Spondilolistezis

“Spondilolistezis” kelimesi, Yunanca spondylos (omur) ve olistesis (kaymak) kelimelerinden gelir. Terim tıp literatüründe ilk kez 1854 yılında İngiliz cerrah Henry Luschka tarafından kullanılmıştır.

Spondilolistezis, omurlardan birinin aşağıdaki kemiğe doğru kaydığı omurganın bir durumudur. En sık olarak sırtın alt kısmında (lomber bölge) meydana gelir, ancak orta ve üst sırtta (torasik omurga) veya boyunda (servikal omurga) da görülebilir. Spondilolistezisin çeşitli türleri, nedenleri ve derecelerinin yanı sıra durumun ciddiyetine bağlı olarak çeşitli tedavi seçenekleri vardır.

Spondilolistezis Çeşitleri ve Nedenleri:

Spondilolistezis, bir omurun altındaki omurun üzerinden öne doğru kaydığı bir durumdur. Bu, sırt ve bacaklarda ağrı, halsizlik ve uyuşmaya neden olabilir. Spondilolistezis, doğuştan kusurlar, yaralanma ve aşırı kullanım gibi bir dizi faktörden kaynaklanabilir.

İstmik spondilolistezis: Vertebranın pars interarticularis adı verilen bir kısmındaki bir kusurdan kaynaklanır. Bu tip en çok atletizmle uğraşan çocuk ve ergenlerde görülür.

Dejeneratif spondilolistezis: 50 yaşın üzerindeki erişkinlerde hastalığın en yaygın şeklidir ve genellikle artrit gibi omurga dejenerasyonu ile ilişkilidir.

Travmatik spondilolistezis: Doğrudan travma veya vertebra yaralanmasından kaynaklanır.

Patolojik spondilolistezis: Kanser veya enfeksiyon gibi omurgayı zayıflatan bir hastalık veya durumdan kaynaklanır.

Displastik spondilolistezis: Doğuştan omurganın doğru şekilde oluşmaması sonucu ortaya çıkan konjenital tip.

Belirtiler:

Semptomlar, durumun konumuna ve ciddiyetine bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir. Bunlar arasında bel ağrısı, bacaklarda ağrı ve uyuşma, kas gerginliği veya sertliği ve ciddi vakalarda mesane veya bağırsak işlevi üzerinde kontrol kaybı yer alabilir.

Teşhis:

Teşhis tipik olarak yürüyüşünüzün, dengenizin ve hareket açıklığınızdaki sınırlamaların analizini içeren bir fizik muayeneyi içerir. Tanıyı doğrulamak ve kaymanın ciddiyetini belirlemek için X-ışınları, MRI veya BT taramaları gibi görüntüleme testleri kullanılır.

Meyerding Derecelendirme Sistemi

Meyerding Derecelendirme Sistemi, spondilolistez derecesini ölçmek için kullanılan bir sınıflandırma sistemidir; bu, bir vertebra gövdesinin altındakinin üzerinden öne doğru kaydırıldığı bir durumdur. Terim, onu 20. yüzyılın başlarında tanıtan cerrah Dr. Henry W. Meyerding’in adından gelmektedir.

Bu sistem, üst omur gövdesinin sarkan kısmının, komşu alt omur gövdesinin ön-arka uzunluğuna oranına dayanır. Spondilolistezisin ciddiyetini beş dereceye sınıflandırır:

Derece I: %0-25 kayma
Derece II: %25-50 kayma
Derece III: %50-75 kayma
Derece IV: %75-100 kayma
Derece V (spondiloptoz olarak da adlandırılır): >%100 kayma. Bu derece, üstün omur gövdesinin tam bir öne doğru yer değiştirmesini temsil eder, bu da etkili bir şekilde aşağıdaki omur gövdesinden düştüğü anlamına gelir.

Yüzde, kaymış omurun sarkan kısmının miktarının altındaki omur gövdesinin toplam uzunluğuna bölünmesiyle hesaplanır.

Spondilolistezis için tedavi planı, kaymanın ciddiyetine (Meyerding derecesine göre belirlenir), hastanın semptomlarına ve spinal stenoz veya sinir sıkışması gibi ilişkili durumların varlığına bağlı olacaktır.

Tedavi:

Tedavi seçenekleri durumun ciddiyetine bağlıdır. Çoğu durumda, fizik tedavi, ağrı kesici ilaçlar ve kortikosteroid enjeksiyonları gibi cerrahi olmayan tedaviler semptomları yönetmeye yardımcı olabilir. Ameliyatsız tedaviler etkili değilse veya durum şiddetliyse ameliyat önerilebilir. Cerrahi, dekompresyon, füzyon veya her ikisini içerebilir.

Tarih

Spondilolistezisin geçmişi uzun ve karmaşıktır. Durumun bilinen en eski tanımı, MS 2. yüzyılda Yunan hekim Galen tarafından yapılmıştır. Galen, bacaklarında ağrı ve güçsüzlük olan spondilolistezli bir hastayı tanımlamıştır.

19. yüzyılda spondilolistezise artan bir ilgi vardı. Bu kısmen, doktorların durumu daha net görmelerini sağlayan X-ışınları gibi yeni görüntüleme tekniklerinin geliştirilmesinden kaynaklanıyordu.

20. yüzyılda spondilolistezis anlayışında önemli bir ilerleme oldu. Bu kısmen, farklı spondilolistezis türlerini ve nedenlerini açıklayan Henry Luschka’nın çalışmasına bağlıydı.

Günümüzde spondilolistezis iyi anlaşılmış bir durumdur. Durumun ciddiyetine bağlı olarak bir dizi tedavi seçeneği mevcuttur.

Kaynak:

  1. Radcliff, K. et al. (2015). Spondylolisthesis. Comprehensive spine care. McGraw-Hill, New York.
  2. Foreman, P., Griessenauer, C.J., Watanabe, K. et al. (2013). Adjacent Segment Disease After Lumbar or Lumbosacral Fusion: Review of the Literature. Spine 38, 2253–2257.

Mekik çekmek yarar yerine zarar mı verir?

Image copyrightGETTY

Düz bir karın bölgesine sahip olmak için mekik çekmek işe yarar mı, yoksa beslenme ve genel egzersiz midir asıl belirleyici olan?

Araştırmacılar mekik çekmenin gerçekten yararlı olup olmadığını tartışıyor. Bu, mekik çekmekten hoşlanmayanlar için iyi haber olabilir.

Mekik konusunda yapılan araştırmalar bu hareketlerin esnekliği ve kas gücünü artırdığını ortaya koyuyor.

Ama karın kaslarını geliştirmek çok daha fazla çaba gerektiriyor. 2011’de ABD’de yapılan bir araştırmada, bir grup günlük olarak karın egzersizleri yaparken diğer grup hiçbir şey yapmamış.

Altı hafta sonunda yapılan ayrıntılı ölçümlerde bu egzersizlerin beli inceltmediği ve karındaki yağ tabakasını azaltmadığı görülmüş.

Birçok sporcu, vücudun merkez gücünü artırmak için yaptığı egzersizlerin bir parçası olarak belli sayıda mekik de çeker. Fakat yapılan araştırmalar, merkez gücün geliştirilmesinin daha iyi atletik performans anlamına gelmeyebileceğini gösteriyor.

Bel fıtığı riski

Kanada’daki Waterloo Üniversitesi’nde omurga biyomekaniği profesörü Stuart McGill yıllardır mekik konusunu inceliyor. Ona göre, mekik çekmek vücuda yarardan çok zarar veriyor.

Laboratuvarda yaptığı araştırmalarda McGill domuz kadavralarına her defasında birkaç saat süreli mekik hareketi yaptırmış, ardından omurları incelediğinde bunun zararını görmüştü. Aynı hareketler insan tarafından yapıldığında omurların sinirlere baskısı nedeniyle bel ağrısı, hatta bel fıtığı oluşabilir sonucuna varmıştı.

Ancak bu sonuçlara katılmayan araştırmacılar, domuzların bel kemiği ne kadar insanınınkine yakın olsa da arada birçok farklılık olduğunu belirtiyor. Ayrıca bu deneylerde binlerce kez eğilme ve bükülme hareketi tekrarlanıyordu. Oysa en sıkı egzersiz programlarında bile insanlar 15 mekikten sonra ara veriyor.

Ama bu bazı incinmelerin olmayacağı anlamına da gelmiyor. 2005’te ABD’de askerler arasında yapılan bir araştırma, iki yıllık fiziksel eğitim programlarında meydana gelen incinme vakalarının yüzde 56’sının mekikten kaynaklandığını gösteriyordu.

Genetik faktör

Ancak kimlerin sırt ve bel sorunlarına daha yatkın olduğu bilinmiyor. Yıllar boyunca günde 30 mekik çeksek de hiçbir sorun yaşamıyor olabiliriz. Bir araştırmaya göre bel kemiğinde birçok sorunun kaynağı omurlarda aşınmadan çok genetik faktörlerle ilgili.

1991’den bu yana Finlandiya, Kanada ve ABD’de ikizler üzerinde yapılan araştırmada, omurlardaki aşınmada genetik büyük bir rol oynuyor. İkizlerden biri ağır kaldırma gerektiren bir işte, diğeri ise daha rahat bir işte çalıştığı halde ikisinde de belkemiğinde herhangi bir sorun ortaya çıkmayabiliyor.

Yani mekik bazı insanlarda sırt ağrısına neden olabilir. Profesör McGill, karın bölgesini güçlendirmek üzere mekik yerine başka egzersizler öneriyor. ( İzlemek için tıklayın)

Uzmanlar bel kemiğini içeren egzersizlerin her defasında 15 ile başlanıp yavaş yavaş sayısını artırarak en fazla 60 ile sınırlanmasını öneriyor.

Ayrıca yatar pozisyondayken, hatta otururken boyumuz bir miktar uzar ve bu mekiği daha da zorlaştırır ve incinme riskini artırır. Bu nedenle uzun süre oturduktan ya da yattıktan sonra hemen kalkıp mekiğe başlanmaması öneriliyor.

Kaynak:

  1. BBC
  2. Bret Contreras, Brad Schoenfeld To Crunch or Not to Crunch: An Evidence-Based Examination of Spinal Flexion Exercises, Their Potential Risks, and Their Applicability to Program Design Strength & Conditioning Journal: August 2011 – Volume 33 – Issue 4 – pp 8-18 doi: 10.1519/SSC.0b013e3182259d05
  3. Vispute SS, Smith JD, LeCheminant JD, Hurley KS. The effect of abdominal exercise on abdominal fat. J Strength Cond Res. 2011 Sep;25(9):2559-64. doi: 10.1519/JSC.0b013e3181fb4a46.
  4. Okada T, Huxel KC, Nesser TW. Relationship between core stability, functional movement, and performance. J Strength Cond Res. 2011 Jan;25(1):252-61. doi: 10.1519/JSC.0b013e3181b22b3e.
  5. Callaghan JP, McGill SM. Intervertebral disc herniation: studies on a porcine model exposed to highly repetitive flexion/extension motion with compressive force. Clin Biomech (Bristol, Avon). 2001 Jan;16(1):28-37.
  6. LTC Rachel Evans , SP USA; COL Katy Reynolds , MC USA (Ret.); LTC Joseph Creedon , SP USA; Michelle Murphy , MS Incidence of Acute Injury Related to Fitness Testing of U.S. Army Personnel DOI: http://dx.doi.org/10.7205/MILMED.170.12.1005 Received: June 01, 2004 Accepted: September 01, 2004
  7. Battié MC, Videman T. Lumbar disc degeneration: epidemiology and genetics. J Bone Joint Surg Am. 2006 Apr;88 Suppl 2:3-9.
  8. Battié MC, Videman T, Kaprio J, Gibbons LE, Gill K, Manninen H, Saarela J, Peltonen L The Twin Spine Study: contributions to a changing view of disc degeneration. Spine J. 2009 Jan-Feb;9(1):47-59. doi: 10.1016/j.spinee.2008.11.011.