Böbrek üstü bezleri, böbrek üstü bezleri olarak da bilinir, retroperitoneal boşlukta her böbreğin tepesinde bulunan eşleşmiş endokrin organlardır. Böbreklerle birlikte kapsüllenmişlerdir ve ortak bir lifli kapsülle sarılmışlardır. Anatomik olarak, Glandula suprarenalis dextra olarak adlandırılan sağ böbrek üstü bezi tipik olarak üçgen bir şekil sergilerken, sol böbrek üstü bezi veya Glandula suprarenalis sinistra daha hilal veya yarım ay şeklindedir. Her bez yaklaşık 5 cm uzunluğunda ve 3 cm genişliğindedir ve ortalama ağırlığı 7 ila 10 gram arasındadır.
Vasküler Besleme:
Böbrek üstü bezleri üç ana arteriyel kaynaktan zengin bir kan beslemesi alır:
- Üst Böbrek Üstü Atardamar: Alt frenik atardamardan dallanır.
- Orta Böbrek Üstü Atardamar: Doğrudan abdominal aorttan kaynaklanır.
- İnferior Suprarenal Arter: Renal arterden kaynaklanır.
Venöz drenaj, suprarenal venler aracılığıyla sağlanır:
- Sağ suprarenal ven doğrudan inferior vena kavaya boşalır.
- Sol suprarenal ven sol renal vene boşalır ve sıklıkla inferior frenik venle anastomoz yapar.
Histoloji
Yapısal Kompozisyon:
Böbrek üstü bezi iki ayrı bölgeye ayrılmıştır:
Adrenal Korteks (Cortex glandulae suprarenalis):
- Zona Glomerulosa: Küresel kümeler halinde düzenlenmiş asidofilik hücrelerden oluşan, ağırlıklı olarak aldosteron olmak üzere mineralokortikoidleri sentezlemekten sorumlu en dış tabaka. – Zona Fasciculata: Radyal sütunlarda düzenlenmiş lipid yüklü hücrelerle karakterize edilen orta ve en büyük katman, öncelikli olarak kortizol ve kortizon gibi glukokortikoidler üretir.
- Zona Reticularis: Bir ağ düzeninde düzenlenmiş lipofuscin pigmenti içeren hücrelerden oluşan en içteki katman, özellikle dehidroepiandrosteron (DHEA) olmak üzere androjenleri salgılar.
Adrenal Medulla (Medulla glandulae suprarenalis):
- İşlevsel olarak modifiye edilmiş sempatik nöronlar olan kromafin hücrelerinden oluşur.
- İki birincil hücre tipi mevcuttur:
- A Hücreleri (%80): Adrenalin (epinefrin) sentezler ve salgılar.
- N Hücreleri (%20): Noradrenalin (norepinefrin) üretir.
Bu karmaşık yapı, adrenal bezlerinin endokrin sisteminde çeşitli hormonların salgılanması yoluyla hayati fizyolojik süreçleri düzenleyerek önemli bir rol oynamasını sağlar.

Keşif
Böbrek üstü bezleri veya böbrek üstü bezleri yüzyıllardır bilimsel araştırmaların konusu olmuştur ve anatomik, fizyolojik ve klinik anlayışlarındaki ilerlemeleri belirleyen önemli kilometre taşları vardır.
Antik Anlayış
- Galen (MS 129–216): Böbrek üstü bezleri muhtemelen antik anatomistler tarafından gözlemlenmiştir, ancak işlevleri anlaşılmamıştır. Antik çağın önde gelen hekimlerinden Galen, çeşitli iç organları tanımlamıştır ancak böbrek üstü bezlerine belirli roller yüklememiştir.
Keşif ve Tanımlama
- 1563 – Bartolomeo Eustachio: İtalyan anatomist böbrek üstü bezlerini doğru bir şekilde tanımlayan ilk kişidir. Anatomik atlası Tabulae Anatomicae‘de böbreklerin üzerindeki konumlarını ayrıntılı olarak açıklamıştır, ancak işlevleri bir gizem olarak kalmıştır.
17. Yüzyıl – İşlevdeki İlerlemeler
- 1656 – Thomas Wharton: Adenographia adlı eserinde “glandulae suprarenales” terimini önerdi ve bunları konumlarına göre bezler olarak gruplandırdı ancak belirli rollerini tanımlamadı.
19. Yüzyıl – Fizyolojik İçgörüler
- 1805 – Friedrich Henle: Histolojik gözlemler yaptı ve bezin farklı korteks ve medulla bölgelerini tanımladı; bu da böbrek üstü bezinin içindeki farklı işlevlere işaret ediyordu.
- 1855 – Thomas Addison: Böbrek üstü bezi yetersizliğini bir hastalık nedeni olarak tanımladı ve çığır açan çalışması Suprarenal Kapsüllerin Hastalığının Anayasal ve Yerel Etkileri Üzerine adlı eserini yayınladı. Durum artık onun adını taşıyor (Addison Hastalığı) ve böbrek üstü bezi yetersizliğinin yaşamı tehdit eden rolünü vurguluyor. –
- 1856 – Charles-Édouard Brown-Séquard: Hayvanlarda böbrek üstü bezlerinin çıkarılmasının ölüme yol açtığını göstererek, temel fizyolojik önemlerini pekiştirdi.
20. Yüzyıl – Hormonal Keşifler
- 1930’lar – Kortikosteroidler Tanımlandı:
- Edward Kendall ve Tadeus Reichstein, böbrek üstü korteksinde üretilen hormonlar olan kortikosteroidleri bağımsız olarak izole ederek 1950’de Nobel Ödülü kazandı.
- Kortizolün metabolizma ve stres tepkisindeki rolü merkezi bir odak noktası haline geldi.
- 1948 – Sentetik Kortizon: Sentetik kortizonun geliştirilmesi, romatoid artrit gibi iltihaplı durumların tedavisinde devrim yarattı.
- 1949 – Aldosteronun Keşfi: Elektrolit ve sıvı dengesini düzenleyen hormon keşfedildi ve böbrek üstü bezinin homeostazdaki rolü hakkındaki bilgi genişledi.
21. Yüzyıl – Moleküler ve Klinik Gelişmeler
- 2000’ler – Genetik Araştırma: Doğuştan Adrenal Hiperplazi (CAH) ve primer hiperaldosteronizm gibi bozukluklarla bağlantılı genetik mutasyonların tanımlanması.
- Görüntülemedeki Gelişmeler: Yüksek çözünürlüklü BT ve MRI, adrenal tümörlerinin ve insidentalomaların (görüntüleme sırasında tesadüfen bulunan adrenal kitleler) teşhisini geliştirmiştir.
- Adrenal Cerrahi Yenilikleri:
- Minimal invaziv laparoskopik adrenalektominin geliştirilmesi cerrahi sonuçları ve iyileşmeyi iyileştirmiştir.
İleri Okuma
- Moore, K. L., Dalley, A. F., & Agur, A. M. R. (2013). Clinically Oriented Anatomy (7th ed.). Lippincott Williams & Wilkins.
- Young, B., Woodford, P., & O’Dowd, G. (2013). Wheater’s Functional Histology: A Text and Colour Atlas (6th ed.). Elsevier.
- Hall, J. E. (2021). Guyton and Hall Textbook of Medical Physiology (14th ed.). Elsevier.
- Ross, M. H., & Pawlina, W. (2015). Histology: A Text and Atlas (7th ed.). Wolters Kluwer.
- Uhlén, M., Fagerberg, L., Hallström, B. M., Lindskog, C., Oksvold, P., Mardinoglu, A., … & Pontén, F. (2015). Tissue-based map of the human proteome. Science, 347(6220), 1260419.