Bronkopulmoner displazi (BPD), özellikle akut solunum sıkıntısı nedeniyle oksijen tedavisi veya mekanik ventilasyon alan prematüre bebekleri etkileyen kronik bir akciğer hastalığıdır. BPD, akciğer dokusunun anormal gelişimi ile karakterize olup akciğerlerde iltihaplanma ve skarlaşmaya yol açar. BPD’li bebekler genellikle uzun süreli solunum güçlükleri yaşar ve yenidoğan döneminden sonra sürekli solunum desteğine ihtiyaç duyabilir.

Etiyoloji:

BPD’nin kesin nedeni çok faktörlüdür ve aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli faktörleri içerir:

  1. Prematürite: 32. gebelik haftasından önce doğan bebekler, az gelişmiş akciğerleri nedeniyle özellikle savunmasızdır.
  2. Oksijen toksisitesi: Yüksek oksijen konsantrasyonları erken doğan bebeklerin kırılgan akciğer dokusuna zarar verebilir.
  3. Mekanik ventilasyon: Pozitif basınçlı ventilasyon kullanımı barotravma ve volütravmaya yol açarak akciğer hasarına katkıda bulunabilir.
  4. İnflamasyon: Hem doğum öncesi hem de doğum sonrası inflamasyon BPD gelişiminde önemli rol oynar. Enfeksiyonlar (hem doğum öncesi hem de doğum sonrası) bu enflamasyonun yaygın tetikleyicileridir.
  5. Genetik faktörler: Bazı bebeklerin BPD’ye genetik yatkınlığı olabilir.
  6. Pulmoner ödem: Akciğerlerdeki aşırı sıvı, akciğer fonksiyonlarını bozabilir ve BPD’nin ilerlemesine katkıda bulunabilir.
Patofizyoloji:

Normal akciğer gelişiminde, alveolarizasyon (alveol oluşumu) ve vaskülarizasyon (kan damarlarının gelişimi) geç gebelik ve erken postnatal yaşam sırasında meydana gelen kritik süreçlerdir. BPD’li bebeklerde bu süreçler akciğer hasarı, inflamasyon ve mekanik solunum desteği ihtiyacı nedeniyle bozulur. Bu da daha az sayıda, daha büyük alveol, bozulmuş gaz değişimi ve anormal akciğer gelişimi ile sonuçlanır.

  1. Alveolar hipoplazi: Akciğerlerde daha az sayıda, daha büyük alveol bulunur ve bu da gaz değişimi için yüzey alanını azaltır.
  2. Fibrozis ve skarlaşma: Kronik inflamasyon akciğer dokusunda skarlaşmaya yol açarak akciğer fonksiyonlarını daha da bozar.
  3. Vasküler anormallikler: Pulmoner vaskülatür gelişimi bozulur ve BPD’nin yaygın bir komplikasyonu olan pulmoner hipertansiyona katkıda bulunur.
Klinik Belirtiler:
  • Solunum sıkıntısı:** Takipne (hızlı solunum), retraksiyonlar, nazal flaring ve homurdanma solunum sıkıntısının yaygın belirtileridir.
  • Hipoksemi:** Kandaki düşük oksijen seviyeleri haftalar, aylar ve hatta yıllar boyunca ek oksijen gerektirebilir.
  • Kronik solunum yetmezliği:** Bazı bebekler uzun süre mekanik ventilasyona veya oksijen tedavisine bağımlı kalabilir.
  • Hışıltı ve çatırtılar:** Akciğer sesleri arasında hırıltı (hava yolunun daralması nedeniyle) ve çatırtılar (akciğerlerdeki sıvı veya yara izi nedeniyle) olabilir.
  • Tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları:** BPD’li bebekler, durumlarını daha da kötüleştirebilecek solunum yolu enfeksiyonları açısından daha yüksek risk altındadır.
Teşhis:

BPD tanısı öncelikle uzun süreli oksijen tedavisi ve/veya mekanik ventilasyon gerektiren prematüre bir bebeğin klinik geçmişine dayanarak konur. Yaygın bir tanım şunları içerir:

  • Gebeliğin 32. haftasından önce doğan bir bebekte en az 28 gün** boyunca oksijen gereksinimi.
  • Menstrüel yaş sonrası 36. haftada (PMA) ihtiyaç duyulan oksijen veya ventilatör desteğine dayalı Seviye sınıflandırması:
    • Hafif BPD:** 36 haftalık PMA’da oda havası solumak.
    • Orta derecede BPD:** %30’dan daha az oksijen ihtiyacı.
    • Şiddetli BPD:** %30 veya daha fazla oksijen ve/veya pozitif basınçlı ventilasyon gerektiren.
Yönetim ve Tedavi:

BPD’nin yönetimi akciğer hasarını en aza indirmeye, solunum desteğini optimize etmeye ve komplikasyonları önlemeye odaklanır.

  1. Solunum desteği:
  • Oksijen tedavisi:** Bebekler yeterli kan oksijen seviyelerini korumak için ek oksijene ihtiyaç duyabilir.
  • İnvaziv olmayan ventilasyon:** İnvaziv mekanik ventilasyon ihtiyacını azaltmak için sürekli pozitif hava yolu basıncı (CPAP) veya nazal aralıklı pozitif basınçlı ventilasyon (NIPPV) kullanılır.
  • Mekanik ventilasyon:** Şiddetli vakalarda mekanik ventilasyon gerekli olabilir, ancak stratejiler ventilatör kaynaklı akciğer hasarını en aza indirmeyi amaçlar (örn. daha düşük tidal hacimler kullanmak ve oksijen maruziyetini sınırlamak).

2. Farmakolojik tedavi:

  • Diüretikler:** Akciğerlerdeki pulmoner ödemi ve aşırı sıvı yüklenmesini azaltmak için kullanılır.
  • Bronkodilatörler: Solunumu iyileştirerek hava yollarını gevşetmeye ve açmaya yardımcı olur.
  • Kortikosteroidler:** Akciğer iltihabını azaltır ve bazen, özellikle sistemik steroidlerde potansiyel yan etkiler nedeniyle dikkatli olmakla birlikte kullanılır. Sistemik etkileri en aza indirmek için inhale kortikosteroidler düşünülebilir.
  • Kafein tedavisi: Genellikle solunum sistemini uyarmak ve erken doğan bebeklerde apne ataklarını azaltmak için kullanılır.
  1. Beslenme desteği: Akciğer büyümesi ve onarımı için yeterli beslenme şarttır. BPD’li bebekler, artan solunum işi ve kronik durumları nedeniyle genellikle daha yüksek kalori alımına ihtiyaç duyarlar.
  2. Enfeksiyonların önlenmesi: Solunum sinsityal virüsü (RSV) için olanlar da dahil olmak üzere aşılar, BPD’yi kötüleştirebilecek solunum yolu enfeksiyonlarını önlemek için çok önemlidir. Yenidoğan bakım ortamlarında enfeksiyon kontrol uygulamaları esastır.
  3. Pulmoner hipertansiyon yönetimi: İlişkili pulmoner hipertansiyonu olan bebeklerde, yüksek pulmoner arter basınçlarını yönetmek için sildenafil gibi ilaçlar kullanılabilir.
Uzun Vadeli Sonuçlar:

BPD’li bebeklerin uzun vadeli prognozu, durumun ciddiyetine bağlı olarak değişir. Birçok bebek sonunda solunum desteğini bıraksa da, aşağıdakiler de dahil olmak üzere uzun vadeli solunum sorunları yaşayabilirler:

  • Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
  • Astım benzeri semptomlar
  • Pulmoner hipertansiyon
  • Solunum yolu enfeksiyonu riskinde artış
  • Gecikmiş büyüme ve nörogelişimsel sonuçlar:** Bu bebekler prematürite, kronik hastalık ve uzun süreli hastane yatışlarının birleşimi nedeniyle gelişimsel gecikmelerle karşı karşıya kalabilir.

Önleme Stratejileri:
  1. Antenatal kortikosteroidler: Fetal akciğer gelişimini hızlandırmak için erken doğum riski taşıyan annelere uygulanır.
  2. Sürfaktan tedavisi: Prematüre bebeklere erken dönemde sürfaktan uygulanması, BPD’nin öncüsü olan solunum sıkıntısı sendromu insidansını azaltır.
  3. Mekanik ventilasyonun en aza indirilmesi: Daha az invaziv solunum destek yöntemlerinin kullanılması ve oksijen maruziyetinin azaltılması akciğer hasarı riskini azaltabilir.
  4. Enfeksiyon kontrolü: Enfeksiyonların önlenmesi ve tedavisi, akciğer iltihabının en aza indirilmesinde çok önemli bir rol oynar.

Keşif

1967 – İlk Tanım:

    • Bronkopulmoner displazi (BPD) ilk olarak Dr. William Northway ve meslektaşları tarafından 1967 yılında New England Journal of Medicine dergisinde tanımlanmıştır. BPD’yi, hiyalin membran hastalığı (günümüzde solunum sıkıntısı sendromu, RDS olarak bilinmektedir) nedeniyle mekanik ventilasyon ve yüksek oksijen konsantrasyonları ile tedavi edilen erken doğmuş bebeklerde görülen kronik bir akciğer hastalığı olarak tanımlamışlardır. Bu ilk tanım, durumun anlaşılması ve uzun süreli ventilatör kullanımı ve oksijen tedavisi ile ilişkisinin tanınması için temel oluşturmuştur.

    1970’ler – Mekanik Ventilasyondaki Gelişmeler:

      • 1970’ler**, erken doğan bebeklerde solunum sıkıntısının daha iyi yönetilmesini sağlayan *ventilatör teknolojisinde* önemli gelişmelere sahne oldu. Bununla birlikte, uzun süreli mekanik ventilasyon ve akciğer hasarı arasındaki ilişkiyi de vurgulayarak ventilatör kaynaklı akciğer hasarını en aza indirmeye yönelik stratejilerin araştırılmasına yol açmıştır.

      1980’ler – Sürfaktan Tedavisinin Tanıtımı:

        • 1980’ler** prematüre bebeklerde RDS’yi tedavi etmek için eksojen sürfaktan tedavisinin kullanılmaya başlandığı yıllardır. Sürfaktan tedavisi, akciğer uyumunu iyileştirerek ve yüksek ventilatör ayarlarına olan ihtiyacı azaltarak akciğer hasarının şiddetini azaltmış, bu da daha sonra şiddetli BPD insidansını azaltmıştır.

        1990’lar – BPD’nin Yeniden Tanımlanması:

          • 1990’larda**, BPD tanısı için klinik kriterler, *36 haftalık postmenstrüel yaşta (PMA)* gereken solunum desteği düzeyine dayalı olarak farklı şiddetleri (hafif, orta ve şiddetli) içerecek şekilde yeniden tanımlanmıştır. Bu yeniden tanımlama, yenidoğan bakımındaki ilerlemeler nedeniyle durumun sunumundaki değişiklikleri yansıtmaktadır.

          2000’ler – “Yeni BPD” Kavramı:

            • 2000’lere** gelindiğinde, daha az fibrozis ve skarlaşma vakası ve daha fazla bozulmuş alveolarizasyon ve vasküler gelişim vakası ile karakterize edilen “yeni bir BPD” fenotipi ortaya çıkmıştır. Bu değişim büyük ölçüde giderek daha erken doğan bebeklerin hayatta kalması, yenidoğan uygulamalarındaki değişiklikler ve sürfaktan tedavisinin yaygın kullanımından kaynaklanmıştır.

            2006 – Güncellenmiş Konsensüs Tanımı:

              • BPD için güncellenmiş bir konsensüs tanımı 2006 yılında yayınlanmıştır ve bu tanım BPD’yi belirli doğum sonrası yaşlarda (ör. 28 gün ve 36 hafta PMA) ihtiyaç duyulan ek oksijen ve solunum desteği miktarına göre kategorize etmiştir. Bu sınıflandırma, klinik ortamlar ve araştırma çalışmaları arasında tanıyı standartlaştırmayı amaçlamıştır.

              2010’lar – Önleme ve Yönetim Stratejilerine Odaklanma:

                • 2010’lardaki** çabalar, daha hafif ventilasyon teknikleri, invaziv olmayan solunum desteğinin erken kullanımı ve daha iyi beslenme yönetimi gibi stratejiler yoluyla BPD’nin önlenmesine yönelmiştir. Araştırmalar ayrıca hangi bebeklerin daha yüksek risk altında olduğunu tahmin etmeye yardımcı olmak için BPD ile ilişkili biyobelirteçleri ve genetik yatkınlıkları belirlemeye odaklanmıştır.

                2020’ler – Ortaya Çıkan Tedaviler ve Devam Eden Araştırmalar:

                  • 20’li yıllarda**, devam eden araştırmalar BPD için *kök hücre tedavileri*, *anti-inflamatuar ilaçlar* ve büyüme faktörü tedavileri dahil olmak üzere yeni tedaviler bulmayı amaçlamaktadır. Amaç, uzun vadeli komplikasyonları en aza indirirken akciğer onarımını ve rejenerasyonunu teşvik etmektir. Ayrıca, tanı kriterlerinin iyileştirilmesine ve perinatal faktörlerin BPD gelişimi üzerindeki etkisinin anlaşılmasına da sürekli vurgu yapılmaktadır.
                  İleri Okuma
                  1. Jobe, A. H., & Bancalari, E. (2001). Bronchopulmonary dysplasia. American Journal of Respiratory and Critical Care Medicine, 163(7), 1723-1729.
                  2. Stoll, B. J., Hansen, N. I., Bell, E. F., et al. (2010). Neonatal outcomes of extremely preterm infants from the NICHD Neonatal Research Network. Pediatrics, 126(3), 443-456.
                  3. Davidson, L. M., & Berkelhamer, S. K. (2017). Bronchopulmonary dysplasia: Chronic lung disease of infancy and long-term pulmonary outcomes. Journal of Clinical Medicine, 6(4), 4.
                  4. Northway, W. H., Rosan, R. C., & Porter, D. Y. (1967). Pulmonary disease following respiratory therapy of hyaline-membrane disease: Bronchopulmonary dysplasia. The New England Journal of Medicine, 276(7), 357-368.
                  5. Baraldi, E., & Filippone, M. (2007). Chronic lung disease after premature birth. The New England Journal of Medicine, 357(19), 1946-1955.