Tentoryum serebelli

  • Tentorium” kelimesi Latince “çadır” veya “örtü” anlamına gelen “tentorium” kelimesinden türetilmiştir. Bu isim, yapının beyinciği örten çadır benzeri bir örtü veya kanopiye benzemesi nedeniyle seçilmiştir.
  • Cerebelli” terimi, “küçük beyin” anlamına gelen “cerebrum “un Latince küçültülmüş şekli olan “cerebellum “dan gelmektedir. Beyincik, beynin tentorium cerebelli’nin altında bulunan ve istemli hareketleri, duruşu ve dengeyi koordine etmekten sorumlu olan kısmıdır.

Bu nedenle, “tentorium cerebelli” adı kelimenin tam anlamıyla “küçük beynin çadırı” olarak çevrilebilir; bu da beyinciği örten ve koruyan, onu serebrumun üstteki oksipital loblarından ayıran çadır benzeri bir yapı olarak işlevini doğru bir şekilde tanımlar.


1. Tanımı ve Genel Özellikleri

  • Tentorium cerebelli, meninkslerin en dış ve en sağlam katmanı olan dura mater‘in bir uzantısıdır.
  • “Tentorium” (Latince: çadır) terimi, bu yapının serebellum üzerinde gerilmiş bir çadır gibi durmasından kaynaklanır.
  • Serebellum ile serebrumun oksipital lobları arasında fiziksel bir bariyer oluşturur.

2. Konumu ve Anatomik Bağlantıları

  • Yerleşim: Posterior kraniyal fossada, beyin sapının arkasında ve serebellumun üstünde bulunur.
  • Ön bağlantı: Sfenoid kemiğin anterior klinoid çıkıntılarına.
  • Yan bağlantılar: Temporal kemiğin petröz kısmına.
  • Arka bağlantı: Oksipital kemiğin iç yüzeyine, özellikle iç oksipital çıkıntıya.
  • Orta açıklık (Tentorial incisura): Mezensefalonun geçişine izin veren açıklık.

3. Makroskobik Yapısı

  • Yatay yerleşimli, hilal şeklinde bir yapıdadır.
  • Konveks kenarları boyunca transvers sinüs ve superior petrosal sinüs gibi venöz sinüslerle ilişkidedir.
  • Ortasında yer alan tentorial çentik (incisura tentorii), beynin üst ve alt bölümleri (supratentoryal ve infratentoryal) arasında geçiş noktasıdır.

4. İşlevleri

  • Yapısal Destek: Serebellumu yukarıdan gelen serebrum baskısından korur.
  • Koruyucu Rol: Kafa içindeki hareketlere karşı beyin yapılarının stabilitesini artırır.
  • Bölmelendirme: Kranial boşluğu fonksiyonel olarak supratentoryal (büyük beyin) ve infratentoryal (serebellum ve beyin sapı) olarak ikiye ayırır.
  • Venöz Drenaj: Üzerinden geçen sinüslerle beyin venöz dolaşımının önemli bir bileşenidir.

5. Klinik Önemi

  • Transtentoryal Herniasyon: Beyin dokusunun tentorial çentikten aşağı doğru itilmesidir.
    • Genellikle artmış kafa içi basınçla ilişkilidir.
  • Uncal Herniasyon: Temporal lobun iç kısmındaki uncus’un tentoryumun kenarından beyin sapına doğru itilmesidir.
    • İlk belirtiler arasında ipsilateral pupilla dilatasyonu ve ışık refleksinde kayıp bulunur.
    • Üçüncü kraniyal sinir (n. oculomotorius) bu süreçte sıkışabilir.
    • Beyin sapının sıkışması solunum, kardiyovasküler düzenleme ve bilinç durumunu hızla etkiler.

6. Nöroşirürjikal Önemi

  • Tentorium cerebelli’yi çevreleyen yapılar (örn. temporal lob, beyin sapı, sinüsler) cerrahi planlama açısından kritiktir.
  • Supratentoryal ve infratentoryal tümörlerde yaklaşım yollarını belirlemede anatomik bilgisi gereklidir.
  • Beyin herniasyonları sırasında tentoryumun pozisyonu görüntüleme ile değerlendirilerek tedavi yönlendirilir.



Keşif


1. Bergamalı Galen (MS 129–216)

  • Antik Roma döneminin en etkili hekimlerinden biri olan Galen, hayvan diseksiyonları yoluyla insan anatomisi hakkında ilk sistematik bilgileri derlemiştir.
  • Dura mater’i tanımlayarak meninks katmanlarına dair ilk ayırt edici açıklamaları sunmuştur.
  • Galen, beynin farklı bölümleri arasındaki ayrımı açıklarken “zar katmanları”na atıf yapar. Tentorium cerebelli’nin birebir adı geçmese de, onun duraya dair tanımlamaları bu yapının dolaylı biçimde algılandığını gösterir.
  • Galen’in eserleri İslam dünyası ve Orta Çağ Avrupa’sında yüzyıllar boyunca temel tıp kaynağı olarak kullanılmıştır.

2. Andreas Vesalius (1514–1564)

  • Belçikalı anatomi öncüsü Vesalius, De Humani Corporis Fabrica Libri Septem (1543) adlı eseriyle Rönesans tıbbında çığır açmıştır.
  • Bu eser, insan kadavrası üzerinde yapılan sistematik diseksiyonlara dayalı ilk kapsamlı anatomi kitabıdır.
  • Tentorium cerebelli, Vesalius’un ayrıntılı kraniyal boşluk çizimlerinde ilk kez anatomik bir yapı olarak görsel ve kavramsal biçimde tanımlanmıştır.
  • Vesalius, Galen’in hatalarını düzeltmiş ve dura mater’in katmanlarını, beyin zarları arasındaki ayrımları ve bu yapıların konumlarını doğru şekilde sunmuştur.

3. Thomas Willis (1621–1675)

  • Willis, Cerebri Anatome (1664) adlı çalışmasında merkezi sinir sistemi üzerine derinlemesine açıklamalar yapmıştır.
  • Özellikle meninkslerin venöz yapılarla ilişkileri, Willis’in katkısıyla daha iyi anlaşılmıştır.
  • Tentorium cerebelli terimi metinlerinde açıkça yer almasa da, yapının fonksiyonu ve komşuluk ilişkileri hakkında verdiği bilgiler, bu bölgenin daha iyi kavranmasına katkıda bulunmuştur.
  • Willis’in çalışmaları, beynin vasküler ve fonksiyonel bölümlenmesine ışık tutmuştur (örneğin: Willis Poligonu).

4. 18. ve 19. Yüzyılda Modernleşme

  • Diseksiyon teknikleri, fiksasyon yöntemleri ve optik araçlardaki gelişmelerle birlikte beyin zarlarının üç boyutlu organizasyonu net biçimde belirlenmiştir.
  • Tentorium cerebelli’nin sınırları, tentorial çentik (incisura), venöz sinüslerle ilişkisi gibi karmaşık yapılar tıbbi literatüre açık biçimde dahil edilmiştir.
  • Nöroanatomik atlaslar (örn. Jean-Baptiste Marc Bourgery’nin anatomi çalışmaları) bu dönemde tentorium’u standart anatomi eğitimine kazandırmıştır.

5. 20. Yüzyıl ve Mikroanatomik Tanım (Albert Rhoton)

  • Amerikalı beyin cerrahı ve nöroanatomist Albert Rhoton, tentorium cerebelli’nin mikroskopik anatomisini tanımlamış ve cerrahi haritalar oluşturmuştur.
  • Tentorium’un cerrahiye etkisi, herniasyon yolları, sinir geçişleri ve mikrovasküler ilişkileri bu dönemde netleşmiştir.
  • Rhoton’un çalışmaları, tentorium cerebelli’nin sadece pasif bir zar değil, aynı zamanda cerrahi yön bulma ve nörovasküler yapılarla etkileşim açısından da kritik bir rehber olduğunu ortaya koymuştur.



İleri Okuma
  1. Galen. (2. yüzyıl). On the Usefulness of the Parts of the Body. Trans. M. T. May. Cornell University Press.
  2. Vesalius, A. (1543). De Humani Corporis Fabrica Libri Septem. Basel: Johannes Oporinus.
  3. Willis, T. (1664). Cerebri Anatome: Cui Accessit Nervorum Descriptio et Usus. London: Martyn & Allestry.
  4. Bourgery, J. M., & Jacob, N. H. (1831–1854). Traité complet de l’anatomie de l’homme. Paris.
  5. Williams, P. L., Warwick, R., Dyson, M., & Bannister, L. H. (1989). Gray’s Anatomy. Churchill Livingstone, 37. baskı.
  6. Wilson, J. R., & Williams, P. L. (1995). Neuroanatomy: A Text and Atlas. McGraw-Hill.
  7. Kendall, J. L., & Heller, M. B. (2006). Emergency Neurological Life Support: Transtentorial Herniation Management. Neurocritical Care.
  8. Standring, S. (2008). Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice. Elsevier Churchill Livingstone, 40(1), 380–385.
  9. Youmans, J. R., & Winn, H. R. (2017). Youmans and Winn Neurological Surgery. Elsevier, 7. Baskı, Cilt 1, s. 401–408.
  10. Haines, D. E. (2013). Neuroanatomy: An Atlas of Structures, Sections, and Systems. Lippincott Williams & Wilkins.
  11. Moore KL, Dalley AF, Agur AMR. Clinically Oriented Anatomy. 7th ed. Philadelphia, PA: Lippincott Williams & Wilkins; 2014.
  12. Standring, S. (2016). Gray’s Anatomy (41st ed.). Elsevier.
  13. Ropper, A. H., & Samuels, M. A. (2019). Adams and Victor’s Principles of Neurology (11th ed.). McGraw-Hill Education.
  14. Rhoton, A. L. (2000). Cranial anatomy and surgical approaches. Neurosurgery, 47(3 Suppl), S7–S27.
  15. Standring, S. (2020). Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice (42nd ed.). Elsevier.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.

Gerçek Altıncı Hissiniz

Antik Yunan ve Aristo’dan beri temelde 5 duyumuz olduğu herkesçe bilinir. Bu beş duyu ile; çevremizi görür, duyar, koklar, dokunur tadarız. Peki size gizli bir süper gücünüz olduğunu söyleseydik?

Propriyosepsiyon Duyusu

Gözlerinizi kapayın ve avuç içiniz yukarı bakacak şekilde bir elinizi önünüze doğru uzatın. Muhtemelen diğer elinizi havada duran elinizin tam yanına getirebilirsiniz. Peki gözleriniz kapalı olduğu halde elinizin nerede olduğunu nasıl biliyorsunuz? Burada dokunma duyunuzun iş üstünde olduğu tahmininde bulunabilirsiniz, fakat aslında olan tam olarak bu değil.

Doğru cevap farklı bir yetiye ait: Birçoğumuzun hafife aldığı; altıncı hissimiz.

Propriyosepsiyon kelimesi Latince kökenli ve “kişinin kendini kavraması” anlamına gelen bir kelimedir. Propriyosepsiyon denen iç algımız; boşlukta bulunan uzuvlarımızın vücudumuzun geri kalanına göre nerede olduğunu bilme duyusudur.

Elinize bakmadan ve tam olarak nerede olduğunu görmemenize rağmen, bazı nesneleri tutabilir ve onları hareket ettirebilirsiniz.

Bu altıncı hissimiz; aslında basit bir duyu değildir. Vücudumuzun duruş pozisyonunu (ve onu değiştirmek için ne kadar efor harcanması gerektiğini) kestirebilmek için, beynimiz vücudumuz boyunca çalışan sayısız kaynaktan gelen bilgiye dayanır. Bunların arasında; kaslarda, tendonlarda, eklemlerde ve deride; çekmeye, harekete ve basınca duyarlı sinir uçları da vardır. Aynı zamanda, dengede durmamıza yardımcı olan iç kulağımızdaki vestibüler sistem de bu süreçte görev alır. Bu organlarımızdan gelen girdiler denge ve hareket koordinasyonumuzdan sorumlu beyin parçası olan beyinciği besler. Bilim insanları beynin bu girdileri direkt olarak diğer kaynaklardan gelen bilgilerle birleştirdiğini düşünüyorlar.

Peki propriyosepsiyonu anlamamız neden bu kadar önemli? 

Kısaca söyleyelim; çünkü gündelik yaşamımız için oldukça önemli. Çünkü propriyosepsiyon sayesinde bakmadan hareket edebiliriz. Karanlık bir odada olduğunuzu hayal edin. Propriyosepsiyonunuz olmadan hareket edemezsiniz, çünkü ayaklarınızı göremezsiniz.

Öte yandan; propriyosepyon çok karmaşık olmasından kaynaklı, kolayca aldatılabilir. Bunu kendiniz de deneyebilirsiniz. İşte size kendi başınıza deneyebileceğiniz bir test:

Pinokyo illüzyonu 

İşaret parmağınızı burnunuzun ucuna değdirin. Bir arkadaşınızdan telefonunun titreşimini çalıştırarak bisepsinize (burnunuza değdirdiğiniz kolunuzda) değdirmesini isteyin. Telefonun oluşturduğu bu titreşimler kas liflerinize gider ve gerildiğini düşünmeye sebep olur. Bu da kolunuzun yüzünüzden uzaklaştığı hissini verir ve burnunuza hala dokunduğunuz için de bu sinyaller beyninizde burnunuzun uzadığı algısını oluşturur.

Propriyosepsiyon aldatılabilir bir histir, fakat oldukça önemli bir histir. Bilim insanları; beynin, gelen bilgileri nasıl işlediği ve sentezlediğine dair çalışmalarını sürdürüyorlar. Ve bütün süper güçlerde olduğu gibi, bu gücün temelinde de hala çözülmeyi bekeleyen gizemler var. Kim bilir, belki bir gün, siz, bir “süper kahraman” olur ve propriyosepsiyonla ilgili her şeyi açığa çıkarırsınız.


Kaynakça: Bilimfili,
1- en.Wikipedia, “Proprioception”, https://en.wikipedia.org/wiki/Proprioception
2- Society for Neuroscience, “Your Sixth Sense”, https://www.youtube.com/watch?v=A1BVp5aivtA&list=PLUXnlfxIfR9-la3KEenkj1ZDrHqxUJkvt&index=3

Bilim İnsanları Yapay Beyincik Yapmayı Başardı!

İsrail’de bulunan Tel Aviv Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı, beyninin “beyincik” (cerebellum) olarak isimlendirilen bölgesini yitirmiş olan bir fareye tamamen yapay ve mekanik olarak üretilmiş bir beyincik üretip eklemeyi ve farenin yitirdiği fonksiyonlarını geri kazandırmayı başardılar.

Matti Mintz ve ekip arkadaşları, bilgisayarla programlanan yapay beyinciği, anestezi ile uyuttukları fareye eklediler. Beyincik, beynin arka bölgesinde bulunan, yuvarlak bölgedir ve beyin ile vücudun koordinasyonundan sorumludur. Bu sebeple beyinciğinin fonksiyonlarını yitiren biri felç geçirmek yerine motor kontrolünü yitirir, koordinasyon ve denge zorlukları yaşar, vücudunu kontrol etmekte güçlük çeker. Daha da önemli olarak oldukça büyük ve önemli bir parça olan beyincik, hareketlerin zamanını kontrol etmekten sorumludur.

Bilim insanları, farenin belirli tonlardaki seslere genellikle göz kırparak tepki vermesi gerekirken, beyinciğinin çalışmamasından ötürü bunu yapamadığını fark ettiler. Dolayısıyla yapay beyinciği eklediklerinde test ettikleri şey, verilen tona uyumlu olarak göz kırpma davranışıydı. Gerçekten de deneyleri tam bir başarıyla sonuçlandı ve ses verildiği her seferde fare göz kırptı. Yapay beyincik geri çıkarıldığında ise bu kabiliyetini yeniden tamamen yitirdi.

Araştırıcılar bunu başarabilmek için farelerin normalde sahip oldukları pek çok hareketin etki ve tepkilerini listeleyerek hangi sinyallerin verilmesi gerektiğini çözdüler. Bunları yapay beyincik ile denediler ve başarıya ulaştılar.

Tüm bu araştırma sonuçları gösteriyor ki üretilen yapay beyincik, beyin ile vücut arası koordinasyonu iki yönlü olarak sağlamayı başarıyor. Bunun pek çok devir açabilecek önemi var; ancak bunlardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz:

1) Beyin, insanlar tarafından her zaman bir “kara kutu” olarak görülmekteydi. Asla çözülemeyeceği düşünülmekte, bilimin asla açıklayamayacağına ve nasıl var olduğunu çözemeyeceğine inanılmaktaydı. Son birkaç on yılda yapılan akıl almaz ilerlemelerle beynin çok önemli milyonlarca işlevi ayrıntısıyla çözülebildi ve çözülmeye devam ediyor. Yapay olarak beynin parça parça üretilebilmesi de, bilim ile teknolojimizin artık beyin kadar karmaşık ve milyarlarca yılda evrimleşebilmiş organları bile üretebileceğimizi gösteriyor. Bu da bilim dışı kaynakların “mükemmellik” iddialarına darbeler vuruyor.

2) Beyin-bilgisayar arayüzüyle ilgili yapılacak ileri çalışmalar için çok önemli bir adım. Pek çok aksaklığı çözebilecek nitelikte veriler içeriyor ve bu da, beyin üzerinde çalışmalar yapan bilimin ve teknolojinin daha da hızlı ilerleyebilmesi demek.

3) Gelecekte, insanlar için de kullanılabilir hale getirildiğinde, beyincikten kaynaklanan onlarca nörolojik sorun giderilebilecek. Elbette, beynin diğer kısımlarının da benzer şekillerde modellenmesiyle beynimizden kaynaklı evrimsel hatalar azaltılabilecek ve hastalıkların önüne geçilebilecek. Ancak bunun için daha pekçok yıl beklememiz gerekiyor.

Hazırlayan: ÇMB (Evrim Ağacı)

 
Kaynaklar ve İleri Okuma:
  1. ScienceDaily
  2. New Scientist
  3. GizMag
  4. N. R. Luque, J. A. Garrido, R. R. Carrillo, S. Tolu, E. Ros. Adaptive Cerebellar Spiking Model embedded in the control loop: Context switching and robustness against noise. International Journal of Neural Systems, 21 (5) (2011) 385-401
  5. Roni Hogri, Simeon A. Bamford, Aryeh H. Taub, Ari Magal, Paolo Del Giudice & Matti Mintz A neuro-inspired model-based closed-loop neuroprosthesis for the substitution of a cerebellar learning function in anesthetized rats Scientific Reports 5, Article number: 8451 (2015) doi:10.1038/srep08451

Beynimizin Aşağıdan Görünüşü

Bu, beynimizin alt taraftan (inferior) görünüşüdür. Dikkatli ve eğitimli bir göz, bu fotoğrafta sadece “vıcık vıcık bir organ” değil, beynimizin frontal lobunu, koku ampullerini, optik kiyazmayı, yanal lopları, beyin sapını, oksipital lobu, ponsu, medullayı, yanal (lateral) yarıkları, boylamasına (longitudinal) yarığı ve serebellumu görebilecektir.

Bunların nerede olduğunu ve neye benzediğini merak ediyorsanız, aşağıdaki görselleri inceleyebilirsiniz:
 

Serebellum

Latincede: Cerebellum.

Kaynak: https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/14/Cerebellum_animation_small.gif

  • Beyincik anlamına gelir. (Bkz; Sereb-ellum)
  • Hislerin oturağı, idrak gibi manaları da vardır.
Hal Tekil Çoğul
nominatif cerebellum cerebella
genitif cerebellī cerebellōrum
datif cerebellō cerebellīs
akusatif cerebellum cerebella
ablatif cerebellō cerebellīs
vokatif cerebellum cerebella

Kaynak: https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/1d/Sobo_1909_653.png