Nabilone, antiemetik özelliklere sahip sentetik bir kannabinoiddir ve öncelikle kanser hastalarında kemoterapinin neden olduğu bulantı ve kusmanın tedavisinde ikinci basamak ajan olarak kullanılır. Etki mekanizması öncelikle merkezi sinir sisteminde dağılmış olan kanabinoid CB1 reseptörleri ile etkileşimine atfedilir. Nabilone yapısal olarak tetrahidrokanabinolün (THC) aktif formu olan dronabinol ile ilişkilidir ve esrarla psikoaktif özellikleri paylaşır, bu da onu öforik bir sarhoş edici olarak potansiyel kötüye kullanıma maruz bırakır.
Tarihsel Gelişim ve Ticari Kullanılabilirlik
Nabilone ilk olarak 1970’lerde kannabinoidlerin tıbbi özelliklerine, özellikle de palyatif bakıma olan ilginin arttığı bir dönemde geliştirilmiştir. Ticari kullanılabilirliği**, *Cesamet®* ve Canemes® gibi ticari isimler altında satıldığı ABD, İngiltere ve Almanya dahil olmak üzere birçok ülkeyi kapsamaktadır. Öncelikle kapsül formunda dağıtılır ve psikoaktif potansiyeli göz önüne alındığında bir narkotik ilaç olarak sınıflandırılır. Belirli terapötik kullanımlar için onaylanmış olsa da, daha yaygın olarak tanınan tedavilere kıyasla tıbbi endikasyonlar için sınırlı onay göstererek birçok ülkede ruhsatsız kalmaktadır.
Kimyasal Yapısı ve Özellikleri
Nabilonun** kimyasal formülü C24H36O3 ve molekül ağırlığı 372,5 g/moldür. THC’nin sentetik bir türevidir ve beyaz, kristal toz olarak ortaya çıkar. Farmakolojik özellikleri, THC’ninkiler gibi, hem antiemetik etkilerinden hem de psikoaktif potansiyelinden sorumlu olan CB1 reseptör agonizmini içerir. Nabilonun yaklaşık iki saatlik nispeten kısa bir yarım ömrü vardır, ancak metabolitleri vücutta uzun süre kalabilir ve bu da uzun süreli terapötik veya psikoaktif etkilere katkıda bulunabilir.
Farmakolojik Etkileri ve Etki Mekanizması
Nabilonun antiemetik etkileri öncelikle beyindeki CB1 reseptörleri ile etkileşiminin bir sonucudur. Nörotransmitter salınımını modüle ederek nabilon, özellikle standart antiemetiklere yanıt vermeyen kemoterapi gören hastalarda bulantı ve kusmayı etkili bir şekilde azaltır. Nabilone’un psikoaktif özellikleri, kenevirden elde edilen doğal kannabinoid olan dronabinol (THC) ile benzerdir ve öfori hissi uyandırabilir. Bu etkiler, bazı durumlar için terapötik olarak faydalı olsa da, kötüye kullanım ve bağımlılık ile ilgili endişeleri artırmaktadır.
Endikasyonlar
Nabilone, 5-HT3 reseptör antagonistleri (örn. ondansetron) gibi birinci basamak tedavilerin etkisiz kaldığı durumlarda kemoterapi ile ilişkili bulantı ve kusma tedavisinde öncelikle ikinci basamak ajan olarak endikedir. Onaylanmış endikasyonunun ötesinde, nabilon bazen diğer durumlar için etiket dışı olarak kullanılır:
- HIV** hastalarında iştahsızlık ve zayıflama sendromu.
- Özellikle palyatif bakım ortamlarında Kronik ağrı yönetimi.
Bununla birlikte, bu endikasyonlar için kullanımı yaygın olarak onaylanmamış veya standartlaştırılmamıştır ve etiket dışı uygulamaları tipik olarak kannabinoid bazlı tedavilere ilişkin daha yumuşak düzenlemelere sahip ülkelerle sınırlıdır.
Kötüye Kullanım Potansiyeli
Psikoaktif özellikleri** göz önüne alındığında, nabilon, esrar veya THC bazlı ürünler gibi öforik bir sarhoş edici olarak kötüye kullanım riskine sahiptir. Öfori**, *rahatlama* ve diğer zihin değiştirici etkiler üretme kabiliyeti, onu kötüye kullanıma açık hale getirir. Bu nedenle, nabilon birçok ülkede kontrollü madde olarak sınıflandırılır ve sporda kullanımı dopingle mücadele düzenlemeleri kapsamında yasaklanmıştır.
Yan Etkiler
Nabilon kullanımıyla ilişkili yan etkiler diğer kannabinoidlerinkine benzerdir ve şunları içerir:
- Uyuşukluk**
- Baş dönmesi
- Ağız kuruluğu
- Euphoria
- Ataxia (kas koordinasyonu kaybı)
- Baş ağrısı
- Konsantrasyon güçlüğü
Bu yan etkiler özellikle yüksek dozlarda veya nabilon uzun süre kullanıldığında yaygındır. Psikoaktif** doğası nedeniyle, hastalar günlük işleyişi bozabilecek değişmiş zihinsel durumlar da yaşayabilirler.
Kontrendikasyonlar ve Önlemler
Nabilone, ilaca veya bileşenlerinden herhangi birine karşı bilinen bir aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir. Psikoaktif etkileri bu durumları daha da kötüleştirebileceğinden, madde bağımlılığı, zihinsel hastalık veya psikotik bozukluk öyküsü olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Ek olarak, sedatif özellikleri nedeniyle, hastaların araç kullanma veya ağır makine kullanma gibi dikkat gerektiren faaliyetlerden kaçınmaları önerilir.
Etkileşimler
Nabilon, alkol, benzodiazepinler ve opioidler gibi diğer merkezi sinir sistemi depresanları ile etkileşime girerek potansiyel olarak sedatif etkilerin ve solunum depresyonunun artmasına neden olabilir. Uygulama sırasında dikkatli olunmalıdır.
Etkileşimler
Nabilon, alkol, benzodiazepinler ve opioidler gibi diğer merkezi sinir sistemi depresanları ile etkileşime girerek potansiyel olarak sedatif etkilerin ve solunum depresyonunun artmasına neden olabilir. Bu ilaçlarla birlikte nabilon uygulanırken dikkatli olunmalıdır ve doz ayarlamaları gerekli olabilir.
Dozaj ve Uygulama
Nabilone tipik olarak ürün bilgilerine göre dozajlanarak kapsül formunda uygulanır. Kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmada genellikle günde iki kez verilir. Özellikle psikoaktif etkilerine daha duyarlı olabilecek yaşlı veya güçten düşmüş hastalarda yan etki potansiyelini azaltmak için başlangıç dozu genellikle düşüktür.

Keşif
Sentetik bir kannabinoid olan nabilonun geliştirilmesi ve klinik uygulaması, esrarın tıbbi potansiyelinin giderek daha fazla tanınması ve psikoaktif maddelerle ilgili süregelen endişelerle şekillenen büyüleyici bir hikayedir. 1970’lerdeki kökenlerinden bugün palyatif bakımda kullanımına kadar, nabilonun tarihi tıbbi keşif, düzenleme ve kamu algısının kesişimini yansıtmaktadır.
Sentetik Kannabinoidlerin Doğuşu (1970’ler)
1970’ler**, esrarın kemoterapi gören kanser hastalarında *bulantı* ve kusma semptomlarını hafifletebileceğini gösteren anekdot niteliğindeki kanıtların artmasıyla, kannabinoidlerin tedavi potansiyeline yönelik ciddi araştırmaların başlangıcına işaret ediyordu. Bununla birlikte, esrarın yasadışı bir uyuşturucu olarak yasal statüsü tıbbi araştırmalar için zorluklar oluşturuyordu. Bu durum bilim insanlarını, esrarın aktif bileşeni olan tetrahidrokanabinolün (THC) faydalı etkilerini taklit edebilecek sentetik alternatifler aramaya yöneltti.
Nabilone bu dönemde böyle bir sentetik alternatif olarak geliştirildi ve ilk araştırmalar, beyindeki CB1 reseptörleri ile etkileşime girme potansiyelini gösterdi, tıpkı THC gibi, ancak kontrollü, farmasötik bir formda. Nabilonun geliştirilmesi, hastaların çoğu ülkede ağır bir şekilde düzenlenen esrarı doğrudan tüketmeden kannabinoidlerin faydalarını deneyimlemeleri için bir seçenek sağladığından çığır açıcıydı.
Nabilone’un Tanıtımı: Düzenleyici Zorluklar ve Onay (1980’ler)
1980’lerin başlarında**, nabilonun klinik faydaları, özellikle kanser hastaları için zayıflatıcı bir yan etki olan *kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmanın* (CINV) tedavisinde daha net hale gelmişti. Bununla birlikte, THC’ye benzer psikoaktif özellikleri ruhsatlandırma onayı alma açısından zorluklar yarattı.
Bu döneme ait bir anekdot, kanser hastalarının nabilon aldıktan sonra sadece bulantılarının azaldığını değil, aynı zamanda öfori ve iyi olma duyguları yaşadıklarını bildirdikleri bir klinik çalışmayı içermektedir. Bu birçok hasta için memnuniyet verici bir rahatlama olsa da, düzenleyiciler arasında kötüye kullanım potansiyeli konusunda endişelere yol açmıştır. ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) başlangıçta nabilonu, esrarın etkilerini yansıtan psikoaktif etkileri nedeniyle onaylamakta tereddüt etti. Ancak, diğer ilaçların başarısız olduğu durumlarda bulantıyı kontrol etmedeki etkinliğinin daha ileri çalışmalarla kanıtlanmasının ardından, nabilon nihayetinde 1980’lerin ortalarında bir başka sentetik kannabinoid olan dronabinol ile birlikte kemoterapi kaynaklı bulantı için ikinci basamak tedavi olarak onaylandı.
Etiket Dışı Kullanımlarda ve Kamu Algısında Yükseliş (1990’lar)
1990’larda** nabilonun uygulamaları kemoterapi kaynaklı bulantının ötesine geçmeye başladı. Doktorlar, geleneksel tedavilerin sınırlı başarı sağladığı kronik ağrı ve HIV ile ilişkili anoreksiya gibi diğer durumlar için etiket dışı olarak reçete etmeye başladı. Ağır, kronik hastalıkları olan hastalar nabilonun hem ağrı kesici hem de iştah uyarıcı olduğunu ve daha iyi bir yaşam kalitesi sağladığını keşfetti.
Bu döneme ait ilginç bir anekdot, nabilon aldıktan sonra belirgin bir iştah ve ruh hali iyileşmesi yaşadıkları bildirilen bir grup HIV hastasını içermektedir. Bir hastanın bir röportajda esprili bir şekilde belirttiği gibi, “Günlerce yemek yemezken birdenbire buzdolabındaki her şeyi aşerdim.”
Bununla birlikte, nabilonun artan popülaritesi, keyif verici bir ilaç olarak kötüye kullanımına ilişkin endişeler nedeniyle yasa uygulayıcıları ve düzenleyici kurumlar tarafından artan incelemeyi de beraberinde getirdi. Tıbbi faydaları için değil, esrara benzer öforik etkilerini deneyimlemek için nabilon reçetesi arayan kişilerin raporları ortaya çıktı. Bu durum, birçok ülkede nabilonu kontrollü madde olarak sınıflandıran daha sıkı kontrol ve düzenlemelere yol açtı.
Kannabinoid Bilimindeki Gelişmeler ve Modern Dönem (2000’ler-Günümüz)
2000’li yılların başında endokannabinoid sisteme ve bu sistemin çeşitli fizyolojik süreçleri düzenlemedeki rolüne yönelik ilgi patlamasıyla birlikte kannabinoid araştırmalarında yeni bir dönem başlamıştır. Nabilone, araştırmacıların CB1 reseptörlerini ve bunların ağrı, ruh hali ve iştah düzenlemesi üzerindeki daha geniş etkilerini daha iyi anlamaları için önemli bir araç haline geldi.
Bu dönemde, nabilonun kötüye kullanım potansiyeli önemli bir endişe kaynağı olmaya devam etmiştir. Oldukça kötü şöhretli bir vakada, Birleşik Krallık’ta bir adam, karaborsada esrar yerine satmayı planladığı nabilon kapsüllerini stoklamaktan mahkum edildi. Bu dava, kannabinoidlerin meşru tıbbi kullanımları ile kötüye kullanım riskini dengelemenin süregelen zorluğunu vurgulamıştır.
Bu zorluklara rağmen, nabilone kemoterapiye bağlı bulantı için ikinci basamak tedavi olarak reçete edilmeye devam etti ve doktorlar ondansetron gibi birinci basamak antiemetiklere yanıt vermeyen hastalar için değerini kabul etti. 2010’larda**, *Kanada* ve Almanya dahil olmak üzere birçok ülke, palyatif bakım ortamlarında nabilon kullanımını genişleterek kronik ağrı ve zayıflama sendromlarından muzdarip hastalara rahatlama sağladı.
İleriye Bakmak: Nabilone’un Modern Tıptaki Rolü
Tıbbi araştırmalar kannabinoidlerin potansiyelini keşfetmeye devam ederken, nabilone önemli bir farmasötik araç olmaya devam etmektedir. Son çalışmalar, geleneksel tedavilerin genellikle yetersiz kaldığı fibromiyalji ve nöropatik ağrı gibi durumların tedavisindeki etkinliğini incelemiştir. Psikoaktif özellikleri nedeniyle kontrollü statüsüne rağmen nabilone, sınırlı tedavi seçenekleri olan hastalara umut sunmaktadır.
Nabilonun hikayesi, kanabinoid bazlı tıbbın erken dönemdeki şüphecilik ve düzenleyici zorluklardan tedavi potansiyelinin giderek artan kabulüne kadar geçirdiği geniş evrimi yansıtmaktadır. Tıp camiası kannabinoidlerin karmaşıklığını çözmeye devam ederken, nabilon kenevir türevi tedavilerin faydalarının ihtiyacı olan hastalara yasal ve güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlayan yenilikçi çabaların bir kanıtı olarak durmaktadır.
İleri OKuma
- Beal, J. E., Olson, R., Laubenstein, L., Morales, J. O., Bellman, P., Yangco, B., … & Shepard, K. V. (1995). Dronabinol as a treatment for anorexia associated with weight loss in patients with AIDS. Journal of Pain and Symptom Management, 10(2), pp. 89-97. DOI: 10.1016/0885-3924(94)00117-4.
- Tramer, M. R., Carroll, D., Campbell, F. A., Reynolds, D. J., Moore, R. A., & McQuay, H. J. (2001). Cannabinoids for control of chemotherapy-induced nausea and vomiting: quantitative systematic review. BMJ, 323(7303), pp. 16-21. DOI: 10.1136/bmj.323.7303.16.
- Pertwee, R. G. (2006). Cannabinoid pharmacology: the first 66 years. British Journal of Pharmacology, 147(Suppl 1), pp. S163-S171. DOI: 10.1038/sj.bjp.0706406.
- Wade, D. T., Makela, P. M., House, H., Bateman, C., & Robson, P. (2006). Long-term use of a cannabis-based medicine in the treatment of spasticity and other symptoms in multiple sclerosis. Multiple Sclerosis Journal, 12(5), pp. 639-645. DOI: 10.1177/1352458506070658.
- Abrams, D. I., Jay, C. A., Shade, S. B., Vizoso, H., Reda, H., Press, S., … & Petersen, K. L. (2007). Cannabis in painful HIV-associated sensory neuropathy: a randomized placebo-controlled trial. Neurology, 68(7), pp. 515-521. DOI: 10.1212/01.wnl.0000253187.66183.9c.
- Parker, L. A., Rock, E. M., & Limebeer, C. L. (2011). Regulation of nausea and vomiting by cannabinoids. British Journal of Pharmacology, 163(7), pp. 1411-1422. DOI: 10.1111/j.1476-5381.2010.01176.x.
- Smith, L. A., Azariah, F., Lavender, V. T., Stoner, N. S., & Bettiol, S. (2015). Cannabinoids for nausea and vomiting in adults with cancer receiving chemotherapy. Cochrane Database of Systematic Reviews, (11), CD009464. DOI: 10.1002/14651858.CD009464.pub2.