İçecek

Arapça kelime ise “içmek” anlamına gelen “şrb” (شرب) kökünden türemiştir. —> Arapça’da “içki” anlamına gelen “maşrūbāt” (مشروبات) kelimesinden türemiştir.

İçeceklerle eşanlamlı olan içecekler, günlük tüketimimizin temel bileşenleridir ve hayati besinleri nemlendirmek ve sağlamak için tasarlanmıştır. Önemleri susuzluğun giderilmesinden törensel işlevlere kadar uzanır. Ancak mevcut seçeneklerin çokluğu nedeniyle bunların özelliklerini, etkilerini ve sağlık açısından etkilerini anlamak hayati önem taşıyor.

İçecekler Nelerdir?

İçecekler özünde tüketime uygun sıvılardır. Öncelikle su ve besin sağlamak için tüketilirler. Basit içme suyundan karmaşık alkollü bileşimlere kadar değişebilirler. Bazı tipik örnekler şunları içerir:

  • Hem gazlı hem de gazsız içme suyu
  • Bir dizi çay
  • Meyveli sular
  • Limonatalar ve şuruplar
  • Yapay tatlandırıcı içeren içecekler
  • Kahve, çay ve enerji içecekleri gibi kafeinli içecekler
  • Şarap, bira ve alkollü içkiler gibi alkollü seçenekler
  • Fermente içecekler, örneğin kombucha
  • Meyve suları ve smoothieler
  • Süt bazlı içecekler
  • Spor içecekleri
  • Çözünmüş efervesan magnezyum tableti gibi ilaçlar bile içecekler kategorisine ayrılabilir.

İçeceklerin Yapısı ve Özellikleri:

Bir içeceğin özellikleri bileşimine göre belirlenir. Bazı içecekler susuzluğu giderici ve canlandırıcıyken, bazıları uyarıcı veya sakinleştirici olabilir. Bazı içeceklere karbondioksit katılarak onlara karakteristik gazlar verilebilir. İçecekler sağlığın teşviki ve geliştirilmesinden ritüellere ve törenlere kadar çeşitli roller oynar.

İçeceklerin Etkileri ve Kullanım Alanları:

İçecekler, içeriklerine bağlı olarak çok sayıda etkiye sahip olabilir. Isınmadan soğumaya kadar çeşitli duyular ve probiyotiklerden prebiyotiklere kadar işlevler sunabilirler. Bazı içecekler kahve gibi uyarıcı özellikleri veya alkol gibi sarhoş edici etkileri nedeniyle tüketilir. Diğerleri sağlık yararları veya ritüel önemleri nedeniyle seçilebilir.

Dozaj ve Öneriler:

Optimum sağlık için suya, çaylara ve doğal meyvelerle tatlandırılmış içeceklere öncelik verilmesi önerilir. Meyve suları bir besin kaynağı olsa da, yüksek karbonhidrat içerikleri orta düzeyde tüketim veya seyreltme gerektirir. Günlük içtiğimiz miktarlar göz önüne alındığında dikkatli olmak gerekir; Şekerli içeceklere güvenmek kişinin günlük alımına gizlice fazladan 1000 kcal ekleyebilir.

Potansiyel Riskler ve İstenmeyen Etkiler:

Şekerli içeceklerin aşırı tüketimi obezite, metabolik bozukluklar ve diğer sağlık sorunları riskini artırabilir. Genellikle içeceklerde bulunan sitrik asit gibi asitler dişlerin minerallerini gidererek çürümeyi teşvik edebilir. Ayrıca birçok ticari içecek tatlandırıcılar, renklendiriciler ve koruyucular gibi istenmeyen katkı maddeleri içerir. Alkol ve kafein içeren içeceklerin kendine has yan etkileri vardır. Herhangi bir gıda ürünü gibi içeceklerin de kontamine olması durumunda gıda kaynaklı hastalıkların kaynağı olabileceğini belirtmekte fayda var.

İçecekler, sıvı alımı ve diğer çeşitli faydalar sunarak diyetlerimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak, faydaları en üst düzeye çıkarmak ve potansiyel riskleri en aza indirmek için bilinçli bir seçim çok önemlidir. Şekerli ve yapay olarak zenginleştirilmiş içeceklere aşırı bağımlılıktan kaçınmak ve doğal, sağlıklı seçeneklere öncelik vermek, daha iyi sağlık ve refahın yolunu açabilir.

Tarih

İçeceklerin tarihi, en eski uygarlıklara kadar uzanan uzun ve karmaşıktır. İlk içecekler muhtemelen su, süt ve meyve sularıydı. Toplumlar geliştikçe insanlar içecekleri daha lezzetli ve besleyici hale getirmek için farklı yollar denemeye başladı.

İlk alkollü içeceklerden biri fermente tahıllardan yapılan biraydı. Bira ilk kez M.Ö. 6. binyılda Mezopotamya’da üretildi. Şarap da Mezopotamya’da yapıldı ve daha sonra Yunanistan ve Roma gibi dünyanın diğer bölgelerine tanıtıldı.

Çay ve kahve ilk olarak sırasıyla Çin ve Etiyopya’da yetiştirildi. Bu içeceklerin her ikisi de 17. yüzyılda Avrupa’ya tanıtıldı ve hızla popüler oldular.

Alkolsüz içecekler ilk olarak 18. yüzyılda geliştirildi. İlk alkolsüz içecek muhtemelen 1767’de İngiltere’de icat edilen zencefilli gazozdu. Diğer erken alkolsüz içecekler arasında limonata, kola ve kök birası vardı.

  1. yüzyılda yeni içeceklerin geliştirilmesinde bir patlama yaşandı. Bunun nedeni, yeni teknolojilerin geliştirilmesine yol açan Sanayi Devrimi ve insanların yeni malzemeleri denemesine olanak tanıyan uluslararası ticaretin büyümesi de dahil olmak üzere bir dizi faktörden kaynaklanıyordu.
  2. yüzyılda icat edilen en popüler içeceklerden bazıları Coca-Cola, Pepsi-Cola ve Dr Pepper’dır. Bu içecekler günümüzde hâlâ popülerliğini koruyor ve kültürümüzün vazgeçilmez bir parçası haline geldi.
  3. yüzyılda içecek endüstrisinde başka yenilikler de yaşandı. Soğutma ve konserveleme gibi yeni teknolojiler, içeceklerin daha kolay üretilmesini ve dağıtılmasını mümkün kıldı. Bu, şişelenmiş su, spor içecekleri ve enerji içecekleri gibi yeni içecek türlerinin geliştirilmesine yol açtı.

Günümüzde çok çeşitli içecekler mevcuttur. Alkollü içecekler, alkolsüz içecekler ve çeşitli özel içecekler arasından seçim yapabiliriz. İçecekler hayatımızda önemli bir rol oynuyor ve dünyanın her yerindeki insanlar tarafından beğeniliyor.

İçecek tarihindeki önemli olaylardan bazıları şunlardır:

MÖ 6. binyıl: Bira ilk kez Mezopotamya’da üretildi.
MÖ 7. yüzyıl: Şarap ilk kez Yunanistan’da yapıldı.
MS 1. yüzyıl: Çay ilk kez Çin’de yetiştirildi.

14. yüzyıl: Kahve ilk kez Etiyopya’da yetiştirildi.
1767: Zencefilli gazoz İngiltere’de icat edildi.
1886: Coca-Cola Amerika Birleşik Devletleri’nde icat edildi.
1893: Pepsi-Cola Amerika Birleşik Devletleri’nde icat edildi.
1885: Dr Pepper Amerika Birleşik Devletleri’nde icat edildi.
1929: İlk şişelenmiş su Amerika Birleşik Devletleri’nde satıldı.
1965: İlk sporcu içeceği Gatorade piyasaya sürüldü.
1982: İlk enerji içeceği Red Bull piyasaya sürüldü.

Kaynak:

  1. Popkin, B. M., D’Anci, K. E., & Rosenberg, I. H. (2010). Water, hydration, and health. Nutrition reviews, 68(8), 439-458.
  2. Malik, V. S., Popkin, B. M., Bray, G. A., Després, J. P., & Hu, F. B. (2010). Sugar-sweetened beverages, obesity, type 2 diabetes mellitus, and cardiovascular disease risk. Circulation, 121(11), 1356-1364.,

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.

Su içmek neden mide gazına sebep olur?

Özellikle büyük miktarlarda veya hızlı bir şekilde su içmek çeşitli şekillerde mide gazına neden olabilir:

Hava Yutmak: Su içtiğinizde, özellikle de hızlı bir şekilde yutuyorsanız veya bir şişeden ya da pipetten içiyorsanız, bir miktar hava da yutabilirsiniz. Bu aerofaji olarak bilinir. Yutulan hava sindirim sisteminizde sıkışır ve şişkinlik ve geğirmeye yol açabilir.

Mide Şişkinliği: Çok miktarda su içmek mideyi geçici olarak şişirebilir veya gerebilir, rahatsızlığa ve dolgunluk veya şişkinlik hissine neden olabilir. Bu genellikle su vücudunuzda emildikçe geçen geçici bir histir.

Sindirime Müdahale: Çok fazla su, özellikle de soğuk su içmek midenin doğal sindirim sürecini yavaşlatabilir. Bu da gaz, şişkinlik ve rahatsızlığa neden olabilir.

Su içerken gazı önlemeye yardımcı olmak için:

Yavaşça için: Suyunuzu yutmak yerine yavaşça yudumlamayı deneyin.
Pipet Kullanmaktan Kaçının: Pipetle su içmek yuttuğunuz hava miktarını artırabilir.
Susuz Kalmayın: Susuz kalmamak sindirim sisteminizin daha verimli çalışmasına ve gaz ve şişkinliğe neden olabilen kabızlığın önlenmesine yardımcı olabilir.
Yemek Sırasında Soğuk Su İçmekten Kaçının: Soğuk su içmek sindirimi yavaşlatabilir. Suyu oda sıcaklığında içmeye çalışın ve yemek sırasında büyük miktarlarda içmekten kaçının.

Su içtikten sonra belirgin gaz veya şişkinlik yaşamaya devam ederseniz, altta yatan herhangi bir sindirim bozukluğunu ekarte etmek için bir sağlık uzmanına danışmak akıllıca olabilir.

Kaynak:

  1. Mayo Clinic. (2020). Bloating, belching and intestinal gas: How to avoid them.
  2. National Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases. (2020). Symptoms & Causes of Gas in the Digestive Tract.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.

Doğanın Nazik Rahatlatıcısı: Maden Suyu Kabızlığı Nasıl Hafifletebilir?

Maden suyu, tadını değiştiren veya ona terapötik değer kazandıran mineraller veya diğer çözünmüş maddeler içeren bir su türüdür. Bu mineraller tuz, sülfür bileşikleri ve gazları içerebilir, bu da onu musluk suyundan farklı kılar. Bu tür su genellikle bu maddeleri doğal olarak içeren bir mineral kaynağından elde edilir. Çoğu durumda, maden suyu içerdiği gazlar nedeniyle karbonatlıdır.

Maden suyu yüzyıllardır tedavi edici özelliklerinden dolayı ödüllendirilmiş olup, dünyanın farklı bölgeleri kendilerine özgü mineral bileşimleriyle bilinmektedir. Avrupa’da insanlar Roma döneminden beri Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerdeki doğal kaplıcalara ve mineral kaynaklarına akın ederek kabızlık da dahil olmak üzere çeşitli rahatsızlıklardan kurtulmak istemişlerdir.

Maden suyu kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi sağlığa faydalı bir dizi mineral içerebilir. Bu mineraller kemik sağlığı, kalp sağlığı ve vücut sıvılarının düzenlenmesi de dahil olmak üzere çeşitli vücut fonksiyonları için gereklidir.

Maden Suyu ve Kabızlık

Her gün yeterli miktarda sıvı tüketmek kabızlığı önlemeye ve hafifletmeye yardımcı olabilir. Dehidrasyon, dışkıyı sertleştirerek geçmesini zorlaştırabileceğinden kabızlığın yaygın nedenlerinden biridir. Maden suyu içmek günlük sıvı alımınıza katkıda bulunabilir ve kabızlığı önlemeye yardımcı olabilir.

Dahası, bazı maden suyu türleri özellikle yararlı olabilir. Örneğin, magnezyum ve sülfat açısından zengin maden suyu müshil etkisi göstererek kabızlığı hafifletmeye yardımcı olabilir. Bunu kolona su çekerek yaparlar, bu da dışkıyı yumuşatır ve bağırsak hareketlerini teşvik eder.

Bazı maden sularını doğal bir müshil olarak etkili kılan faktörlerden biri magnezyum ve sülfat içerikleridir. Araştırmalar, günde 25-50 gram magnezyum tüketmenin bağırsak hareketlerini iyileştirmeye yardımcı olabileceğini göstermektedir. Örneğin İtalya’nın meşhur San Pellegrino gibi maden suları önemli düzeyde magnezyum içerir. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) günlük 300-400 mg magnezyum alımını önermektedir; bu miktar diyet ve gerekirse takviye yoluyla sağlanabilir. Kabızlığı olanlar için biraz daha yüksek miktarlar faydalı olabilir, ancak takviyelerden günde 350 mg’lık tolere edilebilir üst alım seviyesini aşmamak önemlidir. Yüksek dozlar ishal gibi yan etkilere neden olabilir.

Sülfatlı maden suları da hafif bir müshil olarak işlev görebilir. Bağırsaktaki sülfat iyonları suyun kolon tarafından emilmesini önleyebilir, bu da daha yumuşak bir dışkıya yol açar ve bağırsak hareketini teşvik eder. Alman maden suyu markası “Hepar”, litre başına 1.100 mg’ın üzerinde sülfat içerir ve maden suları arasında en yükseklerden biridir. Bununla birlikte, müshil olarak spesifik sülfat dozu bireyler arasında büyük ölçüde değişebilir ve aşırı tüketim ishale yol açabilir, bu nedenle alımın ölçülü olması ve gerekirse bir sağlık uzmanına danışılması çok önemlidir.

Maden suyu kabızlığı hafifletmeye yardımcı olsa da, lif açısından zengin dengeli bir diyetin, yeterli hidrasyonun ve düzenli fiziksel aktivitenin yerini tutmayacağını unutmamak da önemlidir. Daha ciddi bir durumun belirtisi olabileceğinden, kronik veya şiddetli kabızlık için her zaman bir sağlık uzmanına danışın.

Laksatifler

Laksatifler kabızlığı önlemek ve tedavi etmek için kullanılan ilaçlardır. Dışkıyı daha kolay yapmanıza yardımcı olmak için çeşitli şekillerde çalışırlar. Her biri farklı şekilde çalışan çeşitli laksatif türleri vardır:

Hacim oluşturucu laksatifler: Bunlar dışkınıza hacim ve nem katarak bağırsaklarınızdan daha kolay geçmelerini sağlar.

Uyarıcı laksatifler: Bunlar bağırsaklarınızdaki kasları kasılmaları için uyararak dışkının kolonunuzdan geçmesine yardımcı olur.

Ozmotik laksatifler: Bunlar sıvıların kolon boyunca hareket etmesine yardımcı olur.

Dışkı yumuşatıcılar: Bunlar dışkıya nem katarak bağırsaklarda daha kolay hareket etmesini sağlar.

Kayganlaştırıcı laksatifler: Bunlar dışkının yüzeyini ve bağırsağın iç yüzeyini kaplayarak nemi tutar, dışkının daha yumuşak olmasını ve daha kolay geçmesini sağlar.

Tuzlu laksatifler: Bunlar dışkıyı yumuşatmaya yardımcı olmak için kolona su çeker.

Prokinetik laksatifler: Bunlar gastrointestinal sistem kaslarını uyararak sindirim ritmini artırır.

Laksatifler kabızlığı gidermek için etkili olsa da, bir sağlık uzmanına danışmadan düzenli olarak kullanılmaması gerektiğini lütfen unutmayın. Aşırı kullanım bazen dehidrasyon, vücutta mineral dengesizlikleri ve bağırsak hareketleri için laksatiflere bağımlılık gibi ciddi yan etkilere yol açabilir.

Maden Suyu ve Müshil Kombinasyonu

Daha önce de belirttiğim gibi, maden suyu, özellikle magnezyum ve sülfat açısından zengin türleri, doğal bir müshil görevi görebilir. Bu, ara sıra kabızlık çeken bireyler için reçetesiz satılan laksatiflere nazik bir alternatif olabilir. Ancak, kronik kabızlık daha ciddi bir durumun işareti olabileceğinden bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.

Lif bakımından zengin bir diyet uygulamanın, yeterli miktarda sıvı almanın ve düzenli fiziksel aktivite yapmanın uzun vadede kabızlığı önlemenin en etkili yolları olduğunu unutmayın. Kabızlık kronik bir sorun haline gelirse, altta yatan diğer potansiyel durumları ekarte etmek için tıbbi yardım almak çok önemlidir.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.

Tonsillektomi

  • Bademciklerin cerrahi olarak vücuttan alınması işlemidir. (Bkz; tonsillektomi)
  • Bademciklerin immünolojik fonksiyonu nedeniyle genellikle sadece 4. yaştan sonra uygulanır. Endikasyon AWMF-S2k yönergesine göre yapılır. Kontrendikasyonlar agranülositoz, bağışıklık yetersizliği durumları ve nispeten açık yarık damak ve farenjit sickadır. Korkulan ise ameliyat sonrası kanama.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.

Operasyon esnasında birey sırt üstü uzanır ve kafa sedyeden sarkacak şekilde konumlandırılır.

Endikasyon

Tekrarlayan pürülan tonsillit. Mevcut kılavuzlara göre, aşağıdaki koşullar yerine getirildiğinde çocukluk çağında tonsillektomi endikedir:

  • Son 12 ay içinde en az 6 antibiyotikle tedavi edilen tonsillit atakları (ve 6’dan fazla ancak en az 3 atakın yakın gelecekte daha fazla atakla sonuçlanması bekleniyor)
    • ≥ Geçen yıl içinde 7 kere veya son 2 yıl içinde yılda ≥ 5 defa veya son 3 yıl içinde yılda ≥ 3 kez.
    • Ataklar açıkça bademcik iltihabı olmalı ve bir doktor tarafından belgelendirilmeli ve ayrıca 4 ek semptomdan en az birini
    • Solunum ve gıda alımında sorunlar yaratan önemli hiperplazi durumunda – tonsillotomi endikasyonu alternatif olarak kontrol edilmelidir.
  • Tonsille karsinomu
  • peritonsiller apse
  • Obstrüktif uyku apnesi sendromu olan Tonsiller hiperplazi

Komplikasyonlar

  • Ameliyat sonrası 14 güne kadar kanama
  • Geçici tat bozuklukları (dysgeusia)
  • Damar kemerindeki işlev bozuklukları ile burun kemiği eğriliği
  • Daha sonra lateral anjina ortaya çıkabilir.

Ameliyat sonrası

Bademcik ameliyatı veya bademciklerin cerrahi olarak alınmasından sonra, hastalar özellikle yutkunurken bir miktar rahatsızlık veya ağrı yaşayabilirler. Bu durum ameliyattan sonra birkaç günden bir haftaya kadar sürebilir. Bazı yaygın tavsiye ve önlemler şunlardır:

Ağrı yönetimi: Ağrının giderilmesi için asetaminofen gibi reçetesiz satılan ağrı kesiciler kullanılabilir. Ameliyat sonrası kanama riski nedeniyle NSAID’lerden genellikle kaçınılır. Ağrı şiddetliyse, doktor daha güçlü ilaçlar reçete edebilir.

Hidrasyon: Susuz kalmamak önemlidir, ancak yutkunmak acı verici olabilir. Soğuk içecekler ve buzlu dondurmalar boğazı rahatlatabilir ve sizi susuz bırakmaz. Boğazı tahriş edebileceğinden narenciye bazlı meyve sularından kaçınmaya çalışın.

Beslenme: Ameliyattan sonra elma püresi veya et suyu gibi yutulması kolay yumuşak yiyecekler yenebilir. Boğazı tahriş edebileceğinden baharatlı ve gevrek yiyeceklerden kaçınılmalıdır.

Dinlenme: İyileşmeyi desteklemek için genellikle ameliyattan sonraki ilk hafta ila 10 gün boyunca dinlenmek ve fiziksel aktiviteyi sınırlamak önerilir.

Kanama: Tükürükte az miktarda kan görülmesi normal olabilir, ancak daha ağır kanamalar derhal bir sağlık uzmanına bildirilmelidir.

Ses değişiklikleri: Bazı hastalar tonsillektomi sonrasında boğaz yapısındaki değişiklik nedeniyle seslerinde değişiklikler fark edebilir.

Takip: İyileşme sürecini kontrol etmek için genellikle işlemden birkaç hafta sonra bir takip randevusu planlanır.

Hastanın sağlık durumuna ve ihtiyaçlarına göre uyarlanmış ameliyat sonrası talimatlar için lütfen her zaman bir sağlık uzmanına danışın.

Tonsillektomi sonrası diyet önerileri

Bademcik ameliyatından sonra hastalar, özellikle de çocuklar, yemek yeme becerilerini etkileyebilecek ağrı ve yutma güçlüğü yaşayabilirler. Ameliyattan hemen sonraki dönemde genellikle yumuşak veya sıvı bir diyet önerilir. Bu diyet dondurma, patates püresi, smoothie, elma püresi ve et suyu bazlı çorbalar gibi gıdaları içerebilir1.

Soğuk yiyecek ve içecekler de boğaz için rahatlatıcı olabilir. Yeterli sıvı alımı hayati önem taşır, ancak ağrıya neden olabileceğinden asitli, baharatlı veya sert, kaşındırıcı yiyeceklerden (cips veya kabuklu ekmek gibi) kaçınılmalıdır2.

Zamanla, ağrı azaldıkça, daha katı gıdalar yavaş yavaş diyete yeniden dahil edilebilir.

İyileşmede beslenmenin önemi

  • Doğru beslenme, tonsillektomi sonrası iyileşmede önemli bir rol oynayabilir. Özellikle protein yara iyileşmesi için önemliyken, vitaminler ve mineraller bağışıklık fonksiyonunu destekleyebilir. Yumuşak veya sıvı bir diyet tüketirken bile, protein, yağ ve karbonhidrat dengesinin yanı sıra meyve ve sebzelerin (hastanın tolere edebileceği bir biçimde) dahil edilmesi için çaba gösterilmelidir3.

Tarih

Tonsillektominin tarihi uzun ve çeşitlidir. Tonsillektominin bilinen ilk tanımı MS birinci yüzyılda Romalı hekim Cornelius Celsus tarafından yapılmıştır. Celsus, prosedürün parmakla yapıldığını tarif etmiş ve bunun zor ve kanlı bir prosedür olduğunu belirtmiştir.

Orta Çağ’da tonsillektomi yaygın bir prosedür değildi. Ancak 16. yüzyılda Fransız cerrah Pierre Desault tonsillektomi yapmak için yeni bir alet geliştirdi. Desault’un aleti, ağız içine sokulan ve bademcikleri kesmek için kullanılan kavisli bir bıçaktı. Bu alet bademcik ameliyatını çok daha kolay ve güvenli bir prosedür haline getirdi.

19. yüzyılda Amerikalı cerrah Horace Green tonsillektomi yapmak için yeni bir teknik geliştirdi. Green’in tekniği bademcikleri almak için bir neşter kullanmayı içeriyordu. Bu teknik Desault’un aletinden çok daha etkiliydi ve kısa sürede tonsillektomi yapmak için standart yöntem haline geldi.

20. yüzyılın başlarında genel anestezi kullanımı tonsillektomiyi çok daha güvenli bir prosedür haline getirdi. Genel anestezi kullanılmadan önce tonsillektomiler lokal anestezi altında yapılıyordu ve bu da genellikle ağrı ve rahatsızlığa yol açıyordu. Genel anestezi, tonsillektomilerin ağrı olmadan yapılmasını mümkün kıldı ve bu da yapılan tonsillektomi sayısında dramatik bir artışa yol açtı.

20. yüzyılın ortalarında antibiyotik kullanımı, yapılan tonsillektomi sayısında düşüşe yol açtı. Antibiyotikler, daha önce tonsillektomi ile tedavi edilen enfeksiyonların tedavisinde etkili olmuştur. Sonuç olarak, tonsillektomi daha az yaygın bir prosedür haline geldi.

Son yıllarda, tonsillektomi kullanımında yeniden bir canlanma olmuştur. Bunun nedeni kısmen uyku apnesi ve büyümüş bademciklerin neden olabileceği diğer solunum problemlerinin artan prevalansıdır. Tonsillektomi artık bu durumlar için güvenli ve etkili bir tedavi olarak kabul edilmektedir.

Günümüzde tonsillektomi nispeten yaygın bir prosedürdür. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl yaklaşık 500.000 tonsillektomi yapılmaktadır. Prosedür genellikle 3 ila 10 yaş arasındaki çocuklara uygulanır, ancak yetişkinlere de uygulanabilir.

Kaynak:

  1. “Nutrition management in patients after tonsillectomy: An integrative review”. (2018). Journal of Pediatric Nursing, 40, 72-78.
  2. “Pediatric Tonsillectomy: Clinical Practice Guidelines”. (2011). American Academy of Otolaryngology-Head and Neck Surgery.
  3. “Nutrition and oral surgery”. (2013). Journal of Oral and Maxillofacial Surgery, 71(8), 1363-1370.
  4. Windfuhr, J. P., & Schloendorff, G. (2008). The recovery period after tonsillectomy. A prospective study. Deutsches Arzteblatt international, 105(12), 209–214. https://doi.org/10.3238/arztebl.2008.0209
  5. Baugh, R. F., Archer, S. M., Mitchell, R. B., Rosenfeld, R. M., Amin, R., Burns, J. J., Darrow, D. H., Giordano, T., Litman, R. S., Li, K. K., Mannix, M. E., Schwartz, R. H., Setzen, G., Wald, E. R., Wall, E., Sandberg, G., & Patel, M. M. (2011). Clinical practice guideline: tonsillectomy in children. Otolaryngology–head and neck surgery : official journal of American Academy of Otolaryngology-Head and Neck Surgery, 144(1 Suppl), S1–S30. https://doi.org/10.1177/0194599810389949