirilmiş biçimiyle) veya “kas boşluğu” anlamına gelen benzer terimler atfedildiği görülür. Gerçekten de Galen’in orijinal Yunanca terimleri, Orta Çağ boyunca Arapça’ya ve ardından Latince’ye çevrilirken birçok terminolojik sapmaya uğramıştır.

Ancak Galen’in tanımlamaları, histolojik ve topografik detaylardan çok fonksiyonel açıklamalara dayanıyordu. Bu nedenle Lacuna musculorum’un yapısal özellikleri uzun süre yalnızca kaslar arasındaki geçici bir “boşluk” olarak yorumlandı.


2. Orta Çağ ve Rönesans Dönemi: Terminolojik Belirsizlik ve Yüzeysel Tanımlamalar

Orta Çağ boyunca Batı dünyasında anatomi eğitimi büyük ölçüde Galen’in eserlerine dayandı. Arap tıbbı üzerinden Batı’ya aktarılan bilgilerde lacuna musculorum ifadesine doğrudan rastlanmaz; fakat uyluğun üst kısmındaki anatomik geçitlere dair genel tasvirler mevcuttur.

Andreas Vesalius (1514–1564), Galen’i eleştiren ve insan kadavraları üzerinde doğrudan diseksiyon yapan ilk anatomist olarak modern anatomiyi başlatmıştır. De humani corporis fabrica adlı eseriyle anatomiye yeni bir sistematik yaklaşım kazandırmıştır. Vesalius’un çalışmalarında inguinal bölgeye dair oldukça ayrıntılı çizimler yer almakla birlikte, Lacuna musculorum’un fonksiyonel olarak diğer yapılardan sistematik bir şekilde ayrılması bu dönemde gerçekleşmemiştir.


3. 17. ve 18. Yüzyılda Diseksiyonun Yaygınlaşması ve Bölgesel Anatominin Gelişimi

Diseksiyonun yaygınlaşması ve üniversitelerde kadavra eğitiminin kurumsallaşması, anatominin daha detaylı olarak incelenmesine zemin hazırlamıştır. Bu dönemde:

  • William Cheselden (1688–1752) ve
  • Bernhard Siegfried Albinus (1697–1770) gibi anatomistler, uyluk bölgesindeki yapıları daha sistemli biçimde tanımlamışlardır.

Ancak Lacuna musculorum henüz ayrı bir “boşluk” ya da klinik-geçiş alanı olarak değil, kas gruplarının ve sinirlerin geçtiği bir “katman” olarak değerlendiriliyordu.


4. 19. Yüzyılda Sistematik Tanımlama: François Cloquet ve Lacuna Kavramının Netleşmesi

François Cloquet (1790–1883), Fransız anatomist ve cerrahtır. 1832 yılında yayınladığı anatomi atlasında, inguinal ligamentin altında yer alan iki ayrı boşluğulacuna musculorum ve lacuna vasorumilk kez açık ve sistematik biçimde ayıran kişi olarak kabul edilir. Cloquet bu bölgelerdeki yapıları şu şekilde sınıflandırmıştır:

  • Lacuna musculorum: N. femoralis ve M. iliopsoas geçişi
  • Lacuna vasorum: A. femoralis, V. femoralis ve lenfatik yapıların geçişi

Cloquet’nin tanımladığı bu iki geçit, günümüzde arcus iliopectineus adı verilen fibröz yapı tarafından birbirinden ayrılır. Ayrıca femoral kanal kavramını tanımlayarak, bu kanalın femoral fıtıkların anatomik zeminini oluşturduğunu ileri sürmüştür.


5. 20. Yüzyılda Klinik Anatomi ve Cerrahiye Entegrasyon

Cloquet’nin ardından Lacuna musculorum, özellikle cerrahi anatomi kitaplarında daha fazla yer bulmaya başladı. Bunun temel nedeni, femoral sinir blokajı, femoral fıtık cerrahisi ve vasküler girişimler gibi klinik uygulamalarda bu anatomik yapının öneminin artmasıdır.

  • Henry Hollinshead (1907–1992) gibi anatomistler, Lacuna musculorum’un klinik korelasyonlarını daha ayrıntılı olarak incelemiş, sinir hasarları, kas yırtıkları ve lenfatik genişlemelerle olan ilişkisine dikkat çekmişlerdir.
    1. yüzyıl ortalarında, kateterizasyon teknikleri ve anjiyografi uygulamaları geliştikçe, Lacuna vasorum ile birlikte Lacuna musculorum da klinik anatomi eğitiminde temel bir bölge haline gelmiştir.

6. Günümüzde Lacuna Musculorum: Tanı, Görüntüleme ve Klinik Müdahale Alanı

Modern anatomi atlaslarında ve cerrahi kaynaklarda Lacuna musculorum:

  • Femoral sinir blokajı sırasında lokal anestezik madde uygulanan alan olarak,
  • Kasık bölgesi fıtıklarının ayırıcı tanısında referans alanı olarak,
  • Femoral sinir sıkışması gibi sendromların değerlendirilmesinde temel geçit alanı olarak tanımlanır.

Ayrıca MRG, BT ve ultrasonografi gibi modern görüntüleme yöntemleri, Lacuna musculorum’un dinamik ve yapısal özelliklerinin değerlendirilmesine olanak tanımıştır. Bu sayede sinir sıkışmaları, kas travmaları ve vasküler anomaliler bu bölgedeki anatomik ilişkiler doğrultusunda daha iyi anlaşılmaktadır.



İleri Okuma
  1. Galen. (2. yüzyıl). De Anatomicis Administrationibus (Yunanca orijinal, Arapça ve Latince çeviriler).
  2. Vesalius, A. (1543). De Humani Corporis Fabrica Libri Septem. Basel: Johannes Oporinus.
  3. Albinus, B. S. (1747). Tabulae sceleti et musculorum corporis humani. Leiden: Lugduni Batavorum.
  4. Cloquet, F. (1832). Traité d’anatomie descriptive. Paris: Béchet.
  5. Lewis, C. T., & Short, C. (1879). A Latin dictionary. Oxford: Clarendon Press.
  6. Gray, H. (1858). Anatomy: Descriptive and Surgical. London: John W. Parker.
  7. Gray, H. (1918). Anatomy of the Human Body. Philadelphia: Lea & Febiger.
  8. Hollinshead, W. H. (1958). Functional Anatomy of the Limbs and Back. Philadelphia: W.B. Saunders.
  9. Netter, F. H. (1987). Atlas of Human Anatomy. Ciba-Geigy Corporation.
  10. Moore, K. L., & Dalley, A. F. (2006). Clinically Oriented Anatomy (5th ed.). Lippincott Williams & Wilkins.
  11. Dorland, W. A. (2007). Dorland’s illustrated medical dictionary (31st ed.). Philadelphia: Saunders/Elsevier.
  12. Standring, S. (2008). Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice (40th ed.). Churchill Livingstone.
  13. Skandalakis, J. E., Colborn, G. L., & Skandalakis, L. J. (2010). Skandalakis’ Surgical Anatomy: The Embryologic and Anatomic Basis of Modern Surgery. PMP.
  14. Kahn, T., & Wagner, M. (2012). Imaging of the Hip & Bony Pelvis. Springer-Verlag Berlin Heidelberg.
  15. Palastanga, N., & Soames, R. (2012). Anatomy and human movement: structure and function (6th ed.). Elsevier Health Sciences.
  16. Moore, K. L., Dalley, A. F., & Agur, A. M. (2013). Clinically Oriented Anatomy. Lippincott Williams & Wilkins.
  17. Abrahams, P. H., et al. (2014). McMinn and Abrahams’ Clinical Atlas of Human Anatomy (7th ed.). Elsevier.
  18. Drake, R. L., Vogl, A. W., & Mitchell, A. W. (2015). Gray’s anatomy for students (3rd ed.). Elsevier.
  19. Standring, S. (2016). Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice (41st ed.). London: Elsevier.
  20. Açar, B., & Güner, A. (2018). Femoral Fıtıkların Klinik Özellikleri ve Cerrahi Yaklaşımlar. Türk Cerrahi Dergisi, 34(2), 130–136.
  21. Lee, W., & Labropoulos, N. (2020). Venous and Lymphatic Diseases. Springer International Publishing.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.

Mekik çekmek yarar yerine zarar mı verir?

Image copyrightGETTY

Düz bir karın bölgesine sahip olmak için mekik çekmek işe yarar mı, yoksa beslenme ve genel egzersiz midir asıl belirleyici olan?

Araştırmacılar mekik çekmenin gerçekten yararlı olup olmadığını tartışıyor. Bu, mekik çekmekten hoşlanmayanlar için iyi haber olabilir.

Mekik konusunda yapılan araştırmalar bu hareketlerin esnekliği ve kas gücünü artırdığını ortaya koyuyor.

Ama karın kaslarını geliştirmek çok daha fazla çaba gerektiriyor. 2011’de ABD’de yapılan bir araştırmada, bir grup günlük olarak karın egzersizleri yaparken diğer grup hiçbir şey yapmamış.

Altı hafta sonunda yapılan ayrıntılı ölçümlerde bu egzersizlerin beli inceltmediği ve karındaki yağ tabakasını azaltmadığı görülmüş.

Birçok sporcu, vücudun merkez gücünü artırmak için yaptığı egzersizlerin bir parçası olarak belli sayıda mekik de çeker. Fakat yapılan araştırmalar, merkez gücün geliştirilmesinin daha iyi atletik performans anlamına gelmeyebileceğini gösteriyor.

Bel fıtığı riski

Kanada’daki Waterloo Üniversitesi’nde omurga biyomekaniği profesörü Stuart McGill yıllardır mekik konusunu inceliyor. Ona göre, mekik çekmek vücuda yarardan çok zarar veriyor.

Laboratuvarda yaptığı araştırmalarda McGill domuz kadavralarına her defasında birkaç saat süreli mekik hareketi yaptırmış, ardından omurları incelediğinde bunun zararını görmüştü. Aynı hareketler insan tarafından yapıldığında omurların sinirlere baskısı nedeniyle bel ağrısı, hatta bel fıtığı oluşabilir sonucuna varmıştı.

Ancak bu sonuçlara katılmayan araştırmacılar, domuzların bel kemiği ne kadar insanınınkine yakın olsa da arada birçok farklılık olduğunu belirtiyor. Ayrıca bu deneylerde binlerce kez eğilme ve bükülme hareketi tekrarlanıyordu. Oysa en sıkı egzersiz programlarında bile insanlar 15 mekikten sonra ara veriyor.

Ama bu bazı incinmelerin olmayacağı anlamına da gelmiyor. 2005’te ABD’de askerler arasında yapılan bir araştırma, iki yıllık fiziksel eğitim programlarında meydana gelen incinme vakalarının yüzde 56’sının mekikten kaynaklandığını gösteriyordu.

Genetik faktör

Ancak kimlerin sırt ve bel sorunlarına daha yatkın olduğu bilinmiyor. Yıllar boyunca günde 30 mekik çeksek de hiçbir sorun yaşamıyor olabiliriz. Bir araştırmaya göre bel kemiğinde birçok sorunun kaynağı omurlarda aşınmadan çok genetik faktörlerle ilgili.

1991’den bu yana Finlandiya, Kanada ve ABD’de ikizler üzerinde yapılan araştırmada, omurlardaki aşınmada genetik büyük bir rol oynuyor. İkizlerden biri ağır kaldırma gerektiren bir işte, diğeri ise daha rahat bir işte çalıştığı halde ikisinde de belkemiğinde herhangi bir sorun ortaya çıkmayabiliyor.

Yani mekik bazı insanlarda sırt ağrısına neden olabilir. Profesör McGill, karın bölgesini güçlendirmek üzere mekik yerine başka egzersizler öneriyor. ( İzlemek için tıklayın)

Uzmanlar bel kemiğini içeren egzersizlerin her defasında 15 ile başlanıp yavaş yavaş sayısını artırarak en fazla 60 ile sınırlanmasını öneriyor.

Ayrıca yatar pozisyondayken, hatta otururken boyumuz bir miktar uzar ve bu mekiği daha da zorlaştırır ve incinme riskini artırır. Bu nedenle uzun süre oturduktan ya da yattıktan sonra hemen kalkıp mekiğe başlanmaması öneriliyor.

Kaynak:

  1. BBC
  2. Bret Contreras, Brad Schoenfeld To Crunch or Not to Crunch: An Evidence-Based Examination of Spinal Flexion Exercises, Their Potential Risks, and Their Applicability to Program Design Strength & Conditioning Journal: August 2011 – Volume 33 – Issue 4 – pp 8-18 doi: 10.1519/SSC.0b013e3182259d05
  3. Vispute SS, Smith JD, LeCheminant JD, Hurley KS. The effect of abdominal exercise on abdominal fat. J Strength Cond Res. 2011 Sep;25(9):2559-64. doi: 10.1519/JSC.0b013e3181fb4a46.
  4. Okada T, Huxel KC, Nesser TW. Relationship between core stability, functional movement, and performance. J Strength Cond Res. 2011 Jan;25(1):252-61. doi: 10.1519/JSC.0b013e3181b22b3e.
  5. Callaghan JP, McGill SM. Intervertebral disc herniation: studies on a porcine model exposed to highly repetitive flexion/extension motion with compressive force. Clin Biomech (Bristol, Avon). 2001 Jan;16(1):28-37.
  6. LTC Rachel Evans , SP USA; COL Katy Reynolds , MC USA (Ret.); LTC Joseph Creedon , SP USA; Michelle Murphy , MS Incidence of Acute Injury Related to Fitness Testing of U.S. Army Personnel DOI: http://dx.doi.org/10.7205/MILMED.170.12.1005 Received: June 01, 2004 Accepted: September 01, 2004
  7. Battié MC, Videman T. Lumbar disc degeneration: epidemiology and genetics. J Bone Joint Surg Am. 2006 Apr;88 Suppl 2:3-9.
  8. Battié MC, Videman T, Kaprio J, Gibbons LE, Gill K, Manninen H, Saarela J, Peltonen L The Twin Spine Study: contributions to a changing view of disc degeneration. Spine J. 2009 Jan-Feb;9(1):47-59. doi: 10.1016/j.spinee.2008.11.011.

Hernia

“Fıtık” terimi Latince “hernia” kelimesinden gelir ve bir iç organın uzantısı veya çıkıntısı anlamına gelir. Bu durum, herhangi bir organ veya dokunun, normalde onu içeren boşluk duvarının zayıflamış bir kısmından dışarı çıkması ile karakterize edilir.

Epidemiyoloji

Fıtıklar nüfusun yaklaşık %0,5’ini etkiler. Bir fıtık akut hale geldiğinde, bağırsağın nekrotik hale gelmesini ve kan akımı eksikliği nedeniyle siyaha dönmesini önlemek için 4 ila 16 saat içinde hızlı tedavi çok önemlidir. Kasık fıtıkları en yaygın tiptir ve tüm fıtıkların yaklaşık %75’ini oluşturur.

Türleri ve Ayırıcı Tanı

  • Kasık Fıtıkları: Bunlar ağırlıklı olarak erkekleri etkiler ve erkek-kadın oranı 12-9:1’dir. Kadınlarda kasık fıtıklarını tespit etmek zor olabilir çünkü genellikle daha az belirgindirler.
  • Femoral Fıtıklar: Kadınlarda erkeklerden daha yaygındır ve kadın-erkek oranı 4:1’dir. Daha yüksek komplikasyon riski nedeniyle, kadınlarda femoral fıtıklar cerrahi olarak onarılmalıdır.
  • Umbilikal ve İnsizyonel Fıtıklar: Bu tipler arasındaki ayırıcı tanı, yerleşim yerinin ve hasta öyküsünün incelenmesini içerir. Göbek fıtıkları göbek deliğinde meydana gelirken, insizyonel fıtıklar önceki cerrahi yara izlerinin bulunduğu yerde gelişir.
  • İç Fıtıklar: Nadir görülmekle birlikte, iç fıtıklar dokuz farklı türü kapsar ve tanı için genellikle ileri görüntüleme teknikleri gerektirir.

Belirtiler ve Teşhis Prosedürleri

Fıtık semptomları tipik olarak fiziksel eforla kötüleşir, çünkü artan karın basıncı çıkıntıyı şiddetlendirir. Çocuklarda, benzer akut tablo nedeniyle testis torsiyonu ekarte edilmelidir.

Sonografi: Ultrason, fıtık teşhisi için altın standarttır. Durumu daha da kötüleştirmekten kaçınmak için, ultrason probu doğrudan basınç uygulamak yerine aşağıdan yukarıya doğru yavaşça hareket ettirilmelidir. Sonografinin yetersiz kaldığı durumlarda, özellikle gizli fıtıkların teşhisi için MR kullanılabilir.

Tedavi ve Özel Hususlar

Özel Fıtık Ameliyatları:

  • Shouldice Tekniği: Bu 20. yüzyıl ortası tekniği sentetik ağ olmadan doku onarımına odaklanır.
  • Lichtenstein Gerilimsiz Onarım: 1980’lerde tanıtılan bu yöntem, onarım alanındaki gerilimi azaltmak için sentetik ağ kullanır ve nüks oranlarını önemli ölçüde düşürür.
  • Laparoskopik Teknikler: Bu minimal invaziv prosedürler daha hızlı iyileşme süreleri sunar ve özellikle çeşitli fıtık tipleri için faydalıdır. Yaygın yaklaşımlar arasında total ekstraperitoneal (TEP) ve transabdominal preperitoneal (TAPP) teknikler yer almaktadır.
  • Kadınlarda Femoral Fıtıklar: Bu fıtıklar, boğulma gibi yüksek komplikasyon riskleri nedeniyle hızlı cerrahi müdahale gerektirir.

Tarih

Antik ve Ortaçağ Anlayışları

Genellikle Tıbbın Babası olarak anılan Hipokrat (M.Ö. 460-370), fıtıklar üzerine kaydedilen en eski gözlemlerden bazılarını yapmıştır. “Hipokrat Külliyatı “nda derlenen çalışmaları, başta kasık fıtıkları olmak üzere çeşitli fıtık türlerinin temel tanımlarını sağlamıştır. Bu ilk görüşler, sonraki tıbbi anlayış ve tedavileri şekillendirmede kritik öneme sahipti.

Hipokrat’ın ardından Galen (MS 129-216) fıtıkların anatomik ve klinik kavranışını önemli ölçüde geliştirmiştir. Başta “De anatomicis administrationibus” olmak üzere kapsamlı yazıları fıtıkların anatomisini detaylandırmış ve Orta Çağ boyunca tıbbi düşünceyi etkilemiştir.

Rönesans’tan Erken Modern Dönem’e Gelişmeler

Rönesans döneminde tıbbi bilgi önemli ölçüde genişledi. Öncü bir Fransız cerrah olan Ambroise Paré (1510-1590), fıtık cerrahisi için yenilikçi teknikler sunmuş ve dikkatli doku kullanımının önemini vurgulamıştır. “Les Oeuvres d’Ambroise Paré” adlı ufuk açıcı çalışması, cerrahi uygulamalara yaptığı katkıları gözler önüne serdi.

19. yüzyılın başlarında Antonio Scarpa (1752-1832), özellikle kasık kanalı ile ilgili önemli anatomik keşifler yapmıştır. “Sull’ernie memorie anatomico-chirurgiche” adlı eserinde özetlediği ayrıntılı çalışmaları, fıtık ameliyatlarının hassasiyetini ve etkinliğini artırmıştır.

20. Yüzyılın Buluşları

19. yüzyılın sonları, büyük ölçüde Eduardo Bassini (1844-1924) sayesinde fıtık tedavisinde devrim niteliğinde gelişmelere sahne oldu. Bassini, inguinal kanalın arka duvarının güçlendirilmesini içeren yeni bir cerrahi yöntem geliştirerek nüks oranlarını önemli ölçüde azalttı. Çığır açan çalışması “Nuovo metodo operativo per la cura radicale dell’ernia inguinale” fıtık onarımları için yeni bir standart oluşturmuştur.

20. Yüzyıl Yenilikleri

20. yüzyılın ortalarında Kanada’daki Shouldice Hastanesi’nde geliştirilen Shouldice tekniği ile daha da geliştirilmiştir. Bu yöntem doku onarım yöntemlerini geliştirdi ve etkinliği nedeniyle yaygın olarak benimsendi.

1980’lerde Irving Lichtenstein, “Tension-Free Hernioplasty” adlı çalışmasında tanımladığı sentetik ağ kullanarak gerilimsiz fıtık onarımı kavramını tanıttı. Bu yenilik, nüks oranlarını ve ameliyat sonrası rahatsızlığı büyük ölçüde azaltarak fıtık cerrahisinde devrim yarattı.

1990’larda laparoskopik tekniklerin ortaya çıkışı, ileriye doğru bir başka önemli sıçramaya işaret etti. Manuel E. Arregui ve meslektaşları gibi öncüler, fıtık onarımına minimal invaziv yaklaşımlar geliştirerek hastalara daha hızlı iyileşme süreleri ve daha az ameliyat sonrası ağrı sundu. Onların katkıları “Laparoskopik inguinal herniorafi” kitabında belgelenmiştir.

İleri Okuma

  • Paré, A. (1575). “Les Oeuvres d’Ambroise Paré.”
  • Scarpa, A. (1809). “Sull’ernie memorie anatomico-chirurgiche.”
  • Bassini, E. (1889). “Nuovo metodo operativo per la cura radicale dell’ernia inguinale.”
  • Shouldice, E.E. (1945). “The Shouldice repair of hernia.”
  • Lichtenstein, I.L. (1987). “Tension-Free Hernioplasty.”
  • Arregui, M.E., et al. (1992). “Laparoscopic inguinal herniorrhaphy.”
  • Hernia. (2019). International guidelines for groin hernia management. Springer.
  • BMJ. (2008). Inguinal hernias. British Medical Journal.
  • JAMA Network. (2020). Comparison of postoperative outcomes of laparoscopic vs open inguinal hernia repair.