Ticari marka; Cipralex® Lexapro.

Tanım ve sınıflandırma

SSRI’lar (Selective Serotonin Reuptake Inhibitors), sinaptik aralıktaki serotoninin (5-HT) presinaptik nöron tarafından geri alımını taşıyıcı protein (SERT/5-HTT) üzerinden inhibe ederek serotonerjik nörotransmisyonu güçlendiren psikotrop ilaçlardır. Psikiyatrik farmakoterapide birinci basamak yer tutarlar ve antidepresan sınıfı içinde, güvenlilik-profili ve tolere edilebilirliği nedeniyle TCA/TeCA (tri-/tetrasiklik) ve MAOI’lere göre tercih edilirler.

Klinik endikasyonlar (kanıt ve pratik)

  • Majör Depresif Bozukluk (MDB): Yetişkinlerde birinci basamak; çocuk-ergenlerde belirli moleküller için düzenleyici onay mevcuttur (ör. fluoksetin, essitalopram). Tedavi yanıtı genellikle 4–6 haftada belirginleşir; kısmi yanıtta 8–12 haftaya uzatılır.
  • Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB): Birinci basamak; başlangıçta düşük doz ve yavaş titrasyon aktivasyon/ajitasyonu azaltır.
  • Panik Bozukluk: Düşük dozla başlayıp yavaş artırma esastır (ör. sertralin 25 mg başlangıç). İlk haftalarda iç huzursuzluğu/paradoksal anksiyeteyi sınırlamak için titrasyon kritik.
  • Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB): SSRI’lar birinci basamaktır; yüksek doz ve uzun süre (en az 10–12 hafta) gerekir.
  • Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): SSRI’lar travma-odaklı psikoterapi ile birlikte/öncesinde yaygın kullanılır.
  • Sosyal Anksiyete Bozukluğu: SSRI’lar etkili; yanıt 6–12 haftada.
  • Adet Öncesi Disforik Bozukluk (PMDD): Sürekli veya luteal faz aralıklı dozlama etkili (fluoksetin, sertralin gibi).
  • Diğer sık off-label kullanımlar: Prematür ejakülasyon (özellikle paroksetin/sertralin), bazı dürtü denetimi ve dürtüsel saldırganlık durumları; pratikte dikkatli endikasyon koymak gerekir.

Dürtü/aktivasyon: SSRI’lar sedatif yükü düşük olduğundan TCA/TeCA’lara kıyasla “aktivasyon” hissi yapabilir; bu, dürtüsellik artışı anlamına gelmez. Erken dönemde enerji artışı depresif duygudurum düzelmeden önce gelebilir; bu, özellikle gençlerde intihar düşüncesi açısından dikkatli izlemi gerektirir. Orta-uzun vadede SSRI’lar birçok hastada dürtüsel saldırganlığı ve kompulsif davranışları azaltabilir.

Moleküler etki mekanizması (farmakodinamik)

  1. SERT inhibisyonu: Presinaptik terminalde serotonin taşıyıcılarına bağlanma → geri alımın azalması → sinaptik 5-HT artışı.
  2. Oto-reseptör (5-HT1A) desensitizasyonu: Dorsal raphe’de somatodendritik 5-HT1A oto-reseptörleri ilk günlerde artmış 5-HT’ye karşı ateşlemeyi frenler; haftalar içinde desensitize olarak tonik fren kalkar ve net serotonerjik çıkış artar. Klinik gecikmenin (4–6 hafta) önemli bir açıklamasıdır.
  3. Aşağı akım (downstream) etkiler: 5-HT1A/1B/2A/2C vb. alt tipler üzerinden ön-frontal, limbik ve striatal devrelerde plastisite, BDNF artışı, hipokampal nörogenez ve ağ düzeyi yeniden dengeleme.
  4. Trombosit etkisi: Trombositler SERT üzerinden 5-HT alır; SSRI’lar trombosit 5-HT depolarını azaltır → agregasyon azalır (kanama riski artışı).

Farmakokinetik özet ve ilaç-içi farklılıklar

MolekülTipik günlük doz aralığı (yetişkin)t½ (yaklaşık)Belirgin CYP etkileriKlinik nüans
Fluoksetin20–60 mg2–4 gün (norfluoksetin 7–15 gün)CYP2D6 inhibitörüEn “aktive edici”; kesilme sendromu düşük risk; geçişte 5 hafta MAOI arası.
Sertralin50–200 mg~26 saatZayıf–orta 2D6/3A4GI hassasiyet olabilir; OKB ve komorbitite için esnek.
Essitalopram10–20 mg27–32 saatDüşük CYP etkileşimiNötr profil; QTc artışı daha nadir ama dozla ilişkili.
Sitalopram20–40 mg (≥60 yaş: ≤20 mg)~35 saatDüşük CYPQTc uyarısı; elektrolit/kardiyak riskte dikkat.
Paroksetin20–50 mg~21 saatGüçlü 2D6 inhibitörüAntikolinerjik etkiler, kilo/cinsel YK daha sık, kesilme sendromu yüksek.
Fluvoksamin100–300 mg (bölünmüş)15–20 saatGüçlü 1A2, 2C19 inhibitörüSedatif; OKB’de sık tercih, etkileşim riski yüksek.

Başlama ve titrasyon: Anksiyete bozukluklarında düşük dozla (örn. essitalopram 5 mg, sertralin 25 mg, fluoksetin 10 mg, paroksetin 10 mg) başlayıp 1–2 haftada artırmak aktivasyon/ajitasyonu azaltır.

Uygulama ilkeleri ve izlem

  • Başlangıç: İlk 1–2 haftada uyku, iştah, aktivasyon değişebilir; duygudurum düzelmesi tipik olarak hafta 4–6.
  • Değerlendirme: Hafta 4’te ≥kısmi yanıt yoksa doz artırımı; 8–12 haftada yetersizse molekül değişimi veya augmentasyon (örn. bupropion, mirtazapin; psikoterapi entegrasyonu).
  • Süre: İlk epizotta remisyon sonrası en az 6–9 ay sürdürme; yineleyici depresyonda 2 yıl+ düşünülür. OKB/TSSB’de sıklıkla uzun süreli idame.
  • Kesme: Haftalar içinde kademeli azaltma. Fluoksetin hariç (uzun t½) kesilme sendromu riski belirgindir (paroksetin > sertralin/essitalopram/sitalopram > fluoksetin).

Yan etkiler (yaygın → ciddi)

Yaygın/erken

  • GİS: Bulantı, dispepsi, diyare (özellikle sertralin).
  • SSS: Baş ağrısı, insomnia/uyku hali (moleküle göre).
  • Cinsel işlev bozukluğu: Libido azalma, anorgazmi, gecikmiş ejakülasyon (sınıf etkisi).
  • Ağırlık: Uzun dönemde paroksetin ile artış eğilimi; fluoksetin nötr/azaltıcı olabilir.
  • Anksiyete/ajitasyon: İlk haftalarda aktivasyon; düşük başlangıç dozu ve gerektiğinde geçici destek (uyku hijyeni, psikoedukasyon) önerilir.

Ciddi/seyrek

  • Serotonin sendromu: Hipertermi, klonus, otonomik instabilite; MAOI, linezolid, metilen mavisi, triptanlar, tramadol, MDMA, lityum gibi ajanlarla kombinasyondan kaçın veya çok dikkat.
  • SIADH/hiponatremi: Özellikle yaşlılar/diüretik kullananlarda; başlangıçta ve klinik şüphede Na+ izlemi.
  • Kanama riski: NSAİİ/antikoagülan/antiagreganlarla birlikte üst GİS ve mukozal kanama riski artar; gastroproteksiyon düşünülebilir.
  • QTc uzaması: Sitalopram (doza bağlı), essitalopram daha düşük risk; kardiyak komorbiditede EKG ve elektrolit izlemi.
  • Manik kayma: Bipolar spektrumda hipomani/mani tetiklenebilir; başlangıçta duygudurum öyküsü taraması şart.
  • Aşırı duyarlılık/aksan hepatik olaylar: Nadir; fluvoksamin/paroksetin dahil tüm sınıfta izole vaka bildirileri.

İlaç etkileşimleri (klinik olarak önemli)

  • MAOI’ler: Kontrendike; SSRI kesildikten sonra MAOI başlamadan en az 14 gün, fluoksetinde 5 hafta beklenir.
  • Serotonerjik ajanlar: Triptanlar, tramadol, linezolid, lityum, St. John’s wort vb. ile serotonin sendromu riski.
  • Antikoagülan/antiagregan/NSAİİ: Kanama riski artar.
  • CYP aracılı:
    • Paroksetin/fluoksetin: CYP2D6 inhibitörleri → tamoksifen, metoprolol, kodein/tramadol (analjezi azalabilir) etkilenir.
    • Fluvoksamin: CYP1A2/2C19 inhibitörü → klozapin, teofilin, tizanidin, klopidogrel aktifleşmesi vb.
    • Sitalopram/essitalopram/sertralin: Daha az etkileşim, fakat yüksek doz/çoklu ilaçta dikkat.

Özel popülasyonlar

  • Çocuk-ergen: Moleküle özgü onaylar vardır (ör. MDB’de fluoksetin ≥8 yaş, essitalopram 12–17; OKB’de sertralin ≥6). Davranışsal aktivasyon ve intihar düşüncesi açısından yakın izlem gerekir.
  • Gebelik: Mutlak riskler düşük ama 1. trimester paroksetin için kardiyak malformasyon sinyalleri bildirilmiştir; 3. trimester geç maruziyet yenidoğanda adaptasyon güçlüğü/PPHN riskiyle ilişkilendirilmiştir. Klinik karar risk-yarar esasında, sıklıkla sertralin tercih edilir.
  • Laktasyon: Sertralin ve paroksetin bebek serumuna düşük geçiş; fluoksetin daha uzun t½ nedeniyle birikim potansiyeli.
  • Yaşlı: SIADH/hiponatremi, düşme, kanama riski daha yüksek; sitalopram max 20 mg ve EKG/elektrolit izlemi.
  • Karaciğer/böbrek: Hepatik metabolizma baskın; ağır hepatik yetmezlikte düşük doz/uzun titrasyon.

Dozlama ayrıntıları (yetişkin, tipik)

  • Fluoksetin: 20 mg/gün → 40–60 mg; PMDD’de luteal 20 mg olabilir.
  • Sertralin: 50 mg/gün → 100–200 mg; OKB’de çoğu zaman 150–200 mg gerekir.
  • Essitalopram: 10 mg/gün → 20 mg; yaşlı/duyarlı hastada 5 mg’dan başla.
  • Sitalopram: 20 mg/gün → 40 mg (≥60 yaş: ≤20 mg).
  • Paroksetin: 20 mg/gün → 40–50 mg; YAB/PMDD’de değişken.
  • Fluvoksamin: 50 mg ×2 → 100–300 mg (bölünmüş dozlar).

Kesilme (discontinuation) sendromu

Baş dönmesi, parestezi, irritabilite, grip-benzeri tablo; paroksetin ve fluvoksamin ile daha sık. Yavaş azaltma (haftalar) ve gerekirse fluoksetine geçiş/köprüleme düşünülür.

Serotonin sendromu: tanı ve ayırıcı tanı

Mental durum değişikliği + otonomik instabilite + nöromüsküler hiperaktivite (klonus, hiperrefleksi). Ayırıcıda nöroleptik malign sendrom, antikolinerjik toksisite. Yönetim: Nedeni kes, destekleyici tedavi, gerekirse siproheptadin, ağır olgularda yoğun bakım.

SSRI vs TCA/TeCA/SNRI: kısa karşılaştırma

  • Etkinlik: MDB ve anksiyetede benzer; OKB’de SSRI lehine güçlü deneyim.
  • Güvenlilik: SSRI’lar antikolinerjik/ortostatik/iletim bozukluğu risklerini ciddi azaltır; doz aşımında daha güvenlidir.
  • Tolerabilite: SSRI’larda cinsel disfonksiyon ve GİS YK daha belirgin; SNRİ’lerde kan basıncı artışı olası.
  • Sedasyon: TCA/TeCA > paroksetin/fluvoksamin > essitalopram/sitalopram/sertralin > fluoksetin (aktivasyon).

Cinsel işlev bozukluğu yönetimi (pragmatik)

  • Dozu minimal etkili düzeyde tutma; remisyon sonrası yavaş azaltma denemesi.
  • Molekül değiştirme: Daha düşük cinsel YK profilli ajanlara (ör. bupropion ekleme/yer değiştirme, mirtazapin) geçiş.
  • Zamanlama: Dozu yatmadan önce/olaya göre ayarlama bazı hastalarda yararlı.
  • PDE5 inhibitörleri: Erkeklerde yararlı olabilir.
  • “İlaç tatili” genellikle önerilmez (nüks/çekilme riski, yarım ömür dinamikleri).

Pratik klinik ipuçları

  • İlk 2–4 haftada yan etki/aktivasyon ve intihar düşüncesi açısından yakın temas.
  • OKB ve kronik anksiyetede yüksek doz-uzun süre gerekliliğini baştan psikoeduke edin.
  • Çoklu ilaçta CYP ve kanama riskini sistematik gözden geçirin.
  • Bipolar tarama negatif olmadan monoterapi antidepresan başlanmamalı.
  • EKG ve elektrolit izlemi: sitalopram/essitalopram yüksek riskli hastalarda.
  • SSRI → MAOI geçişte bekleme sürelerine mutlak riayet.

Keşif

I. “Enteramin”den 5-HT’ye: Serotoninin sahneye çıkışı (1930’lar–1950’ler)

1930’larda İtalyan farmakolog Vittorio Erspamer, bağırsak mukozasındaki enterokromafin hücrelerinden biyojenik bir amin izole eder ve buna “enteramin” adını verir. 1948’de Maurice Rapport, Arda Green ve Irvine Page, insan serumundan aynı molekülü saflaştırıp yapısını aydınlatır; damar düz kasını tonize eden bu maddeye “serotonin” (5-hidroksitriptamin; 5-HT) adı verilir. 1953’te Betty Twarog ve Irvine Page, serotonin’in memeli beyninde de bulunduğunu göstererek sinirbilim sahnesini bütünüyle değiştirir. Böylece, depresyon ve kaygı gibi duygudurum bozukluklarına ilişkin biyokimyasal modeller için temel taş yerleşmiş olur.

II. “Rastlantı”nın bilimle buluşması: İlk antidepresanlar ve monoamin kuramı (1950’ler–1960’lar)

1950’lerin ortasında iki klinik gözlem oyunun kurallarını değiştirir: Tüberküloz için verilen iproniazid (bir MAO inhibitörü) hastaların moralini çarpıcı biçimde düzeltir; Roland Kuhn, antipsikotik türevi imipramin’in melankolide benzersiz antidepresan etki gösterdiğini bildirir. Bu iki keşif, monoamin hipotezinin (özellikle noradrenalin ve serotonin ekseninde) filizlenmesini sağlar. 1965’te Joseph Schildkraut katekolamin kuramını sistematize eder; 1967’de Alec Coppen, serotoninin depresyondaki rolünü vurgulayarak klinik-psikofarmakoloji köprüsünü güçlendirir.

III. Geri alım fikrinin doğuşu ve seçicilik arayışı (1960’lar sonu–1970’ler)

Sinaptik aralıktaki nörotransmiterin presinaptik uç tarafından yeniden alımı kavramı, 1960’larda nörokimyanın merkezine yerleşir. Julius Axelrod’un katekolaminler üzerindeki çalışmaları, nörotransmiter düzeyini yükseltmenin bir yolunun geri alımı engellemek olduğunu ikna edici biçimde gösterir. Trisiklikler (TCA’lar) her ne kadar 5-HT geri alımını da baskılasa da, etkileri “kirli”dir: antikolinerjik, antihistaminerjik ve kardiyak iletim etkileri taşırlar. Bilim dünyası artık tek bir hedefi, serotonin taşıyıcısı (SERT/5-HTT) üzerinde yüksek seçicilikle fren yapacak molekülleri aramaktadır.

IV. “Aryloksipropilamin” hattı: Fluoksetin’in doğumu (1970’ler)

1970’lerin başında Eli Lilly’de kimyager Klaus Schmiegel ve Bryan Molloy, farmakolog David T. Wong ve Ray Fuller ile birlikte bir dizi aryloksipropilamin türevi tasarlar. 1972’de sentezlenen fluoksetin (LY110140), in vitro trombosit ve sinaptosom çalışmalarında 5-HT geri alımını seçici biçimde baskılar; NA ve DA üzerinde etki minimaldir. 1975’te patentlenir; klinik programa alınır. Strateji nettir: “etkinlik TCA düzeyinde, fakat yan etki yükü minimal” bir antidepresan.

V. “İlkler”in kırılganlığı: Zimelidin ve Indalpine (erken 1980’ler)

SSRI çağı, ironik biçimde iki erken kayıp ile açılır:

  • Zimelidin (Astra), 1982’de Avrupa’da piyasaya girer; kısa sürede Guillain-Barré sendromu ile ilişkilendirilir ve 1983’te geri çekilir.
  • Indalpine (Servier), 1982–85 arasında pazarlanır; hematolojik toksisite (agranülositoz) sinyalleri nedeniyle rafa kalkar.
    Bu “erken uyarılar”, seçiciliğin tek başına güvenlilik garantisi olmadığını gösterir; ama yaklaşım doğrudur ve hat inovatif çizgi üzerindedir.

VI. “Prozac anı”: Fluoksetin’in küresel sahneye çıkışı (1987–1990’lar)

1987’de fluoksetin ABD’de onay alır ve kısa sürede bir paradigma hâline gelir:

  • Etkinlik: MDB’de TCA’larla kıyaslanabilir; anksiyete bozukluklarına da genişler.
  • Tolere edilebilirlik: Antikolinerjik ve kardiyak yan etkiler dramatik biçimde daha düşüktür.
  • Pratiklik: Günlük tek doz, uzun yarı ömür; kesilme sendromu riski görece az.
    Kültürel damar da hareketlenir: 1990’larda “Prozac kuşağı” tartışmaları, klinik psikofarmakolojiyi akademi dışı kamusal alana taşır. Bu, SSRI’ların yalnız klinik değil toplumsal bir fenomen olduğunun işaretidir.

VII. Sınıfın “yerleşmesi”: Fluvoksamin, Sertralin, Paroksetin, Sitalopram (1990’lar)

1990’larda SSRI ailesi tamamlanır ve farklı “kişilikler” belirginleşir:

  • Fluvoksamin (Solvay): Avrupa ve Japonya’da erken kabul görür; ABD’de 1994’te özellikle OKB endikasyonuyla ön plana çıkar.
  • Sertralin (Pfizer): 1991’den itibaren “nötr-aktif” profili, komorbiditelerle uyumlu kullanımıyla yaygınlaşır.
  • Paroksetin (Beecham/Ferrosan): Güçlü CYP2D6 inhibitörüdür; kesilme sendromu ve cinsel YK görece yüksek, ama anksiyete endikasyonlarında etkilidir.
  • Sitalopram (Lundbeck): 1970’lerde keşfedilmiş racemat; 1990’larda yaygınlaşır; QTc izlemiyle birlikte “temiz” etkileşim profili sunar.
  • Essitalopram (S-enantiyomer; 2000’ler): SERT’e afinitesi ve klinik doz-yanıt netliğiyle sınıfta rafine bir seçenek olarak yer alır.

VIII. Hedefin mikromekaniği: SERT, reseptör adaptasyonları ve plastisite (1990’lar–2000’ler)

1990’larda SERT geninin (SLC6A4) klonlanması, hedef biyolojisini moleküler düzleme taşır. SSRI’ların akut etkisi sinaptik 5-HT’yi artırmaktır; fakat klinik etki gecikir çünkü dorsal raphe’deki 5-HT1A oto-reseptörleri başlangıçta ateşlemeyi frenler. Haftalar içinde desensitize olurlar; prefrontal-limbik devrelerde BDNF artışı, sinaptik yeniden düzenlenme ve ağ dengelemesi ortaya çıkar. 2000’lerle birlikte PET (örn. [¹¹C]-DASB) ile SERT işgali ve bölgesel dağılım nicel izlenebilir hâle gelir; farmakodinamiğin klinik korelatları görüntülenir.

IX. Endikasyon haritasının genişlemesi: OKB, anksiyete, PMDD

SSRI’ların tarihsel yükselişi, endikasyon spektrumunu da şekillendirir:

  • OKB: Deneyim, yüksek doz ve uzun süre gerekliliğini ortaya koyar; fluvoksamin, sertralin ve paroksetin öncüdür.
  • Anksiyete bozuklukları (YAB, panik, sosyal anksiyete): Düşük dozdan yavaş titrasyon ilkesi, “aktivasyon” yan etkisini dengeleyerek sınıfın kabulünü artırır.
  • PMDD: Sürekli ya da luteal faz aralıklı dozlama yaklaşımları, 1990’ların sonundan itibaren kılavuzlara yerleşir.

X. Tartışmalar ve emniyet kilometre taşları (2000’ler)

Bilim ilerledikçe ihtiyatlılık da artar:

  • Çocuk-ergenlerde intihar düşüncesi uyarısı (2004): Düzenleyici uyarılar, özellikle tedavinin erken haftalarında yakın izlemi standarda dönüştürür.
  • Gebelik ve neonatal dönem: Geç trimester maruziyette yenidoğan adaptasyon güçlüğü/PPHN sinyalleri, risk-yarar tartısına sistematik yaklaşımı teşvik eder.
  • Farmakogenetik: CYP2D6/2C19 varyantları ve 5-HTTLPR polimorfizmi gibi belirteçler, yanıt ve tolerabilite farklılığını açıklamada araç hâline gelir; klinik uygulamadaki yeri tedricen netleşir.
  • Toplumsal söylem: Etkinlik-plasebo tartışmaları ve “aşırı reçete” eleştirileri, daha titiz endikasyon ve ölçme-değerlendirme kültürünü güçlendirir.

XI. Medikal kimyadan yapısal biyolojiye: Bağlanma cebinin görünürleşmesi (2010’lar–günümüz)

Taşıyıcı ailesinin (SLC6) arkeal/bakteriyel homologları ve ardından memeli taşıyıcılarında elde edilen kristalografi/cryo-EM verileri, SSRI’ların ortosterik bağlanma cebini, allosterik modülasyonu ve translokasyon döngüsünü atomik ölçekte betimlemeye başlar. Paroksetin/sertralin gibi moleküllerin bağlanma modları, rasyonel ilaç tasarımı için yeni ipuçları sunar; enantiyomer ayrımı (sitalopram/essitalopram) gibi klinik fenomenlerin yapısal temeli berraklaşır.

XII. Klinik pratiğin olgunlaşması: “Bir sınıf, birçok profil”

Bugün SSRI’ların tarihine geriye dönüp bakıldığında üç çizgi iç içe görülür:

  1. Hedef doğrulaması: Serotonin ve geri alım biyolojisi;
  2. Tasarım-geliştirme: Aryloksipropilamin omurgasıyla seçicilik;
  3. Gerçek yaşam: Endikasyon genişlemesi, yan etki yönetimi ve hasta tercihi.
    Fluoksetin’in “Prozac anı” ile açtığı kapıdan, sertralin-essitalopram gibi moleküller farklı farmakokinetik/etkileşim profilleriyle geçer; klinisyen, etkinlik eşdeğerliği zeminde tolerabilite ve komorbidite değişkenleriyle kişiselleştirme yapar. Tarih, böylece yalnızca bir keşifler dizisi değil, aynı zamanda kanıt-temelli ölçülülük kültürünün yerleşmesinin hikâyesine dönüşür.



İleri Okuma
  • 1948 — Rapport, M. M., Green, A. A., Page, I. H. Serotonin: IV. Isolation and characterization. J Biol Chem, 176:1243–1251.
  • 1957 — Kuhn, R. Über die Behandlung depressiver Zustände mit einem Imipramin-Derivat. Schweiz Med Wochenschr, 87:1135–1140.
  • 1965 — Schildkraut, J. J. The catecholamine hypothesis of affective disorders. Am J Psychiatry, 122:509–522.
  • 1967 — Coppen, A. The biochemistry of affective disorders. Br J Psychiatry, 113:1237–1264.
  • 1974 — Wong, D. T., Horng, J. S., Bymaster, F. P., Hauser, K. L., Molloy, B. A selective inhibitor of serotonin uptake: Lilly 110140 (fluoxetine). Life Sci, 15:471–479.
  • 1983 — Wernicke, J. F. et al. Fluoxetine clinical pharmacology and efficacy. J Clin Psychiatry, 44:5–10.
  • 1994 — Ramamoorthy, S. et al. Antidepressant- and cocaine-sensitive human serotonin transporter: molecular cloning. Proc Natl Acad Sci USA, 91:8934–8938.
  • 2003 — Caspi, A. et al. Influence of life stress on depression: moderation by 5-HTTLPR. Science, 301:386–389.
  • 2008 — Stahl, S. M. Stahl’s Essential Psychopharmacology (3. baskı). Cambridge University Press.
  • 2018 — Cipriani, A. et al. Comparative efficacy and acceptability of 21 antidepressants. Lancet, 391:1357–1366.
  • 2021 — Nestler, E. J., Hyman, S. E., Malenka, R. C. Molecular Neuropharmacology (3. baskı). McGraw-Hill.
  • 1996 — Baldessarini, R. J. Chemotherapy in Psychiatry. Harvard University Press.
  • 2000 — Schatzberg, A. F., Nemeroff, C. B. Textbook of Psychopharmacology. APA.
  • 2008 — Ferguson, J. M. SSRI Antidepressant Medications: Adverse Effects and Tolerability. Prim Care Companion J Clin Psychiatry, 10(Suppl 6):22–27.
  • 2010 — Baldwin, D. S. et al. Evidence-based pharmacological treatment of GAD. Int J Neuropsychopharmacol, 13(5):667–693.
  • 2013 — Cipriani, A. et al. Comparative efficacy and acceptability of antidepressants. Lancet, 382: 951–962.
  • 2014 — Baldwin, D. S., Stein, D. J. Treatment of anxiety disorders. Dialogues Clin Neurosci, 16(3):281–298.
  • 2017 — National Institute for Health and Care Excellence (NICE). Depression in adults: recognition and management (güncellemelerle).
  • 2018 — Cipriani, A. et al. Comparative efficacy and acceptability of 21 antidepressants. Lancet, 391:1357–1366.
  • 2021 — Stahl, S. M. Stahl’s Essential Psychopharmacology (5. baskı). Cambridge University Press.
  • 2023 — American Psychiatric Association. Practice Guideline for the Treatment of Patients with Major Depressive Disorder (güncel sürüm).