Gastrojejunostomi


Pilor stenozu (pylorik darlık), mide çıkışında yer alan pylorus kanalının çeşitli patolojik nedenlerle daralması sonucu mide içeriğinin duodenuma geçişinin engellenmesi durumudur. Bu darlık genellikle peptik ülser hastalığı, mide kanseri (özellikle antrum veya pylorik bölge yerleşimli adenokarsinomlar) ya da kronik inflamatuar süreçler gibi benign ve malign nedenlere bağlı olarak gelişir. Pylorik obstrüksiyonun oluşturduğu mide çıkış yolu tıkanıklığı, hastada erken doyma, kusma, kilo kaybı ve malnütrisyon gibi ciddi klinik semptomlara yol açar.

Bu gibi durumlarda, obstrüksiyonu bypass etmek ve mide içeriğinin distal sindirim kanalına akışını yeniden sağlamak amacıyla gastrointestinal bypass cerrahisi uygulanabilir. Bu cerrahi yaklaşım, midenin bir kısmı ile ince bağırsağın bir segmenti arasında yeni bir geçiş yolu (anastomoz) oluşturulmasına dayanır.

1. Gastrojejunostomi

“Gastrojejunostomi”, mide ile jejunum arasında cerrahi olarak oluşturulan bir anastomozdur. Bu işlemde, genellikle mide korpusu veya antrum düzeyinden jejunumun proksimal segmentine doğrudan bir ağız (stoma) açılır. Bu yeni yol, pilor ve duodenumun işlevini bypass ederek gıdaların mideyi terk ettikten sonra doğrudan jejunuma geçmesine olanak tanır.

Endikasyonları:

  • Pilor kanalını veya duodenumu tıkayan malign neoplazmlar (ör. mide antrum kanseri, pankreas başı kanseri)
  • Peptik ülserin neden olduğu inatçı pilor stenozu
  • Mide çıkış yolu obstrüksiyonuna neden olan benign fibrotik değişiklikler
  • Palyatif amaçlarla (ör. inoperabl mide kanserlerinde oral alımı sürdürebilmek için)

Teknik Yönleri:

  • Antekolik veya retrokolik gastrojejunostomi olarak uygulanabilir.
  • Bazı durumlarda Roux-en-Y gastrojejunostomi tercih edilir; bu teknik, safra ve pankreatik sıvıların reflüsünü önlemeye yönelik olarak geliştirilmiştir.
  • Açık veya laparoskopik cerrahi tekniklerle gerçekleştirilebilir.

2. Gastroduodenostomi

Alternatif olarak, eğer duodenum geçirgenliğini koruyorsa ve malign bir infiltrasyon söz konusu değilse, mide ile duodenum arasında doğrudan anastomoz kurulabilir. Bu işleme gastroduodenostomi adı verilir. Bu teknik genellikle Billroth I rezeksiyonunun bir parçası olarak uygulanır ve mide çıkış yolu devamlılığını daha fizyolojik bir şekilde sağlar.

Gastroduodenostomi’nin Endikasyonları:

  • Peptik ülser hastalığına bağlı komplikasyonlar (kanama, perforasyon, çıkış tıkanıklığı)
  • Rezektabl mide kanseri vakalarında, özellikle distal mide tümörlerinde

Terminolojik Açıklama:

  • Gastrojejunostomi terimi, Yunanca kökenli kelimelerin birleşiminden oluşur:
    • Gastr/o- → mide
    • Jejun/o- → jejunum (ince bağırsağın ikinci kısmı)
    • -stomi → ağız, açıklık (cerrahi olarak oluşturulan)

Dolayısıyla bu terim, “mide ile jejunum arasında cerrahi olarak oluşturulan açıklık” anlamına gelir.

Bkz: Gastr-o-jejuno-stomi


İlgili Müdahaleler:

  • Gastrojejunostomi
  • Gastroduodenostomi (Bkz: Billroth I)
  • Gastroenterostomi (genel bir terim olup hem jejunum hem de duodenuma yönelik anastomozları kapsar)


Keşif

1. 19. yüzyılın sonları – Gastrointestinal Anastomozların Başlangıcı

  • 1881: Theodor Billroth, mide kanseri nedeniyle yapılan ilk başarılı subtotal gastrektomiyi gerçekleştirmiştir. Bu ameliyat, mide ile duodenum arasında yapılan bir anastomozla tamamlanmıştır (Billroth I). Bu, gastroduodenostomi’nin ilk örneğidir.
  • 1881 (aynı yıl): Billroth’un öğrencisi olan Wolfgang Denk, duodenumun anastomoza uygun olmadığı durumlarda mide ile jejunum arasında bir bağlantı kurarak ilk gastrojejunostomiyi gerçekleştirmiştir. Ancak bu girişim daha çok teorik düzeyde kalmıştır.

2. 1881 – İlk Başarılı Gastrojejunostomi: Anton Wölfler

  • Anton Wölfler, 1881 yılında ilk başarılı gastrojejunostomi operasyonunu gerçekleştirmiştir. Hasta, peptik ülser nedeniyle gelişmiş ciddi pilor stenozu olan bir bireydi. Bu girişim, gastrojejunostominin modern klinik pratiğe ilk kez entegre edildiği vaka olarak kabul edilir.
  • Bu operasyon Viyana’da yapılmış ve dönemin en prestijli cerrahi çevrelerinde büyük ilgi uyandırmıştır.
  • Wölfler’in bu başarısı, pilor stenozu tedavisinde gastrojejunostomiye olan ilgiyi artırmıştır.

3. 1890’lar – Gelişim ve Yaygınlaşma

  • 1890’ların başında Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD’de gastrojejunostomi hızla yaygınlaşmış ve mide çıkış obstrüksiyonlarında birincil cerrahi teknik haline gelmiştir.
  • Bu yıllarda, kullanılan dikiş materyalleri ve cerrahi teknikler giderek rafine hale gelmiş, operasyonların mortalite oranları azalmıştır.

4. 20. yüzyıl başları – Teknik Varyasyonlar

  • 1900–1920 yılları arasında antekolik, retrokolik ve Roux-en-Y gibi farklı teknik varyasyonlar geliştirilmiştir.
  • Czerny, Kocher ve Roux gibi cerrahlar, gastrojejunostomiye katkı sunan anatomik ve teknik düzenlemeleri tanıtmıştır.
  • César Roux (1870’ler–1890’lar) tarafından geliştirilen Roux-en-Y anastomoz yöntemi, 20. yüzyılın ortalarına doğru özellikle reflü komplikasyonlarının azaltılmasında temel yöntemlerden biri haline gelmiştir.

5. 20. yüzyılın ortaları – Elektif ve Palyatif Kullanım

  • Mide kanseri, peptik ülser hastalığı ve mide çıkış obstrüksiyonuna bağlı çeşitli durumlarda hem elektif hem de palyatif amaçlarla gastrojejunostomi uygulanmıştır.
  • Proton pompa inhibitörleri ve Helicobacter pylori eradikasyon tedavisinin öncesinde, peptik ülserin cerrahi tedavisi oldukça yaygındı; bu nedenle gastrojejunostomi de daha sık uygulanmaktaydı.

6. Günümüz

  • Günümüzde gastrojejunostomi, genellikle malign mide çıkış tıkanıklığı olan hastalarda palyatif amaçla uygulanmaktadır.
  • Açık cerrahinin yanı sıra laparoskopik ve hatta bazı merkezlerde robotik cerrahi teknikleriyle de gerçekleştirilebilmektedir.



İleri Okuma
  • Billroth, T. (1881). Über Magenresection. Archiv für klinische Chirurgie, 26, 197–227.
  • Wölfler, A. (1881). Resection des pylorus wegen carcinoms. Wiener Medizinische Wochenschrift, 31, 1221–1225.
  • Roux, C. (1892). Mémoire sur la gastro-entérostomie. Revue de Chirurgie, 12, 224–248.
  • Longmire, W. P. (1943). Gastrojejunostomy: An Historical Review and Evaluation. Annals of Surgery, 117(6), 897–910.
  • Schein, M. (1996). Surgical Management of Gastric Outlet Obstruction. Surgical Clinics of North America, 76(5), 1015–1030.
  • Petrowsky, H. et al. (2003). Surgical treatment of gastric outlet obstruction in the era of laparoscopic surgery. Surgical Endoscopy, 17(10), 1541–1544.
  • Smith, R. B. (1991). Surgical management of gastric outlet obstruction: an overview. American Journal of Surgery, 161(3), 384–390.
  • Schein, M., & Wise, L. (1996). Surgical Complications: Diagnosis and Management. Lippincott-Raven.
  • Zinner, M. J., & Ashley, S. W. (2001). Maingot’s Abdominal Operations (11th ed.). McGraw-Hill.
  • Brunicardi, F. C. et al. (2010). Schwartz’s Principles of Surgery (9th ed.). McGraw-Hill Education.
  • Søreide, K. et al. (2019). Strategies for palliative gastroduodenal obstruction. Surgical Oncology, 28(2), 163–170.


Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.

Gastroenterostomi

Mide ve ince bağırsak arasında cerrahi olarak bir ağız veya geçit oluşturulması. (bkz: gastr-o- enter-o-stom-i)

Genellikle pankreatikoduodenektomi veya klasik Whipple prosedürü ile ilişkili bir cerrahi prosedür olan gastroenterostomi, sindirim sistemi içindeki birden fazla organın veya organ parçasının çıkarılmasını içerir. Prosedürü derinlemesine anlamak için, bu operasyon sırasında hangi parçaların çıkarıldığını bilmek önemlidir. Whipple’ın orijinal tekniğine göre, prosedür kısmi gastrektomi içerir, bu da midenin bir kısmının çıkarıldığı anlamına gelir1.

Ek olarak, pankreasın başı da çıkarılır. Pankreas, sindirim ve kan şekeri regülasyonunda kritik bir rol oynayan hayati bir organdır. İnce bağırsağın ilk kısmı olan duodenum da çıkarılır. Bunların yanı sıra, ince bağırsağın orta kısmı olan jejunumun ilk 15 cm’lik kısmı da çıkarılır1. Son olarak, safra üretim ve salgılama sisteminin temel bileşenleri olan ortak safra kanalı ve safra kesesi çıkarılır1.

Sindirim sistemi ameliyatları bağlamında gastrojejunostomi sıklıkla karşılaşılan bir diğer terimdir. Tıbbi olarak gastrojejunostomi, midenin bir kısmını jejunuma bağlayan bir prosedürdür2. Bu bağlantı, gıdanın üst ince bağırsağı atlayarak doğrudan mideden ince bağırsağın orta kısmına geçmesini sağlamak için oluşturulur.

Bu durum şu soruyu akla getirebilir:

Gastrojejunostomi büyük bir ameliyat sayılır mı?

Sindirim sisteminde yaptığı önemli değişikliklere rağmen, gastrojejunostomi tipik olarak minimal invaziv bir prosedür olarak kategorize edilir3. Bu ameliyat sırasında, gastrojejunostomi tüpü olarak adlandırılan uzun, kateter benzeri bir tüp, karından ince bağırsağa yerleştirilir3. Bu işlem, beslenme desteği için doğrudan bir yol sağlar ve özellikle ağızdan gıda alamayanlar için faydalıdır.

Her iki prosedür de, gastroenterostomi ve gastrojejunostomi, özellikleri ve amaçları farklı olsa da, çeşitli sindirim sistemi patolojilerinin yönetiminde çok önemli müdahalelerdir. Tüm cerrahi prosedürler gibi, bu prosedürler de optimal iyileşme için kapsamlı postoperatif bakım ve yaşam tarzı değişiklikleri gerektirir.

Ameliyat Öncesi Hazırlık

Ameliyattan önce hastanın genellikle birkaç saat aç kalması gerekir. Sıvı ve ilaçların verilmesi için intravenöz hatlar oluşturulur. Hastanın işlem sırasında bilinçsiz ve ağrısız olmasını sağlamak için anestezi uygulanır.

Prosedür Adımları

  • İnsizyon: Açık yöntemde cerrah mide ve ince bağırsağa erişmek için karında büyük bir kesi yapar. Laparoskopik cerrahide, laparoskopu (küçük bir kamera) ve cerrahi aletleri yerleştirmek için birkaç küçük kesi yapılır.
  • Midenin tanımlanması ve mobilizasyonu: Cerrah, ince bağırsağa güvenli bir şekilde bağlanabilmesini sağlamak için mideyi tanımlar ve bitişik yapılarından kurtarır.
  • Jejunumun tanımlanması: Cerrah, ince bağırsağın jejunum adı verilen ve mideye bağlanacak olan kısmını tanımlar. Jejunum tipik olarak mideye bağlanmak üzere bir halka şeklinde yukarı kaldırılır.
  • Anastomozun oluşturulması: Cerrah daha sonra mide ve jejunumu birbirine diker veya zımbalar, böylece gıdanın mideden jejunuma geçmesi için yeni bir yol oluşturur. Böylece ince bağırsağın ilk kısmı olan duodenum bypass edilmiş olur.
  • Anastomozun kontrol edilmesi: Anastomoz tamamlandıktan sonra, cerrah mideye bir boya veya salin vererek ve yeni bağlantıdan herhangi bir sızıntı olup olmadığını gözlemleyerek sızıntı olup olmadığını kontrol eder.
  • Kapatma: Cerrah anastomozdan memnun kaldığında, açık ameliyat durumunda karın kesisi dikilerek kapatılır veya laparoskopik cerrahide küçük kesiler sütür veya zımba ile kapatılır.

Ameliyat Sonrası Bakım

İşlemden sonra hasta bir iyileşme alanında yakından izlenir. Ağrı yönetimi, tedavi sonrası bakımın çok önemli bir yönüdür. Başlangıçta, yeni bağlantı iyileşmeye ve doğru şekilde çalışmaya başlayana kadar hasta bir IV hattından beslenebilir.

Riskler ve Komplikasyonlar

Her cerrahi prosedürde olduğu gibi gastroenterostomi de enfeksiyon, kanama, anastomozdan sızıntı ve genel anestezi riskleri dahil olmak üzere potansiyel riskler taşır. Hastanın genel sağlık durumu bu riskleri önemli ölçüde etkileyebilir.

Hastalar, prosedürü, potansiyel faydaları, riskleri ve gerekli ameliyat sonrası bakımı anlamak için cerrahları ve anestezi uzmanları da dahil olmak üzere sağlık ekipleriyle her zaman ayrıntılı bir görüşme yapmalıdır.

Tarih

İlk gastroenterostomi 1881 yılında Alman bir cerrah olan Theodor Billroth tarafından gerçekleştirilmiştir. Billroth prosedürü mide kanseri olan bir hastaya uygulamış ve hasta hayatta kalmıştır.

İlk yıllarda gastroenterostomi riskli bir işlemdi ve birçok hasta komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak cerrahlar daha deneyimli hale geldikçe prosedürün riskleri azaldı.

1950’lerde Billroth II prosedürü gibi yeni cerrahi tekniklerin geliştirilmesi gastroenterostomiyi daha da güvenli hale getirdi. Billroth II prosedürü, mide ile ince bağırsağın ilk kısmı olan jejunum arasında bir bağlantı oluşturmayı içerir. Bu prosedür orijinal Billroth prosedüründen daha karmaşıktır, ancak mide çıkış tıkanıklığını gidermede de daha etkilidir.

Günümüzde gastroenterostomi nispeten yaygın bir cerrahi prosedürdür ve genellikle laparoskopik olarak gerçekleştirilir. Laparoskopik cerrahi, karındaki küçük kesilerden gerçekleştirilir ve açık cerrahiye göre daha az ağrı ve daha kısa iyileşme süresi ile ilişkilidir.

İşte gastroenterostomi tarihindeki bazı önemli olaylar:

1881: Theodor Billroth ilk gastroenterostomiyi gerçekleştirdi.
1900’lerin başı: Gastroenterostomi daha yaygın bir cerrahi prosedür haline gelir.
1950’ler: Yeni cerrahi tekniklerin geliştirilmesi gastroenterostomiyi daha güvenli hale getirir.
Günümüzde: Gastroenterostomi nispeten yaygın bir cerrahi prosedürdür.

Gastroenterostomi, çeşitli durumları tedavi etmek için kullanılabilen güvenli ve etkili bir cerrahi prosedürdür. Cerrahın silah deposunda değerli bir araçtır ve birçok hastanın hayatını iyileştirmeye yardımcı olmuştur.

Kaynak:

  1. Cameron, J. L., & Cameron, A. M. (2014). Current Surgical Therapy E-Book. Elsevier Health Sciences.
  2. Townsend, C. M., Beauchamp, R. D., Evers, B. M., & Mattox, K. L. (2016). Sabiston Textbook of Surgery E-Book. Elsevier Health Sciences.
  3. Beger, H. G., Warshaw, A., Büchler, M., Kozarek, R. A., Lerch, M. M., & Neoptolemos, J. P. (2008). The Pancreas: An Integrated Textbook of Basic Science, Medicine, and Surgery. John Wiley & Sons.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.