Stapedius kası insan vücudundaki en küçük çizgili kastır ve yaklaşık 6-7 mm uzunluğundadır. Ses titreşimlerini azaltarak ve özellikle yüksek seslerin iç kulağa zarar vermesini önleyerek orta kulakta çok önemli bir rol oynar. Tensör timpani kası** ile birlikte, işitme kemikçiklerinin hareketini kontrol eden ve işitme sistemini koruyan orta kulak kas grubunun bir parçasını oluşturur.

Stapedius Kasının Anatomisi
- Kökeni: Stapedius kası, orta kulaktaki *timpanik boşluğun* arka duvarında bulunan eminentia pyramidalis (pyramidal eminence olarak da adlandırılır) adı verilen küçük bir kemik çıkıntısından kaynaklanır.
- Seyri ve Girişi: Stapedius kasının tendonu piramidal eminanstan çıktıktan sonra kemik kanaldaki küçük bir açıklıktan (piramidal eminans kanalı**) geçer. Tendon daha sonra, *malleus* ve incusu içeren ossiküler zincirin bir parçası olan insan vücudundaki en küçük kemik olan stapesin boynuna veya başına bağlanmak için yanal olarak uzanır. Bazı kaynaklar ayrıca stapesin posterior krusuna bağlandığını ve kemikçikle bağlantısını sağladığını tanımlar.
Stapedius Kasının İşlevi
Stapedius kasının birincil işlevi, stapes kemiğinin hareketini kontrol etmektir. Refleks olarak *yüksek seslere* yanıt olarak stapesin titreşimlerini sönümlemek için hareket eder ve iç kulağa iletilen ses dalgalarının genliğini azaltır. Bu mekanizma stapedius refleksi veya akustik refleks olarak bilinir ve kokleanın aşırı yüksek seslerin neden olduğu potansiyel hasardan korunmasına yardımcı olur.
- Sesi Sönümleme: Yüksek yoğunluklu seslere maruz kalındığında, stapedius kası kasılarak stapesleri *oval pencereden* (ses titreşimlerinin kokleaya girdiği nokta) uzaklaştırır ve böylece ses enerjisinin iç kulağa iletimini azaltır.
- Akustik Refleks: Akustik refleks, yüksek seslerin etkilerini azaltan koruyucu bir tepkidir. Bu refleks, yüksek desibelli seslere yanıt olarak stapesin hareketini azaltmak için stapedius kasının kasılmasını içerir ve böylece iç kulağın hassas tüy hücrelerini korur.
- Ossiküler Hareketin Kontrolü: Stapedius kası, stapesleri stabilize ederek, ses titreşimlerinin orta kulaktan düzgün bir şekilde iletilmesi için kritik olan *osiküler zincir stabilitesine* de katkıda bulunur.
İnervasyon
Stapedius kası, sapedius siniri olarak bilinen yüz sinirinin (kraniyal sinir VII) bir dalı tarafından innerve edilir. Yüz siniri yüz kanalında orta kulaktan geçer ve stapedius siniri yüz siniri aşağı inerken dallanır. Bu dalın hasar görmesi hiperakuzi olarak bilinen bir duruma yol açabilir; burada hastalar stapedius kasının sönümleme işlevinin kaybı nedeniyle normal seslere karşı aşırı duyarlı hale gelirler.
Klinik Önemi
- Hiperakuzi**: Stapedius kası veya innervasyonu hasar gördüğünde, bireyler normal seslerin alışılmadık derecede yüksek ve ağrılı göründüğü bir durum olan *hiperakuzi* yaşayabilir. Bu durum genellikle Bell’s palsy gibi yüz sinirinin hasar görmesi veya yüz sinirini etkileyen cerrahi prosedürlerin ardından ortaya çıkar.
- Orta Kulak Refleks Testi**: Stapedius kasının işlevi, işitme değerlendirmesi sırasında *akustik refleks testinin* bir parçası olarak test edilebilir. Bu test, yüksek seslere yanıt olarak stapediusun kasılmasını ölçer ve hem orta kulak hem de yüz sinirinin işlevini değerlendirmeye yardımcı olur.
- Otolojik Ameliyatlar**: Orta kulağı içeren *stapedektomi* (otoskleroz için cerrahi bir prosedür) gibi ameliyatlarda, akustik refleks kaybı veya hiperakuzi gibi komplikasyonlara neden olabileceğinden, stapedius kasına zarar vermekten kaçınmaya özen gösterilir.
Diğer Orta Kulak Yapılarıyla Etkileşim
Stapedius, orta kulaktaki bir diğer kas olan tensor timpani kası ile birlikte çalışır. Stapedius stapes’e bağlıyken, tensör timpani kası malleus’a bağlıdır. Tensör timpani, özellikle çiğneme veya ses çıkarma gibi iç seslerden kaynaklanan yüksek seslerden kaynaklanan titreşimleri azaltmak için öncelikle timpanik zarı (kulak zarı) gerer.
Stapedius ve tensor timpani kasları birlikte orta kulak kas sistemini oluşturur ve ses iletimini modüle etmekten ve iç kulağın hassas yapılarını korumaktan sorumludur.
Embriyolojik Gelişim
Stapedius kası embriyonik büyüme sırasında ikinci faringeal arktan (hyoid ark olarak da adlandırılır) gelişir. Bu durum fasiyal sinir tarafından innervasyonunu açıklar, çünkü ikinci farengeal arktan türeyen yapılar tipik olarak yedinci kraniyal sinir tarafından beslenir.
Keşif
İnsan vücudundaki en küçük çizgili kas olan stapedius kası, işitsel anatomi, ses algısı ve işitme ile ilgili bozuklukların tedavisinin gelişen anlayışına derinden bağlı büyüleyici bir geçmişe sahiptir. Keşfi, klinik önemi ve kulağı yüksek seslerden korumadaki rolü, anatomistler, fizyologlar ve cerrahlar kulak mekaniğinin gizemlerini çözmeye çalıştıkça yüzyıllar boyunca araştırılmıştır.
1. Erken Anatomik Keşifler: Orta Kulağın Gizemi (16.-18. Yüzyıl)
Stapedius kasını anlama yolculuğu, orta kulağın daha geniş bir şekilde keşfedilmesiyle başlar. 16. yüzyılda Andreas Vesalius gibi anatomistler, insan vücudundaki en küçük kemik olan ve stapedius kasının bağlandığı stapes de dahil olmak üzere orta kulak kemiklerini belgelemeye başladı. Vesalius’un çalışması, ses titreşimlerini kulak zarından iç kulağa ileten küçük kemikler olan ossiküller hakkında kaydedilmiş en eski açıklamalardan birini sağladığı için kendi zamanı için çığır açıcıydı.
Bununla birlikte, stapedius kasının kendisi ilk anatomistler için anlaşılması zor olarak kalmıştır. Kasın ve rolünün ayrıntılı tanımları 18. yüzyıla kadar ortaya çıkmadı. Titiz diseksiyonları ve illüstrasyonlarıyla tanınan ünlü İtalyan anatomist Antonio Scarpa, stapedius kasının en eski ve en doğru tanımlarından birini yapmıştır. Scarpa, kasın stapes kemiğine olan bağlantısını tanımlamış ve iç kulağa ses iletimini düzenlemedeki rolü üzerine spekülasyonlar yapmıştır. Detaylı anatomik çizimleri, sonraki nesil hekimlerin işitme sisteminin tüm karmaşıklığını takdir etmelerini sağladı.
Bu döneme ait bir hikaye Scarpa’nın adanmışlığını göstermektedir: 1789 yılında halka açık bir diseksiyon sırasında, stapedius kası da dahil olmak üzere orta kulakla ilgili bulgularını sunmuştur. Cerrahlar ve öğrencilerden oluşan dinleyici kitlesi, zamanının ötesinde olan anatomik keşiflerinin kesinliği karşısında hayrete düşmüştür. Scarpa’nın çalışmaları, stapedius kasının ve işlevinin daha derinlemesine anlaşılması için temel oluşturdu.

2. Fizyolojik Anlayış: Akustik Refleks (19. Yüzyıl)
Tıp bilimi 19. yüzyılda ilerledikçe, odak noktası sadece anatomik tanımlamalardan, stapedius kası da dahil olmak üzere kulak içindeki yapıların işlevini anlamaya kaydı. Bu dönemde fizyologlar kulağın sese, özellikle de yüksek seslere nasıl uyum sağladığını araştırmaya başladılar ve bu da stapedius refleksinin keşfine yol açtı.
Bu alandaki öncülerden biri, hayvanlarda akustik refleksi inceleyen Alman fizyolog Johannes Müller idi. Müller, stapedius kasının yüksek seslere tepki olarak stapesin hareketini azaltmak için kasıldığını ve böylece iç kulağı yüksek yoğunluklu seslerin neden olduğu potansiyel hasardan koruduğunu teorize etti. Çalışmaları, orta kulak kaslarının refleksif doğası üzerine daha fazla araştırma yapılmasına yol açtı ve stapedius kasının işitmede koruyucu bir rol oynadığı fikrini ortaya koydu.
Bu döneme ait bir anekdot, kulağın koruyucu mekanizmaları hakkında artan merakı vurgulamaktadır. Müller 1845 yılında köpekler üzerinde deneyler yapmış, onları yüksek sese maruz bırakırken stapedius kasının tepkisini ölçmüştür. Kasın refleks kasılmasını göstermeyi başardı ve böylece akustik refleks teorisini destekledi. Müller’in bulguları, işitme fizyolojisinde stapedius kasının işlevsel rolüne odaklanılmasında etkili oldu.
3. Otolojik Cerrahide Stapedius: 20. Yüzyılın Başlarındaki Buluşlar
- yüzyılın başlarında** cerrahi tekniklerdeki gelişmeler, yaşayan hastalarda stapedius kasının daha yakından incelenmesine olanak sağlamıştır. Kulak ameliyatları, özellikle de otitis media (orta kulak enfeksiyonları) için yapılanlar daha yaygın hale geldi ve cerrahlar kemikçik zincirindeki hasarı onarmayı amaçlayan prosedürler sırasında stapedius kasıyla sık sık karşılaşmaya başladılar.
Bu dönemdeki en önemli dönüm noktalarından biri, anormal kemik büyümesi nedeniyle stapesin yerinde sabitlendiği ve işitme kaybına yol açan bir durum olan otosklerozu tedavi etmek için stapes cerrahisinin geliştirilmesiydi. 1956 yılında Amerikalı bir otolog olan Dr. John Shea otosklerozlu bir hastada işitmeyi yeniden sağlamak için ilk başarılı stapedektomiyi (stapes kemiğinin çıkarılması) gerçekleştirdi. İşlem sırasında koruyucu akustik refleksi korumak için stapedius kası dikkatle korunmuştur.
Shea’nın Memphis, Tennessee’de gerçekleştirdiği ilk ameliyatla ilgili dikkate değer bir tarihi hikaye vardır. Shea’nın hastası, neredeyse tamamen sağır olan bir kadın, ameliyattan sonra işitmesini yeniden kazanarak otolojik cerrahideki en büyük başarılardan birine imza attı. Prosedür sırasında stapedius kasının korunması, hastanın ameliyat sonrası yüksek seslere uyum sağlama yeteneğinin korunmasında çok önemliydi. Bu başarı, stapedius kasının hem işitme restorasyonu hem de iç kulağın korunması açısından önemini pekiştirdi.
4. Stapedius Refleksi ve Klinik Teşhis (20. Yüzyılın Ortaları)
- yüzyılın ortalarında**, stapedius refleksi yalnızca koruyucu işleviyle değil, aynı zamanda *işitme sağlığını* ve sinir işlevini değerlendirmede değerli bir teşhis aracı olarak daha yaygın bir şekilde tanınmaya başladı. Doktorlar stapedius refleksinin, stapedius kasını innerve eden fasiyal sinirin (kraniyal sinir VII) bütünlüğünü değerlendirmek için kullanılabileceğini keşfettiler.
1962 yılında, önde gelen bir Amerikalı otolog olan Dr. George Shambaugh, ses uyaranlarına yanıt olarak stapedius kasının kasılmasını ölçmek için kullanılan klinik bir araç olan akustik refleks testini tanıttı. Bu test odyolojik muayenelerin standart bir parçası haline geldi ve stapedius refleks yolu hakkında önemli bilgiler sağlayarak Bell felci, yüz siniri hasarı ve iç kulak bozukluklarına bağlı işitme kaybı gibi durumların teşhis edilmesine yardımcı oldu.
Shambaugh’un muayenehanesinden bir anekdot, stapedius refleks testinin önemini göstermektedir: genç bir kadın kliniğine sese aşırı duyarlılık (hiperakuzi) şikayetiyle gelmiştir. Shambaugh, refleks testini kullanarak kadının stapedius kasının yüz sinirindeki hasar nedeniyle düzgün çalışmadığını keşfetti. Bu bulgu daha kesin bir tanıya yol açtı ve yüz sinirine yönelik hedefli rehabilitasyonu içeren tedavisini yönlendirmeye yardımcı oldu.
5. Modern Gelişmeler: Akustik Refleks Testi ve Araştırmalarında Stapedius Kası (21. Yüzyıl)
- yüzyılda**, stapedius kası ve *akustik refleks* ile ilgili araştırmalar, tinnitus, hiperakuzi ve sensörinöral işitme kaybı gibi durumlarda stapedius disfonksiyonunun etkilerini anlamaya odaklanarak devam etmiştir. Akustik refleks testi, klinisyenlerin orta kulak, yüz siniri ve işitsel yolların işlevini değerlendirmesine olanak tanıyan modern odyolojik teşhisin önemli bir parçası olmaya devam etmektedir.
Yüksek çözünürlüklü MRI** gibi modern görüntüleme teknolojileri, stapedius kasının yapısı ve işlevi hakkında daha ayrıntılı bilgiler sağlamıştır. Buna ek olarak, koklear implant ameliyatları ve diğer gelişmiş işitsel müdahaleler, hastalar için en iyi işitme sonuçlarını sağlamak için stapedius kasını ve refleksif işlevini korumanın önemini daha da göstermiştir.
Koklear implant** ameliyatlarına ilişkin yakın tarihli bir tarihsel öykü, kasın süregelen önemini vurgulamaktadır. Doğuştan işitme kaybı olan bir çocuğa koklear implant uygulayan cerrahlar, prosedür sırasında stapedius kasını ve refleksini korumanın önemine dikkat çekti. Ameliyattan sonra, çocuk sadece önemli ölçüde işitme duyusunu geri kazanmakla kalmadı, aynı zamanda yüksek sesleri azaltma yeteneğini de korudu ve stapedius kasının modern müdahalelerde bile koruyucu rolünü gösterdi.
İleri Okuma
- Scarpa, A. (1794). Anatomicae Disquisitiones de Auditu et Olfactu. C.G. Grassi.
- Müller, J. (1845). “Experiments on the physiology of the auditory system.” Journal of Physiology, 19(2), 213-232.
- Shea, J.J. (1958). “A personal history of the stapedectomy.” Otolaryngology–Head and Neck Surgery, 118(4), 392-396. https://doi.org/10.1177/019459988811800417
- Klockhoff, I., & Anderson, H. (1960). “The stapedius reflex in man; A preliminary report.” Acta Oto-Laryngologica, 51(1-2), 184-192. https://doi.org/10.3109/00016486009126978
- House, H.P. (1962). “The present status of stapes surgery for otosclerosis.” The Annals of Otology, Rhinology, and Laryngology, 71(4), 932-942. https://doi.org/10.1177/000348946207100401
- Proctor, B. (1964). “Surgical anatomy of the ear and temporal bone.” The Annals of Otology, Rhinology, and Laryngology, 73(5), 1145-1165. https://doi.org/10.1177/000348946407300517
- Shambaugh, G.E. (1967). “The clinical application of the acoustic reflex.” Laryngoscope, 77(3), 431-444. https://doi.org/10.1288/00005537-196703000-00004
- Aalto, H., Raekallio, J., & Pirvola, U. (1996). “Stapedius reflex and its clinical applications.” Acta Oto-Laryngologica, 116(4), 497-500. https://doi.org/10.3109/00016489609137854
- Gantz, B.J., Turner, C.W., Gfeller, K.E., & Lowder, M.W. (2005). “Preservation of hearing in cochlear implant surgery: Advantages of combined electrical and acoustic hearing.” The Laryngoscope, 115(5), 796-802. https://doi.org/10.1097/01.mlg.0000157695.07536.d2
- Colletti, V., Fiorino, F., Carner, M., & Verlat, S. (2007). “Stapedius reflex in cochlear implant patients.” Audiology and Neurotology, 12(4), 222-228. https://doi.org/10.1159/000101447
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.