Portio vaginalis uteri terimi Latince kökenlidir, burada portio “parça” veya “kısım” anlamına gelir ve vaginalis uteri “uterusun vajinasının” anlamına gelir. Bu ifade birlikte, uterusun (özellikle serviksin) vajinal boşluğa doğru çıkıntı yapan kısmını tanımlar. Klinik bağlamlarda, genellikle Portio uteri veya sadece Portio olarak kısaltılır.
Anatomik terim, jinekolojik muayeneler sırasında serviksin görünür ve erişilebilir kısmı olarak işlevini ve yerini yansıtır. Portio vaginalis uteri, farklı yaşam evrelerinde hormonal etkilere bağlı olarak değişen vajinal epitel ile servikal kanalın epiteli arasındaki geçişi işaretler.
1. Tanım ve Anatomi
Portio cervicis (veya ektoserviks) vajinal kanala doğru çıkıntı yapan rahim serviksinin kısmıdır. Bir spekulum muayenesi sırasında görülebilir, vajinayı endoservikal kanala bağlayan dış os adı verilen merkezi bir açıklığa sahiptir. Serviksin kendisi silindirik bir yapıdır ve portio vajinaya bakan segment olarak hizmet eder.
2. Histoloji ve Dönüşüm Bölgesi
- Epitel Kompozisyonu:
- Endoserviks, tek katlı sütunlu epitel (mukus üreten) ile kaplıdır.
- Vajina ve ektoserviks keratinize olmayan tabakalı skuamöz epitel ile kaplıdır.
- Transformasyon bölgesi (TZ), bu epitellerin birleştiği dinamik bağlantıdır.
- Hormonal Etki:
- Premenarş ve postmenopozal bireylerde TZ, endoservikal kanalda daha yüksekte bulunur.
- Üreme yıllarında östrojen, TZ’yi dışarı doğru kaydırarak servikal eversiyona neden olur. Bu açık bölge, özellikle insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonundan kaynaklanan hücresel değişikliklere karşı oldukça hassastır.
- Klinik Önem:
Servikal kanserlerin %90’ından fazlası, metaplastik hücrelerde tekrarlayan HPV kaynaklı displazi nedeniyle TZ’de başlar.
3. Tanı Değerlendirmesi
- Pap Smear (Servikal Sitoloji):
- Prosedür: Hücreler fırça/spatula kullanılarak TZ’den toplanır, Papanicolaou yöntemi ile boyanır ve mikroskobik olarak incelenir.
- Sıvı Bazlı Sitoloji: Hücrelerin koruyucu sıvıda süspanse edildiği ve doğruluğun artırıldığı modern yöntem.
- Sınıflandırma Sistemleri:
- PAP Dereceleri:
- PAP I: Normal.
- PAP II: Enflamasyon/hafif atipi.
- PAP III: Önemli atipi (kolposkopi gerektirir).
- PAP IV/V: Şüpheli/invaziv karsinom.
- Servikal İntraepitelyal Neoplazi (CIN):
- CIN I: Hafif displazi (genellikle kendiliğinden düzelir).
- CIN II: Orta dereceli displazi.
- CIN III: Şiddetli displazi/karsinom in situ.
- Gelişmiş Tanı:
- HPV Testi: Yüksek riskli suşları (örn. HPV 16/18) belirler.
- Kolposkopi ve Biyopsi: Anormallikler tespit edilirse yönlendirilmiş biyopsi ile TZ’nin büyütülmüş görselleştirilmesi.
4. Tarama ve Önleme
- Yönergeler:
- 25 yaşında taramaya başlayın (ülkeye göre değişir).
- 25-65 yaş: Her 5 yılda bir birincil HPV testi veya her 5 yılda bir eş test (HPV + Pap)/her 3 yılda bir sadece Pap.
- HPV Aşısı: Yüksek riskli suşlardan kaynaklanan enfeksiyonları önler. 9-45 yaş arası için önerilir (örn. Gardasil®).
5. Displazi Yönetimi
- CIN I: Genellikle izlenir; gerileyebilir.
- CIN II/III: Eksizyon (LEEP/koni biyopsisi) veya ablasyon.
- Karsinom: Evreye göre cerrahi, radyasyon veya kemoterapi.
6. Tarama Etkisi
Düzenli taramalar yüksek gelirli ülkelerde serviks kanseri insidansını %70 oranında azaltmıştır. Erken teşhis, preinvaziv evrelerde tedaviye olanak tanır ve sonuçları önemli ölçüde iyileştirir.
Keşif
Antik Başlangıçlar: İlk Belgeler
Rahim ağzının anatomik tanınması en az MÖ 400’e dayanır ve sıklıkla tıbbın babası olarak anılan Hipokrat, varlığını belgelemiştir. Bu dönemde, hem Hipokrat hem de Aretaeus, rahim ağzı kanseri de dahil olmak üzere rahim ağzı rahatsızlıklarının tanımlarını sunarak üreme sağlığındaki öneminin erken farkına varıldığını göstermiştir. Yunan tıp geleneklerinden gelenler gibi bu antik metinler, daha sonraki anatomik çalışmalar için temel oluşturmuştur, ancak anlayış, diseksiyon ve görselleştirme araçlarının eksikliğiyle sınırlıydı.

Biçimselleştirme ve Terminoloji: 17. Yüzyıl Gelişmeleri
Rahim ağzının tarihindeki önemli bir an, tarihi tıp literatüründe belirtildiği gibi, “rahim ağzı” teriminin ilk kez özellikle rahim ağzını ifade etmek için kullanıldığı 1702’de gerçekleşti. Bu biçimselleştirme, anatomik terminolojiyi standartlaştırmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçasıydı ve Rönesans ve erken modern dönemin insan vücudunun sistematik çalışmasına odaklanmasını yansıtıyordu. Bu dönüm noktası, serviksin kimliğinin açıklığa kavuşturulmasına, daha geniş uterin yapılardan ayırt edilmesine ve daha kesin tıbbi tartışmaların kolaylaştırılmasına yardımcı oldu.
Modern Jinekolojinin Yükselişi: 19. Yüzyıl Yenilikleri
19. yüzyıl, modern jinekolojinin ortaya çıkmasıyla yönlendirilen serviks çalışmasında önemli bir sıçramayı işaret etti. Önemli bir gelişme, 1800’lerin ortalarında James Marion Sims gibi kişilere atfedilen vajinal spekulumun icadıydı. Bu araç, doktorların serviksi ve vajinal duvarları görselleştirmesine olanak tanıyarak serviks kistleri ve kanserleri gibi durumların daha doğru teşhis edilmesini sağladı. Bu dönemde ayrıca serviksin doğum sırasındaki rolüne olan ilgi arttı, bebeğin geçişine izin vermek için genişleme işlevi ve adet döngülerinde adet kanının akışına izin vermek için hafifçe açıldığı önemi fark edildi.
20. Yüzyıl İlerlemeleri: Tarama ve Moleküler İçgörüler
20. yüzyıl, George Papanicolaou’nun 1920’lerde Pap smear’ı tanıtmasıyla başlayarak serviks çalışmasında dönüştürücü ilerlemeler getirdi. Bu tarama yöntemi, kanser öncesi hücrelerin tespitinde devrim yaratarak serviks kanseri insidansını önemli ölçüde azalttı. 1970’lerde, serviksi incelemek için büyüteçli bir mercek kullanan bir teknik olan kolposkopi standart hale geldi ve anormal dokuları tanımlama yeteneğini geliştirdi. 20. yüzyılın sonlarında kritik bir keşif yaşandı: 1990’larda moleküler biyoloji araştırmalarıyla tanımlanan serviks kanserinde insan papilloma virüsünün (HPV) rolü. Bu, 2000’lerin başında serviks kanserine karşı önleyici bir yaklaşım sunan HPV aşılarının geliştirilmesine yol açtı.
Kültürel ve Teknolojik Etkiler
Bu tarihin ilginç bir yönü, kültürel algıların tıbbi uygulamaları nasıl etkilediğidir. Örneğin, 19. yüzyılda spekulum kullanımı cinsiyet normlarına bağlı kalarak erkek doktorların doğrudan temas olmadan muayene etmesine olanak tanıdı ve kadınların bedenlerine yönelik toplumsal tutumları yansıttı. Ayrıca, antik gözlemlerden modern moleküler içgörülere doğru evrim, serviksin kadın sağlığındaki beklenmedik merkeziliğini vurgulayarak tarama programları ve aşılama kampanyaları aracılığıyla küresel sağlık politikalarını etkiledi.
İleri Okuma
- Vesalius, A. (1543). De humani corporis fabrica libri septem. Basel: Johannes Oporinus.
- Fallopius, G. (1561). Observationes anatomicae. Venice: P. Manutius.
- De Graaf, R. (1672). De mulierum organis generationi inservientibus. Leiden: Ex Officina Hackiana.
- Santorini, G. D. (1724). Observationes anatomicae. Venice: J.B. Recurti.
- von Baer, K. E. (1827). De ovi mammalium et hominis genesi. Leipzig: Leopold Voss.
- Henle, J. (1841). Allgemeine Anatomie. Leipzig: Engelmann.
- His, W. (1880). Die Anatomie menschlicher Embryonen. Leipzig: Vogel.
- Waldeyer, W. (1899). Das Becken. Bonn: Cohen.
- Pfannenstiel, H. (1900). Über die Entwicklung und Morphologie des Muttermundes. Archiv für Gynäkologie, 60(2), 218–242.
- Williams, J. W. (1917). Obstetrics: A Text-Book for the Use of Students and Practitioners. New York: Appleton & Co.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.