1. Etimoloji ve Terim Kökeni

“Özofagus” (Latince: oesophagus, Antik Yunanca: οἰσοφάγος, oisophágos), Antik Yunancadaki iki fiilin birleşimiyle türemiştir:

  • φέρω (phérō): “taşımak” anlamına gelir.
  • ἔφαγον (éphagon): “yemek yemek” fiilinin geçmiş zaman hâlidir.

Bu iki kök, gelecekteki taşıma eylemine işaret eden οἰσέμεν (oisémen) biçiminde birleşerek, “yiyeceği taşıyan” anlamını kazandırır. Bu birleşimden türeyen οἰσοφάγος, kelime anlamı itibariyle “yemeği taşıyan (kanal)” demektir.
Modern tıpta Latince biçimiyle oesophagus veya Amerikan İngilizcesinde esophagus şeklinde kullanılır. Türkçedeki karşılığı ise yemek borusudur.


2. Anatomik Yapı

2.1 Genel Özellikler

Yemek borusu, farinksten (yutak) başlayarak mideye kadar uzanan, yaklaşık 25–30 cm uzunluğunda kaslı ve elastik bir tüptür. Boyun bölgesinden (servikal) başlayarak, göğüs boşluğu (torakal) boyunca ilerler ve diyaframın özofageal hiatus adlı açıklığından geçerek karın boşluğuna (abdominal) girer.

2.2 Tabakaları

Özofagus dört temel histolojik tabakadan oluşur:

  • Mukoza: İç yüzeyi örten tabakadır. Çok katlı yassı epitel ile kaplıdır.
  • Submukoza: Glandüler yapıların ve damarların yer aldığı bağ dokusu katmanıdır.
  • Muskularis propria: Dairesel ve longitudinal kaslardan oluşur; peristaltik hareketi sağlar.
  • Adventisya: Yemek borusunu çevreleyen bağ dokusu dış katmanıdır.

Not: Özofagusun abdominal kısmı peritoneal değil retroperitoneal yerleşimlidir.

2.3 Sfinkterler

  • Üst Özofagus Sfinkteri (UES): Farinks ile özofagus arasındadır; istemli yutma refleksi sırasında gevşer.
  • Alt Özofagus Sfinkteri (LES): Özofagusun mideyle birleştiği yerde bulunur; mide asidinin yukarı kaçışını önler.

3. Fizyolojik İşlev

Yemek borusunun temel görevi, gıda bolusunu ve sıvıları ağızdan mideye taşımaktır. Bu taşıma işlemi, istemsiz peristaltik dalgalar ile gerçekleştirilir.

  • Yutma başladığında, bolus farinksten özofagusa geçer.
  • Özofagus kasları ardışık biçimde kasılıp gevşeyerek bolusu mideye doğru iter.
  • Alt özofagus sfinkteri zamanında gevşeyerek geçişi sağlar, ardından tekrar kapanarak reflüyü önler.

4. Klinik Durumlar

4.1 Yaygın Hastalıklar ve Bozukluklar

  • Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GÖRH): Alt özofagus sfinkterinin işlev bozukluğu nedeniyle mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu ortaya çıkan kronik durumdur.
  • Özofajit: Özofagus mukozasının inflamasyonu; genellikle GÖRH, enfeksiyonlar (özellikle Candida albicans veya herpes virüsleri) veya kimyasal hasar sonrası gelişir.
  • Özofagus Darlığı: Yara iyileşmesi sürecinde gelişen fibrozis sonucu oluşur; yutma güçlüğüne neden olur.
  • Barrett Özofagusu: Kronik reflüye bağlı olarak yassı epitelin metaplaziyle silindirik epitele dönüşmesiyle karakterizedir; özofagus adenokarsinomu için öncü lezyondur.
  • Özofagus Kanseri: İki ana histolojik tipi vardır:
    • Skuamöz Hücreli Karsinom (daha çok Asya ve Afrika’da)
    • Adenokarsinom (özellikle Batı ülkelerinde, sıklıkla Barrett zemininde)

4.2 Diğer Klinik Durumlar

  • Akhalazi: Alt özofagus sfinkterinin gevşeyememesi ve peristaltizmin bozulmasıyla karakterize motilite bozukluğu.
  • Yabancı Cisim Yutulması: Özellikle çocuklarda ve yaşlılarda görülür; özofageal obstrüksiyona neden olabilir.
  • Mallory-Weiss Sendromu: Şiddetli kusma sonrası özofagogastrik bileşkede mukozal yırtılma ve kanama.

5. Tanı Yöntemleri

  • Özofagoskopi (Endoskopi): Fiberoptik kamera ile özofagusun doğrudan görüntülenmesi; doku örneği (biyopsi) alınmasına da imkân tanır.
  • Özofageal Manometri: Kas kontraksiyonlarının gücünü ve koordinasyonunu değerlendirir; özellikle motilite bozukluklarında kullanılır.
  • Baryum Yutma Grafisi (Baryumlu Özofagografi): Radyopak baryum süspansiyonunun yutulmasıyla yapılan radyolojik görüntüleme; darlık, tümör, akhalazi gibi durumların tanısında kullanılır.
  • pH Metri: Özofagusun alt ucunda 24 saat boyunca pH ölçümü yaparak reflü sıklığını ve süresini belirler.

6. Tedavi Yöntemleri

6.1 Farmakolojik Tedaviler

  • Antiasitler: Semptomatik rahatlama sağlar.
  • Proton Pompası İnhibitörleri (PPİ’ler): Asit üretimini inhibe eder (örneğin, omeprazol, pantoprazol).
  • H2 Reseptör Blokerleri: Histamin aracılı asit salgısını azaltır (örneğin, ranitidin, famotidin).
  • Prokinetik Ajanlar: Özofageal motiliteyi artırabilir (örneğin, metoklopramid).

6.2 Yaşam Tarzı Değişiklikleri

  • Yüksek yastıkla uyuma
  • Asitli ve yağlı yiyeceklerden kaçınma
  • Alkol, kahve ve sigaradan uzak durma
  • Kilo kontrolü
  • Öğünlerden sonra hemen yatmama

6.3 Cerrahi Müdahaleler

  • Nissen Fundoplikasyonu: Alt özofagus sfinkterini güçlendirmek için mide fundusunun özofagus çevresine sarılması.
  • Özofagus Dilatasyonu: Darlıkların balon ya da buji ile mekanik olarak genişletilmesi.
  • Özofajektomi: Gelişmiş kanser durumlarında özofagusun cerrahi olarak çıkarılması.


Keşif

1. Antik Çağlarda Anatomik Bilgi

Özofagus, dışarıdan görülemeyen bir iç organ olması nedeniyle, gözlemsel ve kadavra temelli anatomik bilgi gelişene kadar tam olarak tanımlanamamıştır.

1.1 Antik Mısır ve Mezopotamya

  • Antik Mısır tıbbında özofagus açıkça tanımlanmasa da, yutma işlevi, boğazdan mideye giden bir yol kavramı bilinmekteydi.
  • Ancak bu bilgiler daha çok sezgisel ve semptom temelliydi; sistematik anatomi bilgisi yoktu.

1.2 Hipokrat ve Corpus Hippocraticum (MÖ 5. yy)

  • Hipokrat, sindirim sistemini kabaca bir “gıda geçiş yolu” olarak tanımlamıştır.
  • Özofagus adı geçmese de “boğazdan mideye giden kanal” ifadesiyle bu yapıya işaret ettiği düşünülür.

2. Antik Yunan ve Roma Dönemi

2.1 Aristoteles (MÖ 384–322)

  • Hayvan anatomisi üzerine yaptığı gözlemlerde yutma ve sindirim süreçlerini tanımlamıştır.
  • Ancak Aristoteles, anatomik yapıları detaylı biçimde ayırt etmemiş, özofagusu ayrı bir yapı olarak sistematik biçimde sınıflandırmamıştır.

2.2 Herophilos (MÖ 335–280) ve Erasistratos

  • İskenderiye okulunda görev yapan Herophilos ve Erasistratos, kadavra diseksiyonunu sistematik olarak uygulayan ilk hekimlerdir.
  • Özellikle Herophilos, insan sindirim sistemini tanımlarken ilk defa özofagusun varlığından söz etmiş olabilir.
  • Erasistratos ise peristaltik hareketleri açıklamaya çalışmıştır; bu da özofagusun işlevsel olarak anlaşılmasına dair ilk bilimsel yaklaşımlardandır.

3. Galen (MS 129–ca. 216)

  • Roma İmparatorluğu döneminin en etkili hekimi olan Galen, özofagusu anatomik olarak tanımlayan ilk kişi kabul edilir.
  • Galen, hayvan diseksiyonları üzerinden özofagusu farinks ile mide arasında bir tüp olarak tanımlamıştır.
  • Ayrıca yutmanın, sinirsel kontrol altında istemli başlayan ve istemsiz devam eden bir süreç olduğunu ifade etmiştir.
  • Özofagusun kas tabakalarına ve fonksiyonel olarak peristaltizme ilişkin ilk kuramlar Galen’e aittir.

4. Ortaçağ ve İslam Dünyası

4.1 İbn Sînâ (980–1037)

  • El-Kanun fi’t-Tıbb adlı eseri, özofagustan açık şekilde bahseder: “gıdanın mideye taşındığı boru.”
  • Ancak bu bilgi Galen’in sistemine dayalıdır. Bu dönemde yeni diseksiyonlar yapılmamış, bilgiler genelde tekrar ve yorumlama niteliğindedir.

5. Rönesans ve Modern Anatominin Doğuşu

5.1 Andreas Vesalius (1514–1564)

  • Modern anatominin kurucusu sayılan Vesalius, De humani corporis fabrica (1543) adlı eserinde özofagusun anatomik yerini ve yapısını net şekilde çizer ve tanımlar.
  • Vesalius’un diseksiyon çizimlerinde özofagus farinks ile mide arasında yer alır, tabakaları henüz detaylı değilse de bağımsız bir organ olarak ilk kez tanımlanmıştır.

5.2 William Harvey (1578–1657)

  • Kan dolaşımını keşfetmiş olsa da, aynı dönemde gastrointestinal sistemdeki sıvı hareketlerine dair gözlemleri, özofagusun da aktif taşıyıcı bir yapı olduğu bilgisini güçlendirmiştir.

6. 18. ve 19. Yüzyıl: Mikroskobik ve Fizyolojik Keşifler

    1. yy’da özofagus kaslarının peristaltik kasılmalar yoluyla çalıştığı fizyolojik olarak kanıtlanmıştır.
    1. yy’da mikroskobik incelemeler ile özofagusun histolojik tabakaları (mukoza, submukoza, muskularis, adventisya) tanımlanmıştır.
  • Özellikle Rudolf Virchow ve Johannes Müller, hücre düzeyinde özofagus patolojilerini açıklamaya başlamıştır.

7. 20. ve 21. Yüzyılda Özofagus Biliminde Gelişmeler

  • Endoskopi teknolojisinin gelişmesiyle özofagusun doğrudan gözlemi ve biyopsi alınması mümkün hâle geldi.
  • pH metrik ölçümler, manometrik incelemeler ve görüntüleme teknikleri ile özofagus fonksiyonları nesnel biçimde değerlendirilmeye başlandı.
  • Özellikle Barrett özofagusu, özofagus kanseri, GÖRH gibi hastalıkların patofizyolojisi 20. yüzyılın ikinci yarısında net biçimde ortaya kondu.



İleri OKuma
  1. Galen. (2. yy). De Usu Partium Corporis Humani.
  2. Ibn Sina. (1030). El-Kanun fi’t-Tıbb.
  3. Vesalius, A. (1543). De Humani Corporis Fabrica Libri Septem. Basel: Oporinus.
  4. Virchow, R. (1858). Die Cellularpathologie. Berlin: August Hirschwald.
  5. Gray, H. (1918). Anatomy of the Human Body. Philadelphia: Lea & Febiger.
  6. Kahrilas, P. J. (1999). Disorders of the Esophagus. Gastroenterology Clinics of North America, 28(4), 847–864.
  7. Gyawali, C. P., et al. (2020). Modern evaluation of esophageal disorders. The American Journal of Gastroenterology, 115(9), 1393–1402.
  8. Gray, H. (1918). Anatomy of the Human Body. Philadelphia: Lea & Febiger.
  9. Netter, F. H. (1989). Atlas of Human Anatomy. Summit, NJ: Ciba-Geigy Corporation.
  10. Kahrilas, P. J. (1999). Gastroesophageal reflux disease and its complications. Gastroenterology Clinics of North America, 28(4), 847–864.
  11. Spechler, S. J., & Souza, R. F. (2001). Barrett’s esophagus. New England Journal of Medicine, 346(11), 836–842.
  12. Boeckxstaens, G. E., et al. (2014). Achalasia. The Lancet, 383(9911), 83–93.
  13. Katz, P. O., Gerson, L. B., & Vela, M. F. (2013). Guidelines for the diagnosis and management of gastroesophageal reflux disease. The American Journal of Gastroenterology, 108(3), 308–328.
  14. Kahrilas, P. J., Gyawali, C. P., & Roman, S. (2020). Modern diagnosis and management of esophageal motility disorders. The American Journal of Gastroenterology, 115(9), 1393–1402.


Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.