Hormon Durumu

Kadınlarda Hormon Durumu: Genel Bir Bakış

Hormonlar ve Önemleri

Hormonlar vücuttaki çeşitli fizyolojik süreçlerin düzenlenmesinde önemli rol oynayan kimyasal habercilerdir. Kadınlarda östrojen, progesteron ve testosteron gibi hormonlar özellikle önemlidir; adet döngüsünden ruh haline, kemik sağlığına ve daha fazlasına kadar her şeyi etkiler.

Yaşam Boyunca Hormonal Dalgalanmalar

  • Ergenlik: Hormonal değişiklikler adetin başlamasını ve meme büyümesi ve vücut kıllanması gibi ikincil cinsel özelliklerin gelişimini tetikler.
  • Adet Döngüsü: Östrojen ve progesteron seviyeleri, adet döngüsü boyunca öngörülebilir bir şekilde yükselip alçalır; bu da doğurganlığı, ruh halini ve hatta bilişsel işlevleri etkiler.
  • Gebelik: İnsan koryonik gonadotropin (hCG), östrojen ve progesteron gibi hormonlar hamileliğin sürdürülmesinde önemli rol oynar.
  • Menopoz: Hormonal düzeylerde, özellikle de östrojende azalma, adet döngüsünün durmasına ve ateş basması, ruh hali değişimleri ve kemik yoğunluğunun azalması gibi çeşitli semptomlara yol açar.

Hormonal Durumun Değerlendirilmesi

Kadınlarda hormonal durum kan testleri, idrar testleri ve tükürük testleri ile değerlendirilebilir. Bu testler polikistik over sendromu (PCOS), menopoz ve hatta bazı kanserler gibi durumların teşhisine yardımcı olabilir.

Hormon Düzeylerinden Etkilenen Koşullar

  • PCOS: Yüksek androjen seviyeleri, düzensiz adet döngüsü ve yumurtalıklardaki kistlerle karakterizedir.
  • Endometriozis: Östrojen seviyelerinden etkilenir ve endometriyal hücrelerin rahim dışında anormal büyümesini içerir.
  • Osteoporoz: Menopozdan sonra düşük östrojen seviyeleri kemik yoğunluğunun azalmasına neden olabilir.

Bugün hormonların insan sağlığı ve refahında hayati bir rol oynadığını biliyoruz. Aşağıdakiler de dahil olmak üzere çok çeşitli bedensel işlevlerin düzenlenmesinden sorumludurlar:

  • Üreme
  • Büyüme ve gelişme
  • Metabolizma
  • Mod
  • Uyumak
  • Cinsel işlev
  • İştah
  • Stres tepkisi

Hormon seviyeleri yaş, cinsiyet, diyet, egzersiz, stres ve bazı tıbbi durumlar gibi çeşitli faktörlerden etkilenebilir. Sağlıklı ve iyi kalmak için sağlıklı hormon seviyelerini korumak önemlidir.

Tedavi seçenekleri

  • Hormon Replasman Tedavisi (HRT): Menopoz semptomlarında yaygın olarak kullanılır.
  • Oral Kontraseptifler: PKOS ve endometriozis gibi durumların tedavisinde kullanılır.
  • Anti-hormonal İlaçlar: Meme kanseri gibi bazı kanserlerde kullanılır.

Kaynak

Hormon durumunun geçmişi antik çağlara kadar uzanabilir. Eski hekimler ve şifacılar hormonların insan sağlığı ve refahındaki öneminin farkındaydılar ve bu bilgilere dayanarak çeşitli tedavi ve terapiler geliştirdiler.

Örneğin eski Mısır’da kadınlar menopoz semptomlarını hafifletmek için inek sütü ve bal karışımını içerlerdi. Bu karışımın kadının dengesini yeniden sağlamaya yardımcı olabilecek hormonlar içerdiği düşünülüyordu.

Antik Yunan’da Hipokrat, insan sağlığı ve hastalıklarından dört sıvının (kan, balgam, kara safra ve sarı safra) sorumlu olduğuna inanıyordu. Ayrıca hormonların mizahın düzenlenmesinde rol oynadığına inanıyordu.

Orta Çağ’da Arap hekimler hormonların anlaşılmasına önemli katkılarda bulundular. Bitki ve hayvanlardan hormonların çıkarılması ve saflaştırılması için yeni yöntemler geliştirdiler. Ayrıca diyabet ve hipotiroidizm gibi çeşitli hormonal bozukluklara yönelik yeni tedaviler geliştirdiler.

  1. yüzyılda Avrupalı bilim adamları hormonları daha detaylı incelemeye başladılar. Hormonların, bezler tarafından üretilen ve kan dolaşımı yoluyla vücudun diğer bölgelerine taşınan kimyasal haberciler olduğunu keşfettiler. Ayrıca hormonların üreme, büyüme, gelişme ve metabolizma dahil olmak üzere çok çeşitli vücut fonksiyonlarında rol oynadığını da keşfettiler.
  2. yüzyılda bilim insanları hormonların insan sağlığındaki rolünü anlama konusunda daha da ilerleme kaydetti. Kandaki hormon seviyelerini ölçmek için yeni yöntemler geliştirdiler. Ayrıca kısırlık ve kanser gibi çeşitli hormonal bozukluklara yönelik yeni tedaviler geliştirdiler.

Hormon durumunun tarihindeki önemli dönüm noktalarından bazıları şunlardır:

  • Eski Mısır: Kadınlar menopoz semptomlarını hafifletmek için inek sütü ve bal karışımını kullanırlar.
  • Antik Yunan: Hipokrat hormonların dört mizahın düzenlenmesinde rol oynadığına inanır.
  • Orta Çağ: Arap hekimler bitkilerden ve hayvanlardan hormonların çıkarılması ve saflaştırılması için yeni yöntemler geliştirdiler. Ayrıca çeşitli hormonal bozukluklar için yeni tedaviler geliştiriyorlar.
    1. yüzyıl: Avrupalı bilim adamları hormonların, bezler tarafından üretilen ve kan dolaşımıyla taşınan kimyasal haberciler olduğunu keşfettiler. Ayrıca hormonların çok çeşitli vücut fonksiyonlarında rol oynadığını da keşfederler.
    1. yüzyıl: Bilim insanları kandaki hormon düzeylerini ölçmek için yeni yöntemler geliştirdi. Ayrıca çeşitli hormonal bozukluklar için yeni tedaviler geliştiriyorlar.
    1. yüzyıl: Bilim insanları hormonların insan sağlığındaki rolünü araştırmaya ve hormonal bozukluklara yönelik yeni tedaviler geliştirmeye devam ediyor.

Bugün hormon durumunu her zamankinden daha iyi anlıyoruz. Bu, çeşitli hormonal bozukluklar için yeni ve daha etkili tedavilerin geliştirilmesine yol açmıştır.

Akademik Referanslar

  1. Burger, H. G. (2002). “Hormonal changes in the menopause transition.” Recent Progress in Hormone Research, 57, 257-275.
  2. Rosenfield, R. L., & Ehrmann, D. A. (2016). “The Pathogenesis of Polycystic Ovary Syndrome (PCOS): The Hypothesis of PCOS as Functional Ovarian Hyperandrogenism Revisited.” Endocrine Reviews, 37(5), 467–520.

https://www.youtube.com/shorts/YLLnzCgvDMA

İnsan Feromonları Gerçek Mi?

Koltukaltı kokusu yeterince iğrençtir, ancak bazı bilim insanları koltuk altının; günlük kur yapmadan, uyarıya kadar her türlü sinyali gönderiyor olabileceğinden şüpheleniyorlar. Bunun nedeni de; bazıları kötü kokulu, bazıları da burnumuzun koku saptama eşiğinin altında kalan vücut salgılarının feromon isimli kimyasal mesajlarla dolu olma ihtimali olabilir. Yarım yüzyıldan beridir süren bu ince ipuçlarına dair araştırmalar yürütülse de, bunların insanlarda var olduğuna dair doğrudan bir kanıt henüz bulunmuş değil.

Feromon Nedir?

İnsanlar ve diğer hayvanlar binlerce kimyasal bileşen arasında ayrım ve saptama yapabilme yetisi olan koku duyusu sistemine sahiptirler. 50 yıldan fazla bir süredir, bilim insanları belirli böceklerin ve hayvanların kimyasal bileşimler -genellikle yağ ya da ter şeklinde– salabildikleri ve diğer canlıların da bu bileşenleri saptayabilme ve ona göre tepki üretebilmelerine olanak sunan sessiz bir kimyasal iletişim sisteminin varlığı üzerine çalışmalar yürütüyorlar.

Her ne kadar tam tanımı üzerinde tartışmalar sürse de, feromonlar; genellikle aynı türün organizmaları arasında sinyal alış verişini sağlayan tek ya da küçük setler halindeki kimyasal bileşenler olarak tanımlanır. Bunlar sıklıkla bir böcek ya da hayvan tarafından yayılan geniş çaptaki koku karışımının yalnızca bir parçasıdırlar ve bazı feromonlar farkedilebilir bir kokuya sahip değildir.

İlk kez 1959 yılında tanımlanmasından bugüne, bilim insanları feromon temelli iletişime dair birçok örnek bulmuşlardır. Bu sinyallerin en göze çarpıcısı, anlık bir davranışsal tepkiyi ortaya çıkarır. Örneğin, dişi ipek güveleri, erkek güvelerin rastladıkları anda takip etmesine olanak sunan bombykol isimli molekül izi salarlar. Öte yandan, yavaş hareketli feromonlar alıcının üreme fizyolojisini etkileyebilir, örneğin; erkek fare idrarındaki alfa-farnesenemolekülü genç dişi farelerdeki ergenliği hızlandırır.

Bazı bilim insanları “işaretçi” olarak isimlendirilen bir üçüncü grup feromonların bireyin sosyal statüsü ya da sağlığı hakkındaki bilgiyi taşıdığını ileri sürüyorlar. Fareler, kalıtımla alakalı özgün proteinlere dair kısmen bilgi veren kokuya bağlı ipuçlarına dayanarak uygun eşi seçebilir.

 İnsanlardaki Sorun

Bugüne kadar, bilim insanları; insan vücudunun saldığı kokuya maruz kalmanın diğer insanlarda birtakım tepkilere sebep olabildiğini gösteren bazı başarılı çalışmalara imza attılar. Kemirgenlerde yürütülen araştırmalarda olduğu gibi, insan teri ve salgıları diğer insanların üremeyle ilgili hazır bulunuşluklarını etkileyebiliyor. 1970’lerden beri araştırmacılar; bi başka kadının terine maruz kalan kadınlardaki adet döngüsündeki değişimleri izlediler. 2011 yılında, Florida State University’den bir araştırma ekibi yumurta dönemindeki kadınların kokusunun erkeklerdeki testosteron seviyelerinin artırma yönünde uyarıda bulunabildiği bulgusuna ulaştılar.

Fakat insanda herhangi bir kimyasal üretiminin sebep olduğu tutarlı ve güçlü bir tepkiye dair delil yok. Görünen o ki; bizim tepkilerimizi bir ipek larvasındakine kıyasla saptaması oldukça zor. Açıklanması güç olan bu durum araştırmacıların bir başka kimyasal mesaj türü olan ve alıcının duygu durum ya da mental halini etkileyen“modülatör (düzenleyici)” feromonunu ileri sürmelerine sebep oldu. Bu türe ait bir örnekte, 2009 yılında Stony Brook University’den araştırmacılar; ilk kez paraşüt atlayışı yapan birisinin ter kokusunu koklamanın kişinin belirsiz duygusal ifadeler arasında ayrım yapabilme yetisini artırabileceği bulgusuna ulaşıldı. Yani atlayıcının terindeki kimyasallar, alıcıda yüksek bir uyarım ve ayrıntılara daha dikkat edici bir hali ortaya çıkaran bir alarm sinyali oluşturmuş olabilir.

Feromonların gerçekten etkili olduğunu gösterebilmek için; araştırmacılar, sorumlu molekülleri belirlemek zorundalar ancak bu henüz başarılabilmiş değil. Bugüne kadar, bilim insanları muhtemel feromonların etkilerine dair deliller topladılar, ancak tam olarak hangi insan feromonunun olduğunu belirleyemediler.

İşaret Kokusu

İnsan feromonlarını saptamak için sürdürülen av devam ederken, bilim insanları; kokunun bu derin etkilerine dair muhtemel diğer açıklamalar üzerindeki araştırmalarını da sürdürüyorlar. Örneğin, bebeklerin anne sütünün kokusuna doğru emeklemelerini düşünün. Yavru fareler, süt veren anne farenin belirli bir feromonuna maruz kaldıklarında emmeye başladıkları biliniyor. Buna göre, bebekler de basit olarak annenin eşsiz kişisel kokusuna bağlılık duyabilirler. Koku izi, beslenme biçiminden, çevreden, sağlıktan ve genetikten etkilenir. Dolayısıyla, onları feromon olarak tanımlayabilecek kadar fazla bileşenden oluşuyorlar.

Öte yandan insan feromonlarının belirlenememiş olması, bazı girişimcileri “aşk iksiri” üretimine dair kâr sağlama işinden alıkoymuş değil. Gerçekte ise, bu ürünlerde genellikle domuz feromonları kullanılır. Biyomedikal literatüre dair herhangi bir fikri olmayan bu “uyanık” girişimciler, atıp-tutmakta bir beis görmüyorlar. Bilimin henüz böyle bir bulgusu olmamasına rağmen, insan feromonları temelli bir iletişime dayanan parfüm üretme fikri de basit bir tüketici yanıltmasından başka bir şey değil.

Kaynak:

  • Bilimfili,
  • Are Human Pheromones Real? ScientificAmerican. (2014, May 1)
  • P. KARLSON & M. LÜSCHER ‘Pheromones’: a New Term for a Class of Biologically Active Substances Nature 183, 55 – 56 (03 January 1959); doi:10.1038/183055a0
  • Lilianne R. Mujica-Parodi , Helmut H. Strey , Blaise Frederick , Robert Savoy , David Cox , Yevgeny Botanov , Denis Tolkunov , Denis Rubin , Jochen Weber Chemosensory Cues to Conspecific Emotional Stress Activate Amygdala in Humans PLOS One Published: July 29, 2009DOI: 10.1371/journal.pone.0006415