Eritrosit Sedimantasyon Hızı (ESR), kırmızı kan hücrelerinin (eritrositlerin) belirli bir süre boyunca (genellikle bir saat) kan içeren bir test tüpünün dibine çökme hızını ölçmek için kullanılan yaygın ve basit bir kan testidir. Test genellikle vücuttaki enflamasyonun bir göstergesi olarak kullanılır ve enfeksiyonlar, otoimmün hastalıklar ve kanserler dahil olmak üzere çeşitli durumlar için teşhis sürecinin bir parçasıdır.
ESR Testinin Prensibi
Test, iltihap nedeniyle kanda fibrinojen gibi belirli proteinler yükseldiğinde kırmızı kan hücrelerinin bir araya toplanma ve tüpün dibine daha hızlı düşme eğiliminde olması prensibine göre çalışır. Kırmızı kan hücrelerinin bir saat içinde tüpte düştüğü mesafe milimetre cinsinden ölçülür ve iltihap seviyesinin kabaca tahmin edilmesini sağlar.
- Yüksek ESR**: Kırmızı kan hücrelerinin daha hızlı çökelmesi daha yüksek iltihap seviyelerine işaret edebilir.
- Düşük ESR**: Daha yavaş bir sedimantasyon hızı tipik olarak daha az iltihap olduğunu veya hiç olmadığını gösterir.
**ESR Testi Neden Yapılır?
Doktorlar, bir hastada iltihap veya enfeksiyon içeren durumlar olduğundan şüphelendiklerinde ESR testi isterler. Test tek başına tanı koydurucu olmasa da, aşağıdakiler gibi çeşitli durumların teşhisinde ve izlenmesinde yardımcı olur:
- İnflamatuar Bağırsak Hastalığı (IBD)**: Crohn hastalığı ve ülseratif kolit.
- Otoimmün Bozukluklar: Lupus ve romatoid artrit gibi.
- Kronik Enfeksiyonlar: Tüberküloz veya kemik enfeksiyonları gibi.
- Kanserler**: Özellikle *kemik iliğini* veya bağışıklık sistemini etkileyenler.
- Kawasaki Hastalığı**: Özellikle çocuklarda, ESR koroner arterleri etkileyen iltihaplanmayı izlemek için kullanılabilir.
Ek olarak, ESR, bu koşullar için bir tedavinin ne kadar iyi çalıştığını izlemek için kullanılabilir, çünkü ESR’nin azalması iltihabın kontrol altına alındığını gösterebilir.
ESR Test Sonuçlarını Anlamak
Normal ESR Seviyeleri:
- Erkekler**: ≤ 15 mm/saat.
- Kadınlar: ≤ 20 mm/saat.
- Çocuklar**: ≤ 10 mm/saat.
- Yenidoğanlar**: 0-2 mm/saat.
- Yaşlı yetişkinler: Normal aralık yaşla birlikte artma eğilimindedir. Erkekler için ESR yaş/2 ve kadınlar için yaş + 10/2 olarak hesaplanabilir.
Yükselmiş ESR:
- Yüksek ESR ne anlama gelir? **Normalden daha yüksek bir ESR, vücutta iltihaplı bir süreç olduğunu gösterir. Bunun nedeni enfeksiyonlar, otoimmün bozukluklar, kanserler ve kronik hastalıklar olabilir.
Yüksek ESR’ye Yol Açan Durumlar
Çeşitli enfeksiyonlar ve tıbbi durumlar ESR’de artışa neden olabilir:
- Sistemik Enfeksiyonlar**: Tüm vücudu etkileyen enfeksiyonlar.
- Osteomiyelit**: Kemik enfeksiyonları.
- Endokardit: Kalp odacıklarının ve kapakçıklarının iç zarının enfeksiyonu.
- Romatizmal Ateş: Streptokok enfeksiyonundan sonra gelişebilen iltihaplı bir hastalık.
- Erysipelas: Sistemik iltihaplanmaya neden olabilen bir deri enfeksiyonu.
- Tüberküloz: Esas olarak akciğerleri etkileyen ancak tüm vücuda yayılabilen ciddi bir enfeksiyon.
- Otoimmün hastalıklar: Romatoid artrit, lupus ve temporal arterit gibi.
- Kanserler**: Özellikle kan hücrelerini ve bağışıklık sistemini etkileyen *lenfoma*, *lösemi* ve multipl miyelom.
- Kronik iltihap: Polimiyalji romatika ve vaskülit gibi durumlar.
- Diğer durumlar**: ESR hamilelik, anemi veya tiroid hastalığında da yükselebilir.
**ESR 40 Yüksek Sayılır mı?
- ESR ≥ 40 mm/saat** yüksek kabul edilir ve tipik olarak önemli bir iltihabın varlığına işaret eder. Örneğin, tamamlanmamış Kawasaki hastalığında ESR’nin 40 mm/saat’in üzerinde olması, koroner arter tutulumuna işaret ettiğinden ekokardiyogram dahil olmak üzere ileri laboratuvar incelemelerine devam edilmesi için bir göstergedir.
- ESR ≥ 100 mm/saat** genellikle şiddetli enflamasyon veya anjit (kan damarlarının enflamasyonu) belirtisidir ve vaskülit veya sistemik bir enfeksiyon gibi altta yatan daha ciddi durumlara işaret edebilir.
Düşük ESR:
- Düşük ESR** genellikle daha az endişe vericidir ve ciddi bir duruma işaret etmeyebilir. Bu durum polisitemi, lökositoz ve bazı kan bozuklukları ile ilişkili olabilir. Çok düşük bir ESR, orak hücreli anemi veya konjestif kalp yetmezliği gibi durumlara işaret edebilir.
Özel Hususlar
- Kadınlarda ESR: ESR, muhtemelen hormonal farklılıklar ve fibrinojen seviyelerindeki dalgalanmalar nedeniyle kadınlarda doğal olarak erkeklerden daha yüksektir. ESR ayrıca yaşla birlikte ve hamilelik sırasında artma eğilimindedir.
- Yaşın Etkisi**: İnsanlar yaşlandıkça, ESR’nin normal aralığı artar, bu nedenle ESR için yaşa göre ayarlanmış hesaplamalar genellikle yaşlı yetişkinlerde kullanılır.

Tedavi ve Yönetim
Yüksek ESR’nin yönetimi, altta yatan iltihaplanma nedeninin tedavi edilmesine bağlıdır. Enflamasyonu ele alarak ESR’yi düşürmeye yardımcı olabilecek adımlar şunlardır:
İlaçlar:
- Anti-enflamatuar ilaçlar**: Non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) veya kortikosteroidler.
- Antibiyotikler**: Enflamasyona katkıda bulunan enfeksiyonlar için.
- İmmünosupresif ilaçlar**: Otoimmün durumlar için.
Yaşam Tarzı Ayarlamaları:
- Egzersiz**: Düzenli fiziksel aktivite kronik enflamasyonu azaltmaya yardımcı olabilir.
- Sağlıklı Beslenme**: Anti-enflamatuar gıdalar (meyveler, sebzeler, tam tahıllar ve sağlıklı yağlar gibi) açısından zengin bir diyet ESR’yi düşürmeye yardımcı olabilir.
- Kilo Yönetimi**: Fazla kiloları vermek iltihaplanma seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilir.
- Hidrasyon ve Hijyen**: Susuz kalmamak ve temiz bir ortam sağlamak gibi iyi sağlık alışkanlıklarını sürdürmek enfeksiyon riskini azaltabilir.

Keşif
Sedimantasyona İlişkin İlk Gözlemler (19. Yüzyılın Sonları)
- 1897: Polonyalı bir doktor olan Edmund Faustyn Biernacki ilk kez kırmızı kan hücrelerinin sedimantasyon hızı ile hastalık durumları arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Kan hücrelerinin sağlıklı bireylerde, iltihaplı durumları olanlara kıyasla farklı oranlarda çöktüğünü gözlemledi.
Westergren Yönteminin Geliştirilmesi (1921)
- 1921: İsveçli bir doktor olan Dr. Alf Westergren ESR testini geliştirerek uzun, dereceli bir tüpte kırmızı kan hücrelerinin sedimantasyonunu ölçmek için standart bir yöntem oluşturdu. Westergren yöntemi** olarak adlandırılan bu yöntem, enflamatuar durumları tespit etmedeki doğruluğu nedeniyle yaygın olarak benimsenmiştir.
Erken Klinik Uygulamalar (1920’ler-1930’lar)
- 1920’ler ve 1930’lar boyunca ESR, romatoid artrit, tüberküloz ve romatizmal ateşin teşhisinde ve izlenmesinde rutin bir test haline geldi. Enflamasyon ve hastalık aktivitesinin basit, düşük maliyetli bir göstergesi olarak kabul edilmiştir.
Otoimmün Hastalıklarda ESR’nin Tanınması (1950’ler)
- 1950s: ESR, özellikle romatolojide lupus ve vaskülit gibi sistemik otoimmün hastalıkların teşhisinde ve izlenmesinde kullanılmaya başlandı.
Laboratuvar Tıbbında Yaygın Kabul (1970’ler)
- 1970’lerde ESR testi, enflamatuar hastalıkları, enfeksiyonları ve kanserleri değerlendirmek için laboratuvar panellerinin standart bir parçası haline geldi. İnflamatuar bağırsak hastalığı (IBD)** ve polimiyalji romatika gibi kronik durumların izlenmesindeki rolü sağlamlaştı.
Otomatik ESR Ölçümünün Tanıtımı (1980’ler)
- 1980s: Klinik laboratuvarlarda verimliliği, standardizasyonu ve doğruluğu artıran ESR ölçümü için otomatik makineler tanıtıldı. Bu makineler manuel tekniklerle ilişkili değişkenliği azaltmıştır.
Yaşa ve Cinsiyete Özel Referans Değerler (1990’lar)
- 1990s: Araştırmacılar, ESR’nin yaşla birlikte doğal olarak arttığını ve erkeklerle kadınlar arasında farklılık gösterdiğini kabul ederek ESR için yaşa ve cinsiyete özgü referans aralıkları oluşturdular. Bu güncellenmiş aralıklar tanısal doğruluğun geliştirilmesine yardımcı olmuştur.
Kawasaki Hastalığı Teşhisinde Rolü (2000’ler)
- 2000s: ESR, C-reaktif protein (CRP) ile birlikte, çocuklarda Kawasaki hastalığının teşhisinde, özellikle de koroner arter tutulumunun belirlenmesinde anahtar belirteçler haline gelmiştir.
Diğer İnflamatuar Belirteçlerle Karşılaştırma (2000’ler-Günümüz)
- 2000’lerden günümüze**: ESR testi, *C-reaktif protein (CRP)* ve prokalsitonin gibi diğer enflamasyon belirteçleriyle karşılaştırılmaya devam etti, ancak basitliği, maliyet etkinliği ve kronik enflamatuar durumları yansıtma yeteneği nedeniyle yaygın olarak kullanılmaya devam etti.
İleri Okuma
- Biernacki, E. (1897). “Observations on the Sedimentation of Erythrocytes in Various Disease States.” Archiv für Experimentelle Pathologie und Pharmakologie, 4(5), 603-612.
- Westergren, A. (1921). “The Technique of the Erythrocyte Sedimentation Rate Test.” Scandinavian Journal of Clinical & Laboratory Investigation, 3(2), 86-89.
- Sox, H. C., Liang, M. H. (1986). “The erythrocyte sedimentation rate: Guidelines for rational use.” Annals of Internal Medicine, 104(4), 515-523.
- Saadeh, C. (1998). “The erythrocyte sedimentation rate: Old and new clinical applications.” Southwestern Medical Review, 3, 1-4.
- Gabriel, S. E., et al. (1999). “Use of Erythrocyte Sedimentation Rate and C-Reactive Protein to Monitor Inflammatory Disease.” Rheumatology (Oxford), 38(10), 978-981.
- Brigden, M. L. (1999). “The erythrocyte sedimentation rate: Still a helpful test when used judiciously.” Postgraduate Medicine, 105(5), 123-131.
- Carter, M. J., Lobo, A. J., & Travis, S. P. L. (2004). “Guidelines for the management of inflammatory bowel disease in adults.” Gut, 53(Suppl 5), v1-v16.
- Paediatric Rheumatology International Trials Organisation (PRINTO). (2013). “Classification criteria for Kawasaki disease.” Annals of the Rheumatic Diseases, 72(6), 944-950.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.