Sinonim: bronşiyol,

Bronşlardan ayrılan uç dallarından her biri, soluk borucuğu. (Bkz; Bronş–iol)
Tıp terimleri sözlüğü
Akciğer ve akciğerle ilişkili organları ile ilgilenen bilim dalıdır. (Bkz; Pulmonoloji)
Sinonim: Bronkospazmolitik, Bronchospasmolytic, Bronchospasmolytikum, Bronchospasmolytika, Broncholytikum, Bronchodilatator.
Bronkospazmoliz olarak etki eden ilaç. (Bkz; Bronk-o-dilatör)![]()

Kaju, Güney Amerika’ya (Brezilya, Venezuela) özgü sumak ailesinden (Anacardiaceae) kaju ağacı Anacardium occidentale’nin çekirdekleridir ve şu anda tropik bölgelerde dünya çapında yetiştirilmektedir. Ağacın meyveleri çekirdekli meyvelere aittir.

İçeriği şunları içerir:
Sağlıklı bir atıştırmalık olarak.
Yemek pişirmek ve pişirmek için.
Tohumlar sağlığı geliştirici olarak kabul edilir ve hastalıkları ve obeziteyi önleyebilir.
Kalori değeri yüksek olduğu için kajular ölçülü tüketilmelidir.
Olası yan etkiler arasında alerjik reaksiyonlar yer alır. Antep fıstığı aittir ve çapraz alerji tipiktir.
Yatma pozisyonda nefes darlığı oluşurken, vücut dik durduğunda daha rahat nefes alınabilme durumudur. (Bkz; Orto–pne)
Ortopne, bir kişinin düz yatarken nefes almakta zorluk yaşadığı bir durumu tanımlamak için kullanılan tıbbi bir terimdir. Nefes darlığı ve kişi oturduğunda veya dik durduğunda rahatlayan nefessizlik hissi ile karakterizedir. “Ortopne” terimi Yunanca dik veya düz anlamına gelen “ortho” ve nefes anlamına gelen “pnea” kelimelerinden türetilmiştir.
Ortopne, düz yatarken nefes darlığı veya nefes almada zorluk hissidir ve oturmak veya ayağa kalkmakla rahatlar. Genellikle kardiyak ve pulmoner durumlarla, özellikle kalp yetmezliği ve pulmoner konjesyon ile ilişkilidir. Aşağıda ayrıntılı bir patofizyolojik açıklama yer almaktadır:
Kardiyak Nedenler:
Pulmoner Nedenler:
Diğer Katkıda Bulunan Faktörler:
Ortopnenin şiddeti, altta yatan duruma ve bireysel faktörlere bağlı olarak değişebilir. Bazı insanlar sadece hafif semptomlar yaşayabilirken, diğerleri düz yatarken nefes almakta ciddi zorluk çekebilir. Ortopne genellikle kişinin rahat bir uyku pozisyonu elde etmesi için gereken yastık sayısını ölçen ortopne indeksi kullanılarak değerlendirilir.
Ortopne, özellikle kalp yetmezliğinde kardiyopulmoner kompromisi yansıtan önemli bir semptomdur. Genellikle gece nefes darlığının daha şiddetli bir formu olan paroksismal nokturnal dispne (PND)den önce gelir. Altta yatan nedeni yönetmek (örn. kalp yetmezliği tedavisini optimize etmek) ortopneyi hafifletmenin anahtarıdır.
Ortopnenin tedavisi, semptomlara neden olan altta yatan durumun yönetilmesine odaklanır. Bu, kalp yetmezliğini kontrol etmek için ilaçları, akciğer hastalıkları için bronkodilatörleri veya obezite veya diğer katkıda bulunan faktörleri ele almak için yaşam tarzı değişikliklerini içerebilir. Vücudun üst kısmının yastıklarla yükseltilmesi veya uyurken uzanma koltuğu kullanılması da semptomların hafifletilmesine yardımcı olabilir.
Ortopne yaşayan bireylerin altta yatan nedeni belirlemek ve uygun tedaviyi almak için tıbbi yardım almaları önemlidir. Bir sağlık uzmanı, kalbi ve akciğerleri değerlendirmek ve tedavi kararlarını yönlendirmek için görüntüleme çalışmaları, solunum fonksiyon testleri veya ekokardiyogram gibi tanısal testler yapabilir.
Hipokrat (MÖ 460-370):
Galen (MS 129-216):
William Harvey (1578-1657):
Giovanni Battista Morgagni (1682-1771):
Jean-Baptiste Bouillaud (1796-1881):
Laennec’in Stetoskopu İcadı (1816):
1920’ler-1930’lar: Kalp Yetersizliği Anlayışındaki Gelişmeler:
Elektrokardiyografi (1920’ler):
Ekokardiyografi (1950s–1960s):
Pulmoner Fonksiyon Testi (1950’ler):
Kalp Yetersizliği Sınıflandırma Sistemleri (1970’ler-1980’ler):
Gelişmiş Görüntüleme (2000’ler):
Multimodal Tedavilere Odaklanma (2010’lar):
Tanı Kriterlerine Entegrasyon:
Sinonim: Takipne.
Tachypnea, genellikle sığ solunumla karakterize edilen anormal derecede hızlı bir solunum hızına işaret eder. Hiperventilasyon (hızlı, derin solunum) veya dispne (nefes darlığı hissi) gibi diğer solunum modellerinden farklıdır. Taşypnea genellikle artan oksijen ihtiyacı, bozulmuş oksijen temini veya diğer fizyolojik bozulmalar nedeniyle ortaya çıkar.
Taşipne ve Hiperventilasyon:
Taşipne ve Dispne:
Taşipne ve Hiperpne:
Klinik Değerlendirme:
Kan Gazı Analizi:
Görüntüleme:
Akciğer Fonksiyon Testleri:

Takipnenin tedavisi altta yatan nedene bağlıdır:
Oksijen Terapisi:
Tachypnea‘nın (hızlı, sığ solunum) hikayesi yüzyıllar süren tıbbi gözlem, bilimsel keşif ve klinik yenilikleri kapsar. Altta yatan fizyolojik ve patolojik durumların bir belirtisi olarak tanınması, solunum ve kardiyovasküler fizyolojinin anlaşılmasındaki ilerlemelerle birlikte gelişmiştir.
Hipokrat (MÖ 460-370): “Hayati Bir Belirti Olarak Nefes”
İbn Sina (MS 980–1037): Taşipnenin Tanı Uygulamasına Entegrasyonu
Andreas Vesalius (1514–1564): Akciğerlerin Anatomisi
William Harvey (1578–1657): Dolaşım ve Solunum
Leopold Auenbrugger (1722–1809): Tanı Aracı Olarak Perküsyon
Jean-Nicolas Corvisart (1755–1821): Akciğer Hastalığında Taşipnenin Konsolidasyonu
Johannes Müller (1801–1858): Solunum Mekaniği
Rene Laennec (1781–1826): Stetoskop Devrimi
1920’ler-1930’lar: Metabolizma ve Nefes Alma Arasındaki Bağlantıyı Anlamak
Arteriyel kan gazı (ABG) analizinin ortaya çıkışı, oksijen, karbondioksit ve pH seviyelerinin hassas bir şekilde ölçülmesini sağladı. Bu teknoloji, taşipnenin hiperkapni, hipoksi veya asit-baz bozukluklarını yansıtabileceğini doğruladı ve solunum ve sistemik rahatsızlıkların teşhisinde rolünü sağlamlaştırdı.
Tanım ve Terminoloji
“Sol akciğer alt toplardamarı” ifadesi, anatomik olarak vena pulmonalis sinistra inferior teriminin Türkçeleştirilmiş şeklidir. Bu damar, sol akciğerin alt lobunda oksijenlenmiş kanı kalbin sol atriyumuna (atrium sinistrum) taşıyan, dolayısıyla pulmoner dolaşımın venöz bileşenine ait olan bir yapıdır. Bu terim şu parçalardan oluşur:
Bu bağlamda vena pulmonalis sinistra inferior, sol akciğerin alt lobundan çıkan ve kalbin sol kulakçığına yönelen oksijenli kanı taşıyan bir damardır.
Anatomik Konum ve Yapısal Özellikler
İnsan vücudunda toplam dört adet pulmoner ven bulunur: sağ üst, sağ alt, sol üst ve sol alt pulmoner ven. Bu dört damar, her iki akciğerin loblarından oksijenlenmiş kanı sol atriyuma getirir. Bunlar:
Sol akciğer, iki loba sahiptir: lobus superior (üst lob) ve lobus inferior (alt lob). Sol alt lobdan gelen kan, segmental venöz dallar yoluyla birleşerek vena pulmonalis sinistra inferior adlı ana toplardamarı oluşturur. Bu damar daha sonra hilum pulmonis’ten çıkarak mediastenum üzerinden kalbin sol atriyumuna ulaşır.
Sol alt pulmoner ven, hilum pulmonisten geçerken bronşiyal yapıların alt kısmında ve pulmoner arterin posteriorunda (arkasında) yer alır. Pulmoner venlerin hilum içindeki yerleşimi şu şekilde tanımlanır:
Bu tipik yerleşim düzeni, “VAB” (vena–arteria–bronchus) akronimiyle akılda tutulabilir.
Fizyolojik Rol ve Kan Akışı
Vena pulmonalis sinistra inferior, sol akciğerin alt lobundan toplanan oksijenlenmiş kanı sol atriyuma iletir. Akciğerlerde gerçekleşen gaz değişimi sonrasında, alveollerden çıkan oksijen açısından zengin kan pulmoner venüller aracılığıyla segmental venlere, oradan da lobar venlere ve nihayetinde ana pulmoner venlere katılır.
Bu oksijenli kan, sol atriyuma ulaştıktan sonra mitral kapak aracılığıyla sol ventriküle geçer. Buradan da aort yoluyla tüm vücuda pompalanır. Dolayısıyla vena pulmonalis sinistra inferior, sol sistemik dolaşımın başlangıcındaki en kritik yapılardan biridir.
Histolojik Özellikler
Pulmoner venler histolojik olarak diğer sistemik venlerden bazı farklılıklar gösterir:
Bu histolojik yapı, düşük basınçlı fakat yüksek oksijen içeriğine sahip kanın düzgün taşınmasını kolaylaştırır.
Klinik Önemi
Embriyolojik Gelişim
Pulmoner venler, embriyonik gelişimde ilk olarak tek bir pulmoner venöz kök aracılığıyla sol atriyuma bağlanırlar. Zamanla bu kök dallanarak dört ayrı pulmoner vene dönüşür. Bu sürecin anormal seyretmesi, konjenital anomalilere neden olabilir. Sol alt pulmoner venin gelişimi, sol arka kardinal ven sisteminden bağımsız olarak pulmoner sinüslerden türemektedir.
Sol akciğer alt toplardamarı — yani vena pulmonalis sinistra inferior — anatomik literatürde yer alan dört ana pulmoner venden biridir. Bu damar, hem fonksiyonel olarak hem de tarihsel olarak büyük öneme sahip bir yapıdır. Ancak bu damarın ve genel olarak pulmoner venlerin keşif tarihi, insan vücudunun dolaşım sistemi hakkında yüzyıllar süren kavramsal dönüşümlerle iç içedir. Bu süreç; antik dönem yanlış anlamaları, Rönesans dönemi otopsi bulguları, mikroskopik keşifler ve modern anatomi atlaslarının gelişimiyle şekillenmiştir.
İlk sistematik anatomi bilgileri, Hipokrat (M.Ö. 5. yy) ve Galenos (M.S. 2. yy) gibi hekimlerin eserlerinde yer aldı. Ancak bu dönemde pulmoner dolaşımın ayrıntılarından söz edilmez.
Sol akciğer alt lobundan gelen venöz dönüşle ilgili özel bir farkındalık bu dönemde yoktu. Damarlar fonksiyonel kategorilere göre değil, anatomik görünüme göre adlandırılıyordu.
İbn Sina (980–1037) ve İbn Nefis (1213–1288), Galenos’un teorilerine eleştiriler getirerek pulmoner dolaşım hakkında daha gerçekçi görüşler sundular.
Bu dönemde mikroanatomik yöntemlerin gelişmesiyle birlikte akciğer lobları ve ilgili damarların sınıflandırılması yapılmaya başlandı.
Son yıllarda bu damar, sadece anatomik bir yapı değil, aynı zamanda çeşitli klinik uygulamalarda odak noktası haline gelmiştir:
Dolayısıyla “vena pulmonalis sinistra superior” ifadesi, “sol akciğerin üst kısmından gelen ve sol kulakçığa dökülen oksijenli kanı taşıyan toplardamar” anlamına gelir.
Sol akciğer üst toplardamarı, latince ifadesiyle vena pulmonalis sinistra superior, akciğerlerden oksijenlenmiş kanı toplayarak kalbin sol kulakçığına (atrium sinistrum) taşıyan dört ana pulmonal venadan biridir. Bu damar, yalnızca anatomik konumuyla değil, aynı zamanda histolojik yapısı, embriyolojik kökeni ve klinik önemiyle de ayrıntılı incelenmeyi hak eden bir yapıdır.
Sol akciğer üst toplardamarı, sol akciğerin üst lobundan (lobus superior pulmonis sinistri) ve kısmen de lingula adı verilen bölgesinden gelen oksijenlenmiş kanı toplar. Bu damar, hilum pulmonis düzeyinde (akciğerin vasküler ve bronşiyal yapılarının giriş-çıkış yaptığı anatomik bölge) oluşur. Buradan çıkarak mediastene yönelir ve kalbin sol atriyumuna açılır.
Komşuluk açısından değerlendirildiğinde:
Sol akciğer üst toplardamarı, hiluma girmeden önce genellikle 2-3 segmental venöz dalın birleşmesiyle oluşur. Bunlar çoğunlukla:
şeklinde dallanır. Bu segmental venler segmental bronş ve arterlerle birlikte segmentum bronchopulmonale olarak adlandırılan işlevsel ve anatomik alt birimlere hizmet ederler.
Pulmonal venler histolojik olarak ince tunika media‘ya sahiptirler ve bu yönüyle sistemik venöz yapılardan ayrılırlar. Endotel iç yüzeyi, düşük dirençli bir akışa olanak tanıyacak şekilde düzenlenmiştir. Damar çapı geniştir ve kalbe doğru yönelen sürekli bir kan akımı taşır.
Pulmonal venler embriyogenez sırasında sol atriyumun dorsal duvarından tomurcuklanarak gelişirler. Başlangıçta tek bir pulmonal ven söz konusudur. Bu yapı zamanla dört ana ven olacak şekilde dallanır ve sonunda her biri bir akciğer lobuna karşılık gelen damarları oluşturur. Sol akciğerin üst lobuna giden venöz drenaj da bu süreçte gelişir.
Sol akciğer üst toplardamarı, birçok klinik senaryoda önem arz eder:
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.