Creutzfeldt-jakob hastalığı denen insanlardaki deli dana hastalığı formunda, kişinin beyni tam manasıyla hızla bunamaya neden olan delikler oluşturarak bozuluyor. Bu durum vakaların %90’ında bir yıl içinde ölüme yol açıyor. Hastalığın ardındaki suçlular prionlar. Prionlar, normal proteinleri hatalı katlanmaya ve kümeleşmeye teşvik eden, kendileri de hatalı katlanmış proteinlerdir. Bilim adamları, bu kendini çoğaltan hastalıklı proteinlerin, Papua Yeni Gine’deki “kuru hastalığı” gibi hastalıklara neden olduğunu biliyorlar. Fakat artan kanıtlar prionların nörodejeneratif hastalıkların hepsinde olmasa da; hatalı şekillenmiş protein birikimleriyle dikkat çeken Alzheimer, Hngtinton Korea ve Parkinson hastalığında çokça rol aldığını ileri sürmektedir.
Yakın zamana kadar, bu iyi bilinen hastalıklara tutulmuş anormal proteinler bulunduran insanların, doğrudan insandan insana bulaştırıcı olabileceğine dair kanıtlar yoktu. 2015 Eylül’de, Journal Nature’da yayımlanan yeni araştırma, insandan insana bulaşmanın mümkün olabileceğine dair ilk ipucunu sağlayınca, tartışmanın gidişatı aniden değişti. (Scientific American, Springer Nature’nin parçasıdır.)
Çalışma için, University Collage London’da nörolog olan John Collinge ve iş arkadaşları 36 ve 51 yaşları arasında Creutzfeldt-jokob hastalığından ölen sekiz hastanın otopsilerini yürüttü. Tüm örnekler, sonradan prionlarla kirlenmiş olduğu bulunan büyüme hormonu tedavisinden sonra hastalığı edinmişti. Araştırmacıların, beyinlerin altısında aynı zamanda, hastalar bu tarz bulguları göstermek için çok genç olsalar bile, Alzheimer hastalığının sahte belirtilerini (hastalık için tanısal olan, beta amiloid protein birikimlerinin formu) taşıdığını keşfetmesi sürpriz oldu.
Bu keşifler, kusurlu hormon enjeksiyonun bu tarz daha fazla protein oluşumunu tetikleyen az miktarda beta amilod proteinlerini taşımış olabileceğini öne sürdü. Ne Alzheimer ne de bilinen insan prion hastalıklarının hiçbiri direkt temas ile bulaşıcı değil. Ama prion hastalıklarının insandan bulaşması belli medikal işlemler ve “kuru”daki gibi yamyamlık ile meydana gelmektedir. Yeni çalışma bu yüzden, Alzheimer hastalığının prion hastalıklarıyla benzer sebepler ile bulaştırılabilir bir hastalık olması ihtimalini arttırmaktadır.
Yeni bulgular kışkırtıcı, fakat uzmanlar sonuçları yorumlamada temkinli olmayı öneriyor. Mesela, Pennsylvania Üniversitesi’nden sinirbilimci John Trojanowski, çalışmanın küçük boyutuna ve bulaşma için direkt kanıt olmamasına dikkat çekiyor. Houston’daki Texas Üniversitesi Bilim Merkezi’nde nöroloji profesörü olan Claudia Sato şöyle diyor:
“Bulaşma, insan vakalarının sadece küçük bir yüzdesinde meydana gelmiş olabilir. Fakat altta yatan ilkeler tanı ve tedavi edici müdahaleler için yeni imkanlara öncülük edebilecek en önemli şey.”
Soto ve Collinge gibi araştırmacılar, vücut sıvılarında şu an tanısal ilerlemeler sunulabilecek Alzheimer ve diğer nörodejeneratif hastalıklarla ilgili bulaşıcı proteinlerin küçük yığınlarının varlığını tespit edecek yollar üzerinde çalışıyor.
Bu tespitler zor olacağa benziyor. Almanya’daki Tübingen Üniversitesinden Martias Jucker ve arkadaşları tarafından eylülde Nature Neuroscience dergisinde online olarak yayımlanan bir çalışma; fare beyinlerindeki tohum olarak adlandırılan ufacık beta amiloid protein yığınlarını ölçecek oldukça hassas yöntemler gerektirdi. Bu tohumlar, altı ay uykuda bekleyişten sonra bile hastalık yapıcı özelliklerini yeniden kazanabilecek gibi görünüyor. Bu yüzden, bu prion benzeri proteinler, rutin testler tarafından bulunamayacak seviyelerde, belirtilerin gelişmesinden çok önce beyinde mevcut olabilir.
1980’lerde prionları keşfeden Nobel ödülü sahibi Stanley Prusiner tarafından bu yaz yayımlanan bir çalışmaya göre; bir potansiyel prion benzeri protein birkaç hastalığa neden olabilir. Prusiner ve arkadaşları, alfa-sinüklein (Parkinson hastalığında bulunan yanlış katlanmış bir protein) kasılmasının çoklu sistem atrofisi (hacim ve işlev kaybına uğrama) denen benzer fakat nadir bir nörodejeneratif hastalığa neden olabileceğini buldu. Bu hastalıklara yol açan protein çeşitleri şekillerinin ve özgün biçimlerinin hastalık yapıcı doğalarını etkileme şeklinin anlaşılması, gelecekteki araştırmaların odak noktası olacak. Nature Neuroscience çalışmasında yer alan, Emory Üniversitesi’nden Lary C. Walker şöyle diyor:
“Hem prionlar hem de beta amiloidin farklı çeşitleri var ve çok farklı biyolojik etkilere sahip olduğuna dair kanıtlar var. Bence bunu anlamak bize bu hastalıklarda ne olduğunu öngörme gücü verecek.”
Kanıtlar arttıkça, daha fazla bilim adamı şu an, prion benzeri protein süreçlerinin muhtemelen tüm nörodejeneratif hastalıkların temelinde yattığından şüphe ediyor. Prusinerü düşüncedeki şu anki değişikliği beklemişti: 1997’deki Nobel Ödülü konuşmasında; prion oluşumunun anlaşılmasının Alzheimer, Parkinson ve ALS’yi de içeren daha yaygın nörodejeneratif hastalıklar için etkili tedavi geliştirilmesi ve nedenlerin çözülmesine yeni yaklaşımlar açabileceğini tahmin etmişti.
Çeviren: Burak Alparslan (Evrim Ağacı)
Düzenleyen: Osman Öztürk (Evrim Ağacı)
Kaynak:
- Scientific American
- Zane Jaunmuktane, Simon Mead, Matthew Ellis, Jonathan D. F. Wadsworth, Andrew J. Nicoll, Joanna Kenny, Francesca Launchbury, Jacqueline Linehan, Angela Richard-Loendt, A. Sarah Walker, Peter Rudge, John Collinge & Sebastian Brandner Evidence for human transmission of amyloid-β pathology and cerebral amyloid angiopathy Nature 525, 247–250 (10 September 2015) doi:10.1038/nature15369 Received 26 April 2015 Accepted 14 August 2015 Published online 09 September 2015
- Lan Ye, Sarah K Fritschi, Juliane Schelle, Ulrike Obermüller, Karoline Degenhardt, Stephan A Kaeser, Yvonne S Eisele, Lary C Walker, Frank Baumann, Matthias Staufenbiel & Mathias Jucker Persistence of Aβ seeds in APP null mouse brain Nature Neuroscience 18, 1559–1561 (2015) doi:10.1038/nn.4117 Received 16 July 2015 Accepted 25 August 2015 Published online 09 September 2015