• Diyafram: Diyafram, torasik boşluğun tabanını ve karın boşluğunun tavanını oluşturan büyük, muskulotendinöz bir bölmedir. İşlevsel olarak, solunumun başlıca kasıdır.
    • İnspirasyon sırasında, kasılması torasik hacmi artırarak akciğerlere hava çeker; ekspirasyon sırasında, torasik hacmi azaltmak ve havayı dışarı atmak için gevşer. Kubbe şeklindeki yapısı, hem işlev hem de radyolojik değerlendirmede önemli bir özelliktir.
  • Kupula: Anatomi dilinde, “kupula” (Latince “küçük kupa” veya “kubbe” anlamına gelir) terimi, dışbükey, kubbe benzeri bir yüzeyi belirtmek için kullanılır. Diyafram bağlamında, özellikle göğüs radyografileri gibi görüntüleme çalışmalarında görülen yuvarlak, dışbükey üst yüzeyi ifade eder.
  • Dextra: “Dextra”, “sağ” anlamına gelen bir Latince sıfattır. Anatomik isimlendirmede, vücudun sağ tarafında bulunan veya bu tarafa ait olan yapıları belirtmek için kullanılır.

Bu nedenle, “diafragma cupula dextra” diyaframın sağ kubbesini ifade eder. Radyolojik ve klinik olarak, sağ kubbe genellikle soldan daha yüksektir; bu büyük ölçüde sağ hemidiyaframın hemen altında karaciğerin bulunmasından kaynaklanır ve karaciğeri yukarı doğru iter.


Anatomik Organizasyon ve Fonksiyonel Sonuçlar

  • Yapısal Organizasyon: Diyafram, her iki tarafta kubbe veya “kupula” olarak görünen iki ana bileşene ayrılmıştır. Kas liflerinin merkezi bir tendona doğru birleşmesi bu yuvarlak yapıları oluşturur. Görüntülemede kubbe iyi bir şekilde sınırlandırılmıştır; sağ kubbe (diyafram cupula dextra) karaciğerin kütle etkisi nedeniyle genellikle sola göre yüksekte görünür ().
  • Klinik ve Radyolojik Önem: Diyafram kubbelerinin göreceli yükseklikleri hem tanısal görüntülemede hem de klinik muayenede önemlidir. Yükselmiş bir kubbe, karaciğerin pozisyonu nedeniyle sağda normal bir varyant olabilir; ancak, tek taraflı yükselme (veya depresyon) diyafram felci, evantrasyon veya subdiyafram patolojisi gibi patolojileri de gösterebilir (). “Sol diyafram kubbesi” bağlamında, radyografilerdeki daha düşük konumu normal kabul edilir ancak diyafram disfonksiyonuna neden olan durumlarla ilişkili olarak da değerlendirilebilir.
  • Embriyolojik Hususlar: Rutin açıklamalarda her zaman odak noktası olmasa da, diyafram birkaç embriyolojik bileşenden (septum transversum, pleuroperitoneal membranlar, özofagusun mezenterisi ve lateral vücut duvarından gelen kaslı büyümeler dahil) gelişir ve bunlar toplu olarak nihai kubbe şeklindeki yapısına katkıda bulunur. Farklı gelişimsel köken, sağ ve sol kubbelerin morfolojisindeki ve pozisyonel ilişkilerindeki ince farklılıkları açıklayabilir.


Keşif

Antik Katkılar

Hipokrat (MÖ 460 – MÖ 370):
Genellikle “Tıbbın Babası” olarak kabul edilen Hipokrat, insan anatomisinin sistematik olarak incelenmesi için erken bir temel oluşturmuştur. Mevcut yazıları diyaframın ayrıntılı açıklamalarını sunmasa da, gözlemleri ve tıbba yönelik metodolojik yaklaşımı daha sonraki anatomik araştırmalar için kritik bir ivme sağlamıştır. Deneysel gözlem ve mantıksal akıl yürütme ile karakterize edilen çalışması, sonraki nesillere insan fizyolojisinin keşfinde rehberlik edecek ilkeleri oluşturmuştur.

Aristoteles (MÖ 384–322):
Bir filozof ve bilgin olan Aristoteles, insan vücudunun çeşitli organlarını tanımlayarak erken anatomik söyleme katkıda bulunmuştur. Yaklaşımı ağırlıklı olarak felsefiydi ve genellikle organların kesin anatomik konfigürasyonundan ziyade amacını (telos) ve işlevini vurguluyordu. Diyafram durumunda, Aristoteles’in çalışması ayrıntılı morfolojik analize girmedi; bunun yerine, doğal felsefesi bağlamında organ işlevine ilişkin daha geniş, daha teorik bir bakış açısını yansıttı.

Orta Çağ’dan Rönesans’a

Orta Çağ’ı kapsayan dönemde, anatomik çalışmalar büyük ölçüde klasik otoritelerden etkilenmişti ve insan vücudunun diseksiyonu kültürel ve dini normlar tarafından ciddi şekilde kısıtlanmıştı. Sonuç olarak, diyafram da dahil olmak üzere ayrıntılı anatomik bilgi sınırlıydı ve genellikle doğrudan insan gözleminden ziyade hayvan çalışmalarına dayanıyordu.

Galen (MS 129 – MS 200/216):
Galen, kapsamlı hayvan deneyleri insan anatomisinin anlaşılmasını büyük ölçüde etkileyen Roma İmparatorluğu’nun önde gelen bir doktoruydu. Diyafram hakkındaki açıklamaları, diyaframın kaslı yapısını ve solunumdaki temel rolünü vurguladı. Ancak Galen’in çalışması, hayvan modellerine güvenerek kısıtlandı ve anatomik iddiaları -zamanı için yenilikçi olsa da- yüzyıllar boyunca büyük ölçüde sorgulanmadan kaldı. Orta Çağ’ın sonlarında insan diseksiyonlarının yasaklanması, diyafram hakkındaki görüşleri de dahil olmak üzere Galenci doktrinin uzun bir süre tıbbi öğretiye hakim olmasını sağladı.

Rönesans ve Ötesi

Rönesans’ın gelişi, anatomik araştırmada önemli bir değişimi müjdeledi. İnsan diseksiyonuna ilişkin kısıtlamaların kademeli olarak gevşetilmesi ve deneysel gözleme yeniden vurgu yapılmasıyla, akademisyenler uzun süredir var olan Galenci doktrinlere meydan okumaya başladı.

Andreas Vesalius (1514–1564):
Vesalius’un çığır açan eseri De humani corporis fabrica‘nın (1543) yayımlanması, anatomi tarihinde bir dönüm noktası oldu. Vesalius, sistematik insan diseksiyonuna dayalı olarak insan diyaframının ilk doğru ve ayrıntılı açıklamalarından birini sağladı. Çalışmaları, özellikle hayvan modellerinden türetilenler olmak üzere, Galenik anatomiden miras alınan çok sayıda yanlış anlamayı düzeltmesi bakımından devrim niteliğindeydi. Vesalius, diyaframın yapısını ve işlevini doğrudan gözlemleyerek ve belgelendirerek, yalnızca bu kritik solunum kasının anatomik anlayışını geliştirmekle kalmadı, aynı zamanda anatomik araştırmalar için yeni standartlar da belirledi.

William Harvey (1578–1657):
Harvey, ağırlıklı olarak kan dolaşımıyla ilgili çığır açan keşifleriyle kutlansa da, katkıları solunum sisteminin daha iyi anlaşılmasına da uzandı. Harvey’in diyaframın mekaniğine yönelik araştırmaları, akciğer ventilasyonunu kolaylaştırmadaki rolü bağlamında, etkili solunumu sürdürmede koordineli kas aktivitesinin önemini vurguladı. Birincil odak noktası kardiyovasküler sistem olmasına rağmen, diyafram ile dolaşım sistemi arasındaki işlevsel etkileşime ilişkin içgörüleri, diyaframın genel fizyolojideki önemini daha da belirginleştirmeye yardımcı oldu.



İleri Okuma
  • Standring, S. (2016). Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice (41st ed.). Elsevier Health Sciences.
  • Moore, K. L., Dalley, A. F., & Agur, A. M. R. (2013). Clinically Oriented Anatomy (7th ed.). Wolters Kluwer Health/Lippincott Williams & Wilkins.
  • Seidel, H. M., Ball, J. W., Dains, J. E., Flynn, J. A., Solomon, B. S., & Stewart, G. W. (2015). Mosby’s Guide to Physical Examination (8th ed.). Mosby.
  • Bains, K. N. S., Kashyap, S., & Lappin, S. L. (2023). Anatomy, Thorax, Diaphragm. StatPearls Publishing.
  • Shahid, Z., & Burns, B. (2023). Anatomy, Abdomen and Pelvis: Diaphragm. StatPearls Publishing.
  • Gorman, N. (2023). Diaphragm: Location, Anatomy, Innervation and Function. Kenhub.
  • IMAIOS. (2025). Left Hemidiaphragm. Retrieved from IMAIOS e-Anatomy.
  • Hacking, C., Campos, A., AIT MOUHEB, T., et al. (2024). Diaphragm. Radiopaedia.org. https://doi.org/10.53347/rID-5764
  • O’Malley, C. D. (2009). Andreas Vesalius of Brussels, 1514–1564. University of California Press.
  • Temkin, O. (1973). Galenism: Rise and Decline of a Medical Philosophy. Cornell University Press.
  • Harvey, W. (1963). The Works of William Harvey on the Circulation of the Blood (Reprint ed.). Harvard University Press.
  • Radiopaedia.org. (2024). Diaphragm. https://doi.org/10.53347/rID-5764

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.