Capgras Sendromu: ”Sen Benim Eşim Değilsin!”

Trafik kazası neticesinde haftalardır komada kalan eşinizin en nihayetinde komadan çıktığını görünce elbette ki kendinizi rahatlamış hissedersiniz ve hemen nasıl olduğunu sormak istersiniz. Ya hasta eşiniz uyanır uyanmaz sizin bir “sahtekar” olduğunuzu söyleseydi? Tıpkı onun eşi gibi görünüp konuştuğunuzu, tıpatıp eşine benzediğinizi ama aslında o kişi olmadığınızı söyleseydi, ne yapardınız?
Bu, nörolojideki en tuhaf ve en nadir görülen vakalardan biri olan Capgras Sendromu. Adını Fransız psikiyatrist Jean Marie Joseph Capgras’dan alan bu sendromda, kafasına darbe almış ya da Alzheimer gibi hastalıklardan mustarip olan şahıs, bilinci ile ilgili başka bir sorunu olmamasına rağmen, ebeveynlerinin, eşinin, kardeşinin, köpeğinin, hatta kimi durumlarda, kendisinin bile bir “sahtekar” olduğuna inanır.
Ünlü sinirbilimci Prof. Vilayanur S. Ramachandran, “Phantoms  In The Brain” (Boğaziçi Üniversitesi Yayınları tarafından“Beyindeki Hayaletler” ismiyle Türkçeye çevrilmiştir) adlı kitabında, annesinin ve babasının birer “sahtekar” olduğunu söyleyen Capgras sendromlu bir gencin durumunu anlatır. Gencin, herhangi bir duyguyu deneyimlemesinde ve yüz tanımasında bir sıkıntısı yoktur. Ne var ki, tanıdık yüzler söz konusu olduğunda herhangi bir duygu hissedemiyor ve dolayısıyla anne babasının gerçek anne babası olmadığını, tıpkı onlara benzeyen fakat onların yerine geçmiş birer “sahtekar” olduklarını düşünüyordu. Şimdi sıkı durun: Bu genç, anne ve babasıyla telefonda konuşurken böyle bir problem yaşamıyordu. Peki nasıl oluyordu da anne ve babasıyla yüz yüze konuştuğunda onların “sahtekar” olduklarını düşünüyor, fakat onlarla telefonda konuşurken bu düşüncesinden eser kalmıyordu?
Hemen cevaplayalım: Normalde, tanıdık bir yüz gördüğümüzde, beynimizin temporal lobundaki görsel patikalar harekete geçer. Sonra, bu etkinlikler, duygusal tepkiler vermemizden sorumlu beynin amigdala bölgesini uyarır ve o yüzü tanımamızı sağlar. Ne var ki, beyinlerine aldıkları darbe sonucu bu sendromdan yakınan hastalar, yakınlarının yüzünü gördüklerinde, yüzleri tanıyorlar fakat tanıdık birini görmenin verdiği o sıcaklık/yakınlık hissini yaşayamadıkları için, sanki o kişi gerçek değilmiş de onun yerine geçmiş bir sahtekar olduğu sanrısına kapılıyorlar.
Peki bu hastalığın tedavisi var mı? Şu ana kadar, bazı Capgras vakalarında antipsikotik ilaçlarla tedavi mümkün olabilmişse de, maalesef ki bütün Capgras vakaları için tek bir tedavi yöntemi bulunamamıştır.
Kaynaklar ve İleri Okuma:

Esprinin Beyninizdeki Serüveni

Mizah bazen kültüre ve sosyal normlara dayanarak gülmeyi ortaya çıkarır, fakat komik olan her şeyin temelinde bütün insanlar için aynı şey vardır. Bu komiklik, beyin bölgelerinin genişletilmiş bir ağı üzerine kuruludur ve bu bölgelerin her biri espri dediğimiz bu çok yönlü bilişsel deneyimlerin bir yönünü işler.

Peki bu esprileri nasıl anlıyoruz? Her şey, bir karikatürden gelen görsel sinyallerin ya da bir espriden gelen işitsel sinyallerin beyne çarpmasıyla başlar. Fakat bir esprinin can alıcı noktası, beklentimiz ile karşılaştığımız arasında bir uyumsuzluk olmasıdır ve bu şeyi araştırmacılar uyuşmazlık olarak isimlendirir. Beynin belli bölgeleri bu uyumsuzluğu işlediğinde ve fark ettiğinde, heyecanlı bir mutluluk dalgası ve ağız dolusu bir kahkaha ortaya çıkar.

Bir Esprinin Beyinde Takibi

University of Pennsylvania’dan sinirbilimci Dr. Anjan Chatterjee; beyinde mizah üzerine araştırma yapmanın görece yeni bir alan olduğunu söylüyor. Fakat geçtiğimiz 20 yıllık sürecin ardından, espri anında beyinde neler olduğunu gözlemlemek için araştırmacılar beyin görüntüleme teknolojilerini kullandılar.

Beynin hangi bölgelerinin espriyi işlemekten sorumlu olduğunu anlamak için, bilim insanları mizahın bileşenlerini ayırmak durumundaydılar ve temelde iki şeye odaklandılar; bilişsel elementler ve duygusal tepki.

Mizahın bilişsel boyutu; beynin, esprinin komik noktasındaki uyuşmazlığı fark etmesini gerektirir. Bu durum iki anlam içeren esprileri kavrayış ve anlama için yeterlidir. Bir esprinin ana teması daha en başında otomatik olarak yaptığımız basit kabulleri mahvetmek üzerine kuruludur.

Örneğin: “Geçen gün kamuflaj pantolonu almaya gittim, fakat hiç bulamadım.” (berbat bir espri kabul ediyoruz :) )

Eğer ki, kamuflajı ilk olarak sadece bir renk olarak düşünürseniz “espriyi” sıradan bulacaksınız, ancak kamuflajın işlevsel kısmını düşünürseniz bulamamış olması sizde bir gülümseme oluşturabilir.

Yapılan çalışmalar; bu iki anlamlılığı işlemek için, insan beyninin prefrontal korteksten temporal loba, hatta hata saptamakta görevli ön singulat kortekse kadar birçok bölgeyi çalıştırdığı bulgusuna ulaştı. Bu araştırmaların bulgularının yeniden gözden geçirilmesinin ardından, Boston College ‘dan sinir bilimci Jessica Black ve ekibi; bu mekanizmaların temporoparyetal bağlantıyı içeren çekirdek işlemci bir bölgeye işaret ettiğini ileri sürüyor.

Esprinin uyuşmazlığı bir kez çözüldüğünde, bu durum eğlenmeye, beynin ödül merkezlerini aktive eden duygusal bir reaksiyona sebep olur. Beynin duyguları işlemesine yardımcı olan dopamin salgısı, zevk deneyimini güçlendirir ve duygu durumu yükselten serotonin seviyelerini artırır.

Bu eğlence sıkı bir biçimde esprinin uyuşmazlığının çözülmesine bağlıdır. Meşhur tabirle; eğer bir espriyi açıklarsanız, artık komik değildir.

Chatterjee; bir espride, içsel olarak “hah işte burası” dediğiniz yerin; zevk tepkisini almanız için kritik nokta olduğunu söylüyor.

Mizahın işlenmesi için gerekli bu geniş ağ; beynin geri kalanındaki arıza ile de ilişkilidir ve bazen beyin sorunları; bireyi, esprilere karşı bağışıklı hale sokabilir. Beyin dokusunun zedelenmesi; –esprilerdeki– iki uyuşmazlığısaptamayı imkansız kılabilir ve esprileri anlamsız bulmaya yol açabilir. Bunun yanı sıra; depresyon gibi mental sağlık sorunları esprinin çözülmesiyle oluşan eğlenceyi köreltebilir.

Komedi-Sever İnsan Toplumları

Mizahın öznelliği — birisine ya da bir kültüre komik gelen bir şeyin bir başkasına ya da bir başka kültüre komik gelmemesi– ise açıklaması daha zor bir durumdur. Chatterjee; sosyal olan şeylerin beyinde bir etkiye sahip olduğunu söylüyor. Fakat, verilerin zamanla tarihsel bir kaydı olmadan; neyin mizah unsurları haline geldiğini belirlemek; daha ilkel özellikleri (“savaş ya da kaç” gibi) belirlemek kadar kolay değildir. Fakat sebebi ne olursa olsun, mizah bütün toplumlarda baskın bir role sahiptir.

Dr. Anjan Chatterjee:

“İnsanlar beraber gülerken iyi hissederler. Bu da insan gruplarını bir arada tutarak zor koşullar altında hayatta kalma şanslarını arttırır. Böylelikle de mizah; nesiller boyunca daha yerleşik bir hal almıştır” diyor.

Not: “Grin pis” esprisindeki uyuşmazlığı hala fark edebilmiş değiliz.


Araştırma Referansı: Vrticka, Pascal, Jessica M. Black, and Allan L. Reiss. “The neural basis of humour processing.”Nature Reviews Neuroscience 14, no. 12 (2013): 860-868.

Kaynak: Bilimfili, Margo Pierce, “A Joke in Your Brain from the Start to the Punchline,” https://www.braindecoder.com/neuroscience-of-humor-1407626439.html

Beynimizin Aşağıdan Görünüşü

Bu, beynimizin alt taraftan (inferior) görünüşüdür. Dikkatli ve eğitimli bir göz, bu fotoğrafta sadece “vıcık vıcık bir organ” değil, beynimizin frontal lobunu, koku ampullerini, optik kiyazmayı, yanal lopları, beyin sapını, oksipital lobu, ponsu, medullayı, yanal (lateral) yarıkları, boylamasına (longitudinal) yarığı ve serebellumu görebilecektir.

Bunların nerede olduğunu ve neye benzediğini merak ediyorsanız, aşağıdaki görselleri inceleyebilirsiniz: