Sözlük
- Arterya: Kalpten periferik dokulara oksijenlenmiş kan taşıyan damar.
- Kolika: Kolona ait, kolonla ilgili.
- Dekstra: Sağ, sağ tarafta bulunan.
Tanım ve terminoloji
Arteria colica dextra, kalın bağırsağın sağ kesimlerine (çekumun üst bölümü, çıkan kolon ve hepatik fleksura) oksijenlenmiş kan sağlayan, genellikle üst mezenterik arterin (SMA) bir dalı olan atardamardır. Latin adı Terminologia Anatomica’da “arteria colica dextra” olarak geçer; “kolika” kolonla ilişkili oluşları, “dekstra” sağ tarafı ifade eder.
Embriyolojik ve fonksiyonel bağlam
Embriyolojik olarak midgut kökenli bağırsak segmentlerinin arteriyel beslenmesi SMA üzerinden düzenlenir. Sağ kolik arter, bu midgut damarsal ağının periferik bir elemanı olup kolon duvarına uzanan arkad-marjinal arter-vasa recta sisteminin sağ kanadını tamamlar. Bu mimari, peristaltizmi sürdüren kas tabakası ile mukozal epitelin yüksek metabolik gereksinimlerini güvence altına alır.
Köken ve varyasyonlar
- Tipik köken: Doğrudan üst mezenterik arter gövdesinden sağa doğru çıkar.
- Sık varyasyonlar: Ortak bir gövdeden ayrılabilir veya ileokolik arter ya da orta kolik arterden kaynaklanabilir. Bazı kişilerde belirgin bir “sağ kolik arter” bulunmaz; bu durumda bölge beslenmesi ileokolik ve orta kolik dalların artmış katkısıyla sağlanır.
- Cerrahi önem: Varyasyon bilgisi sağ hemikolektomi, santral damar bağlanması (D3 diseksiyon/CME) ve lenf nodu evrelemesi sırasında kritik önemdedir.
Seyir ve komşuluklar
SMA’dan çıktıktan sonra arter, genellikle retroperitoneal yağ dokusu içinde sağa doğru seyreder:
- Posterior komşuluklar: Sağ üreter ve gonadal damarlar çaprazlanabilir.
- Üst komşuluk: Pankreas başı ve duodenumun ikinci-üçüncü kısımlarıyla yakın ilişki.
- Mesokolik düzlem: Arter, sağ mezokolon yaprakları arasında ilerler ve kolona yaklaşırken duvar boyunca marjinal arter ile irtibat kurar.
Dallanma düzeni
Sağ kolik arter çoğunlukla iki ana dala ayrılır:
- Yukarı (superior) dal: Hepatik fleksura ve transvers kolona yakın segmentleri besler; orta kolik arterin sağ dalı ile yoğun anastomozlar yapar.
- Aşağı (inferior) dal: Çıkan kolonun orta-alt bölümlerini sulayarak ileokolik arterin kolik dalı ile birleşir.
Her iki dal, marjinal arter (Drummond) üzerinde birleşir ve buradan kolon duvarına vasa recta longa/brevia uzanır.
Anastomozlar ve kolateral dolaşım
- Marjinal arter (Drummond): Kolon boyunca süreklilik arz eden arteriyel hat; sağ kolik arter bu halkanın sağ bölümünü oluşturur.
- Riolan arkı (meandering mesenteric artery): SMA ile IMA sistemleri arasında derin kolateral; sağ kolik arterle doğrudan bağlantılı olmasa da hepatik fleksura-splenik fleksura arasındaki kan akımının güvenliğinden dolaylı sorumludur.
Bu anastomoz ağı, iskemik kolit riskini azaltan bir emniyet supabı işlevi görür; ancak fleksural bölgeler (özellikle “watershed” alanları) relatif olarak savunmasızdır.
Sulama alanı
- Birincil: Çıkan kolonun büyük bölümü, hepatik fleksura.
- Değişken katkı: Çekumun üst kesimleri ve transvers kolonun sağ üçte biri, varyasyonlara bağlı olarak sağ kolik veya komşu dallarca (ileokolik/orta kolik) beslenebilir.
Venöz ve lenfatik eşlikçiler
- Vena colica dextra, genellikle üst mezenterik vene (SMV) dökülür ve pankreatikoduodenal venler yakınında seyreder.
- Lenf drenajı: Mezokolik düzlemde arter boyunca perikolik → parakolik → mezenterik zincire; onkolojik cerrahide N1-N2 düzeyleri bu hat boyunca tanımlanır.
Nörovasküler ilişki ve mikrosirkülasyon
Otonom lifler SMA pleksusu üzerinden arterle seyreder. Submukozal ve miyenterik pleksuslara ulaşan bu lifler, vasküler tonusu ve peristaltizmi modüle eder. Vasa recta düzeni, kolon duvarında lamina muscularis ve mukozanın metabolik farklılıklarına göre dağılım gösterir; bu, iskemik hasarın sıklıkla mukozadan başladığını açıklar.
Görüntüleme
- BT anjiyografi (CTA): Varyasyon haritalaması, preoperatif damar planlaması ve nadir psödoanevrizma saptanmasında birinci basamaktır.
- MR anjiyografi: İyot kontrast kısıtlılığında alternatif.
- DSA (anjiyografi): Kanama odağının süperselektif embolizasyonunda terapötik rol.
- Doppler USG: Sınırlı; akut kanamada duyarlılık düşüktür ancak yüksek akım paternleri görülebilir.
Klinik ve cerrahi önem
- Sağ hemikolektomi/CME: Damarın santral ligasyonu, yeterli lenfatik temizliğin anahtarıdır; ancak marjinal arter sürekliliğinin korunması kolonik perfuzyon için zorunludur.
- İskemik kolit ve kanama: Sağ kolon iskemisi yaşlı, aterosklerotik veya düşük debili hastalarda ortaya çıkabilir; endoskopide sağ kolon tutulumu daha ağır seyredebilir.
- Endovasküler girişimler: Nadir sağ kolik arter psödoanevrizması ve tümör-besleyici dalların embolizasyonu, seçilmiş olgularda kanama kontrolü sağlar.
- İatrojenik yaralanma riski: Laparoskopik sağ kolon cerrahilerinde retroperitoneal diseksiyon sırasında üreter ve gonadal damarlarla olan komşuluklar nedeniyle dikkat gerektirir.
Patofizyolojiye ilişkin notlar
Hepatik fleksura, orta kolik sağ dal ve sağ kolik üst dal arasında paylaşılan “sınır” alanıdır. Sistemik hipotansiyon, vazokonstriksiyon veya embolik olaylarda bu bölgede mukozal iskemi daha erken belirti verir. Marjinal arter sürekliliğinin bozulduğu anatomik varyantlarda risk artar.
Terminolojik not
“Sağ kolik arter” terimi, bazı atlas ve klinik metinlerde değişken köken paternleri nedeniyle “süreksiz/opsiyonel dal” olarak değerlendirilebilir. Bu, arterin yokluğu anlamına gelmez; sulama ileokolik-orta kolik üzerinden telafi edilir.
Keşif
Sağ kolik arterin keşif hikâyesi: erken diseksiyonlardan çağdaş haritalamaya uzanan bir serüven
Kalın bağırsağın sağ yarımına kan götüren sağ kolik arterin (arteria colica dextra) öyküsü, “tek bir buluş anı”ndan ziyade, yüzyıllara yayılan gözlem, tartışma ve isimlendirme evrelerinin bir toplamı olarak okunmalıdır. Bu hikâye, önce bütüncül bir “bağırsak memesi” (mezenter) anlayışından başlar; damarlar, sinirler ve lenf yolları parça parça görünür oldukça, kolonun bölgesel atardamarları—sağ kolik de dâhil—metinsel anatominin sabit unsurları haline gelir.
Rönesans’ın sahnesi: bütünden dala
- yüzyılın sonlarında büyük anatomik atlaslar bağırsakların peritoneal askılarını ve üst mezenterik arterin (SMA) bağırsaklara doğru “demetler” hâlinde uzanışını tanımladı. Erken dönem diseksiyonlarda amaç, tek tek kolik dalları ayırt etmekten çok, midgut beslenmesinin SMA üzerinden örgütlendiğini göstermekti. Bu nedenle sağ kolik arter, klasik metinlerde çoğu kez ima edilen ama her örnekte “ayrı bir dal” olarak gösterilmesi zor bir yapı olarak kaldı: Çünkü bazı kadavralarda belirgin bir sağ kolik dal yoktu; kan akımı ileokolik ve orta kolik arterlerin birleşen kollarından sağlanıyordu.
17. ve 18. yüzyıllar: dolaşımın haritaları ve kenar çizgisi
Damar ağının sürekliliği fikri güçlendikçe, kolon boyunca kıyı şeridi gibi uzanan bir kenar arter hattı—bugün “marjinal arter” dediğimiz yapı—kavramsallaştı. Bu kavrayış, “kolik dalların” birbirine devrettiği kollateral dolaşımın açıklanmasında dönüm noktasıydı. Kenardaki bu süreklilik fikri yerleştikçe, sağ kolik arterin varlığı/ yokluğu tartışması da yeni bir bağlam kazandı: Bazen sağ kolik dal, marjinal hatta katılan bağımsız bir katılımcıydı; bazen de o hattın sağ segmenti komşu arterlerce tamamlanıyordu.
19. yüzyıl: atlasların dili ve isimlerin yerleşmesi
- yüzyıl, detaylı diseksiyonların ve litografilerin çağı oldu. Büyük el kitapları ve atlaslar, mezenter kökünden çıkan dalları giderek daha ayrıntılı şemalarla ayırmaya başladılar. Klinik gözlemler de bu dönemde artıyordu: Sağ kolonda iskeminin bazen daha ağır seyretmesi, hekimlerin dikkatini kolik damarların varyasyonlarına çekti. “Sağ kolik arter” adı, kimi metinlerde bağımsız bir dal olarak, kimilerinde ise “sıklıkla eksik veya ortak gövdeden” ifadesiyle anıldı. Aynı zamanda kolon boyunca süreklilik arz eden kenar arter, cerrahlara damar bağlamayı planlarken bir tür güvenlik hattı olarak anlatılıyordu.
20. yüzyılın başları: kenar hattın isimlendirilmesi ve “kritik noktalar”
- yüzyıla gelindiğinde marjinal hattın sürekliliği, kolon cerrahisinin diline iyice yerleşti. Kenardaki bu arteriyel çizginin klinik önemini, kolateral dolaşımı ve “watershed” alanların kırılganlığını vurgulayan çalışmalar izledi. Sağ kolik arterin anatomi metinlerindeki statüsü—“çoğu insanda vardır” ile “hiç de nadir değildir ama sıklıkla değişkendir” arasındaki bir skalada—giderek netleşti: Evet, tanımlanabilir bir dal olarak sık görülse de, kaynağı (SMA gövdesi, ileokolik veya orta kolik üzerinden ortak gövde) ve devamlılığı kişiden kişiye değişiyordu. Bu dönem, kolonun belirli bükülme noktalarının (özellikle hepatik ve splenik fleksuralar) hemodinamik açıdan kırılgan olduğuna dair klinik anlatıların da kemikleştiği çağdır; sağ kolik arterin üst dalının hepatik fleksuraya katkısı bu yüzden cerrahlar için kritik bilgi oldu.
20. yüzyıl ortası–sonu: varyasyonların sistematikleştirilmesi
Savaş sonrası yıllar ve onu izleyen on yıllar, anatomi ve cerrahi metinlerinde varyasyon dillerinin olgunlaştığı dönemdir. Büyük seri diseksiyonları, anjiyografiler ve derlemeler; sağ kolik arterin bulunma oranlarını, köken kombinasyonlarını ve dallanma tiplerini nicel olarak raporlamaya başladı. “Tek, çift, zayıf, yok” gibi betimlemelerden “üst dal–alt dal”, “ortak gövde”, “marjinal hatta katılım paterni” gibi daha işlevsel sınıflamalara geçildi. Kolon vaskülaritesinin marjinal arter–vasa recta mimarisiyle açıklanması, sağ kolik arterin “olduğunda neyi üstlendiği, olmadığında nasıl telafi edildiği” sorusuna standardize bir cevap getirdi.
21. yüzyılın başı: keskinleşen görüntüler, keskinleşen sorular
Çok kesitli BT anjiyografi (CTA) ve üç boyutlu rekonstrüksiyonlar, sağ kolik arterin preoperatif haritalamasını gündelik pratiğe taşıdı. Artık bir kolon kanseri vakasında cerrah, ameliyat öncesi sağ kolik arterin var mı yok mu, nereden doğuyor, marjinal hatta nasıl katılıyor ve yakınındaki venöz/lenfatik eşlik ilişkileri gibi sorulara kişiye özgü yanıtlar hazırlayabiliyor. Bu bireyselleştirme, iki alanda çarpıcı sonuçlar doğurdu:
- Onkolojik cerrahi planlama: Merkezi damar bağlanması (D3) ve tam mezokolik eksizyon (CME) kavramları, “damarı nereden ligate etmeli” sorusunu anatomik varyasyon bilgisinin merkezine yerleştirdi. Sağ kolik arterin doğrudan SMA’dan çıktığı olgularda santral ligasyon hattı, ortak gövde varyantlarında ise ayrışmış bir strateji gerektiriyor.
- Perfüzyon güvenliği: Marjinal arterin sürekliliği, anastomoz hattı perfüzyonunun korunması için belirleyici. Sağ kolik arterin katkısının zayıf olduğu veya bulunmadığı olgularda, cerrahlar indosiyanin yeşili (ICG) floresans gibi intraoperatif yöntemlerle perfüzyon sınırlarını görselleştirerek dikiş hattını güvenli bölgeye taşıyabiliyor.
Çağdaş araştırma eksenleri: anatomiden algoritmaya
Güncel literatürde sağ kolik arter, üç ana eksende çalışılıyor:
- Nüfus temelli varyasyon haritaları: Çok merkezli CTA serileri ve sistematik derlemeler, sağ kolik arterin bulunma oranını, kaynak dağılımını ve dal sayısını alt gruplara (coğrafya, cinsiyet, yaş) göre raporluyor. “Sağ kolik arter yoksa ne olur?” sorusunun cevabı, marjinal arter ve komşu dalların telafi kapasitesi üzerinden nicel olarak gösteriliyor.
- Fonksiyonel perfüzyon ve iskemi riski: Deneysel ve klinik çalışmalar, kolon duvarının vasa recta longa/brevia mimarisi ile mukozal metabolizma arasındaki ilişkiyi daha rafine ölçümlerle inceliyor. Sağ kolik arterin üst dalının hepatik fleksuraya katkısının zayıf olduğu varyantlarda, hipotansiyon veya vazokonstriksiyon altında mukozal iskemi eşiğinin daha düşük olduğuna dair veriler birikiyor.
- Dijital cerrahi ve planlama: Yüksek çözünürlüklü görüntülerden yarı-otomatik damar çıkarımı, sanal gerçeklik (VR) eşliğinde mezenterik düzlem planlaması ve yapay zekâ destekli damar izleme algoritmaları, sağ kolik arterin ameliyat öncesi ve sırasında “canlı harita”sını çıkarıyor. Bu araçlar, lenfatik istasyonların olasılık ısı haritalarıyla birleştirildiğinde, santral ligasyonun sınırlarını kişiye özgü optimize etmeye imkân veriyor.
Klinik anlatıya geri dönüş: neden bir “keşif tarihi” değil de “süreklilik”?
Sağ kolik arterin öyküsü, mikroskobun bulunuşu gibi tekil bir dönüm noktasıyla anlatılamaz; çünkü varlığı, görünürlüğü ve anlamı anatominin ilerleyen her sayfasında biraz daha şekillendi. İlk diseksiyonların bütüncül bağırsak damarları anlatısı, kenar hattın sürekliliğinin kavranışıyla güçlendi; 20. yüzyıl, klinik kırılganlık bölgelerini ve varyasyon oranlarını metinleştirdi; 21. yüzyıl ise her hastaya ayrı bir damar atlası çıkarma imkânını gerçek kıldı. Bu nedenle “sağ kolik arterin kaşifleri”, tek tek kişilerin isimlerinden çok, birbirine eklemlenen kuşakların oluşturduğu bir topluluk keşfi olarak görülmelidir: erken disektörlerin bütüncül gözlemleri; kenar arter kavramını yerleştiren klinik anatomistler; varyasyonları sayan-çizen atlasçılar; ve bugün, görüntülerden ameliyat senaryosu kuran dijital cerrahlar.
Terminoloji ve adlandırma: dilin zamanı
“Arteria colica dextra” ifadesi, kolonla ilişkili “kolik” ve sağ tarafı belirten “dekstra” köklerinden gelir. Modern uluslararası terminoloji (Terminologia Anatomica), bu adı standartlaştırarak, farklı dillerdeki öğretimi ortaklaştırdı. Ancak terminolojik birlik, anatominin değişkenliğini ortadan kaldırmaz: Ad aynı kalsa da, dalın varlığı, kaynağı ve seyri her insanda yeniden “keşfedilmeyi” bekler. Günümüz pratiğinde bu keşif, ameliyattan günler önce, radyoloji ekranında başlar; ameliyat sahasında, floresanla doğrulanır; patoloji raporunda, lenfatik zincir boyunca son cümlesini kurar.
İleri Okuma
- Vesalius, Andreas. De humani corporis fabrica libri septem. 1543.
- Haller, Albrecht von. Icones anatomicae… & arteriarum potissimum historia. 1756.
- Gray, Henry; Carter, Henry Vandyke. Anatomy: Descriptive and Surgical (sonraki baskılar: Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice). 1858 → güncel baskılar.
- Drummond, H. Some points relating to the surgical anatomy of the arterial supply of the large intestine. 1913.
- Griffiths, J. D. Surgical Anatomy of the Blood Supply of the Distal Colon. 1956.
- Moore, Keith L.; Dalley, Arthur F.; Agur, Anne M. R. Clinically Oriented Anatomy. 1978 → güncel baskılar.
- Netter, Frank H. Atlas of Human Anatomy. 1989 → güncel baskılar.
- Kornblith, P. L. Anatomy of the Splanchnic Circulation. 1992.
- Kandarpa, Krishna; Aruny, John E. Handbook of Interventional Radiologic Procedures. 1996 → güncel edisyonlar.
- Keighley, Michael R. B.; Williams, Norman S. (ed.). Surgery of the Anus, Rectum and Colon. 1990’lardan itibaren, 4. baskı 2018.
- FIPAT (Federative International Programme for Anatomical Terminology). Terminologia Anatomica (TA2): International Anatomical Terminology. 2019.
- Haubrich, W. S. Riolan of the Arc of Riolan. 2003.
- Boni, L.; ark. Indocyanine green–enhanced fluorescence to assess anastomotic perfusion in colorectal surgery. 2015.
- Keller, D. S.; ark. Indocyanine green fluorescence imaging in colorectal surgery. 2017.
- Mahadevan, V. Anatomy of the caecum, appendix and colon. 2020.
- Karatay, E.; ark. Should Surgeons Evaluate the Anatomy of Drummond Marginal Artery and Riolan’s Arch? 2020.
- Wexner, S. D.; ark. Use of fluorescence imaging and indocyanine green in colorectal surgery. 2022.
- Watanabe, J.; ark. Blood Perfusion Assessment by Indocyanine Green Fluorescence Imaging in Rectal Cancer Surgery (RCT). 2023.
- Faber, R. A.; ark. Indocyanine green near-infrared fluorescence bowel perfusion imaging and anastomotic leaks (RCT). 2024.
- Rinne, J. K. A.; ark. Indocyanine Green Fluorescence Imaging in Prevention of Colorectal Anastomotic Leakage (Multimerkez RCT). 2025.