‘Sağlıklı Yiyecekler’ Tanımı Tarihe Karışabilir!

Artık dünya genelinde birçok insanın yiyeceklerle ilgili problem yaşadığı sır değil. Dünya’nın birçok yerinde, toplumların büyük bir kesmi, diyabet ve obezite gibi sağlık problemleriyle karşı karşıya kalıyor. Ayrıca, önerilen beslenme şekilleri de insanları sağlıklı kilolarında tutmaya yetmiyor.

Yeni bir çalışmanın bulgularına göre, bu durum aslında pek de şaşırtıcı değil. 800 katılımcının kan şekeri sevyelerinin bir hafta boyunca ölçüldüğü araştırmanın bulgularına göre; katılımcılar aynı yiyecekleri tüketseler bile, bu yiyeceklerin metabolize edilmesi kişiden kişiye göre değişiyor. Başka bir deyişle bir kişi için sağlıklı olan yiyecek, başka bir kişi için aynı değerde sağlıklı olmayabiliyor.

Araştırmacılar bu sorunun birçok diyet sisteminin sonuçları değerlendirme şekliyle alakalı olduğunu belirtiyorlar. Örneğin, glisemik ideks’i (GI) ele alalım. GI, yiyecekleri kan şekerini nasıl etkilediklerine göre sıraya koyar. Tabii ki, glisemik indeks yiyeceklerin glükoz seviyelerini nasıl etkileyebileceğinin belirlenmesi için iyi bir başlangıç noktasıdır. Fakat, bu bir grup insanın glisemik indeksi ölçülecek yiyeceğe nasıl tepki verdiklerinin bir ortalaması niteliğindedir- bireylerin bu yiyeceği vereceği tepkiler, dolayısıyla, farklı olabilir. İnsanların aynı yiyeceğe farklı tepkiler verebiliyor olmalarıyla ilgili de literatürde büyük bir boşluk bulunuyor.

Araştırmacılar aynı yiyeceklere insanların verdikleri tepkileri ölçmek için, 800 katılımcının toplamda 46,898 öğüne verdikleri tepkileri ölçtüler. Cell’de yayımlanan bulgulara göre, belirli yiyeceklere verilen tepkiler insanlar arasında oldukça büyük oranda değişiyor, bu durum evrensel beslenme önerilerinin faydalarının aslında sınırlı olabileceği önermesini ortaya çıkartıyor.

Örneğin; araştırmaya dahil olan, şekerli diyabete yol açabilecek düşük glükoz toleransı ve obesite problemi olan orta yaşlı bir kadının, birçok insanın sağlıksız besinler arasında gösteremeyeceği domatesi tükettikten sonra kan şekeri seviyesinin aniden yükseldiği bulundu. Hatta belki de bu birey için önerilecek beslenme şekline, şu ana kadar sağlıksız olarak değerlendirilmiş besinlerin eklenmesi, en sağlıklısı olacak.

Sonuç olarak, ‘sağlıklı’ olarak nitelendirilmiş bir besin sizin için sağlıklı, sağlıksız olarak nitelendirilmiş bir besin de sizin için sağlıksız olmayabilir.


İlgili Makale:

  • Bilimfili,
  • David Zeevi, Tal Korem, Niv Zmora8, David Israeli, Daphna Rothschild, Adina Weinberger, Orly Ben-Yacov, Dar Lador, Tali Avnit-Sagi, Maya Lotan-Pompan, Jotham Suez, Jemal Ali Mahdi, Elad Matot, Gal Malka, Noa Kosower, Michal Rein, Gili Zilberman-Schapira, Lenka Dohnalová, Meirav Pevsner-Fischer, Rony Bikovsky, Zamir Halpern, Eran Elinav, Eran Segal9, Personalized Nutrition by Prediction of Glycemic Responses Cell Volume 163, Issue 5, p1079–1094, 19 November 2015 DOI: http://dx.doi.org/10.1016/j.cell.2015.11.001

Kahverengi Şeker, Beyaz Şekerden Daha mı Sağlıklı?

Son zamanlarda birçok insanın farkındalığının arttığı gibi, rafine beyaz şeker tüketimi, insan sağlığını olumsuz etkileyebilir. Şu ana kadar yapılmış yüzlerce araştırmada da, rafine beyaz şekerin vücudumuza olan etkileri incelenmiştir. Bu araştırmaların neredeyse hepsi, düzenli şeker tüketiminin etkileri ile ilgili olumsuz bir resim çizmektedir. Rafine beyaz şeker; obezite, kalp rahatsızları, hipertansiyon ve kanser gibi rahatsızlıklarla bağlantılıdır. Hatta bazı bilim insanları ve diyetisyenler rafine beyaz şekeri zehirli olarak tanımlarlar.

Beyaz şekerden kaçınmak için, çogumuz kahverengi şeker türevlerini tercih ederiz. Kahverengi şeker, daha az rafine olduğundan ve nispeten az işlem gördüğünden daha sağlıklıdır değil mi? Ki aynı durum pirinç ve ekmek için de geçerlidir, neden şeker için de olmasın?

Süpriz! Aslında kahverengi şeker beyaz şekerden daha fazla işlem görür. Her ikisi de aynı refine etme sürecinden geçerler, fakat işlemin sonuna doğru beyaz şeker az miktarda melas(pekmez-molasses) karıstırılarak kahverengi şeker elde edilir. Aksi durumda, her iki şeker kimyasal olarak birbirine eş sayılabilirdi. İki şeker çeşidi de çoğunlukla sükrozdan oluşur (beyaz şeker yüzde 99.9 Sükrozdan oluşurken, kahverengi şekerde bu oran yüzde 96’dır), ve her çay kaşığı kahverengi şeker, içeriğindeki melastan ötürü fazladan bir kalori içerir.

İnsan vücudu beyaz ve kahverengi şekeri aynı işlemden geçirir. Sükroz, yarı glükoz ve yarı fruktoz olan bir disakkarittir. İnsan vücudu normalde glükozu verimli bir şekilde enerjiye çevirebilir, fakat glükoz fruktoza bağlandığında, vücut tarafından bu işlemin gerçekleştirilmesi zorlaşır. Sükroz yalnızca sınırlı miktarda vitamin ve besleyici öğe içerir. Bundan dolayı da sindirim sistemi bu süreci gerçekleştirmez- şeker ince bağırsağın ilk kısmı olan onikiparmakbağırsağı boyunca ilerler ve burada glükoz ve fruktozo çevrilerek kan dolaşımına katılır. Glükoz bütün vücutta metabolize edilirken, fruktoz karaciğerde metabolize edilir. Eğer karaciğer bu fruktozun üstesinden gelemezse, karaciğer fruktozu yağa çevirmeye başlar. Araştırmalara göre, karaciğerdeki bu yağlanma birçok rahatsızlıklıkla da bağlantılıdır.

Aslında, hem beyaz hem de kahverengi şeker “saf” haldedir, – eğer içinde ek maddeler ve koruyucular yoksa ve şeker kamışı doğal kaynaklardan geliyorsa – fakat bu saflık hali şekerin sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Her iki şeker türü de temel olarak aynı olduklarından, herhangi bir yemek tarifinde birbirlerinin yerine kullanılabilirler. Kısaca, kahverengi şekerin daha sağlıklı olduğunu düşünmek bir yanılgıdan ibarettir.

 

Kaynak:

  • Bilimfili,
  • Alison Cooper, Is Brown Sugar Healthier Than White Sugar?,HowStuffWorks Retrieved 27 June 2015 from http://health.howstuffworks.com/wellness/food-nutrition/healthy-eating/brown-sugar-healthier-than-white-sugar.htm