Tanım ve biyokimyasal köken

Allantoin, pürin/nükleik asit katabolizmasının doğal bir son ürünüdür. Birçok memelide ürikaz aracılığıyla ürik asitten oluşur; insanlarda ürikaz bulunmadığından, allantoin daha çok oksidatif süreçlerle ve/veya mikroflora katkısıyla düşük düzeylerde meydana gelir ve idrarla atılır. Bitkilerde ise yaralanma ve stres yanıtları bağlamında gözlenen yaygın bir metabolittir.

Kimyasal yapı ve fizikokimyasal nitelikler

  • Kimyasal sınıfı: Glikoksalik asidin diüreidi (üre türevi).
  • Molekül formülü ve kütlesi: C₄H₆N₄O₃; ~158 g/mol.
  • Görünüm: Beyaz-kirli beyaz, kristalin toz.
  • Çözünürlük: Oda sıcaklığında suda sınırlı ölçüde çözünür; sıcaklık arttıkça sulu çözünürlüğü belirginleşir. Çoğu yağ ve hidrofobik çözücüde pratikte çözünmez.
  • pH uyumu ve stabilite: Kozmetik/dermal formülasyonlarda tipik olarak pH 4–8 aralığında stabildir. Metal iyonlarının varlığında katalitik bozunma hızlanabileceğinden, şelatör kullanımı (ör. EDTA) ve doğrudan metal yüzeyle temasın önlenmesi (ör. lak kaplı/alüminyum laminatlı veya plastik ambalaj) önerilir.
  • Isıl dayanım: Orta derecede ısıl kararlıdır; formülasyona katmadan önce ılık-sıcak suda çözündürülmesi yaygındır.

Etki mekanizmaları (farmakodinamik çerçeve)

  • Keratolitik/keratoplastik etki: Stratum corneum’da hücreler arası “çimento” ve korneosit adezyonunu zayıflatarak nazik deskuamasyon sağlar; bu sayede pullanma ve pürüzlülük azalır.
  • Nemlendirici/deri bariyerini destekleyici etki: Su tutulumunu artıran humektan yapısı ve korneosit düzenlemesi ile bariyer fonksiyonunun iyileşmesine katkı verir; irrite ciltte rahatlama bildirilmektedir.
  • Epitelyalizasyon ve granülasyon desteği: İn vitro ve ex vivo veriler, fibroblast proliferasyonu ve matriks yeniden modellemesine hafif-orta düzey katkı olabileceğini düşündürür; bu, yüzeyel yaraların iyileşmesinde yardımcı bir zemin sağlar.
  • Dolaylı penetrasyon artırıcı rol: Klasik anlamda bir “kimyasal permeasyon artırıcı” değildir; ancak keratolitik etkisi nedeniyle diğer topiklerin stratum corneum’dan geçişini dolaylı olarak kolaylaştırabilir.
  • Antimikrobiyal/antiseptik özellik: Antiseptik değildir. Bu nedenle enfekte lezyonlarda tek başına tedavi edici olarak konumlandırılmaz.

Endikasyonlar ve kullanım alanları

Tıbbi ve dermokozmetik bağlam

  • Yüzeyel deri iritasyonları: Hafif güneş yanıkları, tıraş sonrası irritasyon, rüzgâr-soğuk maruziyeti, friksiyon/abrasyon.
  • Kuruluk ve pullanma: Kserozis, hafif hiperkeratotik durumlar ve kozmetik pürüzlülükte yumuşatma ve konfor amacıyla.
  • Yara bakımı: İyileşmesi güç, yüzeyel ve temiz yaralarda epitelizasyonu destekleyici yardımcı ajan olarak; sıklıkla dekspantenol, pantenol, üre, gliserol, çinko oksit vb. ile kombine.
  • Skarlara yönelik kozmetik bakım: Skar görünümünü iyileştirme iddiaları genellikle kombinasyon ürünlerine dayanır; allantoin burada yumuşatma/nemlendirme ve rahatlatma bileşeni olarak yer alır.
  • Ağız ve diş ürünleri: Diş macunları ve ağız bakım ürünlerinde irritasyon azaltıcı ve mukoza konforunu artırıcı yardımcı ajan.
  • Tıraş sonrası ve güneş ürünleri: Tıraş losyonlarında ve güneş sonrası bakım ürünlerinde yatıĢtırıcı rol.
  • Hiperhidroz preparatlarında rol: Antiperspiranların (ör. alüminyum tuzları) oluşturduğu iritasyonu hafifletmek üzere formülasyona eklenen yardımcı bileşen; terlemeyi doğrudan azaltan esas aktif değildir.

Doz aralıkları ve formülasyon

  • Konsantrasyonlar: Kozmetik ve dermal ürünlerde yaygın kullanım aralıkları %0,1–%1, medikal/OTC cilt koruyucu formülasyonlarda sıklıkla %0,5–%2 bandı bildirilir.
  • Dozaj formları: Krem, merhem (pomad), jel, losyon, sprey ve sulu çözeltiler. Yağ fazına değil, sulu faza ilave edilmeli; W/O sistemlerde de iç (sulu) fazda çözündürülmelidir.
  • Formülasyon ipuçları:
    • Suda çözünürlüğü düşük olduğundan ısıtılmış sulu fazda (ör. 40–70 °C) ön çözündürme uygulanır.
    • Metal iyonlarına duyarlılık nedeniyle şelatör ve uygun ambalaj tercih edilir.
    • pH 4–8 hedef aralığı korunduğunda kimyasal stabilite ve cilt uyumu artar.
    • Nemlendirici sinerji için gliserol, propilen glikol, üre ve hiyalüronik asit ile, bariyer desteği için seramidler ve skualen ile kombinasyon yaygındır.

Güvenlilik profili

  • Genel tolerabilite: Allantoin, topikal kullanımda geniş güvenlilik marjına sahiptir.
  • İstenmeyen etkiler: Lokal reaksiyonlar (eritem, yanma, batma, nadiren kontakt dermatit). Şiddetli hipersensitivite beklenmez ancak bileşene veya yardımcı maddelere duyarlılık varsa kullanım kesilmelidir.
  • Özel uyarılar:
    • Enfekte, derin veya yaygın yaralar tek başına allantoin ile tedavi edilmemelidir; uygun yara bakımı ve gerekirse antibakteriyel/antiseptik yaklaşım gerekir.
    • Mukozal ve oküler temaslardan kaçınılmalı; kazara temas durumunda suyla iyice durulanmalıdır.
    • Gebelik/emzirme: Topikal kozmetik dozlarda sistemik emilim minimaldir; yine de tıbbi ürün bağlamında hekim/eczacı önerisi esastır.
  • Bitkisel kaynak ve karakafes (Symphytum officinale) notu: Allantoin, karakafes kökünde doğal olarak bulunur; ancak karakafes bitkisinde aynı zamanda pirolizidin alkaloitleri (PA’lar) bulunabileceğinden oral kullanım güvenli değildir. Topikal ürünlerde ise PA’sızlaştırılmış ekstraktlar ve/veya saf sentetik allantoin kullanımı tercih edilir.

Kaynak ve doğal bulunurluk

Allantoin; karakafes başta olmak üzere çeşitli bitkilerde, siyah sakızotu/salsifiye (Scorzonera), buğday ve soya filizleri, pirinç, karnabahar ve yeşil fasulye gibi gıda bitkilerinde rapor edilmiştir. Kozmetik ve ilaç endüstrisinde ise çoğunlukla sentetik olarak yüksek saflıkta elde edilen hammadde kullanılır.

Endüstriyel ve düzenleyici çerçeve

  • Kozmetik kullanım: Geniş ürün kategorilerinde (cilt kremleri, güneş ürünleri, tıraş sonrası, ağız ve dudak bakım ürünleri vb.) rahatlatıcı, yumuşatıcı, cilt koruyucu fonksiyonlarla yer alır.
  • İlaç/OTC bağlamı: Bazı ülkelerin “skin protectant” monograflarında allantoin belirli konsantrasyon aralıklarında tek başına veya diğer aktiflerle birlikte ruhsatlandırılmış kategoride yer alır.
  • Ambalaj ve depolama: Oda sıcaklığında, nemden uzak, metal iyonu migrasyonunu önleyen uygun ambalajlarda saklanmalıdır (lak/laminatlı tüpler veya polimer şişeler).

Uygulama ve hasta/kozmetik tüketici bilgilendirmesi

  • Temiz ve kuru cilde günde 1–3 kez uygulanabilir; kullanım sıklığı ürünün konsantrasyonu ve yardımcı formül bileşenlerine göre değişir.
  • Enfekte, sızıntılı veya derin yaralarda yalnız başına kullanılmaz; bu durumlarda sağlık profesyoneline başvurulmalıdır.
  • Herhangi bir iritasyon gelişmesi durumunda uygulama aralığı seyreltilmeli veya kullanım sonlandırılmalıdır.

Keşif

1800 yılı Paris’inde, İtalyan hekim Michele Francesco Buniva ile Fransız kimyager Louis Nicolas Vauquelin doğum hekimliğinin günlük artıklarından biri olan sıvıyla—amniyotik sıvıyla—çalışırken, kristalleşen yeni bir maddeyi tanımladıklarını düşündüler. O günün cam eşyaları, ilkel kantarları ve ıslak laboratuvar defterleri arasında, bu maddenin hamilelik sırasında dolaşan sıvılardan geldiğine inandılar. Bu ilk gözlem, maddenin gerçek kaynağına dair bir yanılgıyı da içeriyordu; yine de, 19. yüzyıl kimyasının dikkatini “fetüs zarları” kökenli bir bileşiğe çevirmesi bakımından dönüştürücü bir adımdı.

1821’de sahneye Fransız kimyager Jean Louis Lassaigne çıktı. Bu kez hedef, embriyonun atıkları ve gaz değişimiyle ilişkilendirilen, sosis biçimli ekstraembriyonik bir kese olan allantois idi. Lassaigne, sığır allantois sıvısında söz konusu bileşiği saptadı ve ona “acide allantoïque” adını verdi—böylece biyolojik bağlamı ile kimyasal kimliği ilk kez doğru şekilde birbirine kenetlendi. Allantois teriminin kökü de bu hikâyeye yakışır biçimde Yunancadaki “sosis biçimli” (allantoeidḗs) sözcüğüne uzanır.

1837’de kimyanın iki dev ismi Friedrich Wöhler ve Justus Liebig, maddenin yalnızca bir doğa merakı olmadığını gösterdi: ürik asitten başlayarak onu laboratuvarda sentezlediler ve “allantoïn” adını verdiler. Bu adlandırma, hem Lassaigne’in biyolojik sahasını onurlandırdı hem de yeni bileşiği, pürin katabolizmasının taşları döşenen kimyasal yoluna sabitledi. Allantoin artık fetüs zarlarının merak uyandıran sırrı olmaktan çıkmış; canlılarda nükleik asit yıkımının bir ürünü olarak kimya ve fizyoloji kitaplarına girmişti.

  1. yüzyıl sonlarına doğru, fizyoloji laboratuvarlarında allantoinin dağılımı ve anlamı sistematik biçimde masaya yatırıldı. 1905 tarihli Edinburgh kaynaklı bir çalışma, allantoik sıvı ve ilgili dokularda allantoinin kimyasal-fizyolojik önemini tartışarak, bileşiğin basit bir analit değil, gelişim ve metabolizma araştırmalarında faydalı bir pencere sunduğunu vurguladı. Böylece allantoin, embriyoloji, metabolizma ve patoloji arasındaki köprü rolünü pekiştirdi.
  2. yüzyılın sanayi ve tedavi hevesi, laboratuvar defterlerinden klinik çekmecelere geçişi hızlandırdı. 1938 tarihli bir ABD patenti, yalnızca farmasötik merhem formülünde yüksek oranda allantoin dağıtma tekniklerini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda o tarihte allantoinin ürik asitten kimyasal sentezle artık ticari ölçekte elde edilebildiğini belirtiyordu. Bu belge, bileşiğin laboratuvardaki kaderinin bittiğini, yara bakımı ve deri onarımı gibi sahalarda uygulamalı bir ömrün başladığını simgeler.

Bugün geriye dönüp bakınca, allantoinin serüveni—amniyotik bir yanılgıyla açılan perde, allantois üzerinden doğru biyolojik sahaya yerleşme, Wöhler–Liebig senteziyle pürin kimyasının haritasına işlenme ve nihayet formülasyon biliminin elinde güncel dermal uygulamalara kavuşma—modern biyokimyanın nasıl geliştiğine dair öğretici, katmanlı bir örüntü sunar. Bu örüntü, bir bileşiğin yolculuğunda isimlendirme, kaynak tayini, sentez ve standardizasyonun sırasıyla nasıl medeniyet kurucu rol oynadığını gösterir.



İleri Okuma
  1. 1800 — Buniva, M. F.; Vauquelin, L. N. Sur l’eau de l’amnios de femme et de vache. Annales de chimie 33: 269–282.
  2. 1821 — Lassaigne, J. L. Nouvelles recherches sur la composition des eaux de l’allantoïde et de l’amnios de la vache. Annales de chimie et de physique (2e série) 17: 295–305.
  3. 1837 — Wöhler, F.; Liebig, J. Ueber die Natur der Harnsäure. Annalen der Physik und Chemie 41(8): 561–569.
  4. 1838 — Wöhler, F.; Liebig, J. Untersuchungen über die Natur der Harnsäure. Annalen der Pharmacie 26: 241–340.
  5. 1905 — McLachlan, W. Some contributions to the study of the physiology of allantoïn. Doctoral Thesis, University of Edinburgh.
  6. 1938 — Greenbaum, F. R. Allantoin Ointment. U.S. Patent 2,124,295 (19 Temmuz 1938).
  7. 1940 — Liddell, H. G.; Scott, R.; Jones, H. S. A Greek–English Lexicon (rev. ed.). Oxford: Clarendon Press. (ἀλλαντοειδής etimolojisi)
  8. 1967 — Today’s Drugs: Allantoin. British Medical Journal 4(5578): 535.
  9. 1981 — Fisher, A. A. Allantoin: a non-sensitizing topical medicament. Therapeutic effects of the addition of 5 percent allantoin to Vaseline. Cutis 27(3): 230–231, 234, 329.
  10. 2001 — Lynde, C. W. Moisturizers: what they are and how they work. Skin Therapy Letter 6(13): 3–5.
  11. 2003 — Lodén, M. Role of topical emollients and moisturizers in the treatment of dry skin barrier disorders. American Journal of Clinical Dermatology 4(11): 771–788.
  12. 2010 — Becker, L. C. et al. (CIR Expert Panel). Final Report of the Safety Assessment of Allantoin and Its Related Complexes. International Journal of Toxicology 29(Suppl. 2): 84–97.
  13. 2011 — Xu, B.; Jiang, H.; Yu, Q.; Ding, Y. Crystal Structure Characterization of Natural Allantoin from Umbilicaria esculenta. Crystals 1(3): 128–139.
  14. 2012 — Lodén, M. Effect of moisturizers on epidermal barrier function. Clinical Dermatology 30(3): 286–296.
  15. 2014 — Proksch, E.; Brandner, J. M.; Jensen, J.-M. The skin: an indispensable barrier. Experimental Dermatology 17(12): 1063–1072. (nemlendirici bağlamı)
  16. 2017 — Purnamawati, S.; Indrastuti, N.; Danarti, R.; Saefudin, T. The Role of Moisturizers in Addressing Various Kinds of Dermatitis: A Review. Clinical, Cosmetic and Investigational Dermatology 10: 307–312.
  17. 2018 — Draelos, Z. D. Modern moisturizer formulation principles: clinical relevance. Cutis 101(4): 239–243.
  18. 2021 — U.S. Food and Drug Administration. OTC Monograph M016 — Skin Protectant Drug Products for Over-the-Counter Human Use. Silver Spring, MD.
  19. 2021 — Nokoorani, Y. D.; Pirzadeh, M.; Naserzadeh, P.; et al. Fabrication and characterization of chitosan/gelatin scaffolds containing allantoin for improved wound healing. Scientific Reports 11: 16370.
  20. 2022 — Vanessa, V. V.; et al. A Review of Moisturizing Additives for Atopic Dermatitis. Cosmetics 9(4): 75.
  21. 2023 — Zulkowski, K. Moisturizers and wound care: evidence update. Journal of Wound Care 32(Suppl.): S4–S12. (nemlendirici/epitelizasyon bağlamı)
  22. 2024 — Zhu, H.; et al. Optimizing alginate dressings with allantoin and chemical crosslinkers for enhanced wound repair. International Journal of Biological Macromolecules (erken çevrimiçi).
  23. 2025 — Chorti-Tripsa, E.; et al. Natural Products from the Mediterranean Area as Wound-Healing Agents: An In Vitro and In Vivo Overview. Antioxidants 14(4): 484. (allantoin kontrol referansı)
  24. — United States Pharmacopeia–National Formulary (USP–NF). Allantoin Monograph. Rockville, MD.
  25. — European Pharmacopoeia (Ph. Eur.). Allantoin Monograph. Strasbourg: EDQM.
  26. — The Merck Index (Royal Society of Chemistry). Allantoin. Encyclopedia of Chemicals, Drugs and Biologicals.
  27. — PubChem (NCBI). Allantoin (CID: 204).
  28. — DailyMed (U.S. National Library of Medicine). Allantoin 0.5% — Drug Facts (Skin Protectant).
  29. — European Commission. CosIng: Allantoin — Cosmetic Ingredient Database Entry.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.