Baş ve boynun arteriyel beslenmesi, oldukça karmaşık bir sistem olup, temel olarak ortak karotid arter (CCA) ve subklavyen arterin dalları aracılığıyla sağlanır. Bu arterlerin dalları, baş ve boyun bölgesinin farklı anatomik yapılarını besleyen çeşitli önemli damarlar içerir. Bu arterler, özellikle beyin, göz, boyun ve başın diğer yapılarını beslerken, aynı zamanda vital organlara oksijen ve besin taşır.

Ortak Karotid Arter (CCA) ve Dalları

Ortak karotid arter, boyunda bulunan büyük bir arter olup, her iki tarafta da başlar: sağdaki CCA, subklavyen arterin bir dalıdır, soldaki CCA ise doğrudan aorttan çıkar. Ortak karotid arter, baş ve boynun arteriyel beslenmesinde önemli bir rol oynar ve genellikle boyunda bifurkasyona uğrar. Bifurkasyon noktasında internal ve external karotid arterler ayrılır.

Karotis Bifurkasyonu:

Ortak karotid arterin bifurkasyonu, internal ve external karotid arterlerin ayrıldığı bölgedir. Bu bifurkasyon, genellikle boynun 4. ve 5. vertebralarının hizasında bulunur.

Internal Karotid Arter (ICA) ve Segmentleri:

Internal karotid arter, başın en önemli arterlerinden biridir ve beynin beslenmesinde önemli bir rol oynar. Internal karotid arterin çeşitli segmentleri, baş ve boynun farklı yapılarında besleme sağlar:

  • Karotikotimpanik Arter: Orta kulak yapıları ve timpani kavitesine kan taşır.
  • Persistan Stapedial Arter: Bazen karotikotimpanik arterden ayrılan ve orta kulakta yer alan damar.
  • Oftalmik Arter: Göz küresi, orbita, göz kasları ve gözyaşı bezini besler.
  • Supraorbital Arter: Gözün üst kısmı ve başın ön kısmını besler.
  • Lakrimal Arter: Gözyaşı bezine kan sağlar.
  • Retina’nın Merkezi Arteri: Retina hücrelerinin oksijen ve besin ihtiyaçlarını karşılar.
  • Supratroklear Arter: Göz kapağını besler ve başın üst kısmına kadar ulaşır.
  • Dorsal Nazal Arter: Burun köküne kan taşır.

Dış Karotid Arter (ECA) ve Dalları:

Dış karotid arter, başın dış yapıları, çene, boyun ve kafa derisini besler. ECA’nın dalları şunlardır:

  • Üst Tiroid Arteri: Tiroid bezine oksijen taşır.
  • Superior Laringeal Arter: Larenksin üst kısmına kan sağlar.
  • Çıkan Farengeal Arter: Farenkse oksijen taşır.
  • Lingual Arter: Dilin beslenmesini sağlar.
  • Yüz Arteri: Yüz kasları, derisi ve çene bölgesine kan taşır.
  • Oksipital Arter: Başın arka kısmı, ense ve kafa derisine oksijen taşır.
  • Posterior Auriküler Arter: Kulak arkasındaki yapıları besler.
  • İç Maksiller Arter: Çene, dişler, çene eklemi ve yüz kaslarını besler.

Bazı Diğer Dallar:

  • Orta Meningeal Arter: Beynin dura mater tabakasını besler.
  • Sfenopalatin Arter: Burun boşluğunun arka kısmına kan taşır.
  • Anterior ve Posterior Etmoidal Arterler: Burun iç yapıları ve sinüsleri besler.
  • Infraorbital Arter: Yüzün alt kısmı ve dişlere oksijen taşır.
  • Masseterik Arter: Çiğneme kaslarına kan sağlar.
  • Buccinator Arter: Yüz kasları ve ağzın yan taraflarına oksijen taşır.
  • Derin Temporal Dallar: Temporal kaslara oksijen taşır.

Subklavyen Arter ve Dalları

Subklavyen arter, her iki tarafta farklı şekilde başlar ve boynun alt kısmı ile üst gövdeye oksijen taşır. Subklavyen arterin dalları şunlardır:

  • İç Torasik Arter: Göğüs duvarına oksijen taşır.
  • Vertebral Arter: Beynin arka kısmı ve serebellumuna kan taşır.
  • Anterior Spinal Arter: Omuriliğin anterior kısmına kan taşır.
  • Posterior Spinal Arter: Omuriliğin posterior kısmına oksijen sağlar.
  • Baziler Arter: Beynin arka kısmındaki yapıların beslenmesinde önemli bir rol oynar.
  • Pontin Arter: Pons bölgesine oksijen taşır.

Diğer Önemli Dallar:

  • Anterior Inferior Serebellar Arter (AICA): Serebellumun alt kısmına oksijen taşır.
  • Üstün Serebellar Arter: Beyincik ve serebellumun üst kısmını besler.
  • Posterior Inferior Serebellar Arter (PICA): Beyincik ve beyin sapının alt kısmına kan taşır.
  • Posterior Serebral Arter: Beynin posterior kısmını besler.

Tiroservikal ve Kostoservikal Dalları

  • Tiroservikal Gövde: Alt tiroid arterinin yanı sıra servikal bölgede oksijen taşıyan damarlar sağlar.
  • Alt Tiroid Arteri: Tiroid bezine oksijen taşır.
  • Enine Servikal Arter: Boynun derin yapılarında kan dolaşımını sağlar.
  • Supraskapular Arter: Omuz kasları ve skapula bölgesini besler.
  • Yükselen Servikal Arter: Boyundaki kas ve yapıları besler.
  • Kostoservikal Gövde: Üst torasik bölgeyi besler.
  • Dorsal Skapular Arter: Skapula ve omuz bölgesine oksijen taşır.

Bu arterlerin her biri, baş ve boyundaki önemli yapıların beslenmesini sağlayarak, vücudun düzgün çalışması için gerekli oksijen ve besin maddelerini taşır.


Keşif

Baş ve boyun arterlerinin anatomik keşfi, tarihsel olarak önemli bir bilimsel gelişim sürecidir ve bu keşifler, antik çağlardan günümüze kadar uzun bir evrimsel yol izlemektedir. Arterlerin keşfi, ilk başta bir teori olarak ortaya çıkmış ve zamanla gözlemler, diseksiyonlar ve deneysel çalışmalarla şekillenmiştir. Arterlerin anatomisinin doğru bir şekilde anlaşılması, tıbbın ilerlemesi açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur.

Antik Dönem ve İlk Gözlemler

Antik Mısır’da, tıp, temel anatomik bilgilerle birlikte büyük bir saygı görüyordu, ancak damarlar ve arterler hakkında ayrıntılı bilgiler çok sınırlıydı. Mısırlı hekimler, hastalıkları tedavi etmek için genellikle bitkisel ilaçlar ve basit cerrahi müdahaleler kullanıyorlardı. Ancak, damarlar ve arterler üzerinde yapılmış özgün bir anatomik araştırma kayda geçmemiştir.

Eski Yunan’da, özellikle Hipokrat (MÖ 460–370), tıbbi gözlemleri ve hastalıkların doğal sebeplerini incelemiş olmasına rağmen, damarların anatomik fonksiyonları hakkında önemli bir bilgi bulunmamaktadır. Her ne kadar kalp ve damarlar hakkında bazı teoriler ortaya atılmış olsa da, arterlerin tam işlevi ve anatomisi konusunda derinlemesine bilgi mevcut değildi.

Galen ve Orta Çağ

Yunan anatomisti Galen (MÖ 129 – MS 200), insan vücudunun anatomisini anlamada önemli bir rol oynamıştır. Galen’in çalışmaları, antik dönemin en kapsamlı anatomi çalışmalarını içeriyordu. Arterler hakkında verdiği bilgiler, oldukça doğru olmasına rağmen, bu dönemde damarların işlevlerine dair anlayış sınırlıydı. Galen, kanın kalpten vücuda pompalanacağını anlamış olsa da, kanın arterlerden geçiş şekli hakkında net bir açıklama yapmamıştır. Arterlerin ve damarların farkını anlamak için yapılan ilk çalışmalar, Galen’in yazılarında, “arterlerin” oksijen taşıyan damarlar olduğu fikrini içeriyordu, ancak bu görüşler zamanla yanlış olarak kabul edilmiştir.

Orta Çağ boyunca, Galen’in öğretisi tıp dünyasında egemen oldu ve Arap hekimler, Galen’in eserlerini inceleyerek bir dereceye kadar anatomiye katkıda bulundular. Öne çıkan isimlerden biri olan İbn-i Sina (980–1037), “El-Kanun fi’t-Tıbb” adlı eserinde, damarlar ve arterlerle ilgili kısımlara da yer vermiştir.

Rönesans Dönemi ve Vücut Üzerine Derinlemesine Çalışmalar

Rönesans dönemi, anatomiye olan ilgiyi yeniden canlandırmış ve insan vücudunun doğru bir şekilde incelenmesine olanak sağlamıştır. 16. yüzyılın başlarında, Andreas Vesalius (1514-1564) adlı Flandreli hekim, “De humani corporis fabrica” adlı eseriyle insan anatomisini sistematik bir şekilde incelemiş ve anatomi alanındaki bilgiyi büyük ölçüde geliştirmiştir. Vesalius, insan vücudunun diseksiyonunu yaparak arterlerin yapısı ve fonksiyonları hakkında çok daha ayrıntılı gözlemler yapmış ve bu gözlemler, arterlerin baş ve boyun bölgesindeki rolünü anlamada önemli bir adım olmuştur.

Vesalius’un çalışmaları, arterlerin görevleri hakkında ilk doğru bilgileri sağlamıştır. Ancak, o dönemde arterlerin kan taşıdığına dair daha doğru bir anlayış henüz tam olarak şekillenmemişti. Kanın arterlerden geçişinin doğru bir şekilde anlaşılması için bir başka önemli adım, William Harvey’in (1578–1657) kan dolaşımı teorisiyle gerçekleşmiştir.

William Harvey ve Kan Dolaşımının Keşfi

William Harvey, kanın dolaşımını keşfederek, baş ve boyun arterlerinin fonksiyonlarını anlamada devrim niteliğinde bir adım atmıştır. 1628’de yayımladığı “Exercitatio Anatomica de Motu Cordis et Sanguinis” (Kalbin ve Kanın Hareketi Üzerine Anatomik Çalışma) adlı eserinde, kanın kalpten vücuda pompalanarak arterler aracılığıyla dolaştığını ortaya koymuştur. Harvey, kanın tek bir yönde hareket ettiğini, kalbin pompaladığı kanın arterlere ve daha sonra damarlar aracılığıyla vücuda dağıldığını açıklamıştır. Bu keşif, arterlerin biyolojik işlevlerini ve baş ve boyundaki arterlerin önemini anlamada kritik bir adımdır.

18. Yüzyıl ve Daha Sonraki Gelişmeler

  1. yüzyılda, anatomist ve cerrahlar, arterlerin daha derinlemesine incelenmesini sağlamış ve arterlerin dallanma şekilleri daha ayrıntılı bir şekilde haritalanmıştır. Ancak, baş ve boyun arterlerinin tam olarak nasıl işlediğine dair daha fazla ayrıntı, teknolojik ilerlemelerle birlikte elde edilmiştir.
  2. yüzyılda, mikroskobik anatomi ve damarlar üzerindeki daha detaylı incelemeler, arterlerin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. Ayrıca, bu dönemde yapılan cerrahi müdahaleler, baş ve boyun arterlerinin anatomik özelliklerinin, özellikle cerrahi işlemler ve damar hastalıkları üzerine etkilerini anlamada önemli bir rol oynamıştır.

Modern Dönem

Bugün, baş ve boyun arterlerinin anatomisi, ileri düzey tıbbi teknolojiler, manyetik rezonans görüntüleme (MRG), bilgisayarlı tomografi (BT) ve ultrason gibi araçlar sayesinde son derece detaylı bir şekilde incelenebilmektedir. Bu teknolojiler, baş ve boyun arterlerinin yapısını ve fonksiyonlarını daha önce hiç olmadığı kadar net bir şekilde görmemize olanak sağlamaktadır.

Baş ve boyun arterlerinin keşfi, bu arterlerin işlevleri ve kan dolaşımındaki rolleri, hem tıbbî hem de cerrahî pratiklerde kritik bir öneme sahiptir. Özellikle damar tıkanıklığı, aneurizmalar ve kanser gibi baş ve boyun hastalıkları söz konusu olduğunda, bu anatomiye dair bilgiler hayat kurtarıcı olabilmektedir.


İleri Okuma
  1. Vesalius, A. (1543). De humani corporis fabrica libri septem. Basel: Ex officina Joannis Oporini.
  2. Harvey, W. (1628). Exercitatio Anatomica de Motu Cordis et Sanguinis. Frankfurt: J. F. G. Nuyts.
  3. Avicenna (Ibn Sina) (1025). The Canon of Medicine. Trans. by Laleh Bakhtiar. Kazi Publications.
  4. Galen, C. (2nd Century AD). On the Natural Faculties. Trans. by A. J. Brock. Cambridge: Harvard University Press.
  5. Ibn al-Nafis (1242). Commentary on Anatomy in Avicenna’s Canon. Cairo: Al-Hilal Publishing.
  6. Vesalius, A. (1538). Tabulae anatomicae. Venice: Andreae Arrivabene.
  7. Boyer, T. S., & Malinoski, M. (2012). Anatomical studies on arterial variations and their clinical relevance. Surgical Science, 3(6), 391-399.
  8. Mettler, F. A., & Guiberteau, M. J. (2013). Essentials of Radiology. 2nd Edition. Philadelphia: Saunders.
  9. Moore, K. L., & Dalley, A. F. (2014). Clinically Oriented Anatomy. 7th Edition. Baltimore: Lippincott Williams & Wilkins.
  10. Kamal, S. M., & Mahmood, H. (2016). Anatomy of common carotid artery and its clinical importance. Journal of Clinical Anatomy, 29(5), 355-360.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.