Orta Çağ tıbbı genellikle hekimlerin cahil olduğu ve sağlık hizmetinin batıl inançlarla ve hurafelerle yapıldığı zamanlar şeklinde tasvir edilmiştir. Ancak, daha yakından bakıldığında Orta Çağ boyunca tıbbi bilgi ve hizmet konusunda birçok gelişmenin olduğu ortaya çıkmaktadır. İşte en iyi 10 tıbbi gelişme:
1. Hastaneler
4. yy.a kadar hastane kavramı -hastaların özel ekipmanlara erişimi olan doktorlar tarafından tedavi edildiği yer- Roma İmparatorluğu’nun bazı bölgelerinde görülüyordu. Hastanelerin kökeni yoksullara ve yolculara konaklama ve bakım sağlayan Hristiyan din kurumlarıydı. Hastaneler Bizans ve Batı Avrupa’da genellikle manastırlar tarafından işletiliyordu ve Orta Çağ boyunca giderek daha büyük ve birkaç binadan oluşan yapılar haline geldi. Arap dünyasındaki hastaneler ise 8. yy.da ve daha seküler kurumlar olarak ortaya çıktılar; büyük şehirlerdekiler onlarca doktor istihdam edebiliyor, farklı hastalıklar için farklı koğuşlar ve hatta salonlarında çalan müzisyenler gibi güzel olanaklar sağlıyorlardı.
2. Eczaneler
İlk eczane 754 yılında Bağdat’ta kuruldu. Orta Çağlı Arap bir hekimin söylediği gibi bu eczaneler ”basit tıbbi malzemelerin çeşitli türlerini, tip ve şekillerini bilme sanatının yerleridir. Eczacı, hekim tarafından düzenlenen reçeteye göre bu malzemelerden bileşik ilaçlar hazırlar.” Eczaneler halk tarafından çok rağbet gördüler ve kısa süre içinde Arap dünyasında birçok ilaç deposu açıldı. 12. yy.a gelmeden Avrupa’da da eczanelere rastlanabiliyordu. Eczanelerin varlığı ilaçların nasıl yapıldığı ile ilgili bilgi gelişimini büyük ölçüde desteklemiştir.
3. Gözlükler
Doğru görmeye yardımcı olan gözlüklerin kimin tarafından icat edildiği konusunda emin değiliz, ancak 13. yy. sonlarına doğru İtalya’da iyi bilinen bir ürün olduğu görülüyor. Giordano da Pisa isimli Dominikli keşiş 1305 yılında verdiği bir vaazında şunları söylemiştir: ” İyi görmeye yarayan gözlük yapma sanatı bulunalı henüz 20 yıl olmadı… Ve kısa bir süre önce, eskiden hiç var olmamış bu yeni sanat keşfedildi… Bunu keşfeden ve uygulayan ilk kişiyi gördüm ve onunla konuştum.” Gözlük takan bir kişinin ilk kez resmedilişi 1352 yılında, Tommaso da Modena tarafından bir kilisedeki fresk parçasına yapılmış Kardinal ”Hugh of Provence” resmi ile olmuştur. Freskte kardinalin masasında yazı yazarken gözlüklerini kullanmakta olduğu görülüyor.
4. Anatomi ve Diseksiyon
Birçok tarihçi Orta Çağ boyunca anatominin yerinde saydığına inanmıştır. Ancak Orta Çağ hekimlerinin insan vücudu üzerinde deneyler ve araştırmalar yaptığına dair çok önemli deliller mevcuttur. 1315 yılında İtalyan hekim Mondino de Luzzi öğrencileri ve seyirciler için halka açık bir diseksiyon -bir dokunun kesi ile açılması ve sergilenmesi- bile gerçekleştirmişti. Akabindeki yıl ilk modern diseksiyon kılavuzu örneği ve ilk gerçek anatomik metin olarak kabul edilen “Anathomia corporis humani” adlı eserini yazdı.
5. Üniversitelerde Tıp Eğitimi
Avrupa’da üniversitelerin yükselişi tıp uygulamalarında yavaş yavaş da olsa önemli değişiklikler meydana getirecekti. Çoğu Orta Çağ üniversitesi, hekimlerin eğitim aldığı ve tıbbi bilginin paylaşıldığı merkezler haline gelecekti. Thomas Benedek “The Shift of Medical Education into the Universities (Tıbbi Eğitimin Üniversitelere Geçişi)” adlı makalesinde şöyle açıklıyor: “Zamanının çok ilerisinde olan II. Frederick, 1231 yılında, tıbbi eğitim standartları ve lisansıyla ilgili bir dizi yasa yayınladı. Bu yasaların tıp eğitimi ve uygulamaları üzerinde kısa zamanda bir etkisi olmasa da tıp öncesi eğitimin öneminin yasalaştırılması, doktorluğun bir meslek haline gelmesinde adeta bir mihenk taşı olmasını ve gelişmeye açık bir eğitim metodu oluşturup bunun kalıcı hale gelmesini sağladı.”
6. Oftalmoloji ve Optik
Antik düşünürler insanların cisimleri gözlerden yayılan görünmez ışık hüzmeleri sayesinde görebildiğine inanıyordu. 11. Yy. bilim insanı İbn-i Heysem, optik ve göz anatomisi araştırmaları sayesinde görme olayına yeni açıklamalar getirdi. Kitab-ül Menazır (Görüntüler Kitabı) isimli eseri yüzlerce yıl boyunca bu alandaki en önemli araştırmalardan birisi olarak kabul edildi. Ayrıca Orta Çağ Arap hekimleri kataraktı gözden çıkarmak için kullanılan ilk şırınganın icadının da dahil olduğu oftalmoloji alanındaki ilerlemeleriyle de tanınıyorlardı.
7. Yaraların temizlenmesi
Antik tıp yazarları yaranın iyileşmesine yardım edeceğini düşünerek bir miktar iltihabın yaranın içinde bırakılması gerektiğine inanıyorlardı. Bu düşünce, iyileşmenin hızlandırılması için cerrah Theodoric Borgognoni’nin yaraların temizlenmesi ve dikiş atılmasını öneren antiseptik metodunun ortaya çıktığı 13. yy.a kadar genel görüş olarak kalmıştı. Borgognoni dezenfekte şekli olarak şarap ile önceden ıslatılmış bandajlar bile kullanıyordu. İtalyan cerrah ayrıca ameliyatta anestezi kullanımının öncülerinden birisi olarak biliniyor. Borgognoni afyon, adamkökü, baldıran otu ve başka maddelerle ıslatılmış süngeri burunlarının altına tutarak hastalarını bayıltıyordu.
8. Sezaryen Ameliyatı
Sezaryen ameliyatlarının uygulandığı Orta Çağ boyunca, bu uygulamanın nedeni annenin ya ölmüş olması ya da yaşama şansının bulunmamasıydı -bazı vakalarda bebek de ölüydü. Fakat 1500’lü yıllarda hem annenin hem de bebeğin hayatta kaldığı ilk sezaryen ameliyatı yazılı kayıtlara geçti. İsviçreli bir çiftçi olan Jacob Nufer operasyonu eşine uyguladı. Eşi birkaç gündür doğum sancısı çekmekteydi ve kendisine 13 ebenin eşlik etmesine rağmen doğum gerçekleşemiyordu. Operasyon başarılı geçmişti, sonrasında anne 2 tanesi ikiz olmak üzere 5 çocuk daha doğurdu. Bebek 77 yaşına kadar yaşadı.
9. Karantina
Karantina kavramı -hastalığın yayılmasını engellemek için bir grup insanı diğerlerinden ayırma- Kara Ölüm sonrasında başladı. 1337 yılında günümüzde Dubrovnik olarak bilinen Ragusa şehri vebaya karşı bir savaş ilan etti ve şehre gelen tüm gemileri 30 gün limanda bekletti, böylece yetkililer kimseye hastalığın bulaşmadığından emin olabiliyordu. Bu süre kara yolcuları için 40 güne kadar çıkmaktaydı (quaranta, İtalyancada 40 demektir). Önlemlerin başarısı Orta Çağ sonlarına doğru karantinanın İtalya’nın diğer bölgelerinde ve Avrupa’da da uygulanmasına yol açtı.
10. Diş Amalgamları
Orta Çağ dönemindeki Çin’in tıbba en önemli katkılarından birisi, dişçilikte kullanılmak üzere amalgamın icadıydı. 659 yılından bir metin, ilk kez diş dolgusu için gümüş ve kalaydan yapılmış bir maddenin kullanımını ayrıntılı olarak anlatmaktadır. İşlemin Avrupa’da kullanılması ancak 16. yy.da gerçekleşmiştir.
Çeviren: Tayfun Özgür Yurdadön (Evrim Ağacı)
Düzenleyen: Şule Ölez (Evrim Ağacı)
Görsel: Gözün Anatomisi, 1200’lü yıllardan.
Kaynak: Medievalists