Koku Hafızasının Arkasındaki Bilim

Smell – Prateep Kochabua 2006 Kaynak: https://1.bp.blogspot.com/-f2eZeK61BFU/VwRFobgGJqI/AAAAAAAA-Tg/GwaafeZKfCwggiI0_dEh7E-3D-ec04kgQ

Koku güçlü bir duyudur. Uyanıklığı arttırabilir, kaygıyı azaltabilir ve özgüveni etkileyebilir. Belirli kokular, insanları güvenli sekse bile hazırlayabilir.

Kokular, dünyaya dair algımıza zenginlik katar. Fakat kokunun her yerde bulunmasına rağmen, koku hafızası hakkında, görsel ve işitsel hafızadan çok daha azını biliyoruz.

Koku hafızasına klasik bir örnek, Proust hafızası (veya istemsiz hafıza) olarak bilinen şeydir. Bu olayda, uyarana çok az derecede maruz kalmak, otomatik olarak geçmişe dair güçlü hafızayı tetikler. Proust için bu, çaya batırılmış çöreğin, teyzesinin evine dair detaylı hafızayı harekete geçirmesiydi.

İnsanlar, canlı otobiyografik hafızaları harekete geçiren kokularla ilgili pek çok hikâye anlatır. Bu bir hastane yemeğinin kokusu, belirli bir alkollü içeceğin kokusu veya eski sevgilinin şampuanının kokusu olabilir. Kokularla duygular arasındaki bu güçlü ilişkinin, kokuların işlenmesinde rol oynayan beyin bölgesinin, duygularla bağlantılı olan limbik sistemde yer alması olduğu düşünülüyor.

Kokulara Ait Kısa Süreli Hafızayı Sınamak

Tüm kokular uzun süreli hafızada depolanmıyor. Bazı kokular, hafızada daha kısa süre yer alıyor. Yeni bir tıraş losyonu veya parfüm satın aldığınızı düşünün. İki kokuyu birbirinden ayırt edebilmek çok zor olacağı için, iki ürünü birden aynı anda koklayamazdınız. Hangisini almaya karar verebilmeniz için, birini, diğerinden sonra koklamanız gerekir. Bu da kokuyu geçici olarak depolamanız ve karşılaştırma yapacağınız zaman kokuyu geri anımsamanız gerektiği anlamına gelir. İnsanların kokuları kısa süreli hafızada nasıl depoladıkları ve koku hafızasının, diğer hafıza türlerinden ne ölçüde farklı çalıştığı inceleniyor.

Getirilebilecek en basit açıklama, insanların kokulara sözel etiketler vererek (örneğin, “peynir gibi kokuyor”) koku hafızası işlevlerini yerine getirmesi. Fakat bu tür sözel bir strateji, hafızada kokudan ziyade sözel bir görevin yerine getirilmesine neden olur. Çünkü gerçek peynir kokusunu koku hafızasında değil, “peynir” kelimesini sözel hafızamızda saklarız. Araştırmacılar, bu stratejinin kullanımını, isimlendirmesi zor olan kokuların seçimiyle sınırlandırırlar.

Kullanılan bir diğer strateji ise, katılımcılardan deney sırasında görevle alakasız kelimelerin tekrarlanmasının istenmesi. Bu stratejiye “eşzamanlı eklemleme” adı veriliyor. Eşzamanlı eklemleme, katılımcının kokuyu isimlendirme ve isimlerin görev sırasında sessizce prova edilmesi yeteneğini sekteye uğratıyor. Örneğin, eğer yeni biçilmiş çim gibi kokan bir şeyi koklarken “ama, ama, ama” derseniz, “yeni biçilmiş çim” kelimesini sözel hafızanızda saklayamazsınız. Bu biraz haberleri dinlerken, kitap okumaya çalışmaya benzer.

İnsanların, kokuların isimlendirilmesi zorken ve eşzamanlı eklemlemeye tabi tutulurken, kısa süreli koku hafızası görevlerini yerine getirebildikleri gösterildi. Bu bulgular; sözel etiketlemenin bir koku için hafızayı geliştirebilirken, insanların aynı zamanda kokuyu da hafızada saklayabildiklerini öne sürüyor. Bu da, isimlendirmesi kolay ve isimlendirmesi zor kokular hatırlanırken, beynin farklı bölgelerinin, yani ön aşağı gyrus ve piriform korteks bölgelerinin etkinleştiğini gösteren bir çalışmayla da destekleniyor.

Kısa süreli koku hafızasının, diğer hafıza türlerine kıyaslandığı bir diğer yöntem ise, insanların bir dizi kokuyu ne kadar iyi hatırladıklarını incelemek. Hafıza görevinin özelliklerine bağlı olarak, insanlar genellikle listedeki ilk ve son nesneleri hatırlamakta başarılı oluyorlar (“önde gelme ve yeni olma” adıyla bilinen bir olay). Bazı görevler için, koku hafızasının, diğer uyaranlara kıyasla farklı “önde gelme ve yeni olma” etkileri meydana getirdiğini gösteren bazı deliller vardır. Bu farklılıklar, koku hafızasının, diğer hafıza türlerinden daha farklı şekilde çalıştığına işaret ediyor olabilir.

Tanısal Bir Araç Olarak Koku Hafızası

Elbette, neden koku hafızasını sınayan deneylerle ilgilenmeniz gerektiğini sorgulayabilirsiniz, çünkü çoğu zaman koku algımızı, kokularla alakalı yargılarda bulunmak için kullanırız (bu koku iyi/berbat). Fakat yapılan bir başka araştırma, koku hafızasına dair bozulan algılar, bunama gelişiminin habercisi olabilir.

Bu bağlantıyı daha da vurgulamak amacıyla; bunama belirtileri göstermeyen ApoE genine sahip (Alzheimer gelişimi için genetik risk faktörü) insanlarda bozulmuş koku tanımlama mekanizması vardır. Bu bulgular gösteriyor ki; koku hafızası, bunamanın erken safhalarının teşhis edilmesinde bir araç olarak kullanılabilir. Erken teşhis önemlidir; müdahale ne kadar erken olursa, sonuç o kadar iyi olur.

Kaynaklar ve ileri okuma:

  1. The strange science of odour memory < https://cosmosmagazine.com/biology/the-strange-science-of-odour-memory >
  2.  Preliminary investigation of the effect of peppermint oil on an objective measure of daytime sleepiness. < https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15708642 >
  3. Ambient odors of orange and lavender reduce anxiety and improve mood in a dental office. < https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16095639 >
  4. Manipulation of body odour alters men’s self-confidence and judgements of their visual attractiveness by women. < https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19134127 >
  5. Smells Like Safe Sex < http://journals.sagepub.com/doi/full/10.1177/0956797611400096 >
  6. Olfactory working memory: effects of verbalization on the 2-back task. < https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21369969 >
  7. Serial position effects in recognition memory for odors: a reexamination. < https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16532861 >
  8. A Specialized Odor Memory Buffer in Primary Olfactory Cortex < http://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0004965 >
  9. Single-probe serial position recall: evidence of modularity for olfactory, visual, and auditory short-term memory. < https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18728997 >
  10. Impaired sensory and cognitive olfactory function in questionable Alzheimer’s disease. < http://psycnet.apa.org/index.cfm?fa=buy.optionToBuy&id=1996-02174-012 >
  11. Olfactory impairment and subjective olfactory complaints independently predict conversion to dementia: a longitudinal, population-based study. < https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24451436 >
  12. ApoE gene and familial risk of Alzheimer’s disease as predictors of odour identification in older adults < http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0197458005002216 >

Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/koku-hafizasinin-arkasindaki-bilim/

Yan Pozisyonda Yatmak Beyindeki Karmaşayı Temizleyebilir

Sırtüstü ya da yüzükoyun yatmaktan ziyade herhangi bir yanınız üzerine yatmak beyninizi temizlemenin en iyi yolu olabilir. Hatta bu yatış şekli; Alzheimer, Parkinson ve diğer nörolojik hastalıklara yakalanma riskinizi de azaltıyor.

Araştırmacılar, beyindeki zararlı kimyasal çözünenleri ve diğer atıkları temizleyen kompleks bir sistem olanglymphatic yolu görüntülemek için dinamik kontrast manyetik rezonans görüntülemeyi (MRI) kullandılar.

Yanal (lateral) bir yatış pozisyonu beyinden atıkları etkili bir biçimde atabilmenin en iyi pozisyonu. Aynı zamanda bu yatış şekli insanlar ve diğer birçok hayvanda en yaygın görülen uyuma biçimi. Beyindeki atık kimyasallardaki artış Alzheimer ve diğer nörolojik vakaların ortaya çıkmasına sebep olabilir.

Araştırmacılar; yıllardır kemirgen modellerindeki glymphatic yolu gözlemlemek için dinamik kontrast MRI tekniğini kullanıyorlardı. Bu method, beyin-omurilik sıvısının beyin boyunca filtrelendiği ve atıkları temizlemek içininterstisyel sıvı ile değiştirildiği yer olan glymphatic yolu tanımlama ve belirlemeye yardımcı oluyor –tıpkı organlardan atıkları temizleyen vücudun lenf sistemi gibi–.

Vücut Duruşu ve Uyku Kalitesi

Uyku anı, glymphatic yolun en etkin olduğu andır. Beyin atıkları; artış görüldüğünde beynin işlemlemesini olumsuz olarak etkileyen amiloyit β (beta) ve tau proteinlerini içerir.

Journal of Neuroscience ‘da yayımlanan yeni bir çalışmada, araştırmacılar; anestezi uygulanan kemirgenlerin beyinlerindeki beyin omurilik sıvısı ve interstisyel sıvı değişim oranını ölçmek için dinamik kontrast MRI methodunun yanı sıra kinetik modelleme kullandılar. Böylece uyuşturulmuş kemirgenlerin üç pozisyondaki –yanal (lateral), yüzükoyun ve sırtüstü– beyinleri görüntülendi.

Stony Brook University School of Medicine ‘dan Radyoloji ve Anestezioloji profesörü Helene Benveniste:

“Analizler tutarlı bir biçimde; sırtüstü ve yüzükoyun pozisyonlarına kıyasla glymphatic taşımanın en etkin anının yanal pozisyonda olduğunu gösterdi” diyor.

En Popüler Pozisyon

Benveniste ve makale baş yazarı Yard. Doç. Hedok Lee deneyler için güvenli vücut pozisyonlarını geliştirirken, University of Rochester’dan araştırmacılar ise MRI verilerini doğrulamak için floresan mikroskobu ve radyoaktif izleyiciler kullandı ve beyinden amiloyit temizlenmesinde vücut duruşunun etkisini ölçtüler.

Araştırmacılar; ilginç bir biçimde yanal yatış pozisyonunun insanlarda ve diğer hayvanlarda –hatta vahşi doğada bile– en yaygın görülen uyku biçimi olduğunu belirtiyorlar. Görünen o ki; uyandığımızda metabolik atıklardan temizlenmiş bir beyne sahip olmak için yanal yatış pozisyonuna adapte olmuşuz.

Öte yandan çalışma; uykunun ayrı bir biyolojik görevine dair de daha fazla destek sağlıyor. Bunamanın birçok türü, uykuya dalmakta yaşanan güçlükleri de uyku rahatsızlıklarıyla ilişkilidir.

Araştırmacılar böylesi uyku bozukluklarının Alzheimer hastalığındaki hafıza kaybını hızlandırabileceğini, dolayısıyla da elde edilen bu yeni bulguların; uyku pozisyonunun da önemli olduğunu gösterdiğini söylüyorlar.


Çalışmanın Makalesi (İleri Okuma):

  1. Bilimfili,
  2. Hedok Lee, Lulu Xie, Mei Yu, Hongyi Kang, Tian Feng, Rashid Deane, Jean Logan, Maiken Nedergaard, and Helene Benveniste The Effect of Body Posture on Brain Glymphatic Transport The Journal of Neuroscience, 5 August 2015, 35(31): 11034-11044; DOI: 10.1523/JNEUROSCI.1625-15.2015