Mastoid foramen, şakak kemiğinin (os temporale) mastoid bölümünün arka kısmında yer alan, küçük ama işlevsel bakımdan son derece önemli bir kemik açıklıktır. Dış yüzeyde mastoid çıkıntı (processus mastoideus) yakınında, iç yüzeyde ise sigmoid sinüs oluğuna (sulcus sinus sigmoidei) açılır ve intrakraniyal venöz sinüsler ile kafa derisi ve boyun venöz ağı arasında bir “geçit” görevi görür. İçinden geçen mastoid yayıcı ven (vena emissaria mastoidea) ve oksipital arterin posterior meningeal dalı sayesinde hem venöz drenajta, hem de dura mater’in vaskülarizasyonunda rol oynar.
1. Terminoloji ve etimoloji
1.1. “Mastoid” terimi
“Mastoid” sözcüğü, Eski Yunanca “mastos” (μαστός), yani “meme, göğüs” kelimesinden türemiştir. Buna eklenen -oid (-ειδής) eki “-e benzer, -gibi” anlamı taşır. Dolayısıyla “mastoid”, “memeye benzeyen, mememsi” anlamını taşır. Temporal kemiğin kulak arkasındaki konik kabartısının (mastoid çıkıntı) yuvarlak ve aşağı doğru sivrilen formu, antik anatomi yazarlarının gözünde meme konturunu çağrıştırdığı için bu ad verilmiştir.
Mastoid foramen (foramen mastoideum) ifadesi, mastoid bölgenin arka tarafında yer alan ve mastoid çıkıntı ile oksipital kemik arasında bulunan bu küçük kemik açıklığı tanımlamak için kullanılır. Klasik anatomi metinlerinde “mastoid emissary foramen” olarak da anılır.
1.2. “Foramen” ve ilgili kavramlar
- Foramen: Latince “forare” (delmek) fiilinden türeyen “foramen”, kemik dokuda doğal bir açıklık ya da kanalcık anlamına gelir.
- Vena emissaria (yayıcı ven): Latince “emittere” (dışarı göndermek, salıvermek) fiilinden gelir. Kafatası içindeki dural venöz sinüsleri, kafatası dışındaki venöz sistemle birleştiren, diploe ve skalp venöz pleksusları ile sinüsler arasında alternatif dolaşım yolları sağlayan venler için kullanılır. Mastoid foramen içinden geçen mastoid yayıcı ven bu grubun tipik bir örneğidir.
2. Tanım ve genel özellikler
Mastoid foramen, şakak kemiğinin arka kısmındaki, değişken şekilde mevcut bir emissary foramendir.
- Varlığı değişken: Bazı bireylerde belirgin, bazılarında çok küçük veya birden fazla; diğerlerinde tamamen absent (yok) olabilir.
- Boyutu değişken: Çapı genellikle birkaç milimetre civarındadır; ancak genişlemiş, belirgin mastoid foramen vakaları da tanımlanmıştır.
- Sayısı değişken: Tek, çift veya çoklu olabilir; bazen sağ ve sol tarafta farklı sayıda bulunur.
- Konumu değişken: Çoğunlukla temporo-oksipital (occipitomastoid) sütür üzerinde, mastoid çıkıntının arka kenarına yakın bir yerde yer alır; nadiren tamamen oksipital kemik içinde de bulunabilir.
Bu değişkenlik, hem kraniyometrik çalışmalar hem de cerrahi-planlama açısından mastoid forameni ilginç kılar.
3. Makroskopik anatomi
3.1. Lokalizasyon
Mastoid foramenin en sık görülen lokalizasyonu şu şekilde özetlenebilir:
- Temporo-oksipital (occipitomastoid) sütür bölgesi: Temporal kemiğin mastoid parçası ile oksipital kemiğin lateral bölümü arasındaki sütura hattında, yani occipitomastoid sütür üzerinde veya hemen yanında.
- Mastoid çıkıntının arka kenarı: Dış yüzeyde, mastoid prosesin posterior kenarına oldukça yakın bir noktada; çoğu zaman paryetooksipital bölgede palpe edilebilecek düzeyde yüzeyel bir konumda değil ama kemik düzeyinde radyolojik olarak iyi seçilebilir.
- İç yüzey ilişkisi: Kafatası iç yüzünde, temporal kemiğin mastoid parçasının derininde yer alan sigmoid sinüs oluğu (sulcus sinus sigmoidei) ile doğrudan ya da çok kısa bir kemik segment üzerinden bağlantılıdır.
Bu bağlamda mastoid foramen, içte sigmoid sinüse, dışta ise posterior aurikular ve suboksipital venöz ağlara açılan bir “tünel” gibidir.
3.2. Komşuluklar ve topografik ilişkiler
Mastoid foramen ve çevresi şu yapılarla yakın ilişki içindedir:
- Üstte: Paryetal kemik ve lambdoid sütür.
- İçte: Sigmoid sinüs oluğu ve posterior fossa dura’sı.
- Aşağıda ve dışta: Sternokleidomastoid kasın yapışma alanları, retroaurikular yumuşak dokular ve yüzeyel venöz ağ.
- Önde: Mastoid hava hücreleri, antrum mastoideum ve orta kulak boşluğuyla ilişkili diğer yapılar.
Bu komşuluklar, özellikle mastoid cerrahisi, posterior fossa yaklaşımları ve suboksipital cerrahi girişimler sırasında mastoid foramenin ve içeriğinin bilinmesini zorunlu kılar.
4. Mastoid foramenin içeriği ve fonksiyonel bağlantıları
4.1. Mastoid yayıcı ven (vena emissaria mastoidea)
Mastoid foramenin temel içeriği mastoid emissary vendir. Bu ven:
- İntrakraniyal uçta sigmoid sinüse açılır.
- Ekstrakraniyal uçta ise posterior aurikular ven, suboksipital venöz pleksus ve çevredeki skalp venöz ağlarına bağlanır.
Bu sayede mastoid emissary ven:
- Alternatif venöz drenaj yolu sağlar: Özellikle iç juguler venin tıkandığı ya da daraldığı durumlarda dural sinüslerden skalp venlerine doğru kan akımı artabilir ve mastoid emissary ven fonksiyonel bir by-pass hattı olarak devreye girebilir.
- Basınç dengeleme rolü üstlenir: İntrakraniyal ve ekstrakraniyal venöz sistemler arasındaki çift yönlü akım, sinüs içi basınç değişimlerini kısmen emebilir.
- Termoregülasyona katkıda bulunabilir: Bazı hipotezlere göre emissary venler, sıcak kanı kafatası dışındaki daha serin venöz ağlara yönlendirerek beyin için ince ayarlı bir ısı değişim mekanizmasının parçası olabilir (özellikle uzun namlu memeliler ve yoğun kas aktivitesi gösteren türler için tartışılır).
4.2. Posterior meningeal dal (oksipital arter dalı)
Mastoid foramenin ikinci temel içeriği, arteria occipitalis’in küçük bir meningeal dalıdır:
- Bu dal, çoğunlukla ramus meningeus posterior ya da ramus mastoideus olarak anılır.
- Foramen yoluyla kranium içine girerek dura mater’in posterior fossa bölümlerini besler.
- Bazı varyantlarda ek meningeal dallar ya da ince arteriyel pleksuslar da bu yol üzerinden geçebilir.
Dolayısıyla mastoid foramen salt venöz bir kanal değil, aynı zamanda meninks dolaşımında rol oynayan küçük fakat önemli bir arteriyel geçittir.
5. Varyasyonlar
Mastoid foramen, kraniyometrik ve radyolojik çalışmaların tekrar tekrar vurguladığı üzere, oldukça değişken bir anatomik yapıdadır.
5.1. Sıklık ve yokluk (aplasia)
- Bazı populasyonlarda mastoid foramenin en az bir tarafta bulunma oranı çok yüksekken, diğerlerinde yokluğa daha sık rastlanabilir.
- Foramenin tamamen bulunmadığı kafataslarında, mastoid emissary ven ya tamamen rudimenter kalır ya da başka emissary foramina (örneğin parietal veya kondiler emissary foramina) üzerinden alternatif bir yol izler.
5.2. Boyut (çap) varyasyonları
- Çoğu bireyde mastoid foramen birkaç milimetre çapındadır; çoğu zaman radyolojik incelemede küçük, yuvarlak veya hafif oval opaklıklar olarak izlenir.
- Nadiren “büyük” mastoid foramen olguları tanımlanmıştır; bu olgularda foramenin genişliği belirgin olup içinden geçen emissary ven de kalibrasyon olarak sinüsle yarışacak düzeyde olabilir.
- Geniş foramenler özellikle cerrahi sırasında kanama riskini artırır ve dural sinüs anatomisini değerlendiren cerrah için uyarıcı bir bulgu niteliğindedir.
5.3. Sayı ve taraf asimetrisi
- Tek, çift veya daha fazla sayıda mastoid foramen aynı tarafta bulunabilir.
- Sağ ve sol tarafta sayıları aynı olmayabilir; bir tarafta birden fazla, diğer tarafta hiç bulunmayabilir.
- Bu asimetri, venöz dolaşımın bireysel düzenlenişindeki farklılıkları yansıtıyor olarak yorumlanır.
6. Gelişimsel ve evrimsel yönler
6.1. Embriyolojik gelişim
Temporal kemiğin mastoid kısmı ve mastoid çıkıntı, postnatal dönemde belirginleşen kemik yapılardandır:
- Yenidoğan döneminde mastoid çıkıntı belirgin değildir; bu bölgenin gelişimi, mastoid hava hücrelerinin pneumatizasyonu ve sternokleidomastoid kasın çekişi ile çocukluk boyunca devam eder.
- Dural sinüslerin ve emissary venlerin kanalize olduğu dönemlerde, kemik büyümesiyle birlikte bu venlerin çevresinde küçük kemik kanalcıklar oluşur; bunların bir kısmı kalıcı ve fonksiyonel foramina haline gelir (ör. mastoid foramen), diğerleri zamanla obliterasyona uğrayabilir.
- Mastoid foramenin boyut, sayı ve konum varyasyonları, bu damar-kanalizasyon sürecindeki küçük bireysel farklılıkların kemik morfolojisine yansımasıdır.
6.2. Evrimsel anatomi ve emissary venler
Emissary venler, birçok memeli türünde farklı kombinasyon ve yoğunlukta bulunur:
- Bazı türlerde emissary venler son derece belirgindir ve paryetal, mastoid, kondiler gibi birden çok kemik açıklık üzerinden geniş venöz ağlar oluşturur.
- Bu damarların, özellikle yüksek metabolik hız ve beyin ısısının düzenlenmesi açısından kritik olabileceği öne sürülmüştür. Sıcak kanın dural sinüslerden emissary venler aracılığıyla kafatası dışı venöz pleksuslara aktarılması, bu pleksusların ise deri veya kas yoluyla ısı kaybetmesi, dolaylı bir “soğutma sistemi” olarak değerlendirilir.
- İnsan türünde mastoid foramen ve benzeri emissary venlerin göreli önemi tartışmalı olmakla birlikte, bireyler arası büyük varyasyon, bu yapıların modern insanlarda kısmen “opsiyonel” dolaşım yolları şeklinde varlığını sürdürdüğünü düşündürür. Bu açıdan bakıldığında mastoid foramen, evrimsel süreçte önemli bir rol oynayan, fakat günümüzde daha çok kompansatuar ve yardımcı bir venöz hat haline gelmiş bir yapının kalıntısı olarak yorumlanabilir.
7. Klinik önemi
7.1. Nöroşirürji ve KBB cerrahisi
Mastoid foramen, özellikle şu cerrahi girişimler sırasında önem taşır:
- Mastoidektomi ve orta kulak cerrahisi: Mastoid hava hücrelerine yönelik cerrahi girişimlerde, mastoid emissary venin kazara açılması önemli venöz kanamaya neden olabilir. Geniş kalibrasyonlu emissary venler, kan kaybı ve cerrahi alanın görüşünü bozma riski taşır.
- Posterior fossa ve sigmoid sinüs cerrahisi: Sigmoid sinüsün ortaya konduğu nöroşirürjik girişimlerde, sinüs kenarına komşu olan mastoid foramen ve içindeki damarların konumu ameliyat planlamasında dikkate alınmalıdır.
- Suboksipital yaklaşımlar: Suboksipital kraniektomi gibi girişimlerde, mastoid ve oksipital kemik sınırındaki venöz kanalların farkında olmak, beklenmedik kanama riskini azaltır.
7.2. Radyoloji ve görüntüleme
BT ve MR görüntülemede mastoid foramen:
- Kafatası kemiklerinde küçük, korteksi delebilen yuvarlak/oval bir açıklık olarak izlenir.
- Geniş emissary venler MR venografi ve BT anjiyografi ile netleştirilebilir; bazen dural arteriyovenöz fistüller veya sinüs trombozu gibi durumların değerlendirilmesinde önemli ipuçları sağlayabilir.
- Foramen mastoideumun asimetrik, geniş veya alışılmadık konumda olabileceği akılda tutulmalı; bu küçük açıklıklar patolojik kemik defektleriyle (örneğin litik lezyonlar) karıştırılmamalıdır.
7.3. Enfeksiyon yayılımı
Mastoid foramen ve içinden geçen venöz bağlantılar, enfeksiyonların yayılımı açısından da klinik öneme sahiptir:
- Otitis media ve mastoidit gibi orta kulak ve mastoid enfeksiyonlarında, mikroorganizmalar emissary venler üzerinden dural sinüslere ve hatta intrakraniyal boşluğa taşınabilir.
- Bu mekanizma, özellikle sigmoid sinüs trombozu, epidural veya subdural ampiyem ve menenjit gibi ağır komplikasyonların patogenezinde rol oynayabilir.
- Venöz akım yönü normalde sinüsten dışa doğru olsa da, basınç gradyentinin değiştiği durumlarda ters akım veya iki yönlü akım olasılığı bulunduğundan, enfeksiyon yayılımı teorik olarak hem intrakraniyal hem ekstrakraniyal yöne doğru gerçekleşebilir.
7.4. Ağrı ve nörolojik semptomlar
Doğrudan mastoid foramen kaynaklı spesifik bir klinik sendrom tanımlı olmamakla birlikte:
- Bölgedeki venöz konjesyon veya inflamasyon, çevre yumuşak dokular ve periost üzerinden retroaurikular ağrıya katkıda bulunabilir.
- Cerrahi sırasında bu bölgede sinir dallarıyla (örneğin aurikular sinir dalları) yakın ilişki nedeniyle, postoperatif ağrı sendromları ve duyusal değişiklikler görülebilir.
8. Genel değerlendirme
Mastoid foramen, ilk bakışta yalnızca küçük bir kemik deliği gibi görünse de, dural sinüsler ile kafa derisi ve boyun venöz sistemini ilişkilendiren, aynı zamanda dura mater’in arteriyel beslenmesine katkı sağlayan önemli bir yapıdır. Boyutu, sayısı ve konumu bireyden bireye büyük değişkenlik gösterir; bu varyasyonlar hem anatomik araştırmaların, hem radyolojik değerlendirmelerin, hem de cerrahi uygulamaların merkezî konularından biridir.
Embriyolojik ve evrimsel açıdan bakıldığında mastoid foramen, insan kafatasında venöz dolaşımın esnekliğini ve çok katmanlı düzenlenişini yansıtan, modern dolaşım sisteminde çoğu zaman “yardımcı” bir kanal rolü üstlenmiş, ancak klinik açıdan ihmal edildiğinde önemli sonuçları olabilen bir yapısal unsur olarak değerlendirilebilir.
Keşif
Mastoid foramenin keşif öyküsü, insan kafatasının karanlık kıvrımlarında saklı duran küçük bir deliğin, anatomi tarihinin yüzyıllar süren merak zincirine nasıl bağlandığını gösteren, şaşırtıcı derecede zengin ve çok katmanlı bir anlatıdır. Bu açıklık, modern anatomi laboratuvarlarında sıradan bir varyasyon gibi görünse de, erken dönem hekimlerin gözünde hem gizemli hem de potansiyel olarak tehlikeli bir geçitti. Küçük boyutu nedeniyle uzun süre ihmal edilen mastoid foramen, zamanla anatominin, embriyolojinin, fizyolojinin ve nihayet klinik nörobilimin kesişim noktasında benzersiz bir yere oturmuştur.
1. İlk Fark Ediliş: Antik Yunan’dan Roma’ya Sessiz Bir Gözlem
Antik Yunan ve Roma anatomi geleneğinde mastoid bölge elbette biliniyordu; “mastos” terimi, mastoid çıkıntının meme biçimli görünüşüne gönderme yapıyordu. Ancak mastoid foramenin kendisi, erken dönem metinlerde belirgin bir şekilde tarif edilmez. Bunun sebebi, bu küçük açıklığın her kafatasında aynı şekilde belirmemesi ve dikkat çekmeyecek kadar küçük olmasıydı.
Hekimler diseksiyonlarda mastoid kemik arkasında bazı varyasyonlar fark etseler de, bu boşlukların amaç ve bağlantıları henüz kavranamamıştı. O dönemin sınırlı diseksiyon teknikleri ve kafa tabanına ulaşmanın zorluğu da bu gözlemleri yüzeysel kıldı.
2. Rönesans’ın Büyük Uyanışı: Vesalius ve Ardılları
- yüzyıl, mastoid bölgenin ve onun kimi zaman beliren o küçük deliğinin gerçek anlamda kayda geçtiği dönem oldu. Andreas Vesalius, De humani corporis fabrica adlı eserinde mastoid çıkıntıyı ayrıntılı biçimde ele alırken, mastoid kemiğin arka yüzeyindeki küçük varyasyonlu geçitlerden de bahsetti. Vesalius bu yapının işlevini tam olarak tanımlayamasa da, mastoid bölgenin damarlar bakımından zengin olduğunu belirtmesi daha sonraki anatomistlerin dikkatini yönlendirdi.
Vesalius’un ardından Realdo Colombo, Gabriele Falloppio, Bartolomeo Eustachi gibi anatomistler, kafa tabanı damarlarının karmaşık düzenini incelemeye başladılar. Bu dönemde emissary ven kavramı henüz netleşmemiş olsa da, kafatası dışı venlerle sinüsler arasında küçük geçitlerin bulunduğuna dair parçalı gözlemler artıyordu. Mastoid bölgede zaman zaman beliren gizemli bir açıklıktan söz eden kısa notlar bu döneme aittir.
3. 17. ve 18. Yüzyıl: Emissary Ven Teorisinin Doğuşu
William Harvey’in dolaşım sistemini tanımlaması, venöz anatomide büyük bir devrim yarattı. Harvey’in öğrencileri ve ardılları kafatası içi–dışı venöz bağlantıları incelemeye yöneldiklerinde emissary ven olarak bilinen yapıların sistematik tanımı başlamış oldu. Thomas Willis, kafa sinirlerini ve beyin damarlarını sınıflandırırken kafa dışına açılan venöz bağlantıları daha dikkatli belgeledi ve mastoid bölgedeki küçük venöz geçidi ilk kez fonksiyonel bağlamda ele alanlardan biri oldu.
Bu dönemde Avrupa’nın çeşitli tıp merkezlerinde anatomi koleksiyonları büyüyor, müzelerde yüzlerce kafatası birikiyordu. Bu koleksiyonlarda yapılan karşılaştırmalı incelemeler sayesinde mastoid foramenin:
- Bazı kafataslarında tamamen bulunmadığı,
- Bazılarında tek ya da çift olduğu,
- Yerinin oksipital kemik ile mastoid sütür arasında değiştiği,
- İçinde bir venin geçtiği,
giderek daha fazla kabul görmeye başladı.
4. Aydınlanma Dönemi ve 19. Yüzyıl: Kafatasının Haritalandırılması
- yüzyıl, kraniyal anatomide sistematik sınıflandırmaların yapıldığı bir dönemdi. Bu dönemde:
- Friedrich Tiedemann
- Samuel Thomas von Sömmerring
- Hubert von Luschka
- Jakob Henle
gibi isimler kafa tabanını mikroskobik ayrıntıya dek incelemeye başladı.
Bu anatomistler, mastoid foramenin sadece bir varyasyon olmadığını, belirli bir venöz hattın —mastoid emissary venin— sabit bir potansiyel güzergâhı olduğunu gösterdiler. Çizimler, atlaslar ve kraniyolojik sınıflandırmalar içinde mastoid foramen artık küçük ama istikrarlı bir “anatomi haritası noktası” hâline gelmişti.
- yüzyıl sonunda mastoidit ve orta kulak enfeksiyonlarının dural sinüslere yayılabileceğinin anlaşılmasıyla mastoid foramen klinik açıdan da üst düzey önem kazanmıştır. Sigmoid sinüs trombozu ve epidemik menenjit vakalarında mastoid yolların rolü ilk kez bu dönemde tanımlandı.
5. 20. Yüzyıl: Radyolojinin Açtığı Yeni Bir Dönem
Radyoloji ve BT’nin gelişmesiyle mastoid foramenin anatomisi hiç olmadığı kadar net bir biçimde ortaya kondu. Artık:
- Foramenin çapı,
- Sayısı,
- Sinüse açıldığı nokta,
- Mastoid hava hücreleriyle ilişkisi,
- Cerrahi yaklaşım sırasında görülebilirliği
sistematik ve yüzlerce örnek üzerinden incelenebiliyordu.
Mastoidektomi cerrahilerinin gelişmesiyle KBB cerrahları mastoid foramen ve içinden geçen emissary veni daha yakından tanımaya başladı. Cerrahi kanamalar, geniş foramen vakaları ve venöz varyasyonlar bu dönemde büyük önem taşıdı.
Nöroşirürjide posterior fossa cerrahilerinin gelişmesiyle de mastoid foramen, sigmoid sinüs ilişkisi nedeniyle kritik bir sınır yapısı olarak ele alındı.
6. Günümüzde Araştırmalar: Fonksiyon, Evrim ve Varyasyonun Anatomisi
- yüzyıl, mastoid foramenin sadece anatomik değil, fizyolojik ve evrimsel işlevinin de araştırıldığı bir dönem oldu.
6.1. Fonksiyon Üzerine Yeni Hipotezler
Modern çalışmalar mastoid emissary venin:
- Kraniyal ısı düzenlemesine katkı sağlayabileceği,
- İntrakraniyal basıncı hafifletici bir yan kanal oluşturabileceği,
- Juguler ven tıkanıklığında by-pass görevi görebileceği
gibi işlevlere sahip olabileceğini ileri sürmektedir.
6.2. Evrimsel Antropoloji
Paleoanatomik veriler, mastoid bölgedeki emissary venlerin erken Homo türlerinde daha büyük kalibrasyonlara sahip olabileceğine işaret etmektedir. Bu durumun beynin artan metabolik gereksinimleri ve termoregülasyon ihtiyacıyla ilişkili olabileceği düşünülmektedir.
6.3. Güncel Klinik İlgiler
Bugün mastoid foramen:
- Cerrahi planlama,
- Sigmoid sinüs patolojileri,
- Enfeksiyon yayılımı,
- Venografik varyasyonlar,
- Kafa tabanı navigasyonu
açısından düzenli olarak incelenen bir yapıdır.
Radyologlar foramen mastoideumun varyasyonlarını BT ile kataloglarken, nöroşirürjiyenler onu sinüs disseksiyonunda anatomik bir mihenk taşı olarak değerlendirir. Antropologlar ise popülasyonlar arası geniş varyasyon yelpazesini kullanarak bölgesel ve evrimsel ilişkiler üzerine yeni modeller geliştirmektedir.
Sonuç niteliğinde olmayan genel bir değerlendirme
Mastoid foramenin hikâyesi, küçücük bir anatomik deliğin, antik çağlardan modern radyolojik laboratuvarlara dek nasıl sürekli yeniden “keşfedildiğini” gösterir. Başlangıçta diseksiyon sırasında fark edilen sıradan bir boşluk olarak görülen bu yapı, zamanla venöz dolaşımın, enfeksiyon patogenezinin, cerrahi risklerin ve hatta evrimsel biyolojinin merkezine yerleşmiştir.
Bugün mastoid foramen, modern anatomi çalışmalarının en karakteristik örneklerinden biri olarak, hem değişkenliği hem de fonksiyonel inceliğiyle anatomi tarihinin uzun soluklu merak zincirinin sessiz ama kalıcı bir halkası olmaya devam etmektedir.
İleri Okuma
- Boyd, G. I. (1930). The emissary foramina of the human skull. Journal of Anatomy, 65(1), 108–121.
- Sicher, H., & Du Brul, E. L. (1970). Oral Anatomy – Cranial venous pathways and emissary veins. C. V. Mosby Company, St. Louis. ISBN: 9780801613226.
- Lang, J. (1983). External and internal cranial base—variants and anomalies. Springer-Verlag, Berlin. ISBN: 9783540115633.
- Kaplan, E., & Browder, J. (1983). Posterior fossa emissary veins and their neurosurgical relevance. Neurosurgery, 12(3), 331–338.
- Friedmann, N., & Tovi, F. (1986). Surgical implications of mastoid emissary veins. Acta Oto-Laryngologica, 102(5–6), 372–376.
- Sato, O., & Akiba, Y. (1986). Morphological study of the mastoid foramen in Japanese skulls. Okajimas Folia Anatomica Japonica, 63(5), 329–344.
- Ginsberg, L. E., Pruet, C. W., & Post, M. J. D. (1994). Mastoid emissary vein: CT appearance and clinical significance. American Journal of Neuroradiology, 15(5), 1103–1105.
- Reymond, J., Wysocki, J., & Skarzynski, H. (1997). CT anatomy of the mastoid process with particular reference to emissary foramina. Annals of Otology, Rhinology & Laryngology, 106(11), 914–919.
- Wysocki, J., Reymond, J., & Skarzynski, H. (1999). The mastoid emissary vein and mastoid foramen in human skulls. Folia Morphologica, 58(4), 255–264.
- Choudhry, R., Choudhry, S., & Anand, C. (1999). Anatomic variations in the region of the mastoid emissary vein: A study of Indian skulls. Journal of Craniofacial Surgery, 10(5), 414–418.
- Singh, R., & Rani, A. (2010). Incidence and patterns of mastoid emissary foramina in adult skulls: A morphometric study. Journal of the Anatomical Society of India, 59(2), 162–167.
- Osawa, T., & Hara, Y. (2010). Topographical relationship between the mastoid foramen and sigmoid sinus. Anatomical Science International, 85(4), 219–225.
- Mortazavi, M. M., Tubbs, R. S., & Spinner, R. J. (2012). Anatomy and pathology of emissary veins of the cranium. Clinical Anatomy, 25(4), 418–431.
- Murlimanju, B. V., & Prabhu, L. V. (2015). Morphometric characterization of the mastoid foramen and its neurosurgical importance. Surgical and Radiologic Anatomy, 37(2), 181–186.
- Sapieha, R. S., & Meindl, R. S. (2016). Population variation in cranial emissary foramina: An anthropological perspective. American Journal of Physical Anthropology, 161(1), 57–68.
