Mide boyutunu küçülten cerrahi bir kilo verme prosedürü olan tüp mide ameliyatından sonra, hastalar kapsamlı bir ameliyat sonrası planı takip etmeyi bekleyebilirler. Bu genellikle diyet değişikliklerini, fiziksel aktivitenin artırılmasını ve sağlık ekibiyle düzenli takipleri içerir. Bazı önemli hususlar şunlardır:
Diyet: Ameliyattan sonraki ilk birkaç hafta sıvı veya püre haline getirilmiş bir diyet uygulayacaksınız. Yavaş yavaş, daha yumuşak yiyeceklere ve sonunda daha katı yiyeceklere geçeceksiniz. Uzun vadede daha küçük, besin değeri yüksek öğünler yemeniz gerekecektir.
Fiziksel aktivite: Genellikle ameliyat sonrası mümkün olan en kısa sürede hafif fiziksel aktiviteye başlamanız önerilir. Bu, vücudunuz iyileştikçe ve kendinizi daha rahat hissettikçe kademeli olarak artırılabilir.
İlaçlar: Besin emiliminin azalması nedeniyle takviyeler de dahil olmak üzere bazı ilaçları almanız gerekebilir. Bu ilaçlara vitaminler, mineraller ve bazen proteinler de dahil olabilir.
Düzenli takipler: Sağlık ekibinizle düzenli kontroller, kilo verme ilerlemenizi, beslenme durumunuzu ve ruh sağlığınızı izlemek için çok önemlidir.
Ruh sağlığı: Yeni yaşam tarzınıza uyum sağlamak zor olabileceğinden psikolojik destek gerekebilir. Bazı bireyler, derhal ele alınması gereken ruh hali değişiklikleri veya depresyon duyguları yaşayabilir.
Uzun vadeli yaşam tarzı değişiklikleri: Tüp mide ameliyatı kilo kaybı için etkili bir araçtır, ancak uzun vadeli başarı diyetinizde ve fiziksel aktivitenizde kalıcı değişiklikler gerektirir.
Her zaman sağlık uzmanınızın ameliyat sonrası özel talimatlarına uyun.
Kaynak:
Peterli, R., Wölnerhanssen, B. K., Peters, T., Vetter, D., Kröll, D., Borbély, Y., … & Schultes, B. (2018). Effect of laparoscopic sleeve gastrectomy vs laparoscopic Roux-en-Y gastric bypass on weight loss in patients with morbid obesity: the SM-BOSS randomized clinical trial. Jama, 319(3), 255-265.
Stefura, T., Skomarovska, O., Wysocki, M., Wysocka, M., Proczko-Stepaniak, M., Szymański, M., … & Kaska, Ł. (2021). The Quality of Life (QoL) in the Patients after Sleeve Gastrectomy Depends on the Excess Weight Loss. Journal of clinical medicine, 10(6), 1247.
Kasık fıtığı ameliyatı, kasık bölgesindeki bir fıtığı onarmak için yapılan cerrahi bir işlemdir. En sık uygulanan cerrahi işlemlerden biridir. İşte kasık fıtığı ameliyatı hakkında bazı önemli noktalar:
Kasık Fıtığı Ameliyatı Çeşitleri:
Açık Fıtık Onarımı: Bu, fıtığa ulaşmak ve onarmak için kasık bölgesinde tek bir kesi yapıldığı geleneksel yaklaşımdır. Fıtık kesesi karın içine geri itilir ve karın duvarındaki zayıf nokta veya deliğin üzerine onu güçlendirmek için bir ağ yerleştirilir.
Laparoskopik Fıtık Onarımı: Bu, birkaç küçük insizyonun yapıldığı ve cerrahi aletlerin yönlendirilmesi için bir laparoskopun (kameralı ince bir tüp) kullanıldığı minimal invaziv bir yaklaşımdır. Cerrah fıtığı küçük aletler kullanarak onarır ve açık onarıma benzer şekilde bir ağ yerleştirir.
Kurtarma işlemi:
Hastanede Kalma: Kasık fıtığı ameliyatı genellikle ayakta tedavi bazında yapılır, yani aynı gün eve gidebilirsiniz. Bununla birlikte, bazı durumlarda, özellikle komplikasyonlar veya altta yatan sağlık sorunları varsa, bir gece hastanede kalmanız gerekebilir.
Ameliyat Sonrası Ağrı: Ameliyattan sonra bir miktar ağrı ve rahatsızlık beklenir. Cerrahınız ağrıyı yönetmek için ağrı kesici ilaçlar yazacaktır. İlaçları belirtildiği şekilde almak ve önerildiği şekilde buz paketleri veya sıcak kompresler kullanmak ağrıyı hafifletmeye ve şişmeyi azaltmaya yardımcı olabilir.
Kasık fıtığı ameliyatı sonrası iyileşme süreci, yapılan ameliyatın türüne, kişinin genel sağlık durumuna ve cerrahın özel tavsiyelerine göre değişiklik gösterebilmektedir. Ancak, kurtarma işlemi için bazı genel yönergeler şunlardır:
Ameliyattan hemen sonra:
Ameliyattan sonra, tıp uzmanlarının hayati belirtilerinizi izleyeceği ve stabil olduğunuzdan emin olacağı bir iyileşme odasına götürüleceksiniz. Ameliyat bölgesinde biraz ağrı, şişlik ve rahatsızlık hissedebilirsiniz.
Hastanede kalış: Kasık fıtığı ameliyatı genellikle ayakta tedavi prosedürü olarak yapılır, yani aynı gün eve gidebilirsiniz. Bununla birlikte, bazı durumlarda, özellikle komplikasyonlar ortaya çıkarsa veya altta yatan sağlık sorunlarınız varsa, bir gece hastanede kalmanız gerekebilir.
Ağrı yönetimi: Cerrahınız, iyileşme döneminde herhangi bir rahatsızlığı veya ağrıyı yönetmeye yardımcı olmak için ağrı kesici ilaç yazacaktır. İlacı belirtildiği şekilde almanız ve ağrı şiddetlenirse veya herhangi bir olumsuz reaksiyon yaşarsanız sağlık uzmanınıza haber vermeniz önemlidir.
Dinlenme ve sınırlı aktivite: İlk iyileşme döneminde dinlenmek ve yorucu aktivitelerden kaçınmak önemlidir. Cerrahınız fiziksel aktivite, kısıtlamaları kaldırma ve işe dönüş veya normal günlük aktivitelerle ilgili özel talimatlar verebilir. Doğru iyileşmeyi desteklemek için bu yönergeleri takip etmek önemlidir.
İnsizyon bakımı: Cerrahi insizyon bölgesinin uygun bakımı, enfeksiyonu önlemek için çok önemlidir. Kuru tutma, pansumanları belirtilen şekilde değiştirme ve kesi bölgesini zorlayabilecek veya tahriş edebilecek faaliyetlerden kaçınma dahil olmak üzere kesiğin nasıl temizleneceği ve bakımının yapılacağı konusunda size talimatlar verilecektir.
Diyet ve hidrasyon: Ameliyattan sonra, iyileşme sürecini desteklemek için sağlıklı bir diyet sürdürmek ve susuz kalmamak önemlidir. Cerrahınız, sindirim sistemini potansiyel olarak tahriş edebilecek ağır veya baharatlı yiyeceklerden kaçınmak gibi özel beslenme yönergeleri sağlayabilir.
Fiziksel Aktivite: İlk iyileşme döneminde dinlenmek ve yorucu aktivitelerden kaçınmak önemlidir. Cerrahınız, iş, egzersiz ve ağır cisimleri kaldırma dahil olmak üzere normal aktivitelerinize ne zaman devam edebileceğiniz konusunda özel talimatlar verecektir.
Kesi Bakımı: Cerrahi insizyonun uygun şekilde bakımı, enfeksiyonu önlemek için çok önemlidir. Temiz ve kuru tutmak, pansumanları belirtilen şekilde değiştirmek ve kesi alanını zorlayabilecek faaliyetlerden kaçınmak dahil olmak üzere, kesi yerinin nasıl temizleneceği ve bakımının yapılacağı konusunda size talimat verilecektir.
Takip Randevuları: Cerrahınız, iyileşme sürecinizi izlemek, insizyon bölgesini kontrol etmek ve olabilecek endişelerinizi veya sorularınızı ele almak için takip randevuları planlayacaktır.
Potansiyel Komplikasyonlar: Komplikasyonlar nadir olmakla birlikte kasık fıtığı ameliyatından sonra ortaya çıkabilir. Bunlar enfeksiyon, kanama, fıtığın tekrarlaması, ağrı veya rahatsızlık, kasık bölgesinde uyuşma veya yakındaki yapıların hasar görmesini içerebilir. Şiddetli ağrı, aşırı şişlik, kızarıklık, ateş veya ilgili başka semptomlar yaşarsanız cerrahınızla iletişime geçmeniz önemlidir.
Her bireyin iyileşmesinin değişebileceğini unutmamak önemlidir ve başarılı bir iyileşme için cerrahınızın özel talimatlarına ve yönergelerine uymanız çok önemlidir. Ayrıca, endişelerinizi veya sorularınızı sağlık uzmanınızla görüşmeniz önerilir.
Tarih
Kasık fıtığı cerrahisinin tarihi, binlerce yılı kapsayan, birçok yeniliği ve keşfi içeren büyüleyici bir tarihtir. Bazı kaynaklara göre, kasık fıtığının en eski kanıtı MÖ 1552 civarında eski Mısır’da kaydedilmiştir. “Fıtık” kelimesinin kendisi, bir tomurcuk veya sürgün anlamına gelen Yunanca “hernios” kelimesinden gelir. Eski Mısırlılar, Fenikeliler ve Yunanlılar fıtığın anatomisi ve teşhisi hakkında biraz bilgi sahibiydiler, ancak tedavileri genellikle kaba ve tehlikeliydi, fıtık kesesinin hadım edilmesini veya kesilmesini içeriyordu.
Fıtık cerrahisinin modern çağı, anatomistlerin ve cerrahların kasık fıtığının farklı tiplerini ve anatomik yapılarını tanımlamaya başladığı 18. yüzyılda başlamıştır. Bu alanın öncülerinden biri, transversalis fasyasını kasık bağına dikerek kasık kanalını onarmak için bir teknik geliştiren Edoardo Bassini (1844-1924) idi. Bassini fıtığı olarak bilinen bu teknik, sonraki yıllarda diğer cerrahlar tarafından geniş çapta benimsendi ve geliştirildi.
Bununla birlikte, Bassini’nin tekniğinin ve modifikasyonlarının ana dezavantajlarından biri, nüks, ağrı ve enfeksiyona yol açabilecek gerilim altında dikiş içermesiydi. 20. yüzyılın ortalarında yeni bir konsept ortaya çıktı: gerilimsiz onarım. Bu, kasık kanalının arka duvarını dikiş atmadan güçlendirmek için polipropilen ağ gibi sentetik malzemelerin kullanımına dayanıyordu. İlk gerilimsiz teknik, 1986’da Irving Lichtenstein (1920-2000) tarafından tanımlandı. O zamandan beri, tak ve yama, Prolene Fıtık Sistemi ve Kugel yaması gibi birçok gerilimsiz onarım varyasyonu geliştirildi.
Fıtık cerrahisindeki bir diğer büyük gelişme, 20. yüzyılın sonlarında laparoskopinin kullanılmaya başlanmasıydı. İlk laparoskopik kasık fıtığı onarımı 1979’da Gerhard Bürger tarafından bildirildi, ancak 1989’a kadar Ralph Ger tarafından laparoskopi sırasında bir ağ kullanıldı. Laparoskopik teknikler, açık tekniklere göre daha az postoperatif ağrı, daha hızlı iyileşme ve daha iyi kozmetik sonuçlar gibi bazı avantajlar sunar. Ancak daha yüksek maliyet, daha uzun operasyon süresi ve daha yüksek komplikasyon riski gibi dezavantajları da vardır. İki yaygın laparoskopik teknik, transabdominal preperitoneal (TAPP) ve tamamen ekstraperitoneal (TEP) onarımdır.
Sonuç olarak kasık fıtığı cerrahisi çok eski çağlardan günümüze kadar zaman içinde önemli bir gelişim göstermiştir. Mevcut teknikler, kasık bölgesinin anatomisi ve fizyolojisinin daha iyi anlaşılmasına ve ayrıca yeni malzeme ve teknolojilerin mevcudiyetine dayanmaktadır. Tekniğin seçimi, fıtığın tipi ve boyutu, hastanın tercihi ve durumu, cerrahın deneyimi ve becerisi gibi çeşitli faktörlere bağlıdır.
Göbek fıtığı ameliyatı, göbek deliği (umbilikus) çevresindeki alanda meydana gelen bir fıtığı onarmak için yapılan bir işlemdir. Burada göbek fıtığı ameliyatı ile ilgili önemli bilgilere genel bir bakış sunulmaktadır:
Göbek fıtığı, göbek deliği çevresindeki karın kaslarında zayıflamış bir alan veya açıklıktan karın dokusu veya organlarının çıkıntı yaptığı bir durumdur. Bebeklerde, çocuklarda ve yetişkinlerde ortaya çıkabilir.
Cerrahi onarım: Semptomlara veya komplikasyonlara neden olan göbek fıtıkları cerrahi onarım gerektirebilir. Ameliyatın amacı zayıflamış karın kaslarını güçlendirmek ve fıtık açıklığını kapatmaktır.
Göbek fıtığı ameliyatı türleri: Göbek fıtıklarını onarmak için kullanılan farklı cerrahi teknikler vardır:
Birincil sütür onarımı: Bu, fıtık defektinin dikişlerle kapatılmasını içerir.
Mesh onarımı: Ek destek sağlamak ve nüks riskini azaltmak için fıtık defekti üzerine sentetik bir ağ yerleştirilir. Bu genellikle daha büyük fıtıklar veya daha yüksek nüks riski olan vakalar için yapılır.
Laparoskopik onarım: Bu minimal invaziv yaklaşımda, küçük kesiler yapılır ve fıtık onarımı için cerrahi aletleri yönlendirmek üzere bir laparoskop (kameralı ince, esnek bir tüp) kullanılır.
Açık cerrahi onarım: Bu, fıtığın yakınında bir kesi yapılmasını, fıtık defektine doğrudan erişilmesini ve onarılmasını içerir.
Anestezi: Göbek fıtığı ameliyatı sedasyonlu veya sedasyonsuz lokal anestezi (göbek deliğinin etrafındaki bölgenin uyuşturulması) veya genel anestezi (işlem sırasında uyutulması) altında yapılabilir. Anestezi seçimi hastanın durumuna, cerrahi tekniğe ve cerrahın tercihine bağlıdır.
İyileşme süresi: İyileşme süresi kişiye ve yapılan ameliyatın türüne bağlı olarak değişebilir. Genellikle normal aktivitelere dönmek birkaç hafta sürer. İyileşme sürecinde fiziksel aktivite ve kaldırma kısıtlamaları önerilebilir.
Riskler ve komplikasyonlar: Her cerrahi prosedürde olduğu gibi göbek fıtığı ameliyatında da riskler vardır. Bunlar arasında enfeksiyon, kanama, çevre yapılarda hasar, ağrı veya rahatsızlık, fıtığın nüksetmesi ve anesteziye reaksiyonlar yer alabilir. İşlemden önce cerrahla potansiyel riskleri tartışmak çok önemlidir.
Ameliyat sonrası bakım: Göbek fıtığı ameliyatından sonra cerrah, yara bakımı, ağrı yönetimi, aktivite kısıtlamaları ve takip randevuları dahil olmak üzere ameliyat sonrası bakım için özel talimatlar verecektir. Uygun iyileşmeyi teşvik etmek ve komplikasyon riskini azaltmak için bu talimatları dikkatle takip etmek önemlidir.
Başarı oranları: Göbek fıtığı ameliyatı, deneyimli bir cerrah tarafından yapıldığında düşük nüks oranları ile yüksek bir başarı oranına sahiptir. Mesh takviyesinin kullanımı daha düşük nüks oranları ile ilişkilendirilmiştir.
Göbek fıtığı için en uygun cerrahi yaklaşımı belirlemek ve bireyin özel durumuna göre kişiselleştirilmiş tavsiyeler almak için nitelikli bir cerraha danışmak önemlidir.
Göbek fıtığı ameliyatından sonra iyileşme, yara bakımı ve olası komplikasyonlarla ilgili dikkate alınması gereken birkaç önemli husus vardır. İşte göbek fıtığı ameliyatından sonra sizi nelerin beklediği hakkında bazı bilgiler:
İyileşme süresi: İyileşme süresi kişiye ve yapılan ameliyatın türüne bağlı olarak değişebilir. Genel olarak, tamamen iyileşmek ve normal aktivitelere devam etmek birkaç hafta sürer. Bu süre zarfında, cerrah tarafından sağlanan ameliyat sonrası talimatlara uymak önemlidir.
Ağrı yönetimi: Göbek fıtığı ameliyatından sonra ağrı ve rahatsızlık yaygındır. Cerrah, rahatsızlığı yönetmek için ağrı kesici ilaç reçete edebilir veya reçetesiz satılan ağrı kesiciler önerebilir. İlaçları reçete edildiği şekilde almak ve herhangi bir şiddetli veya kötüleşen ağrıyı doktora bildirmek önemlidir.
Yara bakımı: Cerrahi kesi yeri, enfeksiyonu önlemek ve iyileşmeyi desteklemek için uygun bakım gerektirecektir. Cerrah, yaranın nasıl temizleneceği ve sarılacağı konusunda talimatlar verecektir. Önerilen hijyen uygulamalarını takip ederek bölgeyi temiz ve kuru tutmak çok önemlidir.
Fiziksel aktivite ve kaldırma kısıtlamaları: Ameliyattan sonra birkaç hafta boyunca yorucu aktivitelerden, ağır kaldırmaktan ve yoğun egzersizlerden kaçınmak önemlidir. Bu faaliyetler ameliyat bölgesini zorlayabilir ve komplikasyon riskini artırabilir. Cerrahın önerdiği şekilde yavaş yavaş normal aktivitelere dönülebilir.
Diyet ve bağırsak hareketleri: İyileşmeyi desteklemek ve kabızlığı önlemek için sağlıklı bir diyet uygulamak çok önemlidir. Lif açısından zengin yiyecekler yemek, susuz kalmamak ve şişkinlik veya gaza neden olabilecek yiyeceklerden kaçınmak, bağırsak hareketleri sırasında cerrahi bölgenin zorlanmasını önlemeye yardımcı olabilir.
Takip randevuları: Cerrah, iyileşme sürecini izlemek ve endişeleri gidermek için takip randevuları planlayacaktır. Bu randevulara katılmak ve iyileşme döneminde yaşanan herhangi bir değişiklik veya komplikasyonu bildirmek çok önemlidir.
Potansiyel komplikasyonlar: Nadiren de olsa göbek fıtığı ameliyatından sonra komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Bunlar arasında enfeksiyon, kanama, fıtığın nüksetmesi, yara iyileşme sorunları veya anesteziye karşı reaksiyonlar yer alabilir. Kesi yerinde şiddetli ağrı, ateş, kızarıklık veya şişlik gibi komplikasyon belirtilerinin farkında olmak ve herhangi bir endişe ortaya çıkarsa derhal cerrahla iletişime geçmek önemlidir.
Burada verilen bilgilerin genel olduğunu ve göbek fıtığı ameliyatını gerçekleştiren cerrah tarafından verilen özel talimat ve tavsiyelere uymanın önemli olduğunu unutmayın. Kişinin durumuna ve kullanılan cerrahi yaklaşıma göre kişiselleştirilmiş rehberlik sağlayacaktır.
Annenin gebeliğinde ilk kez ortaya çıkan glikoz toleransı bozukluğudur. (Bkz; Gestation–al) Hamilelik sırasında hipergliseminin nedene bağlı olmaksızın herhangi bir ilk belirtisi.
Artan bir eğilim ile hamile kadınların yaklaşık % 4’ünde görülür.
Teşhis, glikoz tolerans testi yardımıyla yapılır, komplikasyonları önlemek için kan şekeri yakından ayarlanmalıdır.
Gebelikte ilk kez ortaya çıkan diyabet, gebelik diyabeti olarak bilinir. Vücutta artan steroid hormon miktarı, insülin üretimini engeller, böylece hormona bağlı olarak kan şekeri seviyeleri keskin bir şekilde yükselebilir. Genellikle bu tip diyabet, gebelik sonlandırıldıktan sonra kaybolur. Bununla birlikte, daha sonra tip 2 veya tip 1 diyabet geliştirme riski büyük ölçüde artar.
Hamilelik sırasında artan insülin gereksinimleri (fizyolojik insülin direnci), diyabetin erken belirtilerine yol açar.
Risk faktörleri
Önceki gebelikte GDM
Prediyabet öyküsü
Önceki gebelikte konjenital malformasyon •
>4500 gr bir çocuğun doğumu
Ölü doğum
Alışılmış kürtaj (üst üste > 3 düşük)
Semptomlar
Genellikle anne için asemptomatik
Hamilelik Komplikasyonları:
embriyonik: malformasyonlar
fetal: makrozomi doğum riskinde artış, doğum sonrası hipoglisemi, olgunlaşma bozuklukları
Teşhis
Teşhis genellikle doğum öncesi bakımın bir parçası olan bir tarama muayenesiyle yapılır.
Hamileliğin 24. ve 28. haftaları arasında kan şekeri testi yapılır (diyabet riski artmışsa daha erken).
Hamile kadın 50 gr glikozlu bir bardak su içer. Kan şekeri seviyesi bir saat sonra ölçülür. 135 mg / dl veya daha yüksek bir değer taramada pozitif bir değer olarak kabul edilir.
İdrarda şeker atılımının daha erken taranması daha az duyarlıdır ve bu nedenle eski olarak kabul edilir.
Tarama sonucu pozitifse, doğrulama olarak oral glukoz tolerans testi (oGTT) yapılır. Risk faktörleri mevcutsa, gebelik öğrenilir öğrenilmez oral glukoz tolerans testi yapılmalıdır.
Belirgin gestasyonel diyabet tanısı yapılır; venöz plazmada açlık kan şekeri 92 ila 125 mg / dl veya 120 dakikalık 153 ila 199 mg / dl veya % 6.5’in üzerinde bir HbA1c değeri.
Tarama
Oral glikoz tolerans testi
Standart bir oral glukoz tolerans testi (OGTT) 8 ila 14 saat arasında bir süre oruçla ertesi geceden sabaha önlem alınır.
Önceki üç gün boyunca denekte sınırsız bir diyet (günde en az 150 g karbonhidrat içeren) ve sınırsız fiziksel aktivite olmalıdır.
Denek test sırasında oturmalı ve test boyunca sigara içmemelidir.
Test, genellikle 75 g veya 100 g gibi belirli bir miktarda glikoz içeren bir çözeltinin içilmesini ve başlangıçta ve daha sonra ayarlanan zaman aralıklarında glikoz seviyelerini ölçmek için kan alınmasını içerir.
Ulusal Diyabet Veri Grubu’ndaki (NDDG) tanı kriterleri en sık kullanılmıştır, ancak bazı merkezler daha düşük değerlerde normal olarak belirleyen Carpenter ve Coustan kriterlerine güvenmektedir. NDDG kriterleriyle karşılaştırıldığında, Carpenter ve Coustan kriterleri, yüzde 54 daha fazla gebe kadında gestasyonel diyabet tanısına yol açmaktadır, bu da maliyeti yükseltir ve perinatal sonuçların iyileşmesine dair inandırıcı bir kanıt yoktur.
Amerikan Diyabet Derneği’nin 100 g glikoz OGTT sırasında anormal olduğunu düşündüğü değerler şunlardır:
Açlık kan şekeri seviyesi ≥92 mg / dl (5.33 mmol / L) 1 saat kan şekeri seviyesi ≥180 mg / dl (10 mmol / L) 2 saatlik kan şekeri seviyesi ≥153 mg / dl (8,6 mmol / L) 3 saatlik kan şekeri seviyesi ≥140 mg / dl (7.8 mmol / L) Alternatif bir test 75 g glikoz yükü kullanır ve aynı referans değerlerini kullanarak 1 ve 2 saat önce ve sonra kan glikoz seviyelerini ölçer. Bu test risk altında olan daha az kadını tespit edecektir ve bu test ile 3 saatlik 100 g testi arasında sadece zayıf bir uyum (anlaşma oranı) vardır.
Gestasyonel diyabeti saptamak için kullanılan glikoz değerleri ilk olarak gelecekte tip 2 diyabet gelişme riskini saptamak üzere tasarlanmış retrospektif bir kohort çalışmasında (100 gram glikoz OGTT kullanılarak) O’Sullivan ve Mahan (1964) tarafından belirlenmiştir. Değerler tam kan kullanılarak ayarlandı ve değere ulaşması veya bu değeri aşması için iki değerin pozitif olması gerekiyordu. Müteakip bilgiler O’Sullivan kriterlerinde değişikliklere yol açtı. Kan şekeri belirleme yöntemleri tam kan kullanımından venöz plazma örneklerine değiştiğinde GDM kriterleri de değiştirildi.
Oral antidiyabetik ilaçlar hamile kadınlarda ve emziren kadınlarda kontrendikedir.
İnsülin tedavisi endikasyonu, konservatif önlemler tüketilerek iki hafta içinde hızlı bir şekilde yapılmalıdır. Haftada en az iki gün doğum öncesi veya sonrası en az iki değer artırılırsa mevcuttur.
Diyet
Gün boyunca birkaç küçük öğün
Aşırı kilo durumunda: yaklaşık 20 kcal/kg vücut ağırlığı
Tarama ve Teşhis: Amerikan Diyabet Derneği (ADA), diyabetli olduğu bilinmeyen tüm hamile kadınların 24 ila 28. gebelik haftalarında 75 gramlık oral glikoz tolerans testi kullanılarak GDM açısından taranmasını önermektedir1.
Yaşam Tarzı Değişikliği: GDM için ilk tedavi yöntemi diyetin değiştirilmesi ve fiziksel aktivitenin artırılmasıdır. Dengeli bir diyet ve düzenli fiziksel aktivitenin sürdürülmesi genellikle kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesine yardımcı olur 2.
Glikoz İzleme: Kan şekerinin hedef seviyelerde olduğundan emin olmak için genellikle kan şekerinin düzenli olarak kendi kendine izlenmesi önerilir3.
Farmakoterapi: Yaşam tarzı değişiklikleri glikoz kontrolünü sağlamada yetersiz kalırsa ilaç tedavisi gerekir. İnsülin genellikle farmakoterapinin ilk basamağıdır, ancak metformin ve gliburid gibi oral ilaçlar da yaygın olarak kullanılmaktadır 4.
Doğum Sonrası Bakım: GDM’li kadınlar, tip 2 diyabet gelişimi açısından yüksek risk altında olduklarından, doğum sonrası 4 ila 12. haftalarda kalıcı diyabet açısından taranmalıdır 5.
Diyet
Gestasyonel diabetes mellitus (GDM) yönetiminde çok önemli bir rol oynar. İşte mevcut literatüre dayanan bazı genel tavsiyeler:
Kalori Alımı: Kalori ihtiyacı, gebelik sırasında uygun kilo alımını destekleyecek şekilde ayarlanmalıdır. Aşırı kilolu gebeler için yaklaşık 30-35 kcal/kg/gün, obez gebeler için ise 24 kcal/kg/gün kalori alınması önerilmektedir6.
Karbonhidrat Sayımı: Tıp Enstitüsü (IOM), karbonhidratların toplam kalori alımının yaklaşık %40 ila %45’ini oluşturmasını önermektedir. Basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir7.
Protein ve Yağlar: Protein toplam enerjinin %20’sini, yağlar ise kalan %35 ila %40’ını oluşturmalıdır. Doymuş yağ alımı toplam enerji alımının %10’undan azıyla sınırlandırılmalıdır8.
Öğün Zamanlaması ve Dağılımı: Küçük, sık öğünler tüketilmesi ve öğün atlanmaması önerilir. Gece hipoglisemisinden kaçınmak için yatmadan önce bir ara öğün faydalı olabilir9.
Fiziksel Aktivite: Diyet değişikliklerinin yanı sıra, egzersiz için herhangi bir kontrendikasyon olmaması koşuluyla, düzenli fiziksel aktivite GDM’de glisemik kontrolü iyileştirmeye yardımcı olabilir10.
Gestasyonel diyabet (GDM) için ayrıntılı bir diyet planı oluşturmak büyük ölçüde bireyin beslenme ihtiyaçlarına, yaşam tarzına ve kişisel tercihlerine bağlıdır.
Kahvaltı:
Tam tahıllı tost (2 dilim)
Çırpılmış yumurta (2 yumurtadan yapılır)
Bir avuç ıspanak ve dolmalık biber
Bir fincan az yağlı süt
Sabah atıştırması:
Küçük bir elma
Bir avuç fındık (badem, ceviz)
Öğle yemeği:
Izgara tavuk göğsü veya vejetaryenler için tofu
Bir fincan kinoa veya esmer pirinç
Zeytinyağlı soslu karışık salata
Öğleden sonra atıştırmalığı:
Bir fincan süzme yoğurt (sade, az yağlı)
Bir avuç çilek (yaban mersini, ahududu)
Akşam yemeği:
Fırında balık veya vejetaryenler için mercimek köri
Buharda pişmiş brokoli ve havuç
Bir fincan yabani pirinç
Akşam Atıştırması:
Küçük bir kase patlamış mısır (şekersiz)
Bir bardak süt
Unutmayın, kilit noktalar öğünleri ve atıştırmalıkları gün boyunca eşit bir şekilde yaymak, porsiyon kontrolünü sağlamak ve diyete çeşitli gıdalar dahil etmektir.
Vücudunuzun farklı tür ve miktarlardaki gıdalara nasıl tepki verdiğini gözlemlemek için kan şekeri seviyelerinin düzenli olarak izlenmesi de çok önemlidir.
Profilaksi
Gestasyonel diyabetli gebelerde, çocuktaki makrozomiyi erken dönemde tespit etmek için aylık ultrason muayenesi önerilir.
Ayrıca, akciğer olgunlaşması için kortizon ve tokoliz için betamimetik uygulama endikasyonu daraltılmalıdır. Doğumdan sonra yenidoğan özellikle dispne ve hipoglisemi açısından izlenmelidir.
Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar, hamilelikten önce bile normal kilo ve normal kan değerlerinin yanı sıra normal tansiyonu sağlamalıdır. Bu, dengeli bir diyet, yeterli sıvı alımı ve egzersizden olumlu yönde etkilenebilir.
Prognoz
Çoğu durumda, metabolik durum hamilelikten sonra normale döner. Kadının daha sonra diabetes mellitus geliştirme riski arttığından, düzenli kan şekeri takibi önerilir.
American Diabetes Association. (2018). 2. Classification and Diagnosis of Diabetes: Standards of Medical Care in Diabetes—2018. Diabetes Care, 41(Supplement 1), S13-S27.
American Diabetes Association. (2018). Management of Diabetes in Pregnancy: Standards of Medical Care in Diabetes—2018. Diabetes Care, 41(Supplement 1), S137-S143.
Nielsen, K. K., Kapur, A., Damm, P., de Courten, M., & Bygbjerg, I. C. (2014). From screening to postpartum follow-up – the determinants and barriers for gestational diabetes mellitus (GDM) services, a systematic review. BMC pregnancy and childbirth, 14(1), 41.
Brown, J., Martis, R., Hughes, B., Rowan, J., & Crowther, C. A. (2017). Oral anti-diabetic agents for women with established diabetes/impaired glucose tolerance or previous gestational diabetes planning pregnancy, or pregnant women with pre-existing diabetes. Cochrane Database of Systematic Reviews, (10).
Metzger, B. E., Buchanan, T. A., Coustan, D. R., de Leiva, A., Dunger, D. B., Hadden, D. R., … & Zoupas, C. (2007). Summary and recommendations of the Fifth International Workshop-Conference on Gestational Diabetes Mellitus. Diabetes care, 30(Supplement 2), S251-S260.
Blumer, I., Hadar, E., Hadden, D. R., Jovanovič, L., Mestman, J. H., Murad, M. H., & Yogev, Y. (2013). Diabetes and pregnancy: an endocrine society clinical practice guideline. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 98(11), 4227-4249.
Metzger, B. E., Buchanan, T. A., Coustan, D. R., de Leiva, A., Dunger, D. B., Hadden, D. R., … & Zoupas, C. (2007). Summary and recommendations of the Fifth International Workshop-Conference on Gestational Diabetes Mellitus. Diabetes care, 30(Supplement 2), S251-S260.
Moreno-Castilla, C., Mauricio, D., & Hernandez, M. (2016). Role of Medical Nutrition Therapy in the Management of Gestational Diabetes Mellitus. Current diabetes reports, 16(4), 22.
Hernandez, T. L., Van Pelt, R. E., Anderson, M. A., Daniels, L. J., West, N. A., Donahoo, W. T., … & Barbour, L. A. (2016). Women With Gestational Diabetes Mellitus Randomized to a Higher–Complex Carbohydrate/Low-Fat Diet Manifest Lower Adipose Tissue Insulin Resistance, Inflammation, Glucose, and Free Fatty Acids: A Pilot Study. Diabetes care, 39(1), 39-42.
Ehrlich, S. F., Hedderson, M. M., Feng, J., Davenport, E. R., Gunderson, E. P., & Ferrara, A. (2011). Change in body mass index between pregnancies and the risk of gestational diabetes in a second pregnancy. Obstetrics & Gynecology, 117(6), 1323-1330.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.