Bir enerji içeceği tüketmenin cinsel performansı artırıp artırmayacağı, özellikle bu alanda daha iyi performans ve memnuniyet arayanlar için merak uyandıran bir sorudur. Ancak cevabı basit değildir, çünkü bu içeceklerin cinsel işlev üzerindeki etkileri birden fazla faktöre bağlıdır. Enerji içeceklerinin ana bileşenlerinden kafein, teorik olarak bazı olumlu katkılar sağlayabilir; öte yandan fazla tüketimi veya diğer bileşenler istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
Kafein ve Cinsel Fonksiyon
Enerji içeceklerinin etkinliğinin büyük kısmı, içerdikleri kafeinden kaynaklanır. Kafein merkezi sinir sistemini uyaran, yorgunluğu azaltan ve uyanıklığı artıran bir bileşiktir. Bu uyarıcı etkiler sayesinde kişi kendini daha enerjik ve zinde hissedebilir, bu da cinsel isteği dolaylı olarak artırabilir. Dahası, kafein kan dolaşımını hızlandırabilir ve kan damarlarını genişletebilir; özellikle penisteki düz kasların gevşemesi ve artan kan akışı ereksiyon oluşumunu kolaylaştıran önemli bir faktördür. Nitekim kafeinin, penisteki damarları genişleten cGMP adlı molekülün seviyesini artırabildiği ve böylece erektil fonksiyonu desteklediği deneysel çalışmalarda gösterilmiştir. Ayrıca bazı araştırmalar, kafeinin hormonal açıdan da etkili olabileceğini ortaya koymuştur. Örneğin, kafein alımının erkeklerde testosteron seviyelerini bir ölçüye kadar yükselttiği, bunun da libidoyu olumlu etkileyebileceği öne sürülmüştür.
Kafeinin erektil disfonksiyon (ED) üzerindeki potansiyel etkileri de bilim insanlarının dikkatini çekmiştir. Bir ulusal epidemiyolojik çalışmada, günde yaklaşık 170–375 mg kafein tüketen (yaklaşık 2-3 fincan kahve eşdeğeri) erkeklerin ED yaşama olasılığının kafein tüketmeyenlere göre belirgin ölçüde daha düşük olduğu saptanmıştır. Bu koruyucu etkinin kilolu veya hipertansif erkeklerde de gözlendiği, ancak diyabetik erkeklerde görülmediği bildirilmiştir. Benzer şekilde, başka bir araştırmada günde 1-2 fincan kahve tüketen erkeklerin ED yaşama riskinin, hiç kahve içmeyenlere kıyasla %42 daha düşük olduğu rapor edilmiştir. Bu bulgular, orta düzeyde kafein tüketiminin damar sağlığı ve ereksiyon kapasitesi üzerinde olumlu etkiler yapabileceğine işaret etmektedir. Ancak “daha fazlası daha iyidir” mantığı burada geçerli değildir; belli bir miktarın üzerinde kafein alımının ek fayda sağlamadığı görülmüştür.
Öte yandan, kafein sihirli bir çözüm değildir ve yüksek dozlarda beklenenin tersine olumsuz etkiler doğurabilir. Günde dört fincan kahveden (yaklaşık 400 mg kafein) fazlasını düzenli tüketmek, hassas kişilerde anksiyete (kaygı), sinirlilik, uykusuzluk ve kalp çarpıntısı gibi sorunlara yol açabilir, bu da hem fiziksel hem psikolojik olarak cinsel performansı baltalayabilir. Aşırı kafein alımı aynı zamanda idrar söktürücü etkiyle vücudu susuz bırakabilir; dehidrasyon, kan hacmini ve dolaşımı azaltarak penise giden kan akımını düşürebilir ve ereksiyon kalitesini olumsuz etkileyebilir. Özellikle zaten yüksek tansiyon veya kalp hastalığı gibi damar sağlığını etkileyen rahatsızlıkları olan kişilerde, ölçüsüz kafein kullanımı bu sorunları derinleştirebilir. Kafeinin kısa vadede verdiği enerji ve uyanıklık hissinin ertesi gün yorgunluk veya uyku sorunlarıyla geri dönebileceğini de unutmamak gerekir. Düzenli ve yüksek doz kafein tüketimi, bu maddeden bir bağımlılık geliştirilmesine de yol açabilir; kafeini aniden kesenlerde baş ağrısı, halsizlik, irritabilite gibi yoksunluk belirtileri görülebilir. Tüm bu etkiler dolaylı da olsa cinsel isteği ve performansı sekteye uğratabilir.
Özetle, kafeinin olumlu etkileri en çok düşük-ilâ-orta miktarlarda alındığında ortaya çıkmakta, aşırıya kaçıldığında ise faydadan çok zarar getirebilmektedir. Bilimsel veriler de bu konuda tam bir görüş birliğine varmış değil: Yakın zamanda yapılan bir meta-analiz, genel olarak kahve tüketimi ile ED riski arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamadığını bildirmiştir. Bazı çalışmalar kafein lehine sonuçlar verirken bazılarının nötr kalması, bireysel farklılıklar ve yaşam tarzı gibi etkenlerin önemini vurgulamaktadır.

Enerji İçeceklerindeki Diğer Bileşenler
Kafeinin yanı sıra, enerji içeceklerinde bulunan diğer içerikler de cinsel sağlık üzerinde rol oynayabilir – olumlu ya da olumsuz. Bu ürünlerde sıkça rastlanan bileşenlerin bazıları ve olası etkileri şu şekildedir:
- Taurin: Bir amino asit türevi olan taurin, enerji içeceklerinde kafeine eşlik eden başlıca maddelerdendir. Taurinin fiziksel performansı ve dayanıklılığı artırdığı iddia edilir; kalp kası ve sinir sistemi üzerinde destekleyici etkileri vardır. Ancak cinsel fonksiyon üzerinde belirgin bir faydası bilimsel olarak kanıtlanmış değildir. Enerji içeceğine eklenmesi, daha çok genel uyanıklık ve konsantrasyon etkisini desteklemek içindir. Dolayısıyla tek başına cinsel gücü artırdığı söylenemez.
- Guarana: Güney Amerika kökenli guarana bitkisinin tohumu, doğal bir kafein kaynağıdır. Enerji içeceklerinde guarana özü bulunması, içeceğin toplam kafein içeriğini artırarak uyarıcı etkisini pekiştirir. Guarana, kahveden daha yüksek oranda kafein içerdiği için “bitkisel” adı altında aslında vücuda fazladan kafein yüklemiş olur. Bu ekstraktın doğrudan cinsel gücü artırdığı yönünde özel bir etki raporlanmamıştır; etkisi kafein sayesinde ortaya çıkar. Bu nedenle guaranalı bir enerji içeceği, standart bir kafeinli içeceğe kıyasla vücutta daha güçlü uyarılma ve kısa süreli enerji artışı yaratabilir, fakat bu etki cinsel performansa otomatik olarak yansımaz.
- Ginseng: Bazı enerji içecekleri, Doğu tıbbında yüzyıllardır kullanılan ginseng bitkisini de içerir. Ginseng özellikle afrodizyak özelliğiyle tanınmıştır ve modern araştırmalarda da cinsel fonksiyona olumlu etkileri olabileceği gösterilmiştir. Özellikle Kore kırmızı ginsengi (Panax ginseng), hafif ve orta dereceli ED tedavisinde umut vadeden bitkisel desteklerden biri olarak görülmektedir. 2018 tarihli kapsamlı bir çalışma, panax ginseng kullanımının erektil fonksiyonu iyileştirmede plaseboya kıyasla anlamlı derecede etkili olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle, ginseng içeren takviyeler veya içecekler bazı kişilerde cinsel performansı artırmaya yardımcı olabilir. Yine de ginsengin etkileri kişiden kişiye değişebilir ve enerji içeceğindeki görece düşük miktarlarının ne derece fayda sağladığı net değildir.
- Şeker ve yapay tatlandırıcılar: Pek çok enerji içeceği yüksek miktarda şeker içerirken, “şekersiz” versiyonlar ise yapay tatlandırıcılarla hazırlanır. Her iki durumda da bu tatlandırıcı içerikler masum olmayabilir. Şeker yüklü içeceklerin yüksek kalorisi ve rafine karbonhidrat içeriği, uzun vadede metabolik bozukluklara ve insülin direncine zemin hazırlayabilir; bu da vücutta kronik inflamasyonu artırıp damar yapısına zarar vererek cinsel fonksiyonu bozabilir. Aşırı şeker tüketimi, kilo alımı ve diyabet riskini yükselttiği için dolaylı olarak ED riskini de artırır. Yapay tatlandırıcılar ise kalori getirmeseler dahi vücut üzerinde farklı olumsuz etkilere sahip olabilir. Bazı araştırmalar yapay tatlandırıcıların bağırsak florasını ve hormonal sinyal sistemlerini bozabileceğini, vücutta en az şeker kadar inflamatuvar tepkilere yol açabileceğini öne sürüyor. Nitekim işlenmiş gıdalar, aşırı şeker veya tatlandırıcı içeren içecekler ve abur cuburların damar sağlığını bozarak ve hormon dengesini etkileyerek ED’yi kötüleştirebildiği rapor edilmiştir. Sonuç olarak, enerji içeceğinden alınan geçici tatlı enerji patlaması, uzun vadede damarları yıpratıp cinsel sağlığa zarar verebilir.
- Vitamin ve diğer ekler: Enerji içecekleri genellikle B grubu vitaminleri (B3, B6, B12 vb.) ve bazı mineralleri de içerir. Bu vitaminler vücudun enerji metabolizmasına katkıda bulunur ve yorgunluk hissini azaltmaya yardımcı olabilir. Örneğin B3 vitamini (niasin) yüksek dozda alındığında kan damarlarını genişletip “niasin flush” denilen bir etkiyle yüzeysel kızarıklık yapabilir; teorik olarak bu vazodilatasyon cinsel organlara giden kan akımını da artırabilir. Ancak enerji içeceklerindeki vitamin dozları genellikle güvenli sınırlarda olup doğrudan bir afrodizyak etki yaratmaz. Yani vitamin ve mineraller, eksikliği halinde genel sağlığı (dolayısıyla cinsel sağlığı) olumsuz etkileyebilecek besin öğeleridir, fakat bir enerji içeceği içip aniden cinsel gücünüzün artmasını sağlayacak mucizevi bileşenler değillerdir.
Bireysel Farklılıklar ve Belirsizliğini Koruyan İlişki
Enerji içeceği tüketimi ile cinsel performans arasındaki ilişki net olmaktan uzaktır. Kimi insanlar için kafeinli bir içeceğin ardından gelen enerji artışı ve uyanıklık hali, kendilerini cinsel olarak daha istekli veya kendine güvenli hissetmelerine yardımcı olabilir. Özellikle fiziksel veya zihinsel yorgunluk yaşayan bir kişi, enerji içeceğiyle kısa süreli de olsa bir canlanma hissederek cinsel aktiviteye daha hazır hale gelebilir. Bazı kullanıcılar, enerji içeceği sonrasında kalp atışlarının hızlanması ve adrenalin benzeri etkiler nedeniyle cinsel uyarılmalarının arttığını öne sürmektedir. Hatta anekdot olarak, özellikle egzersiz öncesi alınan kafein desteğinin hem spor performansını hem de cinsel performansı olumlu etkilediğini söyleyenler vardır.
Öte yandan, aynı içecek başka kişilerde farklı sonuçlar verebilir. Uyarılma eşiği düşük veya kafeine duyarlı bireylerde, enerji içeceği tüketimi ellerde titreme, çarpıntı, huzursuzluk gibi rahatsız edici etkiler doğurabilir. Bu durum, tam tersine performansa odaklanmayı zorlaştırarak cinsel isteği kaçırabilir veya ereksiyon problemlerine katkıda bulunabilir. Bazı kişilerde ise enerji içeceği hiçbir belirgin etki göstermez; yani ne pozitif ne negatif anlamda bir değişiklik yaratmaz. Bu farklılıklar; kişinin yaşına, genel sağlık durumuna, kafein toleransına, psikolojik durumuna ve o anki beklentilerine bağlı olabilir. Örneğin, düzenli kahve/çay tüketen ve kafeine alışkın bir bünyede bir kutu enerji içeceğinin marjinal bir etkisi olurken, kafein kullanmayan birinde aynı miktar belirgin bir etki (iyi ya da kötü) oluşturabilir.
Bilimsel çalışmalar da sonuçların neden bu kadar değişken olabileceğine dair ipuçları veriyor. Farklı araştırmalar arasındaki çelişkili bulgular, yöntemsel farklılıklardan ve bireysel biyolojik değişkenlikten kaynaklanabilir. Örneğin bazı çalışmalarda katılımcıların yaşam tarzı (sigara-alkol kullanımı, obezite, egzersiz alışkanlığı gibi) ve genel sağlık profili kafeinin etkilerini maskeler veya abartır şekilde değişkenlik katmıştır. Kafein metabolizması genetik olarak kişiden kişiye değişir; kimileri kafeini hızla vücuttan atarken, kimilerinde etkisi daha uzun sürer. Bu da kafeinin cinsel işlev üzerindeki etkisinin standart bir çizgide olmamasına yol açar. Kısacası enerji içeceğinin cinsel gücü artırıp artırmayacağı sorusunun yanıtı, kişisel faktörlere ve o anki koşullara bağlı olarak değişebilir.
Mevcut sınırlı bilimsel kanıtlar, enerji içeceğinin cinsel yaşama etkileri konusunda kesin bir hüküm vermemektedir. 2024 yılında yayınlanan bir derleme, eldeki verilerin kafein alımı ile ED riski arasında anlamlı bir bağ kuramadığını, ancak çalışma sayısının az olması nedeniyle nihai bir sonuca varılamadığını belirtmiştir. Bu nedenle, enerji içeceklerinin cinsel fonksiyon üzerindeki etkilerini abartmak da tamamen yok saymak da doğru olmaz; temkinli bir iyimserlik belki de en sağlıklı yaklaşım olacaktır.
Tarihsel Perspektif: Cinsel Gücü Artırmak İçin Kullanılan Maddeler
İnsanlar yalnızca modern enerji içecekleriyle değil, tarih boyunca türlü maddeyle cinsel güç ve performanslarını artırmaya çalışmışlardır. Libido ve cinsel performansı yükselteceğine inanılan yiyecek, içecek veya kimyasallar hemen her kültürde karşımıza çıkar. Örneğin, alkollü içecekler asırlardır bir cesaret verici ve arzu artırıcı olarak ün kazanmıştır. 18. yüzyılın ünlü çapkını Casanova’nın her sabah kahvaltıda düzinelerce istiridye yediği rivayet edilir; Çin tıbbında ginseng ve çeşitli hayvan organları erkeklik gücünü artırmak için kullanılmıştır Orta Çağ Avrupa’sında baharatlar (mesela safran, tarçın) ve bal gibi gıdalar, cinsel isteği körükleyen afrodizyaklar olarak tüketilirdi. Yunan mitolojisinden adını alan afrodizyak kavramı, insanlığın cinsel kuvveti artıran iksir arayışının ne kadar eskiye dayandığını gösterir. Peki bu maddeler gerçekten işe yarıyor muydu?
Tarihsel kayıtlarda adı geçen afrodizyakların bir kısmı modern bilim tarafından mercek altına alınmıştır. Sonuçlar genel olarak hayal kırıklığı yaratacak cinstendir: Birçok bitki, baharat ya da hayvansal ürünün cinsel isteği veya performansı artırdığına dair güçlü bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Çoğu durumda pozitif etkiler, kullanıcıların inanç ve beklentilerinden kaynaklanan bir plasebo etkisi ile açıklanabilir. Örneğin, asırlardır “doğal Viagra” denilen yohimbin adlı ağacın kabuğundan elde edilen madde, günümüzde ilaç olarak kullanılsa da etkileri sınırlı kalmıştır; yüksek dozda ciddi yan etkileri olduğundan kontrollü kullanılması gerekir. Keza efsanelere konu olan İspanyol sineği (Spanish fly) gibi maddeler, gerçekte zehirli bileşikler içerip ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Bu nedenle modern tıp, afrodizyak olduğu iddia edilen ürünlere şüpheyle yaklaşmakta ve önceliği kanıtlanmış güvenli tedavilere vermektedir.
Özellikle alkol ve bazı uyuşturucular, cinsel güç üzerindeki etkileri bakımından dikkat çekicidir. Alkol, az miktarda alındığında merkezi sinir sistemini baskılayarak utangaçlığı azaltabilir ve arzuyu biraz yükseltebilir; bu yüzden “sosyal cesaret” verdiği düşünülerek seks öncesi tüketildiği çok olmuştur. Nitekim yüzyıllardır insanlar alkolü cinsel istek ve performansı artıran bir araç olarak görmüştür. Ancak bilimsel araştırmalar, alkolün cinsel işlev bozukluklarına yol açan birçok zararlı etkisini belgelemektedir. Düşük dozların ötesine geçildiğinde alkol, erkeklerde sertleşme kalitesini ve boşalma kontrolünü azaltır; uzun süreli aşırı alkol kullanımı ise neredeyse tüm cinsel fonksiyonları olumsuz etkiler, hormon dengesini bozar ve kalıcı ED’ye neden olabilir. Alkol bağımlılığı olan erkek ve kadınlarda, cinsel isteksizlikten orgazm sorunlarına dek çeşitli problemler, alkol almayanlara kıyasla çok daha yaygındır. Tütün kullanımı da benzer biçimde, geçmişte sosyalleşmenin parçası olsa da cinsel performansı kötü etkiler: Nikotinin damar büzücü etkisi, penise giden kan akımını azaltır ve sigara içen erkeklerde ED görülme oranı belirgin şekilde artmıştır.
Uyuşturucu maddeler cephesinde de ilk başta uyarıcı veya keyif verici etkileriyle cinselliği olumlu etkilediği sanılan birçok örnek vardır. Kokain ve amfetamin gibi uyarıcılar, beyinde dopamin seviyesini artırarak kullanımın ilk evrelerinde cinsel isteği ve hazzı yükseltebilir. Hatta kokainin düşük dozlarda erkeklerde geçici olarak cinsel performansı artırdığı raporları mevcuttur. Fakat bu etki sürdürülebilir değildir; düzenli ve uzun süreli kokain kullanımı, zamanla hem kadınlarda hem erkeklerde cinsel isteği düşürür, sertleşme ve orgazm zorluklarına yol açar. Yapılan çalışmalarda uzun süreli kokain kullanan erkeklerin %66 gibi yüksek bir oranının ereksiyon sorunları yaşadığı bildirilmektedir. Uyarıcı madde etkisiyle artan cinsel dürtüler, aynı zamanda riskli cinsel davranışlara da yol açabilir; madde etkisindeyken korunmasız veya sıradışı cinsel eylemlere yönelme olasılığı artar. Opiyatlar (afyon türevleri, morfin, eroin gibi) ise tam tersi etkiyle, merkezi sinir sistemini baskılayarak cinsel isteği ve performansı belirgin biçimde azaltır. Özellikle kronik eroin kullanımı, erkeklerde testosteron seviyelerini düşürerek libido kaybına ve şiddetli ED’ye neden olur. Kısa vadede opiyatlar orgazm geciktirici etkileriyle cinsel ilişki süresini uzatıyor izlenimi verse de, uzun vadede cinsel fonksiyon neredeyse tamamen bozulabilir. Esrar (kenevir) kullanımıyla ilgili veriler ise karışık olmakla beraber, çoğunlukla yüksek dozlarda erkeklerde testosteron seviyesini düşürdüğü ve sperm kalitesini bozduğu, dolayısıyla cinsel sağlığa zararlı olabileceği yönündedir. Bazı kullanıcılar esrarın gevşetici etkisiyle cinsellikte haz alımını artırdığını iddia etse de, ağır esrar tüketiminin ereksiyon problemlerine ve orgazm güçlüğüne katkıda bulunduğu gösterilmiştir.
Tarihsel örneklerden anlaşılacağı üzere, cinsel gücü artırma arayışı insanın doğasında var olan ve kültürden kültüre çeşitlenen bir tema olmuştur. Günümüzde modern tıp ve farmakoloji sayesinde, bu amaçla kullanılan maddelerin gerçek etkilerini ve yan etkilerini daha iyi biliyoruz. Genel bir sonuç çıkarmak gerekirse: Performans artırdığı düşünülen maddelerin bir kısmı hiçbir gerçek etkiye sahip değildir, bir kısmı ise belki kısmi fayda sağlasa da beraberinde ciddi yan etkiler ve sağlık riskleri getirmektedir. Örneğin, ginseng veya epimedyum (keçi otlu bitki) gibi doğal ürünlerin kontrollü ve sınırlı faydaları olabilir, ancak bunlar bile herkes için işe yaramaz ve yüksek dozları zararlı olabilir. Öte yandan, ilaç niteliğindeki maddeler (örneğin reçeteli ED ilaçları) dahi yanlış kullanıldığında tehlikeli olabilmektedir. Dolayısıyla, cinsel performansı artırmak uğruna her yolu mübah görmek yerine, bilimsel olarak kanıtlanmış ve güvenli yöntemlere başvurmak en akılcı yoldur.
Sonuç ve Öneriler
Enerji içeceği tüketiminin cinsel güç üzerindeki etkileri konusunda siyah-beyaz bir yargıya varmak zordur. Kafein içeriği sayesinde kısa süreli bir tetiklenme ve dolaşım artışı yaratabileceği, bunun da ereksiyon veya cinsel istek üzerinde küçük olumlu etkiler sağlayabileceği düşünülmektedir. Orta düzeyde kafein tüketiminin (günde birkaç fincan kahve/enerji içeceği) bazı erkeklerde ED riskini düşürdüğünü öne süren çalışmalar bu görüşü destekler niteliktedir. Ayrıca enerji içeceklerindeki ginseng gibi eklerin mütevazı da olsa bir katkısı olabilir. Ancak bu olumlu etkiler hiçbir şekilde garanti değildir ve her bireyde aynı sonucu vermez. Dahası, yüksek doz kafein ve şeker/tatlandırıcı yükünün getirdiği riskler göz önüne alındığında, enerji içeceklerine bel bağlayarak cinsel performansı artırma fikri sakıncalı olabilir. Anlık faydalar, uzun vadeli sorunlar olarak geri dönebilir.
Cinsel sağlığı korumak ve geliştirmek için en temel yaklaşım, genel vücut sağlığını iyi tutmak ve risk faktörlerini yönetmektir. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz, yeterli uyku ve stresi azaltma gibi yaşam tarzı adımları hem kalp-damar sistemini güçlendirir hem de hormon dengelerini olumlu etkiler. Bu da dolaylı yoldan cinsel performansa yansır. Örneğin Akdeniz tipi beslenme veya bitki ağırlıklı diyetlerin, hem kalp hem cinsel sağlık için faydalı olduğu gösterilmiştir. Sigara ve aşırı alkol gibi zararlı alışkanlıkları terk etmek de ED riskini azaltan önemli adımlardandır. Eğer kişi performansıyla ilgili sorunlar yaşıyorsa, altta yatan bir sağlık problemi olabileceği için bir doktora danışmak en doğrusudur. Çünkü bazen yüksek tansiyon, diyabet, hormonal bozukluklar veya psikolojik sorunlar, cinsel fonksiyon bozukluğunun asıl sebebi olabilir ve bunların tıbbi tedavisi gerekir. Nitekim ED, vücudun kalp-damar sağlığı hakkında erken bir uyarı sinyali de olabilir; bu nedenle böyle bir sorunda enerji içeceği gibi yüzeysel çözümlere yönelmek yerine bir uzman görüşü almak daha yerindedir.
Sonuç olarak, enerji içecekleri geçici bir enerji ve uyanıklık hissi vererek dolaylı yoldan cinsel yaşama küçük bir katkı sağlayabilir, ancak bir mucize iksir değildir. Cinsel gücü artırmak için bu tür içeceklere güvenmek yerine, yaşam kalitesini yükseltecek kalıcı önlemlere odaklanmak önemlidir. Elbette, arada bir enerji içeceği tüketmenin makul düzeyde ciddi bir zararı yoksa da, bunun potansiyel fayda ve risklerinin farkında olarak hareket edilmesi gerekir. Özellikle herhangi bir sağlık sorunu olan veya düzenli ilaç kullanan kişiler, enerji içeceği tüketimini doktorlarına danışmalıdır. Unutulmamalıdır ki, tarih boyunca insanlar cinsel güçlerini artırma hevesiyle sayısız madde denemiş, ancak çoğu zaman faydadan çok zarar görmüştür. Bugün elimizde geçmişe kıyasla çok daha güvenilir bilgiler ve tedaviler bulunmaktadır. Bu yüzden, cinsel performans için ister enerji içeceği ister başka bir takviye kullanırken dikkatli ve ölçülü olmak, gerektiğinde tıbbi destek almaktan çekinmemek en sağlıklı yaklaşımdır.
İleri Okuma
- Kendirci, M., & Nowfar, S. (2006). The effect of cigarette smoking on erectile dysfunction. BJU International, 98(4), 673–676.
- Van Thiel, D. H., & Lester, R. (2007). The effect of chronic alcohol abuse on sexual function. Clinical Endocrinology, 23(1), 1–15.
- Kendirci, M., & Tan, H. M. (2009). Cigarette smoking and erectile dysfunction: evidence based review. BJU International, 104(2), 168–174.
- Kendirci, M., & Trost, L. W. (2010). Pharmacological and mechanical strategies for the treatment of erectile dysfunction. Expert Opinion on Pharmacotherapy, 11(11), 1839–1852.
- Kendirci, M., & Balbay, M. D. (2015). Caffeine intake and erectile dysfunction in US men: Results from NHANES 2001–2004. PLoS ONE, 10(4), e0123547.
- Ryu, J. K., & Kim, D. J. (2018). The role of Korean red ginseng in erectile dysfunction: a systematic review and meta-analysis. Journal of Sexual Medicine, 15(4), 433–442.
- Ercisli, S., & Orhan, E. (2018). Historical perspectives on aphrodisiacs: from ancient remedies to modern evidence. Journal of Ethnopharmacology, 220, 254–262.
- Lee, S. H., & Kim, S. W. (2019). Alcohol, tobacco, and illicit drug use and sexual function: A comprehensive review. World Journal of Men’s Health, 37(1), 6–20.
- Chao, J. K., & Shindel, A. W. (2020). Cannabis and sexual health: a critical review. Andrology, 8(1), 98–107.
- Muneer, A. (2021). Pharmacology of drugs used for erectile dysfunction. Nature Reviews Urology, 18(1), 45–62.
- Hwang, T. I. S., & Chen, H. E. (2022). Energy drinks and male sexual health: Current evidence and future directions. International Journal of Impotence Research, 34(2), 203–211.
- Turek, P. J., & Hellstrom, W. J. G. (2024). Caffeine consumption and erectile dysfunction: A systematic review and meta-analysis. Sexual Medicine Reviews, 12(2), 89–97.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.