Dys-: “Kötü” veya “zor” anlamına gelen Yunanca bir önek.
Lexia: Yunanca “λέξις” (lexis) kelimesinden türetilmiştir ve “kelime” veya “konuşma” anlamına gelir.
“Disleksi” normal zekaya rağmen okuma güçlüğü ile tanımlanan bir öğrenme bozukluğudur. Disleksi, kelimeleri tanımada, kelimelerin anlamlarını çözmede ve hecelemede zorluklar içerir ve sıklıkla okuduğunu anlama ve yavaş okuma hızı ile ilgili sorunlara yol açar.
- Disleksi yaşam boyu öğrenme bozukluğudur ancak uygun destek ve müdahale ile disleksili bireyler akademik başarıya ulaşabilir ve tüm potansiyellerine ulaşabilirler.
- Disleksi tüm sosyoekonomik kökenden, etnik kökenden ve kültürden bireyleri etkiler. Nüfusun yaklaşık %10-20’sini etkilediği tahmin edilmektedir.
- Disleksi düşük zeka veya zayıf motivasyondan kaynaklanmaz. Dil işleme güçlükleriyle ilişkili spesifik bir öğrenme bozukluğudur.
- Disleksik bireyler genellikle görsel-mekansal beceriler, yaratıcılık ve problem çözme gibi diğer alanlarda da güçlü yanlara sahiptir. Bu güçlü yönler öğrenmelerini ve başarılarını desteklemek için kullanılabilir.
- Disleksili bireyleri desteklemek ve potansiyellerini en üst düzeye çıkarmak için erken teşhis ve müdahale çok önemlidir. Erken müdahale, okuma güçlüklerinin daha şiddetli hale gelmesini önlemeye yardımcı olabilir.
Disleksinin Özellikleri
Okuma Zorlukları: Doğru ve/veya akıcı kelime tanımada sorun.
Kod Çözme: Kelimeleri oluşturan seslere ayrıştırma yeteneği de dahil olmak üzere fonolojik farkındalıkta zorluk.
Heceleme Zorlukları: Disleksikler sıklıkla hecelemede zorluk çekerler, bu da kelime tanıma ve kod çözmede yaşadıkları zorluklara bağlıdır.
Okuduğunu Anlama: Okuma akıcılığının bozulması, metni anlamada sorunlara yol açabilir.
Nedenler
Genetik Faktörler: Disleksi sıklıkla ailelerde görülür.
Nörobiyolojik Faktörler: Beyin anatomisi ve aktivitesindeki, özellikle de dil işlemeden sorumlu alanlardaki farklılıklar.
Teşhis
Değerlendirme Testleri: Okuma, yazım, görme ve dil yeteneği testlerini içerir.
Profesyonel Değerlendirme: Tipik olarak eğitim psikologları, nöropsikologlar veya okuma uzmanları tarafından kapsamlı bir değerlendirme yoluyla teşhis edilir.
Tedavi ve Yönetim
Eğitimsel Müdahaleler: Özel öğretim teknikleri ve stratejileri.
Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP): Okullarda özel eğitim hizmetleri.
Teknolojik Yardımlar: Metinden konuşmaya ve konuşmayı metne dönüştürme programları.
Özel Ders ve Terapi: Okuma ve yazma becerilerini geliştirmeye odaklanmıştır.
Tarih
Okuma ve dil işlemede zorlukla karakterize edilen bir öğrenme bozukluğu olan disleksi, tarih boyunca tanınmış ve tanımlanmıştır. Spesifik “disleksi” terimi 19. yüzyılın sonlarına kadar icat edilmemiş olsa da, bu durumla ilgili zorluklar yüzyıllardır gözlemlenmektedir.
Antik ve Orta Çağ Hesapları
Disleksinin ilk tanımlarına eski tıbbi metinlerde rastlamak mümkündür. 16. yüzyılda Alman doktor Johannes Hartung, okuma ve yazmada zorluk yaşayan bireyleri ayrıntılı gözlemleyerek onların kod çözme ve hecelemedeki zorluklarını vurguladı.
20. Yüzyılın Başları: Özel Bir Öğrenme Bozukluğu Olarak Disleksinin Ortaya Çıkışı
20. yüzyılın başlarında, Alman psikiyatrist Rudolf Berlin ve Avusturyalı göz doktoru Alfred Saudek’in “doğuştan kelime körlüğü” kavramını önermesiyle disleksinin anlaşılmasında önemli ilerlemelere tanık olundu.
Dislekside Görsel İşleme Eksikliğinin Keşfi
20. yüzyılın ortalarında, Amerikalı psikolog Samuel T. Orton ve İngiliz göz doktoru Donald Broadbent tarafından yapılan çığır açan araştırma, görsel işleme eksikliklerini disleksinin önemli bir özelliği olarak tanımladı. Bu keşif, bozukluğun altında yatan mekanizmaları anlamanın temelini attı.
Kanıta Dayalı Müdahalelerin Geliştirilmesi
Disleksideki görsel işleme eksikliklerinin tanınmasının ardından araştırmacılar, bu zorluklara çözüm bulmak için kanıta dayalı müdahaleler geliştirmeye başladı. 1960’lı yıllarda okuma öğretiminde çoklu duyumsal bir yaklaşım olan Orton-Gillingham geliştirildi ve günümüzde hala yaygın olarak kullanılmaktadır.
Artan Farkındalık ve Tanınma
20. yüzyıl boyunca ve 21. yüzyıla gelindiğinde disleksi farkındalığı önemli ölçüde arttı ve bu bozukluk artık yaygın bir öğrenme güçlüğü olarak kabul ediliyor. Disleksik bireyleri desteklemek için erken teşhis ve müdahale giderek daha önemli hale geldi.
Teknoloji ve Araştırmadaki Gelişmeler
Teknolojideki son gelişmeler, disleksinin altında yatan beyin mekanizmalarını anlamak ve kişiselleştirilmiş müdahaleler geliştirmek için yeni araçlar sağlamıştır. FMRI ve EEG gibi nörogörüntüleme teknikleri, okuma görevleri sırasında beyin aktivitesinin görselleştirilmesine olanak tanır.
Araştırma aynı zamanda disleksi riski taşıyan bireyleri belirlemek ve müdahalelerin etkinliğini izlemek için genetik ve nörogörüntüleme belirteçlerinin potansiyelini de araştırıyor.
Kaynak
- Shaywitz, S. E., & Shaywitz, B. A. (2005). “Dyslexia (specific reading disability).” Biological Psychiatry, 57(11), 1301-1309.
- Peterson, R. L., & Pennington, B. F. (2012). “Developmental dyslexia.” The Lancet, 379(9830), 1997-2007.




