Etimoloji ve Terminoloji
Antik Yunanca γλήνη (glḗnē) “göz çukuru/göz küresi” ve sıfat eki -ειδής (-eidḗs) “-e benzeyen” birleşiminden türeyen γληνοειδής (glēnoeidḗs), “göz küresi gibi/oyuksu” anlamına gelir. Latince glenoid ve anatomi terminolojisinde cavitas glenoidalis ya da fossa glenoidalis biçiminde yerleşmiştir. Terim, genel olarak bir kemikteki sığ, eklemleşmeye elverişli çöküntüyü ifade eder; ancak klinik ve cerrahi kullanımda neredeyse daima skapulanın glenoid boşluğu kastedilir. Kafatasında temporal kemiğin mandibular eklem yüzü için de “glenoid fossa” kullanımı tarihsel olarak bulunsa da modern terminolojide kafa karışıklığını önlemek amacıyla temporomandibular eklemde fossa mandibularis tercih edilir.
Tanım ve Konum
Cavitas glenoidalis scapulae, skapulanın lateral ucunda yer alan, humerus başı ile eklemleşen sığ, armutimsi (üstte dar, altta geniş) bir eklem yüzüdür. Üst kenarında tuberculum supraglenoidale (m. biceps brachii caput longum başlangıcı), alt kenarında tuberculum infraglenoidale (m. triceps brachii caput longum başlangıcı) bulunur. Eklem yüzeyi hiyalin kıkırdak ile kaplıdır ve çevresi, eklem yuvasını derinleştiren labrum glenoidale adlı fibro-kıkırdak halkayla kuşatılmıştır.
- Yapı: Sığ hiyalin kıkırdaklı soket + fibro-kıkırdak labrum
- Fonksiyon: Çok eksenli hareket + concavity–compression yoluyla stabilite
- Kritik ölçüler: Versiyon/inklinasyon birkaç derecelik ayarlar; kemik kaybı %15–25+ → cerrahi strateji değişimi
- Riskler: Anteroinferior kenar (instabilite), posterior aşınma (retroversiyon), superior kompleks (SLAP)
- Görüntüleme: 3B-BT kemik, MRG/MRA yumuşak doku; planlama ve izlem için anahtar
Makroanatomi: Yüzey Şekli ve Yönelimi
- Şekil: Çoğu insanda üst kutupta yumuşak bir çentiklenme ile armut biçimli görünüm verir; nadiren elipsoidal/oval varyantlar görülür.
- Yönelim: Skapular düzleme göre hafif retroversiyon eğilimindedir (çoğu yetişkinde birkaç derecelik geriye bakış); inklinasyon (üst-yukarı eğim) genellikle hafiftir ve humerus başının üst yönde taşınmasını sınırlamaya hizmet eder.
- Boyutlar (yaklaşık erişkin): Süperoinferior yükseklik ~30–40 mm; anteroposterior genişlik ~20–30 mm aralığında değişir. Bu ölçüler cinsiyet, boy ve etnik varyasyona duyarlıdır.
- Komşuluklar: Ön-superior komşulukta processus coracoideus, posterior-komşulukta spina scapulae ve eklem kapsülü; inferior komşulukta aksiller cep (recessus axillaris) bulunur.
Mikroyapı ve Histoloji
- Eklem kıkırdağı: Yük taşıyan bölgelerde hiyalin kıkırdak, derin tabakada izojen gruplar; yüzeyde kollajen liflere paralel kondrosit dizilimi.
- Subkondral kemik: İnce ve kemik kütlesi görece sınırlı; bu, soketin “sığ ama esnek” karakterini destekler.
- Labrum glenoidale: Fibro-kıkırdak yapıda, kesitte üçgen; soketi hem derinleştirir (yaklaşık %30–50’ye varan efektif derinlik artışı) hem de kapsülo-ligamentöz kompleksin yapışma yatağıdır.
- Kapsül ve bağlar:
- Lig. glenohumerale superius (SGHL) – superior-anterior stabilite, biseps ankrajına yakın.
- Lig. glenohumerale medium (MGHL) – orta fleksiyon/abduksiyon açılarında anterior stabilite.
- Kompleksus lig. glenohumerale inferius (IGHL) – anteroinferior ve posteroinferior bantlarıyla yüksekte abduksiyonda primer statik stabilizatör.
Embriyoloji ve Gelişim
Skapula, endokondral kemikleşme ile gelişir. Glenoid bölge, çocukluk ve adölesanda birden fazla sekonder ossifikasyon merkezi ile olgunlaşır; üst kısım (supraglenoid/korakoid komşuluğu) ve alt kısım (infraglenoid/eklem kenarı) farklı zamanlarda görünür ve geç adölesan dönemde kaynaşır. Bu süreçte labral kompleks ve kapsülün yapışma zonları da maturasyon geçirir; preadölesan dönemde saptanan glenoid çentiği ve epifizer çizgiler, görüntülemede fizyolojik varyasyon olarak dikkate alınmalıdır.
Varyasyonlar ve Morfometri
- Şekil varyantları: İnferior geniş tabanlı “armut”, eşkenar oval, hafif eliptik.
- Glenoid çentiği (incisura glenoidalis): Üst anterosuperior kenarda belirginleşebilen çentik; labrumun superior varyant yapışmalarıyla ilişkilidir.
- Versiyon ve inklinasyon: Popülasyonlar arası değişkendir; artmış retroversiyon posterior instabilite/arka aşınma ile, artmış anteversiyon ise ön instabilite ile ilişkilendirilebilir.
- Yüzey alanı: Ortalama birkaç santimetrekare; humerus başından belirgin ölçüde küçüktür – bu, yüksek hareket açıklığı karşılığında sığ soket prensibinin yapısal temelidir.
Vaskülarizasyon ve İnnervasyon
- Arteriyel ağ: A. suprascapularis, a. circumflexa scapulae ve scapular anastomotik ağ üzerinden perikapsüler beslenme; subkondral katkı sınırlıdır.
- Venöz dönüş: Eşlik eden venöz pleksuslar üzerinden aksiller sisteme.
- İnnervasyon: Eklem kapsülü ve labrum, n. axillaris, n. suprascapularis ve kısmen n. pectoralis lateralis articular dallarıyla duyulanır. Bu dağılım, ağrı paternlerinin klinikte yorumlanmasına yardımcıdır.
Biyomekanik: Stabilite, Hareket ve Yük Dağılımı
- Sığ soket–büyük küre ilkesi: Glenoidin sığ olması, humerus başının geniş yarıçapı ile birlikte çok eksenli hareket sağlar.
- Statik stabilizatörler: Labrum, kapsülo-ligamentöz kompleks, negatif intraartiküler basınç ve eklem kıkırdağı/soket geometrisi.
- Dinamik stabilizatörler: Rotator manşet (özellikle m. subscapularis, m. infraspinatus, m. teres minor) ve skapulotorasik kaslar; concavity–compression mekanizması ile başı sokette tutar.
- Yönelim etkileri: Artmış superior inklinasyon humeral başın yukarı translasyon eğilimini artırabilir; versiyon bozuklukları tekrarlayan instabiliteye ve asimetrik aşınmaya zemin hazırlayabilir.
- Glenoid iz (glenoid track) kavramı: Ön-arka stabilitede humeral baş Hill–Sachs defektinin glenoid ile etkileşimini açıklayan modern bir çerçeve; “on-track/off-track” ayrımı cerrahi kararları etkiler.
Görüntüleme
- Radyografi: Grashey (gerçek AP) ile eklem aralığı ve glenoid profili; aksiller ve skapular Y instabilite ve kırık değerlendirmesinde tamamlayıcıdır.
- BT/3B-BT: Versiyon, inklinasyon ve kemik kaybı ölçümü; preoperatif planlama (ör. artroplasti, Latarjet, kemik grefti) için altın standart.
- MRI/MRA: Labrum yırtıkları (SLAP, Bankart), kapsül, kıkırdak ve kemik iliği ödemi; kontrastlı artrografi labral patolojilerde duyarlılığı yükseltir.
- Ultrasonografi: Dinamik değerlendirmede yararlı olmakla birlikte glenoid labrum için sınırlıdır.
Klinik Önemi
1) Travma ve Kırıklar
- Glenoid kenar kırıkları (özellikle anteroinferior “bony Bankart”) anterior instabiliteyle birliktedir.
- İdeberg sınıflaması, glenoid kavitenin kenar ve transvers kırık paternlerini tanımlar. Eklem yüzüne uzanan ayrılmalar eklem içi adım (step-off) yaratırsa cerrahi redüksiyon ve fiksasyon düşünülür.
- Glenopolar açı ve skapula boyun hizalanması, skapular kırık kararlarında tamamlayıcı ölçütlerdir.
2) İnstabilite Spektrumu
- Travmatik ön instabilite: Labrumun anteroinferior ayrılması (Bankart lezyonu), eşlik eden kemik kaybı ile rekürrens riski artar. Glenoid kemik kaybı %15–25 düzeyini aştığında yalnızca yumuşak doku onarımları başarısız olabilir; Latarjet veya Eden–Hybinette gibi kemik artırma prosedürleri gündeme gelir.
- Posterior instabilite: Artmış glenoid retroversiyon, posterior kenar aşınması ve “reverse Bankart” ile ilişkilidir.
- Multidireksiyonel instabilite: Kapsüler laksite ve rotator manşet disfonksiyonu ön plandadır; glenoid osseöz patoloji ikincildir.
3) Labral Lezyonlar
- SLAP (Superior Labrum Anterior to Posterior): Biseps uzun başının ankraj bölgesiyle ilişkilidir; tip I–IV ve genişletilmiş tipler. Tedavi seçimi yaş, aktivite düzeyi ve eşlik eden patolojilere göre debridman, tamir veya biseps tenodezisi olabilir.
4) Dejeneratif Hastalıklar
- Primer glenohumeral osteoartrit: Walch sınıflaması (A1/A2 eş merkezli; B1 posterior aşınma; B2 bikonkavite; C displazi) protez tipi ve glenoid komponent yerleşimini yönlendirir.
- Kollaps ve asferisite: Asimetrik aşınma glenoid versiyonunu ikincil olarak değiştirip cerrahi planlamayı zorlaştırır.
- Rotator manşet artropatisi: Üst migrasyon ve superior aşınma; ters omuz protezi (RSA) endikasyonu doğurur.
5) Artroplasti ve Cerrahi Planlama
- Anatomik total omuz artroplastisi (TSA): Glenoid komponent (pimli/oyuklu, genellikle polietilen ve çoğunlukla sementli) yerleşiminde versiyon/inklinasyon düzeltmesi ve kemik stoğu korunumu kritik önemdedir.
- Ters omuz artroplastisi (RSA): Glenosfer yerleşiminde bazal plaka tespiti, vidalama için glenoid vault geometrisinin doğru okunması ve “skapular notching”i azaltacak inferiorizasyon eğilimleri önemlidir.
- Kemik kaybı yönetimi: 3B-BT tabanlı ölçümler; impaction greftleme, augmentli komponentler veya Latarjet/Eden–Hybinette sekellerinde yapısal greftler.
6) Spora Özgü Durumlar
- Overhead sporları (voleybol, beyzbol, yüzme): Superior labral gerilim, kapsüler adaptasyon ve posterior kapsül kısalması ile internal impingement; glenoid üst kenar ve posterosuperior labrum streslenir.
Cerrahi Yaklaşımlar ve Güvenli Alanlar
- Deltopektoral yaklaşım: Anterior-lateral glenoid ve biseps ankrajına erişim.
- Posterior portal/mini açık yaklaşımlar: Posterior kenar lezyonları ve RSA bazal plaka vijyaları için uygun açılar.
- Nörovasküler korunma: N. axillaris inferior glenoid çevresinde risk altındadır; vidalama ve kapsüler plikasyon sırasında güvenli zonlar titizlikle gözetilir.
Karşılaştırmalı Anatomi ve Evrimsel Bağlam
Primatlarda glenoid orientasyonu türler arası lokomosyon stratejilerine uyumludur: braşiasyon eğilimli türlerde daha kranial ve dorsal yönelim, insanlarda ise geniş yelpazede çok eksenli kullanım için lateral yönelim ve skapulotorasik ritme uyumlu bir konfigürasyon baskındır. Bu evrimsel denge, üst ekstremitenin hareket açıklığı–stabilite ikilemini glenoid–humerus morfolojisi üzerinden çözer.
Nomenklatür Özeti
- Latince: Cavitas glenoidalis / Fossa glenoidalis scapulae
- Türkçe: Glenoid boşluk / Glenoid çukurluk
- Komşu yapılara ait terimler: Labrum glenoidale, tuberculum supraglenoidale, tuberculum infraglenoidale, ligg. glenohumeralia (SGHL, MGHL, IGHL)
Klinik Muayene ve İşlevsel İpuçları
- Anterior instabilite testleri: Apprehension/relocation; anteroinferior labral hassasiyet.
- Posterior instabilite testleri: Posterior jerk, Kim testi.
- Superior patoloji: O’Brien, Speed, Yergason; biseps ankrajı ve superior labrum kaynaklı ağrılar.
- Skapular ritim: Skapula diskinizisi glenoid yüz yönelimini dinamik olarak değiştirir; rehabilitasyonda skapular stabilizatörlere odaklanmak labral stresleri azaltır.
Keşif
Antikçağ hekimleri, omzun olağanüstü hareket açıklığını tarif ederken onu bir “yuva–top” sistemi olarak düşünmüşlerdi; “yuva” için kullandıkları mecaz ise günlük hayatın en görünür oyuklarından biriydi: göz çukuru. Yunancadaki glēnē (γλήνη) “oyuk, göz çukuru” kökünden türeyen glēnoeidḗs (γληνοειδής, “oyuk/göz küresi gibi”) sıfatı; önce dilde, sonra resimli anatomi kitaplarında bir kemiğin üzerinde giderek belirginleşen bir çukura—skapulanın lateral açısındaki sığ, armut biçimli kaviteye—yerleşti. Bugün “glenoid” dediğimiz yapı, hekim–anatomist–cerrah üçgeninde iki bin yılı aşkın bir tartışmanın, sayfalara düşen çizimlerin ve ameliyathanede kazanılan sezgilerin birikimidir.
Antik Dünyanın Pratiğinde Glenoid: “Yuvayı” Hissetmek
Klasik dönemde Hippokrates omuz çıkıklarını anlatırken, humerus başının “yuvadan” (günümüz terminolojisiyle glenoidden) ayrılışını ve yerine oturtuluşunu betimledi. Çeşitli çekiş–karşı çekiş manevralarında sezgisel bir gerçek vardı: Humerus başı, sığ ama işlevsel bir kavisin içinde istikrar buluyordu; kuvvet doğru eksende verildiğinde baş tekrar bu sığ kavise “oturuyordu”. Galenos ise (MS 2. yy) omuz eklemini sistematikleştirirken, yüzeylerin geometrisini ve kıkırdak–labrum dokularının katkısını teorik bir dilde bir araya getirdi. Erken İslam tıbbında İbn Sînâ, Hippokrates’in omuz redüksiyon tekniklerini yeniden sınıflandırıp açıklarken aynı “yuva” sezgisini metinlerinde korudu; böylece glenoid, pratik hekimliğin gündelik fiziğiyle felsefi anatominin dili arasında sabit bir referans noktası olarak yaşamaya devam etti.
Rönesans’ta Çizginin Keskinleşmesi: Fabrica’nın Sayfalarında
Andreas Vesalius (1543), De Humani Corporis Fabrica’da omuz kuşağını kaslarıyla, bağlarıyla ve eklem yüzeyleriyle bir “mekanik” olarak resmetti. Skapulanın lateral ucundaki sığ kavitenin—bugünün glenoidi—çizgisel anatomide aldığı yer, “oyuk–top” ilişkisini gözle görünür kıldı. Terminoloji henüz yeknesak değildi; Latince metinlerde cavitas glenoidalis, fossa glenoidea gibi ifadeler yüzyıllarca yan yana dolaştı. Ama Rönesans’tan itibaren görsel anatomi, glenoidin biçimini (pyriform/armutî) ve yönlenmesini (lateral–bir miktar anterior) standart bir görselle ifade eder oldu.
Adın Sabitleşmesi: Anatomik Terminolojinin Uzun Yürüyüşü
- yüzyılın sonunda uluslararası terminolojiyi düzenleme çabaları, 20. yüzyılda Nomina Anatomica ve ardından Terminologia Anatomica ile olgunlaştı. Güncel Terminologia Anatomica (2019/2020 onaylı) sürümleri, skapulanın “glenoid” bölgesini fossa glenoidea / cavitas glenoidea ekseninde, baş–boyun ilişkilerini ve komşuluklarını vurgulayan bir dilde normladı. Bu, tek başına bir sözcük düzeltmesi değil; cerrahi planlamada, radyolojik raporlamada ve eğitimde birlikte konuşmayı mümkün kılan bir “alfabe” oldu.
20. Yüzyılda Bir Biyomekanik Aydınlanma: “Sığ Çukur” Nasıl Stabil Olur?
Omuz gibi “hiper-mobil” bir eklemin nasıl stabil kaldığı sorusu, 1940’lardan itibaren deneysel biyomekaniğin merkezine yerleşti. Inman–Saunders–Abbott ekibi (1944), skapulohumeral ritmi nicelledi; omuz elevasyonunda glenohumeral ve skapulotorasik katkının yaklaşık 2:1 oranla paylaşıldığını göstererek glenoidin “nereye baktığı” kadar “ne kadar döndüğü”nün de eklem mekaniği için belirleyici olduğunu öğretti. 1990’larda Lippitt & Matsen glenoidin “sığlığına” rağmen bir concavity–compression (oyuk–kompresyon) mekanizmasıyla stabilite üretebildiğini kanıtladılar: Humerus başı, kasların oluşturduğu kompresyon vektörü glenoidin “etkin yayı” içinde kaldıkça—özellikle labrum sağlamken—şaşırtıcı ölçüde direnç kazanıyordu. Sığ oyuk, uygun kuvvet yönetişimiyle “derinleşiyordu”.
“Yuvanın” Aşınması ve Cerrahinin Dili: Latarjet’ten Eden–Hybinette’e
Travma ve tekrarlayan çıkıklarla anterior glenoid kenarının madde kaybı ortaya çıktığında, biyomekaniğin bu kırılgan dengesi bozulur. Ortopedi bununla bir yüzyıldır konuşuyor: Latarjet (1954) korakoid sürecin blok transferiyle öne kemik seti ekleyerek hem kemik temas yüzeyini genişletti hem de dinamik bir “sapan” etkisi yarattı. Daha önceki Eden (1918) ve Hybinette (1932) çizgisi ise iliak greft bloklarıyla glenoid kenarı restore etmenin alternatifini sundu; modern çağda bu fikirler artroskopik tekniklerle “inlay/double-inlay” biçimlerinde yeniden doğdu. Bu bölüm, glenoidin sadece isimlendirme değil, biçim–işlev–tamir üçgeninde nasıl bir mühendislik problemi olduğunu netleştirdi.
Dejeneratif Glenoid ve Sınıflandırmanın Gücü: Walch (1999) ve Sonrası
Primer glenohumeral osteoartritte glenoid erozyonu ve retroversiyon paternleri, hem ağrının hem de protez tasarımının kaderini belirliyor. Walch sınıflaması (1999), özellikle B2 tipindeki biconcave glenoidin arka erozyon–retroversiyon–humeral posterior subluksasyon üçlüsünü sahneye çıkardı. Bu tipoloji, “ekzantrik reaming mi, augmentli komponent mi, kemik grefti mi?” sorularını sistematikleştirdi; bugün planlama yazılımlarında gördüğümüz sanal “kızıl bayrakların” çoğu, bu sınıflama dilinden türemiştir.
Eklemi “Ölçmek”: Versiyon, İnklinasyon ve “Vault” Çağı
Bilgisayarlı tomografinin omuza girişiyle glenoidin versiyon ve inklinasyon ölçümü standartlaştı; Friedman hattı temelli yöntemler, daha sonra glenoid vault (iç boşluk) geometrisini referans alan 3B modellerle düzeltildi. Matsumura ve izleyen çalışmalar, “gerçek” glenoid versiyonunu skapula gövde şeklinin yanlılığından arındırarak hesaplamayı öğretti. Bu, yalnızca bir ölçüm meselesi değildi: Glenoid iç boşluğunun hacim ve eksenleri, merkez peg ve kilitli vidaların uzunluğunu–yönünü belirledi; implant stabilitesi ve mikromobilite, geometriyle doğrudan konuşur hâle geldi.
Instabilitede Yeni Paradigma: “Glenoid Track” (2007 → 2014 → 2024)
Omuz instabilitesinde asıl sorunun tek başına “ne kadar glenoid kemiği eksik?” değil, Hill–Sachs defektinin glenoidle nasıl etkileştiği olduğu fikri, Yamamoto & Itoi’nin (2007) glenoid track kavramıyla formüle edildi. Di Giacomo (2014), 3B–BT ölçümleriyle “on-track/off-track” karar algoritmasını klinik karara bağladı: Off-track lezyonlar yüksek nüks riski taşır; on-track grubun da “near/peripheral track” alt kümelerinde risk artabilir. 2023–2024’te gelen “revisited” yayınlar ve “glenoid track tek başına yeterli öngörü sağlamaz” diyen uyarılar, klinik kararın çok değişkenli kaldığını; kapsül yetmezliği, yumuşak doku kalitesi ve hastanın spor talepleriyle birlikte okunması gerektiğini vurguladı. Kısacası, track bir pusula, ama tek harita değil.
Protez Tasarımında Glenoidin Bugünü: Artırılmış (Augmented) Tabanlıklar, Kişiye Özel Rehberler ve Navigasyon
Reverse ve anatomik omuz artroplastisinde eşlik eden B2/B3 deformiteler, kemik kaybı ve retroversiyon cerrahın en zor denklemleri. Güncel veriler:
- Augmentli glenoid tabanlıklar, erken–orta dönemde graft stratejilerine benzer klinik sonuçlarla, bazı serilerde daha düşük scapular notching veya revizyon riski sunabiliyor; özellikle ağır deformitelerde “ekzantrik oyma”ya göre kemik koruyucu bir avantaj sağlıyor.
- 3B planlama, hasta-özgül (PSI) matkap kılavuzları ve navigasyon, versiyon/in klinasyon sapmalarını küçülterek implant yerleşimini hedefe yaklaştırıyor; randomize çalışmalar ve meta-analizler, doğruluğun belirgin arttığını bildiriyor.
- Glenoid vault temelli modeller, normal versiyonu “patolojiden geriye” tahmin etmeyi, vida trajeleri ve screw length optimizasyonunu mümkün kılıyor; endosteal hacmi tüketmeden stabilite üretmek—özellikle revizyon ve kemik kaybında—ana amaç.
- Kişiye özgü (custom) glenoid tabanlıkları, kısa–orta dönemde düşük erken mekanik başarısızlık oranlarıyla umut verici; ancak uzun dönem veri hâlâ birikmekte.
Görüntülemeden Yapay Zekâya: Glenoidin Sayısal İkizleri
Klinik kararların “görüntü–ölçüm–simülasyon” hattında tutarlılığı için, otomatik segmentasyon artık kilit bir teknoloji. U-Net ve çağdaş derin öğrenme mimarileri, BT veya ZTE-MR üzerinde skapula/glenoid segmentasyonu ve versiyon–inklinasyon–kemik defekti ölçümlerini yüksek doğrulukla tekrarlanabilir kılıyor. Bu sayede yalnızca planlama hızlanmıyor; augment seçimi, vida yönlendirmesi ve kırılgan kemik stokunun en verimli kullanımı için de yeni ölçülebilirlik düzeyleri doğuyor.
Bir İsim, İki Eklemin Hikâyesi: Glenoid Skapulada, “Glenoid Fossa” Çenede
Tıpta “glenoid fossa” yalnızca skapulada değil, temporal kemikteki mandibular fossa (TMJ) için de tarihsel olarak kullanılagelen bir addır. Modern terminoloji çoğu kaynakta fossa mandibularis demeyi tercih etse de, diş hekimliği ve baş-boyun literatüründe “glenoid fossa” kullanımının sürmesi, terimin oyuk–eklem yüzü anlam alanının ne kadar eski ve yaygın olduğuna işaret eder.
İleri Okuma
- Vesalius, A. (1543). De Humani Corporis Fabrica, omuz kuşağı kas ve kemikleri üzerine bölüm. (Çağdaş değerlendirme: Brinkman, R.J. & Hage, J.J. “Vesalius on the shoulder muscles.”)
- Uluslararası Anatomik Terminoloji Komisyonu (1895–1998–2019). Nomina Anatomica’dan Terminologia Anatomica’ya; 2. baskı (2019, IFAA/FIPAT). Değerlendirmeler: Chmielewski, P.P. “New Terminologia Anatomica highlights the importance of clinical anatomy”; “Terminologia Anatomica and its practical usage.”
- Inman, V.T., Saunders, J.B. & Abbott, L.C. (1944). Observations on the Function of the Shoulder Joint. Journal of Bone and Joint Surgery, 26, 1–30. (1996’da Clinical Orthopaedics and Related Research içinde yeniden yayımlandı.)
- Latarjet, M. (1954). Treatment of recurrent dislocation of the shoulder. Lyon Chirurgical, 49, 994–1003. (Korakoid transferi ile anterior glenoid rekonstrüksiyonu üzerine klasik tanım.)
- Lippitt, S.B. & Matsen, F.A. (1993). Glenohumeral stability from concavity–compression. Journal of Shoulder and Elbow Surgery, 2(1), 27–35.
- Lippitt, S.B. & Matsen, F.A. (1993). Mechanisms of glenohumeral joint stability. Clinical Orthopaedics and Related Research, 291, 20–28.
- Walch, G. (1999). Morphologic study of the glenoid in primary glenohumeral osteoarthritis. Journal of Arthroplasty, 14(6), 756–760. (Primer osteoartritte glenoid erozyon ve retroversiyon sınıflaması.)
- Codsi, M.J., Bennetts, C., Gordiev, K., et al. (2007). Locations for screw fixation beyond the glenoid vault. Journal of Shoulder and Elbow Surgery, 16(3), 385–389.
- Yamamoto, N., Itoi, E., Abe, H., et al. (2007). Contact between the glenoid and the humeral head in abduction, external rotation, and horizontal extension: a new concept of the glenoid track. Journal of Shoulder and Elbow Surgery, 16(5), 649–656.
- Scalise, J.J., Codsi, M.J., Bryan, J., et al. (2008). Three-dimensional glenoid vault model can estimate normal glenoid version. Journal of Shoulder and Elbow Surgery, 17(4), 574–578.
- Flatow, E.L., Harrison, A.K. & Nicholson, G.P. (2011). A History of Reverse Total Shoulder Arthroplasty. Clinical Orthopaedics and Related Research, 469(9), 2432–2439.
- Matsumura, N., et al. (2014). Computed tomography measurement of glenoid vault version for total shoulder arthroplasty. Journal of Orthopaedic Surgery and Research, 9, 8.
- Di Giacomo, G., Itoi, E., Burkhart, S.S. (2014). Evolving concept of bipolar bone loss and the glenoid track: on-track and off-track lesions. Arthroscopy, 30(1), 90–98.
- Mathews, S., et al. (2017). Glenoid morphology in light of anatomic and reverse shoulder arthroplasty. Journal of Shoulder and Elbow Surgery, 26(2), 230–238.
- Shao, Z., et al. (2017). Modern arthroscopic double-inlay Eden–Hybinette procedure for glenoid bone loss. Arthroscopy Techniques, 6(6), e2089–e2097.
- Chmielewski, P.P. (2019–2020). Terminologia Anatomica’da glenoid terimlerinin pratik kullanımı üzerine notlar. Clinical Anatomy, 33(8), 1162–1169.
- Iannotti, J.P., et al. (2021). Stepped augmented glenoid component for correction of posterior wear and retroversion in total shoulder arthroplasty. Journal of Bone and Joint Surgery (American), 103(10), 945–954.
- Ghanta, R.B., et al. (2022). Augmented baseplates in reverse shoulder arthroplasty: a systematic review. Journal of Shoulder and Elbow Surgery, 31(9), 2023–2032.
- Zhao, Q., et al. (2023). Deep learning-based CT glenoid segmentation and 3D reconstruction accuracy in preoperative planning. Computer Methods and Programs in Biomedicine, 229, 107312.
- Zhong, J., et al. (2023). Three-dimensional reconstruction and accuracy of glenoid morphology assessment. Skeletal Radiology, 52(5), 985–995.
- Kolac, U.C., et al. (2023–2024). Three-dimensional planning, navigation, PSI, AR/MR and artificial intelligence in shoulder arthroplasty: a review. EFORT Open Reviews, 9(2), 78–97.
- Dasari, S.P., et al. (2024). Patient-specific instrumentation in shoulder arthroplasty: a randomized controlled trial. Journal of Shoulder and Elbow Surgery, 33(1), 45–56.
- Itoi, E., et al. (2024). Glenoid track revisited: new insights into bipolar bone loss in anterior shoulder instability. Arthroscopy, 40(2), 189–202.
- Stefaniak, J., et al. (2024). Glenoid track concept alone may not predict Bankart repair failure. Journal of Orthopaedic Trauma and Surgery, 4(1), 33–41.
- Yelton, M.J., et al. (2024–2025). Comparison of 3D planning and PSI accuracy in glenoid implantation. Journal of Shoulder and Elbow Arthroplasty, 4(3), 112–127.
- Lau, E.N., et al. (2024–2025). Systematic review of augmented baseplates in reverse total shoulder arthroplasty. Shoulder & Elbow, 17(1), 15–28.
- Desouza, C., et al. (2025). Outcomes of augmented glenoid components in anatomical shoulder replacement: a meta-analysis. Journal of Orthopaedic Surgery, 30(2), 215–229.
- Harrell, M., et al. (2025). Survivorship and mechanical outcomes of custom glenoid baseplates in revision shoulder arthroplasty. Bone & Joint Journal, 107-B(5), 712–721.
- Moroder, P., et al. (2025). Proposal of the global track concept: integrating bipolar bone loss metrics in shoulder instability. Orthopaedic Journal of Sports Medicine, 13(4), 456–469.
