“Damak kemiğinin küçük deliği” ifadesi, klasik anatomi terminolojisindeki foramen palatinum minus ya da çoğul kullanımıyla foramina palatina minora için tam isabetli bir Türkçe anlamlandırmadır. Bu küçük kemik delikleri, hem sözcük kökeni hem de anatomik–klinik işlevleri açısından, kraniyofasiyal anatominin şaşırtıcı derecede zengin bir düğüm noktasını oluşturur.
1. Tanım ve genel bakış
Foramen palatinum minus, çift taraflı palatin kemiğin (os palatinum) posteriorunda yer alan, çoğu insanda bir ya da birden fazla (genellikle 1–2, bazen 3) küçük kemik açıklığıdır. Bu açıklıklar, canalis palatinus minor olarak adlandırılan küçük kanalların ağızlarıdır ve içlerinden:
- nervi palatini minores (küçük/arka damak sinirleri; maxiller sinirin dalları),
- arteriae palatinae minores (maxiller arterin inen palatin dalından ayrılan küçük palatin arter dalları),
- eşlik eden venöz yapılar
geçerek yumuşak damak, uvula, tonsilla palatina ve ilişkili mukozanın duyusal ve otonom innervasyonu ile vaskülarizasyonunu sağlar.
Bu nedenle, yalnızca “küçük bir kemik deliği” değil, damak–nazofarenks–orofarinks ekseninde önemli nörovasküler yapıların giriş–çıkış kapılarından biridir.
2. Etimoloji ve dilbilimsel bağlam
Verilen kısa tanım, Latince kökenli tıbbi terminolojinin Türkçe karşılığını adım adım çözmeye imkân tanır:
- Foramen: Latince forare (delmek, oyuk açmak) fiilinden türetilmiş isimdir; “delik, açıklık, geçit” anlamına gelir. Anatomi terminolojisinde kemik üzerindeki her türlü yuvarlak veya oval açıklık için standart terimdir.
- Palatinum: Latince palatum (damak, üst çene kemik çatısı) sözcüğünden türetilmiş sıfat hâlidir; “damağa ilişkin, damağa ait” anlamındadır. Palatum sözcüğü muhtemelen bir Proto-Hint-Avrupa kökü olan *pel- / *p(e)lə- (düz, yassı yüzey) ile ilişkilidir; bu da damağın, ağız boşluğunun düz tavanı olarak kavramsallaştırılmasıyla uyumludur.
- Minus: Latince parvus (küçük) sıfatının karşılaştırma derecesi olan minor/minus biçiminden gelir; “daha küçük” demektir. Anatomide majör–minör (majus–minus) karşıtlığı, çoğu zaman “büyük–küçük” değil, “görece daha büyük–görece daha küçük” anlamındaki çift yapılara ad verilirken kullanılır.
Dolayısıyla foramen palatinum minus ifadesi sözcüğü sözcüğüne “daha küçük damak deliği” ya da Türkçe’de alışıldık biçimiyle “damak kemiğinin küçük deliği” anlamına gelir. Bu adlandırma, foramen palatinum majus (büyük/majör damak deliği) ile olan anatomik ve fonksiyonel karşıtlığa dayanır: majus daha büyük, daha anterior ve lateral; minus ise daha küçük ve majusun arkasında, genellikle birden fazla delik hâlindedir.
3. Makroanatomik konum ve ilişkiler
3.1. Palatin kemik bağlamında
Palatin kemik, yüz iskeletinin posteriorunda yer alan düzensiz bir çift kemiktir ve:
- sert damağın arka kısmını,
- nazal boşluğun tabanı ve lateral duvarlarını,
- orbita tabanının bir bölümünü,
- pterygopalatin ve pterigoid fossaları
oluşturmaya katkıda bulunur.
Foramina palatina minora:
- Palatin kemiğin pyramidal çıkıntısının (processus pyramidalis) alt yüzünde,
- foramen palatinum majus’un hemen posteriorunda,
- Sert damağın posterolateral köşesinde,
yer alır. Yani ağız içinde bakıldığında, üst üçüncü molar seviyesinin arkasında, daha büyük ve belirgin majör palatin delikten biraz geride ve genellikle ona göre daha medial–posterior konumdadır.
3.2. Palatin kanallar sistemi
Foramen palatinum minus, canalis palatinus minorun alt ucu, yani ağız boşluğuna açılan kısmıdır. Bu kanal sistemi:
- Üstte fossa pterygopalatina’da başlayan,
- İçinden nervus maxillaris (V2)’in pterigopalatin ganglion dalı olan nervi palatini minores ile a. palatina descendens ve dallarını geçiren,
- Aşağıya doğru uzanan canalis palatinusun bir veya daha fazla küçük yan dalına karşılık gelir.
Daha büyük olan canalis palatinus major, foramen palatinum majus ile sonlanırken, daha ince yan dallar foramina palatina minora üzerinden sonlanır.
Bu düzen, sert damak (majör foramen) ile yumuşak damak (minör foramina) arasında nörovasküler yükün anatomik olarak ayrıştırılmasını sağlar.
4. İçerdiği nörovasküler yapılar
4.1. Sinirler – nervi palatini minores
Nervi palatini minores, nervus maxillaris (V2) kökenli, ganglion pterygopalatinumla ilişkili ince duyu ve otonom lif demetleridir. Bu sinirler:
- Sert damak için önemli olan n. palatinus majordan daha posterior ve küçük kalibreli dallardır.
- Canalis palatinus içinde descenden palatin arter ile beraber seyreder, daha sonra canales palatini minores içine ayrılır.
- Foramina palatina minoradan çıkarak:
- yumuşak damak mukozası,
- uvula,
- tonsilla palatina çevresindeki mukoza
üzerinde genel somatik duyu iletir.
Bu sinirler ayrıca:
- N. facialis (VII)’in büyük petrozal dalı üzerinden gelen parasempatik sekresyon liflerini damak bezlerine taşır.
- Kısmen tat duyusu liflerini yumuşak damak tat tomurcuklarına götürür (özellikle Kenhub ve klasik kaynaklarda bu yol tarif edilir).
4.2. Arter ve venler – arteriae/venae palatinae minores
Vasküler içerik tipik olarak şunları içerir:
- Arteriae palatinae minores: Maxiller arterin üçüncü bölümünden çıkan a. palatina descendens’in damak düzeyinde verdiği birden fazla küçük dal. Bu damarlar yumuşak damak, uvula, tonsil çevresi ve damak bezlerine kan taşır.(SciELO)
- Bunlara eşlik eden venae palatinae minores, çoğunlukla pterigoid venöz pleksusa veya daha büyük yüzeyel venöz yapılara drene olur.
Bu nörovasküler paketler, özellikle damak cerrahisi sırasında kanama ve ağrı yönetimi açısından kritik öneme sahiptir.
5. Mikroskobik ve histolojik açıdan bağlam
Foramenin kendisi kemik içerisinde kortikal tabakanın sürekliliği bozulmadan açılmış bir tünel şeklinde görülür; çevresi:
- Yoğun kompakt kemik ile sınırlıdır,
- İçinde gevşek bağ dokusu, endonöryal ve perinöryal yapılar,
- İnce duvarlı arteriyoller, venüller,
- Perivasküler yağ hücreleri ve otonom sinir lifleri
bulunur.
Foramen palatinum minus’tan çıkan damar ve sinirler, yumuşak damağın lamina propriasında dallanarak mukozal glandlar, epitel ve lenfoid doku (tonsilla palatina ile komşu alanlar) ile yoğun bir pleksus oluşturur. Böylece bu küçük delikler, histolojik düzeyde bakıldığında dahi orofarenks immünitesi ve sekresyon fonksiyonları için önemli bir giriş kapısı olarak görülebilir.
6. Embriyoloji ve gelişim
Palatin kemik ve ona ait foraminaların gelişimi şu hat üzerinden anlaşılabilir:
- İntramembranöz kemikleşme: Palatin kemik, endokondral değil, intramembranöz ossifikasyon ile gelişir. Mezenkimal kondensasyonlar, yüz iskeletinin diğer kısımlarıyla eşzamanlı olarak damak çatısını oluşturur.
- Sekonder damak oluşumu: Embriyoda sağ ve sol palatal çıkıntılar orta hatta yükselip birleşerek sekonder damak plağını oluşturur. Bu süreçte palatin kemik de sert damak çatısının osaifik çatı elemanı hâlini alır.
- Nörovasküler kanalların “oyulması”: Palatin sinirler ve damarlar, mezenkimal dokuda önceden var olan yolları takip eder ve kemikleşme ilerledikçe çevrelerinde kanalizasyon oluşur. Sonuçta:
- Proksimalde canalis palatinus,
- Distalde foramen palatinum majus ve foramina palatina minora
şeklinde kemik içinde kalıcı tüneller meydana gelir.
Böylece foramen palatinum minus, kemikleşme sürecinin “etrafında şekillendiği” nörovasküler bir yolun kalıcı izi olarak düşünülebilir; sinir ve damar yoksa foramen de olmaz, dolayısıyla gelişimsel bozukluklar nadiren bu kanal sisteminde anomalilerle sonuçlanabilir.
7. Evrimsel ve karşılaştırmalı anatomi
7.1. Sekonder damak ve palatin kanallar
Memelilerde sekonder damak, nazal ve oral boşlukları birbirinden ayırarak:
- Emme refleksini ve etkin süt emmesini,
- Çiğnenme sırasında eşzamanlı solunumu,
- Ses oluşumunun daha rafine biçimde modülasyonunu
mümkün kılar. Bu ikili bölmenin kemik temelini maxilla ve palatin kemik oluşturur; palatin kemik üzerindeki büyük ve küçük palatin foraminalar, bu evrimsel yeniliğin nörovasküler altyapısını temsil eder.(Wikipedia)
Birçok memelide palatin kanal, büyük ve küçük palatin sinir ve damarlarını taşıyan ortak bir tünel olarak tanımlanmıştır; bazı türlerde ince ayrım dallar kemik içinde daha erken bölünürken, bazılarında yüzeysel ayrım daha baskındır. Ksenarthra (örneğin armadillolar) gibi gruplarda bile palatin kanalın büyük–küçük dallara ayrıldığı ve sekonder damağın nörovasküler organizasyonunun memeliler arasında genel bir tema olduğu gösterilmiştir.
7.2. Türler arası değişkenlik
- Bazı küçük memelilerde tek bir palatin foramen baskın olabilir ve küçük dallar ayrı kemik delikleri şeklinde değil, aynı açıklık içinde kirli bir pleksus hâlinde seyreder.
- Primatlarda (insan dâhil) foramen palatinum majus ve minora arasındaki ayrım belirgindir; bu ayrım, yüz ve damak cerrahisi ile diş hekimliği açısından önemli bir avantaj sağlar.
Bu bağlamda foramen palatinum minus, yalnızca insana özgü bir ayrıntı değil, memelilerde sekonder damağın evrimsel stabil bir unsurunun bir çeşitlemesi olarak görülebilir.
8. Anatomik varyasyonlar ve morfometri
Özellikle kuru kafa ve görüntüleme çalışmalarında, küçük palatin foraminaların sayısı ve yerleşimi açısından belirgin çeşitlilik bildirilmiştir:
- Sayı: Çoğu çalışmada taraf başına 1–2 küçük foramen tipiktir; bazı kafataslarında 3 veya daha fazla küçük palatin foramen de saptanmıştır.
- Yerleşim: Her zaman foramen palatinum majus’un posteriorunda, sert damağın posterolateral köşesine yakın konumlanır; ancak majore göre mediolateral ve süperoinferior açıdan küçük oynamalar görülebilir.
- Simetri: Sağ ve sol taraf arasında sayıca ve konumsal olarak asimetri sık görülür; bu durum, sinir bloklarında iğne giriş noktasının “aynı tarafta bile her hastada biraz farklı” olmasının anatomik temelini oluşturur.
- Çap: Minör foraminaların çapı majore kıyasla belirgin şekilde küçüktür; bu, sinir ve damar demetlerinin daha ince olmasıyla uyumludur.
Morfometrik veriler esas olarak majör foramen için ayrıntılı raporlanmış olsa da, minör foraminaların sayısı ve majör foramenle ilişkisi, diş hekimi ve cerrahlar için önemli yön bulma noktalarıdır.
9. Klinik ve cerrahi önemi
9.1. Lokal anestezi ve diş hekimliği
Damak bölgesinde yapılan çok sayıda işlemde, palatin sinir blokları kullanılır. Klasik teknikler sıklıkla foramen palatinum majus çevresine odaklansa da, özellikle:
- Yumuşak damak,
- Uvula,
- Tonsil loju çevresi,
- Posterior damak mukoza ve glandları
için yeterli analjezi sağlanması gerektiğinde, nervi palatini minores’in geçtiği foramina palatina minora da pratik öneme sahiptir. Sinir liflerinin dağılımı nedeniyle, bazı tekniklerde iğnenin majör foramen posterioruna yönlendirilmesi ve minör kanallara doğru difüzyon hedeflenir.
Anatomik varyasyonlar (foramen sayısı, tam yerleşim, majöre göre mesafe) bu sinir bloklarının başarı oranını etkileyebilir.
9.2. Orofarengeal ve palatin cerrahiler
- Uvulopalatofaringoplasti, yarık damak onarımı, tonsillektomi ve yumuşak damak rekonstrüksiyonu gibi cerrahilerde:
- Foramen palatinum minus’tan çıkan damarların kontrolü,
- Sinir hasarından kaçınma,
- Yumuşak damak fonksiyonlarını (yutma, fonasyon, östaki tüpü açılması) koruma
için bu küçük deliklerin anatomisinin iyi bilinmesi gerekir.
- Onkolojik cerrahi: Sert ve yumuşak damak tümörleri, palatin sinirler ve foraminalar boyunca kemik ve yumuşak dokulara doğru yayılım gösterebilir. Palatin sinirlerin foramen palatinum majus ve foramina palatina minora üzerinden kemik içine veya yukarıya pterigopalatin fossaya doğru uzanması, tümörlerin beklenmedik yayılım yollarını oluşturur.
Bu nedenle, radyolojik evrelemede küçük palatin foraminaların tutulumu ve kanal içi yayılımın değerlendirilmesi önem kazanır.
9.3. Olası iatrojenik lezyonlar
- Aşırı keskin disseksiyon, aşırı koter veya yetersiz hemostaz, bu foramenlerden geçen küçük fakat fonksiyonel olarak önemli damar ve sinirleri zedeleyebilir.
- Sinir zedelenmesi:
- Yumuşak damakta uyuşukluk, parestezi,
- Yutma sırasında yabancı cisim hissi,
- Nadir de olsa fonasyon bozuklukları
şeklinde klinik sonuçlar doğurabilir.
10. Radyolojik görünüm
Modern görüntüleme teknikleri, özellikle:
- Konik ışınlı BT (CBCT),
- Yüksek çözünürlüklü BT,
- Bazı durumlarda MR
ile foramen palatinum majus ve foramina palatina minora ayrıntılı biçimde seçilebilmektedir. Radyolojik olarak:
- Sert damağın posterolateral köşesinde,
- Majör foramenin hemen arkasında,
- Çoğunlukla birden fazla küçük yuvarlak veya oval düşük yoğunluklu odak
şeklinde izlenirler. Diş hekimliğinde implant planlaması, maksiller osteotomiler ve damak fleplerinin hazırlanması öncesi bu foramenlerin görüntüleme ile değerlendirilmesi, hem kanama riskini hem de nörolojik komplikasyonları azaltmaya yardımcı olur.
11. Terminolojik nüanslar
Terminolojide birkaç önemli nokta:
- Foramen palatinum minus – tekil form; çoğu zaman bir taraftaki açıklıklardan birini vurgulamak için kullanılır.
- Foramina palatina minora – çoğul form; iki taraftaki tüm küçük foraminaları bir arada ifade eder.
- Minor palatine foramina / lesser palatine foramina – İngilizce karşılığıdır; bazı kaynaklarda “minor palatine foramen” de tekil için kullanılır.
- “Damak kemiğinin küçük deliği” ifadesi, Türkçe’de Latince–Yunanca ağırlıklı terminolojiye aşina olmayanlar için oldukça açıklayıcı ve pedagojik bir çeviridir; yine de klinik belgelerde genellikle Latince form korunur.
Keşif
1. İlk bakışlar: Galen’den ortaçağ anatomi geleneğine
Damak kemiği ve onu delen küçük açıklıklar, insan kafatasındaki daha “büyük ve dramatik” yapılar (örneğin foramen magnum, orbitanın kenarları, temporomandibular eklem) kadar erken dönemde özel bir adla sahneye çıkmaz. Antik dönemin en etkili anatomi otoritelerinden Galen, hayvan diseksiyonları üzerinden kafatası ve yüz kemiklerini tarif ederken, kemik deliklerini genel olarak sinir ve damar geçiş yolları olarak tanımlar; ama bizim bugün “foramen palatinum minus” dediğimiz küçük damak delikleri, o dönemde ayrı bir terminus technicus hâlinde değildir.
Ortaçağ boyunca anatomi, çoğunlukla Galen’in otoritesi altında, yorum ve şerhler üzerinden aktarılır. Damağın arka bölgesindeki küçük açıklıklar zaman zaman çizimlerde yer alsa da, bunlar genellikle “damağın gerisindeki sinir ve damar geçişleri” olarak üstünkörü anılır; ne ayrı bir isim alırlar ne de fonksiyonel detayları üzerinde durulur. Diseksiyon sayısının azlığı, insan kadavrasına erişimin sınırlılığı ve dinî/kültürel çekinceler, bu tür ince ayrıntıların üstünü adeta bir sis perdesi gibi örter.
2. Rönesans’ın büyük anatomicileri: Vesalius ve kuşağı
16. yüzyıla, yani Rönesans anatomi devrimine gelindiğinde sahneye Andreas Vesalius çıkar. Vesalius, insan kadavrası üzerinde sistematik diseksiyon yaparak kemik, eklem, kas ve organları büyük bir titizlikle çizdirir. “De humani corporis fabrica” adlı eseri, kafatası tabanını ve yüz kemiklerini benzersiz ayrıntıda betimler.
Vesalius’un çizimlerinde palatin kemiğin gövdesi, sert damak çatısının arka bölgesi, nazal boşlukla ilişkileri ve çeşitli kemik kanallar görülebilir; ancak terminoloji henüz bugünkü kadar ayrıntılı ve standardize değildir. Palatin bölgede sinir ve damar geçişlerinin varlığı bilinir; fakat küçük palatin delikler çoğunlukla daha büyük yapının bir parçası olarak tasvir edilir, ayrı ayrı adlandırılması ve ölçülmesi sonraki yüzyıllara kalır.
Yine aynı dönemde Gabriele Falloppio, Bartolomeo Eustachio gibi anatomistler kafa tabanı ve yüz iskeletini büyük bir özenle inceler. Falloppio’nun özellikle kafa tabanı ve kraniyal sinirlerin çıkış noktalarına olan ilgisi, kemik foraminalarına yönelik farkındalığı artırır. Eustachio’nun gravürlerinde de sert damak ve palatin bölge oldukça ayrıntılıdır; fakat bu küçük foraminaların tek tek “özel isimli aktörler” hâline gelmesi, henüz tam anlamıyla sahneye çıkmış değildir.
3. 17.–18. yüzyıl: Sistematik kraniofasiyal anatominin doğuşu
- ve 18. yüzyıllar, kafa tabanı ve yüz iskeletinin giderek daha sistematik değerlendirildiği dönemlerdir. Diseksiyonlar yaygınlaşır, anatomik preparatlar koleksiyon hâlinde üniversite salonlarını doldurmaya başlar.
Bu dönemde Thomas Willis, Jacob Winslow, Albinus gibi anatomistler, kafatası deliklerinin topografyasını dikkatle tanımlar. Özellikle Winslow ve Albinus, insan kafatasında sinir ve damar geçiş yollarını, kemik yüzeyindeki tüm açıklıklarla birlikte kataloglama eğilimindedir. Sert damağın arka kısmında, major palatin foramenin arkasında bir veya birkaç küçük delik bulunduğu artık diseksiyon literatüründe “normal” bir bulgu olarak yer alır; ancak henüz bugün kullandığımız “foramen palatinum majus/minus” çiftli terminolojisi tam anlamıyla oturmuş sayılmaz.
Bu dönemde ortaya çıkan önemli özellik, damak bölgesinin yalnızca morfolojik değil, fonksiyonel bir yapı olarak da ele alınmasıdır. Yumuşak damak, uvula ve farenks ile ilişkili kaslar, yutma, konuşma ve solunum fonksiyonlarıyla birlikte anlatılır. Bu işlevsel perspektif, damak sinir ve damarlarının önemini giderek arttırır; dolayısıyla bu yapılara açılan küçük kemik delikleri de anatomi metinlerinde yer etmeye başlar.
4. 19. yüzyıl: Modern anatomi dili ve palatin foraminaların “adlandırılması”
- yüzyıl, anatomi terminolojisinin giderek modernleştiği, Latince kökenli adlandırmaların standart hâle getirilmeye çalışıldığı bir dönemdir. Bu süreçte palatin kemik üzerindeki açıklıklar da net bir şekilde sınıflandırılır:
- Daha büyük ve önde bulunan açıklık: foramen palatinum majus (büyük/majör damak deliği),
- Onun gerisinde, daha küçük ve çoğu zaman birden fazla sayıda bulunan açıklıklar: foramina palatina minora (küçük/minör palatin foraminalar).
Böylece sadece anatomik varlığı bilinen bir “küçük delik” olmaktan çıkarak, majör–minör karşıtlığı içinde tanımlanan bir kavram ortaya çıkar. Hem klinik hem de didaktik açıdan kullanışlı bu adlandırma, sinir ve damarların ayrışmasını da daha anlaşılır kılar:
- N. palatinus major için majör foramen,
- nn. palatini minores için minör foraminalar.
Bu dönemde özellikle Alman ve Fransız anatomi okulları, kafatası kemiklerinin morfolojisini milimetre hassasiyetinde tanımlar, kuru kemik koleksiyonları üzerinde ölçümler yapar. Foramen palatinum majus ile minör foraminaların birbirine göre konumu, diş arkları, molar dişlerin kökleri ve sert damak genişliği ile ilişkileri yavaş yavaş literatüre girer. Henüz “morfometrik istatistik” bugünkü kadar ayrıntılı değildir; ama neredeyse her eğitim kürsüsünde, diseksiyon yapan genç anatomi öğrencileri bu küçük delikleri görüp işaretlemeye başlar.
5. 20. yüzyıl başı–ortası: Cerrahi ve diş hekimliğinin sahneye çıkışı
- yüzyıla gelindiğinde yüz travmaları, maksillofasiyal cerrahi ve diş hekimliği büyük bir ivme kazanmaya başlar. Anestezinin gelişmesi, aseptik tekniklerin yerleşmesi ve cerrahi aletlerin mükemmelleşmesi, damak bölgesine daha cesur ve daha ayrıntılı müdahaleleri mümkün kılar.
Diş hekimliği, özellikle de üst molar dişler, premolarlar, damak flepleri ve protez planlaması söz konusu olduğunda, sert ve yumuşak damaktaki nörovasküler yapılara dikkat kesilir. Burada iki önemli gelişme dikkat çeker:
- Palatin sinir bloklarının tanımlanması:
Diş hekimleri ve ağız cerrahları, hem sert damağın hem de yumuşak damağın lokal anestezi ile etkili bir şekilde uyuşturulması için, majör ve minör palatin sinir bloklarını tarif eder. İğnenin hangi noktadan, hangi açıyla ve hangi derinliğe kadar ilerletileceği anlatılırken, foramen palatinum majus ve foramina palatina minora başlıca “yön bulma işaretleri” hâline gelir. - Yarık damak ve onarım cerrahisi:
Konjenital yarık damak onarımlarında, cerrahlar yumuşak damak kaslarını yeniden düzenlerken, minör palatin sinirlerin mümkün olduğunca korunmasına odaklanır. Bu süreçte, küçük palatin foraminaların konumu ve bu foramenlerden çıkan nörovasküler demetlerin seyri, operatif anatomi kitaplarında ayrıntılı şekilde tasvir edilir.
Bu dönemin literatüründe, foramen palatinum minus artık külçe hâlinde var olan bir bilgi değil, cerrahi pratikle doğrudan bağlantılı bir anatomi hedefidir.
6. 20. yüzyıl sonu: Morfometri ve varyasyon merakı
Yüzyılın ikinci yarısından itibaren anatomi, sadece “yapıları isimlendiren” bir disiplin olmaktan çıkıp, ölçen, sınıflandıran, istatistiksel analiz yapan bir bilim hâline gelir. Kuru kafatası koleksiyonları üzerinde:
- Foramen palatinum majus’un koordinatları,
- Foramina palatina minora’nın sayısı,
- Bunların majör foramen, midpalatal suture, alveoler kenar ve diş kökleri ile olan mesafeleri
milimetre düzeyinde ölçülmeye başlanır.
Bu araştırmalarda sıkça şu sorular sorulur:
- Taraf başına kaç adet minör foramen “normal”dir?
- Büyük palatin foramen ile minör foraminalar arasında tipik mesafe nedir?
- Sağ–sol asimetrisi ne sıklıkla görülür?
- Farklı popülasyonlarda (örneğin Avrupa, Asya, Afrika kökenli örneklem grupları) bu varyasyonlar nasıl dağılım gösterir?
Çalışmalar, bir tarafta 1–2 minör foramenin en sık görülen durum olduğunu, fakat 3 ve üzeri sayıda küçük foramenin de hiç de azımsanmayacak sıklıkta olduğunu gösterir. Bu tür bulgular, klinisyenlere pratik bir uyarı niteliği taşır: “Her damakta aynı sayıda ya da aynı yerde küçük palatin foramen bekleme; her hastayı kendi anatomisiyle birlikte düşün.”
7. 21. yüzyılın başından günümüze: Görüntüleme, cerrahi planlama ve palatin kanal kompleksi
Yeni yüzyıla girildiğinde, konik ışınlı BT (CBCT), yüksek çözünürlüklü çok dedektörlü BT ve ileri MR teknikleri ile sert damak ve palatin bölge, artık sadece diseksiyon masasında değil, canlı insanlarda da mikrometre ölçeğinde incelenebilir hâle gelir.
Bu dönemde araştırma çizgileri belirgin şekilde çeşitlenir:
7.1. Konik ışınlı BT ve diş hekimliği
Diş hekimliği pratiğinde, implant planlaması, ortognatik cerrahi, maksiller sinüs cerrahisi ve damak flepleri söz konusu olduğunda, CBCT görüntüleri üzerine yapılan çalışmalar:
- Foramen palatinum majus ve foramina palatina minora’nın üç boyutlu konumunu,
- Sert damak kalınlığını,
- Palatin kanal kompleksinin (palatine canal complex) seyrini
ayrıntılı olarak haritalar.
Araştırmacılar, örneğin üst premolar-eklem ekseni, midpalatal sütür, posterior nazal spin gibi belirli referans noktalarına göre minör foraminaların ortalama konumlarını hesaplar. Bu çalışmaların çoğu, farklı etnik popülasyonları karşılaştırarak klinik öneriler geliştirir: “Bu popülasyonda minör foramenler daha posterior ve medialde yoğunlaşıyor, sinir bloklarında iğne girişi buna göre ayarlanmalı” gibi çıkarımlar, makale sonuçlarında ayrıntılı tartışılır.
7.2. Palatin sinir ve damarların cerrahi önemi
Yumuşak damak ve orofarenks cerrahisi, özellikle:
- OSAS (obstrüktif uyku apnesi) ameliyatları,
- Tümör rezeksiyonları,
- Yumuşak damak rekonstrüksiyonları,
kapsamında, minör palatin sinir ve damarları korumaya veya gerektiğinde kontrollü olarak ligatüre etmeye odaklanır.
Cerrahlar, foramen palatinum minus’tan çıkan arter ve sinirlerin:
- Yumuşak damak kaslarını inerve eden dallara,
- Damak bezlerine giden sekresyon liflerine,
- Tonsil komşuluğundaki mukoza dallarına
nasıl dağıldığını bilmek için kadavra diseksiyonları ve mikrocerrahi çalışmalarına yönelir. Böylece, “küçük bir delik” gibi görünen bu yapı, fonksiyonel yutma, fonasyon ve nazofarengeal kapanma için kritik bir geçit olduğu fikrini pekiştirir.
7.3. Onkoloji ve yayılım yolları
Baş–boyun tümörleri üzerine çalışan cerrah ve radyologlar, tümörlerin kemik içi ve yumuşak doku içi yayılım yollarını anlamaya çalışırken, palatin kanal ve foraminalar üzerinden progresyon olasılığını da hesaba katar. Palatin sinir ve damarlar, tümör hücreleri için bir tür “otoban” görevi görebilir; bu nedenle BT ve MR incelemelerinde:
- Palatin kanalda kalınlaşma,
- Foramen palatinum majus veya minör foraminalar bölgesinde kemik erozyonu,
- Yumuşak damak altındaki infiltrasyon alanları
dikkatle değerlendirilir. Bu bakış açısı, küçük palatin foraminaları anatomik bir ayrıntı olmaktan çıkarıp, onkolojik evrelemenin kritik bileşenlerinden biri hâline getirir.
8. Güncel araştırma eğilimleri: Varyasyon, popülasyon farklılıkları ve klinik rehberlik
Bugünün yayınlarına bakıldığında, foramen palatinum minus ve ilişkili yapıların etrafında birkaç belirgin tema öne çıkar:
- Morfometrik popülasyon çalışmaları:
Farklı ülkelerden araştırma grupları, kuru kafatası ve CBCT verilerini kullanarak:- Minör foraminaların ortalama sayısını,
- Foramen palatinum majus’a olan uzaklığını,
- Sert damak kenarlarına olan mesafesini,
- Sağ–sol asimetrisinin derecesini
karşılaştırır. Böylece her popülasyon için daha isabetli sinir bloğu, cerrahi kesi ve flep tasarımı önerileri ortaya konur.
- Sinir bloklarının optimizasyonu:
Anestezi ve ağız-diş sağlığı alanında, özellikle zor ağrılı damak vakalarında (örneğin yoğun periodontal cerrahi, implant yerleştirme, travmatik ekstraksiyonlar) palatin sinir bloklarının daha etkili, daha az ağrılı ve daha az komplikasyonlu uygulanabilmesi için yeni teknik tarifleri yapılır. Bu tariflerin ortak paydası, “iğnenin, foramen palatinum majus’un biraz posterioruna ve minör foraminaların olduğu bölgeye yönlendirilmesi” gibi ayrıntılardır. - Radyolojik atlas çalışmaları:
Üç boyutlu görüntüleme ile hazırlanan atlaslar, öğrenciler ve klinisyenler için palatin bölgenin sanal diseksiyonunu sunar. Bu atlaslarda, foramen palatinum majus ve foramina palatina minora farklı renklerle işaretlenir; palatin kanal içindeki sinir ve damar demetleri, damak mukozası ve yumuşak damak kasları ile ilişkili olarak gösterilir. - Embriyolojik ve gelişimsel araştırmalar:
Daha sınırlı sayıda olsa da, palatin kemik ve kanal sisteminin gelişimsel anomalilerinin yarık damak, kraniofasiyel sendromlar ve palatin bölge erişim cerrahileriyle ilişkisi incelenir. Bu çalışmalar, sekonder damağın evrimsel önemini ve bu yapıya eşlik eden nörovasküler geçitlerin (palatin foraminalar dâhil) gelişimsel hassasiyetini vurgular.
İleri Okuma
- Sinnatamby CS (2011). Last’s Anatomy: Regional and Applied. Churchill Livingstone, Edinburgh, 12th ed.
- Dave MR, Yagain VK, Anadkat S (2013). Anatomical variations of the greater palatine foramen in dry adult human skulls. International Journal of Morphology, 31(2), 578–583.
- Standring S (2016). Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice. Elsevier, London, 41st ed.
- Moore KL, Dalley AF, Agur AMR (2018). Clinically Oriented Anatomy. Wolters Kluwer, Philadelphia, 8th ed.
- Ortug A, Ortug G (2019). Greater palatine foramen: assessment with palatal index, maxillary arch length and cranial index in Anatolian skulls. Folia Morphologica, 78(4), 789–797.
- Le Verger K, Hautier L, Abourachid A et al. (2021). Comparative anatomy and phylogenetic contribution of intracranial osseous canals in cingulates. Journal of Anatomy, 239(2), 241–259.
- Sferlazza L, Barbato E, Gennaro P et al. (2022). Common Anatomical Variations of Neurovascular Canals of the Jaws. Journal of Cranio-Maxillofacial Surgery, 50(5), 412–423.
- Helwany M, Reddy V, Sharma S (2023). Anatomy, Head and Neck, Palate. StatPearls Publishing, Treasure Island (FL).
- Kenhub (2023). The Palate: Anatomy, Innervation, Blood Supply. Kenhub Online Anatomy Atlas.
- Gadallah HN (2024). Morphometry of the greater and lesser palatine foramina: A dry bone and radiological study. Egyptian Journal of Anatomy, 47(1), 45–58.