Halk dilinde: Pazu kemiği.

“Humerus” terimi, “üst kol” veya “omuz” anlamına gelen ve “umerus” olarak da yazılan Latince “humerus” kelimesinden türemiştir.

  • Humerus, Latince omuz anlamına gelen “umerus” kelimesinden türetilen üst kol kemiğidir.
  • Omuz ve dirseği birbirine bağlayan üst ekstremitedeki en uzun kemiktir ve kol hareketi için çok önemlidir.
Etimoloji

“Humerus” terimi, tarihsel olarak “omuz” anlamına gelen Latince “umerus”tan türetilmiştir ve Proto-Hint-Avrupa (PIE) kökü *om(e)so- ile bağlantılıdır, ayrıca Sanskritçe “amsah”, Yunanca “ōmos” ve Gotça “ams” ile ilişkilidir, hepsi omuz anlamına gelir (humerus etimolojisi). Bu etimolojik bağlantı, üst ekstremite ile olan tarihsel ilişkisini vurgular ve modern anatomide özellikle üst kol kemiğini belirtmek için evrimleşmiştir. “Umerus” varyantı daha az yaygındır ancak kullanıcının ifadesini alternatif bir biçim olarak doğrular.

HalTekilÇoğul
nominatifhumerushumerī
genitifhumerīhumerōrum
datifhumerōhumerīs
akusatifhumerumhumerōs
ablatifhumerōhumerīs
vokatifhumerehumerī

Anatomi ve İşlev


  • Anatomi açısından humerus, omuzdan dirseğe kadar uzanan üst ekstremitenin uzun kemiğidir.
  • Humerus, glenohumeral eklemde skapula ile proksimal olarak ve dirsek ekleminde radius ve ulna ile distal olarak eklemlenir.
  • Kaldırma ve fırlatma gibi kol hareketlerini sağlayan 11 kası destekler.

Humerus’un Yapısı:

Humerus, omuzdan dirseğe kadar uzanan üst ekstremitenin en uzun ve en büyük kemiğidir. Üç ana bölümden oluşan uzun bir kemik olarak sınıflandırılır: proksimal uç, şaft (corpus humeri) ve distal uç (Humerus anatomisi).

Proksimal Uç:

  • Baş: Skapulanın glenoid boşluğuna uyan ve omuz eklemini oluşturan yarım küre şeklindeki bir yapı.
  • Anatomik Boyun: Omuz ekleminin eklem kapsülüne tutunma sağlayan, başın bitişiğindeki hafif bir daralma.
  • Büyük ve Küçük Tüberküller: Rotator manşet kasları için tutunma yeri görevi gören anatomik boyuna bitişik belirgin alanlar.
  • İntertüberküler Sulkus (Bisipital Oluk): Tüberküller arasında biceps brachii kasının uzun başının tendonunu barındıran bir oluk. citeturn0search3
  • Proksimal Uç: Başı içerir, omuz eklemini oluşturmak için skapulanın glenoid boşluğuyla eklemlenen yarım küre bir yapıdır. Ayrıca anatomik boyun, kas bağlantıları için büyük ve küçük tüberküller ve biseps tendonu için intertüberküler oluk (Humerus ayrıntıları) bulunur.

Şaft (Corpus Humeri):

  • Deltoid Tüberozitesi: Deltoid kasının bağlandığı lateral yüzeydeki pürüzlü alan.
  • Radyal (Spiral) Oluk: Arka tarafta eğik olarak uzanan, radyal siniri ve profunda brachii arterini barındıran sığ bir oluk.

Uzun, silindirik orta kısım, aynı zamanda diafiz olarak da adlandırılır, üç kenarı (ön, medial, lateral) ve yüzeyi vardır. Deltoid kas bağlantısı için deltoid tüberozitesini ve radyal sinir için radyal oluğu içerir.


Distal Uç:

  • Medial ve Lateral Epikondiller: Ön kol kaslarına tutunma sağlayan her iki taraftaki çıkıntılar.
  • Troklea: Ulna ile eklemlenen makaralı bir yüzey.
  • Kapitulum: Radius başı ile eklemlenen yuvarlak bir çıkıntı.
  • Fossalar: Dirsek hareketleri sırasında ulna ve radiusun çıkıntılarına uyum sağlayan çöküntüler (koronoid, radyal ve olekranon).

Trokleayı (ulna ile eklemlenen) ve kapitulumu (radyus ile) ve ayrıca kas ve bağ bağlantıları için medial ve lateral epikondilleri içerir ve dirsek ekleminin bir parçasını oluşturur.


Kas Bağlantıları ve İşlevi

Humerus, çok sayıda kas için bir bağlantı noktası görevi görerek kol ve ön kol hareketlerini kolaylaştırır. Temel bağlantılar şunları içerir:

KasBağlantı Noktasıİşlev
SupraspinatusBüyük tüberkülKolun abdüksiyonu
İnfraspinatusBüyük tüberkülDış rotasyon
Teres minorBüyük tüberkülDış rotasyon
SubscapularisKüçük tüberkülİç rotasyon
DeltoidDeltoid tüberozitesiAbdüksiyon, fleksiyon, ekstansiyon
Pectoralis majorİntertüberküler olukAdduksiyon, medial rotasyon
Latissimus dorsiİntertüberküler olukAdduksiyon, medial rotasyon
Biceps brachiiİntertüberküler olukDirsek fleksiyonu, supinasyon
Triceps brachiiOlekranon çıkıntısı (tendon üzerinden)Dirseğin ekstansiyonu
BrachialisUlnaDirseğin fleksiyonu
BrachioradialisRadiusDirseğin fleksiyonu

Kas Bağlantıları:

Humerus, omuz ve dirsek hareketlerini kolaylaştıran çok sayıda kas için bir çapa görevi görür:

  • Rotator Manşet Kasları:
  • Supraspinatus, Infraspinatus ve Teres Minör: Büyük tüberküle bağlanarak omuz stabilizasyonuna ve hareketine yardımcı olur.
  • Subscapularis: Küçük tüberküle bağlanarak kolun medial rotasyonunu kolaylaştırır.
  • Diğer Kaslar:
  • Deltoid: Deltoid tüberozitesine bağlanır ve kol abdüksiyonundan sorumludur.
  • Pectoralis Major, Teres Major ve Latissimus Dorsi: İntertüberküler sulkusa yerleşerek kolun adduksiyonuna ve medial rotasyonuna katkıda bulunur.
  • Brachialis ve Triceps Brachii: Şaft boyunca bağlanır ve sırasıyla dirsek fleksiyonu ve ekstansiyonunda rol oynar.

Klinik Önemi:

Humerusun anatomisini anlamak, özellikle kırıklarla ilgili olarak klinik ortamlarda önemlidir:

  • Cerrahi Boyun Kırıkları: Aksiller sinire ve posterior sirkumfleks humerus arterine zarar verebilir ve omuz fonksiyonunun bozulmasına yol açabilir.
  • Orta Şaft Kırıkları: Radyal siniri etkileyebilir ve ekstansör kas fonksiyonunun kaybı nedeniyle bilek düşmesine neden olabilir.
  • Suprakondiler Kırıklar: Çocuklarda yaygın olan bu kırıklar, brakiyal arteri ve median siniri tehlikeye atabilir ve acil tıbbi müdahale gerektirir.

Yaygın Yaralanmalar ve Durumlar

Humerus, uzunluğu ve hareketteki rolü nedeniyle çeşitli yaralanmalara eğilimlidir:

  • Kırıklar: Cerrahi boyunda (proksimal) ve şaftta yaygındır, genellikle düşme veya travmadan kaynaklanır
  • Çıkıklar: Tipik olarak ön omuz çıkıkları, humerus başını veya sinirleri hasar görme olasılığı vardır.
  • Tendinit: Omuz hareketliliğini etkileyen rotator manşet tendonlarının iltihabı.
  • Osteoporoz: Kemiği zayıflatır, özellikle yaşlılarda kırık riskini artırır.
  • Osteoartrit: Omuz veya dirsek eklemlerinin dejenerasyonu, ağrıya ve sertliğe neden olur.

  • Humerus, femur kemiğinden sonra vücuttaki ikinci en uzun kemiktir ve fetal gelişimde 8. hafta civarında kemikleşen ilk kemiklerden biridir (Humerus gerçekleri).
  • Bisikletçi Fiorenzo Magni’nin kırık humerusla yarışı bitirmesi gibi tarihi vakalar, humerusun dayanıklılığını göstermektedir
  • Karşılaştırmalı anatomide humerus, kuşlarda kanat yapısını desteklediği gibi evrimsel adaptasyonları yansıtacak şekilde çeşitlilik gösterir (Hayvanlarda humerus).


Keşif

Humerus kemiğinin anatomik yapısı üzerine yapılan bilimsel çalışmalar antik çağlardan modern tıbba kadar uzanmaktadır.


Antik Çağ: İlk anatomik tanımlamalar

  • 5. M.Ö. yüzyıl MSKoslu Hipokrat (MÖ yaklaşık 460-370) ilk kez üst kol kemiği (humerus) kırıklarını tanımlamış ve iyileşme için doğru pozisyonlandırmanın gerekliliğini vurgulamıştır.
  • 3. M.Ö. yüzyıl MSKalkedonlu Herophilus (yaklaşık MÖ 335-280) sistematik insan diseksiyonları gerçekleştirir ve kolun temel yapılarını tanımlar.
  • 2. MS 1. yüzyılBergama’lı Galen (yaklaşık MS 129-216) hayvan ve insan iskeletlerini karşılaştırarak humerus da dahil olmak üzere iskeletin ayrıntılı anatomik tasvirlerini sunar. Teorileri bin yıldan fazla bir süre anatomiye egemen oldu.

Orta Çağ’da, dini ve kültürel kısıtlamalar nedeniyle anatomik çalışmalarda bir düşüş görüldü ve bilgi büyük ölçüde Galen’in metinlerinden elde edildi. Ancak İtalya’da önemli bir figür ortaya çıktı: Mondino de Luzzi (yaklaşık 1270-1326), Mundinus olarak da bilinir. Bologna Üniversitesi’nde ders verirken, 1316’da insan diseksiyonuna dayanan ilk Avrupa metinlerinden biri olan “Anatomia”yı yayınladı. Bu kılavuz, muhtemelen humerus da dahil olmak üzere vücudun iç yapısını tanımladı ve iki yüzyıl boyunca tıp eğitimini etkileyen kamu diseksiyonlarını yeniden tanıttı. Galen geleneğinden etkilenmiş olsa da, çalışması deneysel anatomiye doğru bir adımdı (Daily Medieval: Mondino de Luzzi, Anatomist).


Rönesans ve Erken Modern Dönem: Bir Bilim Olarak Anatomi

Vesalius’un Galen’in hatalarını, örneğin humerusun göreceli boyutunu düzeltmesi, hayvan temelli gözlemlere kıyasla insan diseksiyonunun önemini vurguladı.

  • 1543Andreas Vesalius (1514–1564) Galen’in anatomik yanlış anlamalarını düzelttiği ve humerusun ilk kez kesin tasvirlerini yayınladığı De humani corporis fabrica‘yı yayınlar.
  • 1561Gabriele Falloppio (1523–1562) humerusun eklemler ve bağlarla ilişkisini araştırır.
  • 1600Fabricius ab Aquapendente (1537–1619) embriyo çalışmalarına dayalı olarak kemik gelişimiyle ilgili ilk kavramları geliştirir.

Rönesans, sanatçılar ve anatomistler tarafından yönlendirilen insan anatomisine olan ilginin yeniden canlanmasına neden oldu. Belçikalı bir hekim olan Andreas Vesalius (1514-1564), 1543 tarihli “De humani corporis fabrica libri septem” (“Yedi Kitapta İnsan Vücudunun Yapısı Üzerine”) adlı yayını ile bu alanda devrim yarattı. Bu çalışma, Galen’in sternal segmentlerin sayısı ve humerusun bacak kemiklerine göre göreceli boyutu gibi hatalarını düzelten humerusun ayrıntılı çizimlerini içeriyordu. Genellikle Jan Stephan van Calcar gibi sanatçılara atfedilen Vesalius’un diseksiyonları ve çizimleri, humerusun başı, şaftı ve distal eklemleri dahil olmak üzere anatomisinin kesin bir tasvirini sağladı (Andreas Vesalius – Wikipedia).

Leonardo da Vinci (1452-1519), öncelikle bir sanatçı olmasına rağmen, anatomik çizimleriyle de katkıda bulunmuştur. Humerus’unkiler de dahil olmak üzere çalışmaları, yaşamı boyunca yayınlanmamıştır ancak daha sonraki anatomistleri etkileyerek kas ve iskelet yapılarının ayrıntılı görünümlerini sunmuştur (Karşılaştırmalı Anatomi: Andreas Vesalius).


17-18 Yüzyıl: Kırık Tedavisinde Gelişmeler

  • 1627William Harvey (1578–1657) humerus da dahil olmak üzere kemiklere giden kan akışını araştırır ve atardamarların rolünü keşfeder.
  • 1707Giovanni Alfonso Borelli (1608–1679) De Motu Animalium adlı eserinde humerus üzerinde etkili olan mekanik kuvvetleri anlatır.
  • 1733Jacques-Bénigne Winslow (1669–1760) omuz eklemi ve humerusun ayrıntılı anatomik çizimlerini yayınlar.

17. ve 18. Yüzyıllar: Fizyolojideki İlerlemeler

17. yüzyılda anatomi fizyolojiyle daha fazla bütünleşti. İngiliz bir hekim olan William Harvey (1578-1657), kan dolaşımını tanımlayan “De Motu Cordis”i 1628’de yayınladı. Bu çalışma, brakiyal ve sirkumfleks humeral gibi atardamarlar da dahil olmak üzere humerusa giden damarsal beslenmeyi anlamak ve kan akışı ve iyileşme süreçleri hakkındaki bilgileri geliştirmek için çok önemliydi (Osmosis: Humerus).

İtalyan bir hekim olan Marcello Malpighi (1628-1694), 1661’de kılcal damarları keşfederek humerusla ilgili mikro dolaşımı daha da aydınlattı. Çalışmaları kemik beslenmesi ve onarımının anlaşılmasını destekledi ve dolaylı olarak humerus çalışmalarını etkiledi (Humerus – genel bakış | ScienceDirect Topics).


19. Yüzyıl: Modern Anatomi Çağı

19. yüzyıl anatomik bilginin standardizasyonunu işaret etti. İngiliz anatomist Henry Gray (1827-1861), 1858’de “Gray’s Anatomy”yi yayınladı ve baş, tüberküller ve epikondil gibi kemikli dönüm noktaları da dahil olmak üzere humerusun kapsamlı bir tanımını sağladı. Bu metin tıp eğitimi için bir temel taşı haline geldi ve ayrıntılı çizimler ve açıklamalar sundu (Anatomy, Shoulder and Upper Limb, Humerus – StatPearls).

Alman fizikçi Wilhelm Roentgen (1845-1923), 1895’te X-ışınlarını keşfederek tıbbi görüntülemede devrim yarattı. Bu, humerusun invaziv olmayan bir şekilde görüntülenmesine olanak tanıyarak kırıkların ve diğer durumların teşhisine yardımcı oldu ve klinik anatomide önemli bir dönüm noktası oldu (Humerus Kırığı: Türleri, Belirtileri ve Tedavisi).

  • 1820Georges Cuvier (1769–1832) fosil humerus kemiklerini analiz eder ve soyu tükenmiş türlerle yaşayan türler arasında karşılaştırmalar yapar.
  • 1838Matthias Jakob Schleiden (1804–1881) humerustaki kemik hücrelerinin yapısını tanımladı ve Theodor Schwann ile birlikte hücre teorisini kurdu.
  • 1867Joseph Lister (1827–1912) antiseptik tekniklerle humerus kırıklarının tedavisini geliştirdi.
  • 1895Wilhelm Conrad Röntgen (1845–1923) ilk kez humerusun ayrıntılı iç yapılarını görünür hale getiren X ışınlarını keşfeder.


20. Yüzyıl: Modern Anatomi ve Biyomekanik

20. yüzyıl gelişmiş görüntüleme tekniklerini beraberinde getirdi. 1970’lerde bilgisayarlı tomografinin (BT) ve manyetik rezonans görüntülemenin (MRI) geliştirilmesi, humerusun görüntülenmesini geliştirerek yumuşak dokuların ve kemik yapısının ayrıntılı görüntülerini sağladı ve karmaşık yaralanmaların teşhisi için çok önemlidir (Humerus (Kemik): Anatomi, Konum ve İşlev).

Cerrahi teknikler de özellikle humerus kırıkları için ilerledi. 20. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan intramedüller çivileme ve plaka fiksasyonu gibi yenilikler, kemiğin biyomekaniği ve iyileşme süreçleri hakkında daha derin bir anlayışı yansıtarak tedavi sonuçlarını iyileştirdi (Humerus Kırığı (Üst Kol Kırığı) | Johns Hopkins Medicine).

  • 1902Julius Wolff (1836–1902), humerus da dahil olmak üzere kemiklerin mekanik strese nasıl uyum sağladığını tanımlayan Wolff yasasını geliştirir.
  • 1934Henry Gray (1827–1861), humerusun anatomisini daha ayrıntılı olarak ele alan Gray’s Anatomy adlı eserin gözden geçirilmiş bir baskısını yayınlar.
  • 1960’lar – Özellikle Frank Noyes tarafından sağlanan biyomekanik alanındaki ilerlemeler, humerustaki kuvvet ilişkilerinin ayrıntılı olarak incelenmesine olanak tanır.
  • 1970’lerJohn Charnley (1911–1982), humerusun ayrıntılı anatomik çalışmalarına dayanarak ilk modern omuz protezlerini geliştirir.
  • 1990’lar – Manyetik rezonans görüntüleme (MRG), humerus morfolojisinin ve patolojik değişikliklerinin görüntülenmesinde devrim yaratır.

21. Yüzyıl: Modern görüntüleme ve genetik yoluyla yeni perspektifler

21. yüzyılda, genetik ve moleküler biyoloji çalışmaları kemik gelişimini ve humerusu etkileyen hastalıkları anlamaya katkıda bulunmuştur. Kemikleşme merkezleri, kemik yoğunluğu ve osteoporoz gibi durumlar üzerine yapılan araştırmalar, büyümesi ve patolojisi hakkında içgörüler sağlamış ve tarihi keşifler üzerine inşa etmeye devam etmiştir (Humerus – Physiopedia).

  • 2000’ler3D BT ve MR humerus kırıklarının ve dejeneratif hastalıklarının daha hassas değerlendirilmesine olanak sağlıyor.
  • 2010’lar – Moleküler genetikteki gelişmeler, humerus da dahil olmak üzere kemik gelişimi için kritik olan belirli genleri tanımlıyor.
  • 2020’ler – Özellikle kök hücre tedavisi ve biyobaskı yoluyla rejeneratif tıp alanındaki gelişmeler, humerus defektlerinin rekonstrüksiyonu için yeni olanaklar sunuyor.


zamanAraştırmacılarHumerus araştırmalarına katkı
M.Ö. 5. yüzyıl BölümHipokratHumerus kırıklarının ilk tanımları
MS 2. yüzyılGalenSistematik anatomik araştırmalar
1543Andreas VesaliusHumerus hakkında yanlış bilinenleri düzeltiyoruz
1820Georges CuvierFosil humerus kemiklerinin karşılaştırmalı analizi
1895Wilhelm RöntgenX-ışınlarının keşfi
1902Julius WolffHumerusun yüklemeye adaptasyonunun tanımı
1970’lerJohn Charnleyİlk omuz protezlerinin geliştirilmesi
2020’lerRejeneratif TıpBiyop kullanımı

İleri Okuma
  • Romer, A. S. (1977). The Vertebrate Body. Holt-Saunders International.
  • Wiśniewski, M., Baumgart, M., Grzonkowska, M., Małkowski, B., & Wilińska-Jankowska, A. (2017). Ossification center of the humeral shaft in the human fetus: a CT, digital, and statistical study. Surgical and Radiologic Anatomy, 39(10), 1105–1113.
  • Kwong, S., Kothary, S., & Poncinelli, L. L. (2014). Skeletal Development of the Proximal Humerus in the Pediatric Population: MRI Features. American Journal of Roentgenology, 202(2), 418–425.