Farmasötik Tanım ve Sınıflandırma
Mobilat merhem, topikal uygulama için formüle edilmiş, salisilik asit içeren bir preparattır. Salisilik asit; salisilat türevi bir analjezik ve anti-inflamatuar ajandır ve topikal kullanımda lokal inflamasyonun azaltılması, ağrının hafifletilmesi ve doku onarım süreçlerinin desteklenmesi hedeflenir. Preparat, cilt tarafından emilerek etki eder ve bu nedenle hedeflenmiş lokal etki için uygun farmasötik bir araç oluşturur.
Etki Mekanizması (Farmakodinamik)
- Anti-inflamatuar/analjezik etki: Salisilik asit, siklooksijenaz aracılı prostaglandin sentezini azaltarak lokal inflamatuar mediatörlerin düzeyini düşürür. Bunun sonucu ödem ve efüzyonların azalması, gerginlik hissinin hafiflemesi ve ağrı skorlarında azalma beklenir.
- Keratolitik/penetrasyon artırıcı etki: Stratum korneum üzerindeki keratolitik etkisi, formülün kendi etkin maddesinin ve aynı bölgeye uygulanabilecek diğer maddelerin deri geçişini artırabilir. Bu, hem terapötik etkinin bölgede yoğunlaşmasına katkı sağlar hem de eşzamanlı uygulanacak ürünlerle farmakokinetik etkileşim potansiyeli doğurur.
Endikasyonlar
Mobilat merhem, romatizmal yakınmalar ve lokal inflamatuar süreçlerle ilişkili ağrı/şişlik tablolarında destekleyici harici tedavi amacıyla kullanılır:
- İnflamatuar eklem hastalıkları (örn. sinovit eşlikli durumlar),
- Artroz (diz eklemi, küçük eklemler, vertebral cisimlerin artrozu; özellikle erken evrelerde),
- Tendinit (tendon inflamasyonları),
- Lateral epikondilit (“tenisçi dirseği”),
- Yumuşak doku travmaları: gerilme (suş), burkulma (sprain), kontüzyon ve morluklar.
Not: Ürün sistemik tedavinin yerine değil, lokal yakınmaların hafiflemesine dönük tamamlayıcı/topikal bir seçenektir.
Kullanım ve Uygulama
- Doz/uygulama sıklığı: Ağrılı/enflame bölgeye günde 3 kez ince bir tabaka halinde uygulanır.
- Uygulama tekniği: Sürülmesini takiben hafifçe ovularak yedirilir. Bütünlüğü bozulmuş cilt (açık yara, sıyrık), iltihaplı veya enfekte deri, egzama, yaygın eritem ve mukoza yüzeylerine uygulanmamalıdır.
- Eş zamanlı ürünler: Mobilat, deri geçirgenliğini artırabileceği için aynı cilt bölgesine eş zamanlı başka ilaç veya kozmetik uygulanmamalıdır.
Kontrendikasyonlar
Aşağıdaki durumlarda kullanılmamalıdır:
- Salisilik asit, mukopolisakkarit polisülfat (MPS), böbreküstü bezi ekstresi (veya preparattaki diğer bileşenlere) karşı aşırı duyarlılık öyküsü,
- Açık yaralar, iltihaplı/enfekte deri, egzama, kızarıklık alanları ve mukozalar,
- Gebelik ve emzirme dönemleri.

Uyarılar ve Önlemler
- Karaciğer/böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda, çocuklar ve ergenlerde kullanımda özel dikkat gereklidir.
- 18 yaş altı bireylerde etkinlik ve güvenliğe ilişkin yeterli klinik deneyim bulunmadığından önerilmez.
- Uygulama bölgesine çocukların dokunmaması ve ilacı göz/mukoza ile temastan kaçınılması gerekir.
- Geniş cilt alanlarına ve/veya uzun süreli uygulamalarda sistemik emilim olasılığı ve etkileşim riski artabilir; bu durumda tıbbi gözetim önemlidir.
İlaç Etkileşimleri
Topikal salisilatlar geniş alanlarda veya uzun süre kullanıldıklarında sistemik etki oluşturabilecek düzeyde emilebilir ve aşağıdaki ilaçların etkilerini (istenmeyen biçimde) artırabilir:
- Metotreksat (romatizma/onkoloji),
- Sülfonilüreler (oral antidiyabetikler),
- Salisilatlar (diğer ağrı kesiciler).
Ayrıca Mobilat’taki salisilik asit, aynı bölgeye uygulanan diğer ürünlere deri geçirgenliğini artırabileceğinden, aynı cilt alanında eş zamanlı başka ilaç/kozmetik kullanılmamalıdır.
Gebelik ve Emzirme
- Gebelik: Mobilat merhem kullanılmamalıdır.
- Emzirme: Mobilat merhem kullanılmamalıdır.
- Gebe kalmayı planlayan veya gebelik şüphesi olan kişiler, kullanmadan önce doktor/eczacı ile görüşmelidir.
Sürüş ve Makine Kullanımı
Mobilat’ın araç ve makine kullanma yeteneği üzerinde etkisi yoktur.
Yardımcı Maddeler ve Deri Tolerabilitesi
- Yün mumu (lanolin) ve setostearil alkol içerir. Bu bileşenler lokal cilt iritasyonuna veya kontakt dermatite yol açabilir.
- Preparatın yardımcı maddelerine duyarlılığı olanlarda alternatif formülasyon gerekebilir.
İstenmeyen Etkiler (Yan Etkiler)
- En sık bildirilen reaksiyon: uygulama yerinde hafif cilt iritasyonu (yanma, batma, eritem).
- Yardımcı maddelere bağlı kontakt dermatit gelişebilir.
- Geniş alan/uzun süre kullanımda sistemik salisilat maruziyeti teorik olarak artabilir; beklenmeyen sistemik bulgular (örn. yaygın döküntü, baş dönmesi, kulak çınlaması gibi salisilatizmi düşündüren belirtiler) gelişirse kullanım sonlandırılmalı ve tıbbi değerlendirme yapılmalıdır.
Özel Popülasyonlar
- Pediatrik/Adölesan (<18 yaş): Etkinlik ve güvenlik verisi yetersiz; önerilmez.
- Hepatik/renal disfonksiyon: Dikkatle ve mümkünse kısa süreli/sınırlı alan uygulamaları tercih edilmelidir.
- Geriatrik: Topikal tolerabilite genellikle iyidir; ancak kuru/ince deri nedeniyle iritasyon eğilimi artabilir; düşük sıklık ve küçük miktar ile başlanması rasyoneldir.
Klinik Kullanım İçin Pratik Noktalar
- Uygulama sıklığı: günde 3 kez; semptomlar kontrol altına alınana kadar sürdürülür.
- Tedavi yanıtı beklenenden zayıfsa, uzamış yakınmalar varsa veya şüpheli yeni semptomlar gelişirse hekim değerlendirmesi gerekir.
- Nemli/oklüzif bandaj altında kullanım verilere dayalı öneriler dışında kaçınılmalıdır; bu durum emilimi artırabilir.
- Hijyen: Uygulama öncesi/sonrası eller yıkanmalı, göz ve mukoz ile temas ettirilmemelidir.
Saklama Koşulları
- 25 °C’nin üzerinde saklamayınız.
- Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerde muhafaza ediniz.
- Ambalaj üzerindeki son kullanma tarihi geçmiş ürünler kullanılmamalıdır.
Danışmanlık Uyarısı: Bu metin, verilen bilgilere dayanarak genel farmasötik/klinik çerçeveyi sistematik biçimde sunar. Kişisel tedavi kararları için hekiminiz veya eczacınızla bizzat görüşünüz; mevcut hastalıklarınız, kullandığınız ilaçlar ve bireysel risk profiliniz özelinde farklı öneriler gerekebilir.
Keşif
Sazlıkların üstünden sabah sisi kalkarken, Oxfordshire’da bir rahip 1763’te avuçlarına aldığı acı söğüt kabuğunu tartar; bataklığın nemi gibi inatçı bir ağrıyı söndürdüğünü fark eder. Bu küçük sahne—Edward Stone’un Kraliyet Cemiyeti’ne yazdığı mektupla kayıt düşülen an—modern salisilat hikâyesinin dramatik açılış perdesidir. O mektuptan bugünün Mobilat gibi topikal salisilik asit merhemlerine uzanan çizgi, hem laboratuvar merakının hem de klinik zorunlulukların iç içe ördüğü iki asırlık bir serüvendir.
I. Antik Yankılar: Bittersi Bir İpucu
Hikâye çok daha eski: Hippokrates geleneğinde ağrı ve ateş için Söğüt (Salix) kabuğu; Dioskorides ve Plinius’ta benzer tarifler. Bittersi tada eşlik eden analjezi, yüzyıllar boyunca halk hekimliğinde bir “gizli reçete” olarak dolaşır; fakat etkin bileşenin bilimi henüz doğmamıştır.
II. 1763—Bir Rahibin Mektubu: Gözlemden İddia Doğar
Edward Stone, bataklık bölgelerde yetişen söğütün “soğuk ve nemle gelen” ateşlere iyi geldiğini not eder. Taşralı bir gözlemin, imparatorluk biliminin kalbine—Royal Society—uğurlandığı bu mektup, “acı kabuk→analjezi” hattını resmi tarihe kazır. Henüz salisin, salisilik asit ya da prostaglandin yok; sadece iyi yazılmış bir klinik anekdot ve kuvvetli bir hipotez vardır.
III. 1828–1838—Paris ve Pisa Laboratuvarları: Molekülün İsmi Konur
Yüzyıl dönümünde cam balonların içinde sahne değişir. Henri Leroux (1828), söğütten salisini izole eder; beyaz, kristal, acı bir glikozittir bu. Ardından Raffaele Piria (1838), salisini kimyasal olarak hidroliz eder; şeker kısmını ayırır ve salisilik asidi elde eder. Bittersi tadın ardındaki farmakolojik gölge nihayet kimyasal kimliğine kavuşur: o artık bir isim ve bir yapıdır.
IV. 1859–1860—Marburg: Endüstriyel Kimyanın Doğuşu
Laboratuvar sahnesi şimdi daha metallik, daha sistematik: Hermann Kolbe (ve öğrencisi R. Schmitt) karbon dioksitten başlayarak salisilik asidin sentetik yolunu kurar (Kolbe–Schmitt). Doğanın verdiğini endüstri yineler; bitkiden kazanılan ipucu, fabrikada çoğaltılır. Bu, salisilatların eczane raflarında tutarlı saflık ve tedarikle yer bulabilmesinin dönüm noktasıdır.
V. 1870’ler—Klinikte İlk Büyük Sınav: Romatizmal Ateş
Thomas Maclagan (1876), romatizmal ateşte salisin/salisilat kullanımıyla dikkat çeken sonuçlar bildirir. Ağrı ve inflamasyonun “ateşini” alan bu molekül, kliniklerin diline girer. Artık salisilatlar yalnızca bir botanik merak değil, rıza gören bir tedavi seçeneğidir.
VI. 1897–1899—Wuppertal/Leverkusen: Asetilleme ve “Aspirin”
Felix Hoffmann’ın 1897’de laboratuvarda asetilsalisilik asidi (ASA) pürüzsüz bir kristal halinde tekrarlaması; Bayer’in 1899’da Aspirin adıyla pazara çıkışı… “Spir-” hecesi, Spiraea (Filipendula ulmaria)’dan (çayır kraliçesi) gelir; kimya, etimolojiyle kol kola yürür. Sistemik salisilatlar, modern analjezi ve antiinflamasyonun standart taşıyıcıları hâline gelir.
VII. 19. Yüzyıl Sonu–20. Yüzyıl Başında Dermatoloji: Keratoliz Sanatı
Dermatolojide P. G. Unna ve çağdaşları, salisilik asidin keratolitik gücünü klinik dile çevirir: hiperkeratozlar, nasırlar, pullanmalar… Salisilik asit stratum korneumu inceltir, penetrasyonu artırır, lokal inflamatuar döngüyü yatıştırır. Bu dönem, topikal salisilatların ayrı bir hikâye çizgisi kazanmasının başlangıcıdır.
VIII. 1971—Londra: Mekanizmanın Perdesi Açılır
John R. Vane, salisilatların prostaglandin biyosentezini inhibe ettiğini gösterir; ağrı ve inflamasyon biyokimyası bir anda berraklaşır. Klinik gözlemle kimyasal yapı arasındaki asma köprü tamamlanır: COX inhibisyonu artık bir varsayım değil, mekanistik bir açıklamadır.
IX. 20. Yüzyılın Son Çeyreği—Formülasyon Bilimi ve Topikal Çağ
Emülsiyon bazları, deri bariyeri üzerinden taşıma stratejileri, oklüzyonun dikkatle ayarlanması, yardımcı maddelerin tahammül profilleri… Farmasötik teknoloji, topikal salisilatları daha hedefli, daha öngörülebilir ve hasta-dostu hâle getirir. Bu çizginin sonunda, Mobilat gibi salisilik asit içeren topikal preparatlar, lokal inflamasyon–ağrı–ödem üçlüsüne odaklanan çağdaş klinik yaklaşımın rafine ürünleri olarak belirir.
İleri Okuma
- Stone E. (1763). An Account of the Success of the Bark of the Willow in the Cure of Agues. Philosophical Transactions of the Royal Society of London, 53:195–200. doi:10.1098/rstl.1763.0033.
- Leroux P.-J. (1830). Mémoire relatif à l’analyse de l’écorce de saule et à la découverte d’un principe immédiat propre à remplacer le sulfate de quinine. Journal de chimie médicale, de pharmacie et de toxicologie.
- Piria R. (1838). Sur de nouveaux produits extraits de la salicine. Comptes rendus de l’Académie des sciences, 6:620–624.
- Kolbe H. (1860). Ueber Synthese der Salicylsäure. Annalen der Chemie und Pharmacie, 113(1):125–127. doi:10.1002/jlac.18601130120.
- Schmitt R. (1885). Beitrag zur Kenntniss der Kolbe’schen Salicylsäure-Synthese. Journal für Praktische Chemie, 31(1):397–411. doi:10.1002/prac.18850310130.
- Maclagan T. J. (1876). The Treatment of Acute Rheumatism by Salicin. The Lancet, 1:383–384.
- Vane J. R. (1971). Inhibition of Prostaglandin Synthesis as a Mechanism of Action for Aspirin-like Drugs. Nature New Biology, 231:232–235. doi:10.1038/newbio231232a0.
- Sneader W. (2000). The Discovery of Aspirin: A Reappraisal. BMJ, 321(7276):1591–1594. doi:10.1136/bmj.321.7276.1591.
- Pierpoint W. S. (1997). Edward Stone (1702–1768) and Edmund Stone (1700–1768): Confused Identities Resolved. Notes and Records of the Royal Society of London, 51:211–217. doi:10.1098/rsnr.1997.0018.
- Wood J. N. (2015). From Plant Extract to Molecular Panacea: A Commentary on Stone (1763) ‘An Account of the Success of the Bark of the Willow…’. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences, 370(1666):20140317. doi:10.1098/rstb.2014.0317.
- Arif T. (2015). Salicylic Acid as a Peeling Agent: A Comprehensive Review. Clinical, Cosmetic and Investigational Dermatology, 8:39–55. doi:10.2147/CCID.S84765.
- Borelli C., Ursin F., Steger F. (2020). The Rise of Chemical Peeling in 19th-Century European Dermatology: Emergence of Agents, Formulations and Treatments. Journal of the European Academy of Dermatology and Venereology, 34(9):1890–1899. doi:10.1111/jdv.16307.
- Madan R. K., Levitt J. (2014). A Review of Toxicity from Topical Salicylic Acid Preparations. Journal of the American Academy of Dermatology, 70(4):788–792. doi:10.1016/j.jaad.2013.12.005.
- Loden M., Andersson A. C., Lindberg M. (1999). Percutaneous Absorption of Salicylic Acid in Man After Topical Administration of Three Different Formulations. Dermatology, 198(1):44–51.
- Marson P. (2006). The Italian Contributions to the History of Salicylates. Reumatismo, 58(1):66–76.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.