Sinir Sistemimiz Davranışlarımızı Kontrol Ederken; Diktatörlüğü mü, Oligarşiyi mi, Yoksa Demokrasiyi mi İşletiyor?

Sinir Sistemimiz Davranışlarımızı Kontrol Ederken; Diktatörlüğü mü, Oligarşiyi mi, Yoksa Demokrasiyi mi İşletiyor?

Beynimizin ve nöronlarımızın mimarisi bireysel davranış seçimlerimizi belirlerken nasıl bir sistem işletiyor? Bilim insanları uzun bir süredir sinir sistemimizin karar verme sürecimizi nasıl organize ettiğini açıklamak için devlet metaforunu kullanıyorlar. Peki bu süreçte demokrasiyi mi işletiyoruz, yoksa diktatörlüğü mü? Ya da ülkemizde olduğu gibi oligarşik güçlerin çoğunlukla uyum içerisinde olduğu ancak zaman zaman çelişkiye düşüp kontrolü kendi lehine çevirmek için birbiriyle savaşa girdiği oligarşik bir yönetimi mi?

1890 yılında psikolog William James; hepimizin içinde “bilincimizin bağlı olduğu bir merkez ya da –tek güç– bir sinir hücresi var” olduğunu ileri sürdü. Fakat 1941 yılında Nobel ödüllü fizyolog Sir Charles Sherrington; bu tek gücün [sinir hücresinin] hüküm sürdüğü fikrine karşı çıkarak; sinir sisteminin içerisinde milyonlarca hücrenin katılımını içeren bir demokrasi olduğunu ileri sürdü.

Peki Kim Haklı?

Etik sebeplerden kaynaklı, sağlıklı insanların beyinlerindeki tek hücre gözlemlerini nadiren doğru buluyoruz. Fakat, insan dışındaki diğer birçok hayvanın beynindeki hücresel mekanizmayı ortaya çıkarmak mümkün. University of Oklahoma’dan nörobiyolog Ari Berkowitz; Governing Behavior (Hükmeden Davranış) isimli kitabında, sinir sistemimizdeki karar verme sürecinin diktatörlükten, oligarşiye, demokrasiye kadar çeşitli yapıları işlettiğini ortaya koyan deneylerden bashediyor.

Nöral Diktatörlük

Society for Neuroscience: Herberholz, J., Antonsen, B. L., and Edwards, D. H., Journal of Neuroscience 22: 9078–9085, copyright, 2002

Lateral dev nöron (kırmızı), duyu nöronları (yeşil)/Society for Neuroscience: Herberholz, J., Antonsen, B. L., and Edwards, D. H., Journal of Neuroscience 22: 9078–9085, copyright, 2002

Bazı davranışlar için, tek bir sinir hücresi, mesaj göndermek için kullandığı elektriksel sinyaller aracılığıyla bütün bir hareket setini tetikleyerek bir diktatör gibi davranır. Nörobiyologlar bu sinyalleri; aksiyon potansiyelleri ya da elektrostimülüs olarak isimlendirir. Tatlı su ıstakozunun (kerevit) kuyruğuna dokunma örneğini ele alalım;lateral dev nöronda bulunan tek bir elektrotimülüs, hayvanı tehlikeden uzaklaştıran yukarıya doğru bir sıçrama hareketini ortaya çıkarır. Bu hareketler dokunma saniyesinin yaklaşık yüzde birlik bir zamanında gerçekleşir.

Benzer şekilde, balık beyninde bulunan büyük Mauthner nöronundaki tek bir elektrotimülüs balığın tehlikeden kaçmasına sebep olan hızlı bir dönüş hareketini ortaya çıkarır. (Bu durum bir omurgalıda doğrulanan tek “komuta nöronu” örneğidir.)

Bu diktatör nöronlarının her biri genellikle büyüktür, özellikle de elektrotimülüsleri uzak mesafelere taşıyan uzun aksonları vardır. Her diktatör nöronu hiyerarşinin tepesinde bulunur ve birçok duyu nöronundan gelen sinyalleri birleştirerek emirleri kas kasılmalarına da sebep olan bir dizi “itaatkâr” nörona iletir.

Bu tarz bir hücresel diktatörlük özellikle de omurgalılarda genellikle kaçma hareketlerinden sorumludur. Bunun yanısıra cırcır böceğinin cıvıldamasını da içeren diğer birçok hareketin de kontrolünden sorumludur.

tatli-su-istakozu-kuyruk-sicramasi-bilimfilicom

Tatlı su ıstakozu diktatör nöronu sayesinde kaçabiliyor. Her fotoğraf saniyenin onda birinde  çekildi. / Jens Herberholz and Abigail Schadegg, University of Maryland, College Park

Nöronal Oligarşi

Fakat ne var ki; bu diktatör hücreler hikâyenin tamamı değildir. Tatlı su ıstakozu kuyruk sıçramasını bir başka şekilde daha gerçekleştirebilir. Bunu da bir dizi küçük nöronun bir oligarşi gibi birlikte çalışmasıyla yapar.

Bu “devasa olmayan” kaçışlar, büyük nöronlar tarafından tetiklenen kaçışlara çok benzerdir, fakat görece biraz daha geç ve ayrıntılı gerçekleşir. Böylece, bir tatlı su ıstakozu tehlikede olduğunu fark ettiğinde, cevap için biraz daha uzun süre geçer ve diktatörlük yerine oligarşiyi kullanır.

Benzer şekilde, balığın Mauthner nöronu zarar görse bile, hayvan tehlikeli durumlardan kaçabiliyor. Balık aynı kaçış hareketini; görece daha geç tepkiye sebep olsa da bir dizi küçük nöronu kullanarak da gerçekleştirir.

Bu dolambaçlılık mantıklı olabilir, çünkü tek bir nöronun desteksiz bir kararına güvenerek avcıdan kaçmak oldukça risklidir. Şöyle ki; bu nörondaki bir fonksiyon kaybı ya da yaralanma daha sonrası için yaşamsal bir tehlikeye sebep olabilir. İşte tam bu noktada da evrime bir kez daha “teşekkür” etmek gerekiyor, çünkü evrim kaçış için birden fazla yol sağlamıştır.

Nöronal oligarşiler aynı zamanda da; örneğin insan yüzünü tanırken olduğunda gibi üst-seviye algılarımıza aracılık edebilir.

Demokrasi

Diğer birçok davranış için, sinir sistemimiz, Sherrington’ın söylediği “milyonlarca hücrenin katılımının olduğu bir demokrasi”aracılığıyla kararlar alır.

Örneğin, bir maymun kolunu uzattığında, beyninin motor korteksindeki birçok nöron elektrotimülüs oluşturur. Her nöron birçok doğrultuda hareket için elektrotimülüs oluşturur, fakat her birinin de belirli bir yönü vardır. Araştırmacılar, her nöronun bütün ulaşma hareketlerine bazı açılardan katkıda bulunduğunu, fakat çoğunluğun elektrotimülüsünün daha fazla katkıda bulunduğunu ileri sürüyorlar. Bu durumu ortaya çıkarmak için de birçok nöronu gözlemlediler ve biraz matematiksel işlem uyguladılar.

Maymun bir şeye ulaşmaya çalıştığında nöron elektrotimülüsünü gösteren vektör diagramı. / American Association for the Advancement of Science: Georgopoulos, A. P., Schwartz, A. B., and Kettner, R. E., Science 233: 1416-1419, copyright, 1986

Maymun bir şeye ulaşmaya çalıştığında nöron elektrotimülüsünü gösteren vektör diagramı. / American Association for the Advancement of Science: Georgopoulos, A. P., Schwartz, A. B., and Kettner, R. E., Science 233: 1416-1419, copyright, 1986

Ekip, maymun çeşitli hedeflere uzanmaya çalıştığında çeşitli nöronlardakielektrotimülüs hızını hesapladılar. Sonrasında, tek bir hedef için, her nöronu bir vektör olarak gösterimlediler. Vektörün açısı, nöronun ulaşım yönünü temsil ederken,uzunluğu ise bu belirli hedef için elektrotimülüsün bağıl hızını temsil ediyor. Matematiksel hesaplamalar ile bu etkileri topladılar (ağırlıklı vektör ortalaması) ve nöronun gönderdiği bütün mesajlardan hatasız bir hareket çıktısını tahmin ettiler.

Bu durum, bazı nöronların diğerlerinden daha baskın çıktığı nöronal bir seçime benziyor. Görselde bir öneğini görebilirsiniz. Soluk mavi çizgiler tekil nöronların oylarının hareketini temsil ediyor. Turuncu çizgi (populasyon vektörü) vektörlerin toplam yönünü temsil ediyor. Sarı çizgi ise gerçek hareket yönünü temsil ediyor ve populasyon vektörüyle hemen hemen aynı yönde. Araştırmacılar buna populasyon kodlaması ismini veriyorlar.

Bazı hayvanlar ve davranışlar için, sinir sisteminin demokrasi versiyonunu test etmek mümkündür. Örneğin, maymunlar (ve insanlar) göz seğirmesi hareketi yaparlar. Göz seğirmesi hareketleri, beyinde üst kolikulus isimli bir bölgede bulunan nöronlar tarafından tetiklenir.

Tıpkı yukarıdaki maymunun ulaşma örneğindeki gibi, bu nöronların hepsi elektrotimülüs ile çok geniş bir yelpazede göz seğirmesine sebep olur ancak çoğunluğun yönü ve mesafesi geçerli olur. Eğer üst kolikulusun bir parçası anestezilenirse –bazı nöronların “oy pusulalarını” yakmak ya da çalmak gibi— bütün göz seğirmelerinin yönü ve mesafesi değiştirilebilir, işte bu noktada da azınlığın tercihi ön plana çıkabilir. Buna da birçok “demokrasi” de olduğu gibi seçime hile karışması diyebiliriz.

Tek-hücre manipülasyonu, sülüklerin seçimlerinde de geçerlidir. Sülükler, vücutlarını derilerine yapılan bir dokunuştan uzaklaştırmak için başka yöne çevirirler. Bu hareket küçük sayıdaki nöronun kolektif etkisinden kaynaklanır. Bazı nöronlar ortaya çıkan davranışa oy verirler, bazıları da aksi bir davranışa oy verirler, fakat oy üstünlüğü olan taraf kazanır.

suluk-secim-hareketi-bilimfilicom

Sülük “seçim” hareketi. Soldaki: Araştırmacılar hayvanın derisine ok işaretinin gösterdiği yerden dokundular. Her düz çizgi bir denemede sülüğün bu dokunuşta ne tarafa yöneldiğini gösteriyor. Ortadaki: Farklı bir duyu nöronuna elektriksel uyarım verilmesi sülüğün farklı bir yöne yöneldiğini gösteriyor. Sağdaki: Sülük hem dokunuşla hem de elektriksel uyarımla eş zamanlı uyarılıyor ve sülüğün orta yöne yöneldiğini gösteriyor. / Reprinted by permission from Macmillan Publishers Ltd: J. E. Lewis and W. B. Kristan, Nature 391: 76-79, copyright 1998

Eğer sülüğün baş kısmına dokunulursa, sülük bu dokunuştan uzaklaşma eğilimi gösterir. Eğer normalde alt kısımlara yapılan bir dokunuşa cevap veren nöron elektriksel olarak uyarılırsa, sülük zıt yönde bir yönelim gösterme eğilimindedir. Eğer bu dokunuşve elektriksel uyarım eş zamanlı yapılırsa, sülük orta yola doğru eğilim gösterir.

Bu çıktı her tekil dokunuş için optimal değildir, fakat yine de seçim sonucu iki uç arasındaki bir uzlaşma türüdür. Tıpkı bir partinin bir başka parti ile koalisyon kurarak, asgari müştereklerde bir araya gelmesi gibi.
Nöronal demokrasinin sayısız örneği gösterilebilir. Demokrasiler, cırcır böceklerinden, meyve sineklerinden insanlara kadar ne gördüğümüzü, duyduğumuzu ve kokladığımızı belirler.Örneğin, fizikçi Tomas Young’ın 1802 yılında ileri sürdüğü gibi; renkleri, ışığın farklı dalga boylarına tepki veren üç çeşit fotoreseptörün orantılı oylaması sonucu algılamamız gibi. Nöronal demokrasilerin bir avantajı; tek bir nöron elektrotimülüsüne bağlamak yerine, birden fazla nörona bağlanan algılar ve hareketler aslında kesinlik kazanırlar. Öte yandan, eğer bazı nöronlar zarar görürse, geride açığı kapatacak birçok nöron vardır.

Sonuç olarak, ülkelerin aksine, sinir sistemimiz birden fazla yönetim biçimini eş zamanlı olarak işletebilir. Nöral bir diktatörlük, bir oligarşiyle ya da demokrasiyle birlikte çalışabilir. Öte yandan biyolojik temelde, hayatta kalabilme ve üreme olasılığını artıran davranışsal sonuçlar için tek bir yönetime ihtiyaç olmayabilir.


Kaynaklar:

Bilimfili

– The Editors of Encyclopædia Britannica, “Action Potential.” https://global.britannica.com/science/action-potential (Reached on 2016, July 22)
– Berkowitz, A. “Is your nervous system a democracy or a dictatorship when controlling your behavior?” https://theconversation.com/is-your-nervous-system-a-democracy-or-a-dictatorship-when-controlling-your-behavior-61888 (Access on 2016, July 22)
–  Schrameck, Joan E. “Crayfish swimming: alternating motor output and giant fiber activity.” Science 169, no. 3946 (1970): 698-700.
– Eaton, Robert C., William A. Lavender, and Chris M. Wieland. “Alternative neural pathways initiate fast-start responses following lesions of the Mauthner neuron in goldfish.Journal of comparative physiology 145, no. 4 (1982): 485-496.
– Quiroga, R. Quian, Leila Reddy, Gabriel Kreiman, Christof Koch, and Itzhak Fried. “Invariant visual representation by single neurons in the human brain.Nature 435, no. 7045 (2005): 1102-1107.
– Georgopoulos, Apostolos P., Andrew B. Schwartz, and Ronald E. Kettner. “Neuronal population coding of movement direction.Science 233, no. 4771 (1986): 1416-1419.
– Sparks, David L., Richard Holland, and Barton L. Guthrie. “Size and distribution of movement fields in the monkey superior colliculus.Brain research 113, no. 1 (1976): 21-34.
– Sparks, D. “Population coding of saccadic eye movements by neurons in the superior colliculus.Nature 332 (1988): 357-360.
– Young, Thomas. “The Bakerian lecture: On the theory of light and colours.Philosophical transactions of the Royal Society of London 92 (1802): 12-48.

Hafıza, Hücrelerde Depolanıyor Olabilir Mi?

Hafıza bir kere yitirilirse geri kazanılabilir mi? Birçok araştırma ve araştırmacı bu soruya “evet” cevabını veriyor. eLife dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre bunun sırrı hücrenin çekirdeğinde saklı. Araştırmaya göre yeni anılar oluşturmak da mümkün.

Sinir bilimciler arasında kabul edilen teoriye göre hafıza iki sinir hücresi arasındaki sinapslarda (sinir hücreleri arasındaki boşluğun adı) tutuluyor. Eğer sinir hücrelerine veya sinapslara zarar gelirse de hafıza kaybediliyor.
Yeni haber ise California Üniversitesi’nde deniz salyangozları ile çalışan bir grup araştırmacıdan geldi. Ekip deniz salyangozlarından elde ettikleri sinir hücrelerine serotonin vererek, yeni sinapslar kurmalarını sağladı. Ayrıca bu yöntem, salyangozların uzun süreli hafızayı oluşturmasının doğal yoluydu. Ardından hafıza oluşumuna katkıda bulunduğu düşünülen enzimin işleyişini durduran bilim insanları sinir hücrelerini 48 saat sonra inceledi ve sinaps sayısının başlangıç ile aynı olduğu gördü. Şaşırtıcı olan ise, oluşan sinapslardan bazılarının baştakinden farklı olması, yani yeni oluşmuş olmalarıydı. Yani başlangıçtaki sinaps sayısını önceki sinapslar ve yeni oluşan sinapslar oluşturuyordu.
Şaşırtıcı çünkü, araştırma yeni bir hipotezi ortaya atıyor: Sinir hücreleri, kaç tane sinaps oluşturmaları gerektiğini biliyor! Ayrıca ekip, yaşayan bir deniz salyangozu üzerinde benzer bir deney yaparak, canlının uzun süreli hafızasını yok edip tekrar, çok ufak bir müdahale ile, oluşturmayı başardı. 
UCLA’dan nörolog David Glanzman sinapsları konser veren bir piyanistin parmaklarına benzetiyor. Eğer Chopin parmaklarını kaybetseydi bile, bestelerinin nasıl çalınacağını bilirdi. Glanzman fikrin radikal olduğunu ve asla reddedemeyeceğini söylüyor ve ekliyor, “Hafıza sinapslarda saklanmıyor!”
SUNY Downstate Tıp Merkezi’nden nörolog Todd Sactor da sonuçların ilginç olduğunu söylüyor, eski tahminlerin hafızanın sinapslarda saklandığını söylediğini hatırlatıyor. Diğer hafıza uzmanları araştırmaya ilgi duyuyor ancak sonuçlara şüpheyle yaklaşıyorlar. Hücreler kaç tane sinaps kurmaları gerektiğini biliyor olabilirler ancak hangi sinapsı nerede kuracaklarını ve hangisini daha sağlam kuracaklarını nasıl bilebildikleri pek net değil.
Kaynak:
  • Scientific American
  • Shanping Chen, Diancai Cai, Kaycey Pearce, Philip Y-W Sun, Adam C Roberts, and David L Glanzman Reinstatement of long-term memory following erasure of its behavioral and synaptic expression in Aplysia eLife. 2014; 3: e03896.Published online 2014 Nov 17.  doi:  10.7554/eLife.03896

Hasar Gören Sinir Hücreleri Taşınabilir Mitokondrilerle Onarılacak

Rockefeller Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, mitokondrilerin nöronal aksonlardaki taşınımı yükseltildiği takdirde, farelerin sinir hücelerinin yaralanma sonrası onarım becerilerinde artış olduğunu saptadı. Sonuçları Journal of Cell Biology dergisinde yayımlanan makale ile duyurulan çalışmanın, hastalık ya da yaralanma sonucu nöronları hasar gören insanlarda sinir hücrelerinin yeniden oluşumunu tetikleyecek stratejiler geliştirilmesine yardımcı olacağı ifade ediliyor.

Nöronların, vücutta uzun mesafelere yayılan aksonlarını genişletebilmeleri için büyük miktarda enerjiye gereksinimleri olur. Bu enerji mitokondriler tarafından ATP (adenozin trifosfat) biçiminde sağlanır. Mitokondriler, hücre içi enerji santralleridir. Gelişim sırasında mitokondriler aksonlarda ATP gereken yerlere taşınırlar. Ancak büyüme çağını geride bırakan yetişkinlerde, mitokondriler çok daha az hareketlidir, çünkü olgun nöronlar sintafilin (İng.syntaphilin) adı verilen bir protein üretirler. Sintafilin mitokondrileri bulundukları yere sabitler. Araştırmacı Zu-Hang Sheng ve çalışma arkadaşları, mitokondri taşınımındaki bu azalışın, yetişkinlerde yaralanma sonrası nöronların yenilenememesini açıklayıp açıklayamayacağını anlamaya karar verdi.

Sheng ve ekip arkadaşı Bing Zhou, olgun fare aksonları zarar gördüğünde yakında bulunan mitokondrilerin de hasarlandığını ve sinir yenilenmesi için gereken ATP desteğini veremediklerini saptadı. Bilimciler sintafilini sinir hücrelerinden genetik olarak kaldırdıklarında ise mitokondriyel taşınım arttı. Böylece hasar gören mitokondrilerin yerine ATP üretebilen sağlam mitokondriler gidebildi. Sintafilini olmayan olgun nöronların bu şekilde yaralanma sonrası yenilenebildikleri görüldü.

“Hücre içinde ve deney tüpünde gerçekleştirdiğimiz çalışmalar, mitokondriyel taşınımı arttırmak yoluyla enerji eksikliğinin giderilerek, nöronların yenilenmesinin sağlanabileceğini gösterdi. Bu yaklaşımdan yararlanarak merkezi ve çevresel sinir sistemi hasarlarının iyileştirilmesini sağlayacak stratejiler geliştirilebilir,” diyor Sheng.

Aşağıdaki videoda aksonlar hasar gördükten sonra, yakında bulunan mitokondrilerin ATP üretemez duruma geldikleri görülüyor. Bu mitokondrilerin rengi sarıdan (sağlıklı) yeşile (hasarlı) dönüyor (Telif: Zhou et al., 2016).


Kaynaklar:

  • Bilimfili,
  • Eurekalert, “Mobilizing mitochondria may be key to regenerating damaged neurons”
    < http://www.eurekalert.org/pub_releases/2016-06/rup-mmm060716.php >
  • Science Alert, “Scientists are using mobile mitochondria to repair damaged nerve cells”
    < http://www.sciencealert.com/damaged-neurons-could-be-fixed-with-mobile-mitochondria-scientists-say >

İlgili Makale: Bing Zhou, Panpan Yu, Mei-Yao Lin, Tao Sun, Yanmin Chen, and Zu-Hang Sheng Facilitation of axon regeneration by enhancing mitochondrial transport and rescuing energy deficits The Journal of Cell Biology Published June 7, 2016 The Rockefeller University Press, doi: 10.1083/jcb.201605101

Beyine Sinir Hücresi Nakli!

Bir grup bilim insanı Rhesus makaklarından aldıkları deri hücresini sinir hücresine dönüştürerek maymunun beynine nakletti. Nakilden altı ay sonra ise hücre son derece sağlıklı görünüyordu. 

Kişisel kök hücreler kullanılarak doku ve organ nakilleri gerçekleştirmek bilimin gelecekteki en büyük hayallerinden. Bunu gerçekleştirmek demek çoğu durum için organ aramaya son vermek demek olacak. Bunun adına yapılan bir araştırma ise umutlarımızı yeşertmeye devam etti.

Wisconsin Üniversitesi’nden olan ekip ilk olarak bir Rhesus makağının derisinden hücre örneği alarak onu kök hücreye çevirdi. Ardından ise araştırmacılar bu hücreyi henüz gelişmekte olan bir sinir hücresine çevirmeyi başardı. Ardından beyne nakledilen hücre, yabancı hücre olarak tanınmadan ya da kanser hücresi olarak algılanmadan normal seyrinde yaşam döngüsünü sürdürdü. Yani maymunun vücudu bu hücreyi kabul etmiş oldu.

Bu gelişme organ nakli teknolojisi için önemli olmasıyla birlikte, Parkinson ve Alzheimer gibi beyin ile alakalı hastalıklardan muzdarip olan kişiler için de umut ışığı olabilir!

Kaynak:

  • PopSci
  • Marina E. Emborg, Yan Liu, Jiajie Xi, Xiaoqing Zhang, Yingnan Yin, Jianfeng Lu, Valerie Joers, Christine Swanson, James E. Holden, Su-Chun Zhang Induced Pluripotent Stem Cell-Derived Neural Cells Survive and Mature in the Nonhuman Primate Brain Cell Reports Volume 3, Issue 3, p646–650, 28 March 2013 DOI: http://dx.doi.org/10.1016/j.celrep.2013.02.016

Gerçek fonksiyonlu yapay nöron üretildi

Görünüşe göre, laboratuarda üretilen minyatür beyin modelleri sinirbilimciler için yeterli değildi çünkü şimdi bir araştırma grubu tarafından gerçek gibi çalışabilen ‘yapay nöron‘ üretildi. Asıl ilginç olan şey, bu yapay nöronların temel sinyal-iletim fonksiyonunu yerine getirmeleri ve gerçek insan hücreleri ile iletişime geçmeleri oldu, üstelik hiçbir canlı parça bulundurmadan..

Ekip araştırma dahilinde topladığı verilere dayanarak, gelecekte bu ‘yapay nöron – cihazların’ hastalıkların veya sakatlıkların tedavisinde, zarar görmüş nöronların yerine yerleştirerek kullanılabileceğini öne sürüyor. Bu cihazlar ayrıca protez endüstrisi içinde de kendisine bir yer bulabilir. Operatör doktorlar, hareket kontrolünü geliştirmek amacıyla; yapay nöronları bir insan dokusu ile yapay organı (protez) arasında köprü görevi görecek şekilde kullanabilir.

Nöronlar veya ‘sinir hücreleri’; bilgiyi işlemek ve/veya diğer hücrelere iletimini sağlamak üzere özelleşmiş hücre grubudur. Sinir hücreleri, iletişim kurabilmek için iki sinir arasında bulunan küçük hücrelerarası boşluklar olan “sinaps“lara kimyasal sinyaller yada diğer bir değişle nörotransmitter salınımı gerçekleştirirler. Bu kimyasallar daha sonra ardı sıra gelen sinir hücresi tarafından tutulup veya alınıp, elektrik sinyal üretimi gerçekleştirilir. Bu elektrik sinyal voltajına aksiyon potansiyeli denmektedir. Aksiyon potansiyeli, nöronun ince aksonu boyunca ilerlemeye devam eder ve hücrenin diğer ucuna ulaştığında yeniden bir kimyasal salınımını uyararak sıradaki sinapsa nörotransmitter salgılanmasını sağlar.

Bu devreyi taklit etmek üzere İsveç’teki Karolinska Institutet’ten bilim insanları, iletken moleküller (polimerler) kullanarak bir nöron inşa etti ve enzim-temelli biyosensörler, organik biyoelektroniklere bağlandı. Sensörler çevrelerinde oluşan ve araştırmacılar tarafından suni şekilde yaratılan kimyasal değişimi ayırt ederek, yüklü iyonların akışını kontrol eden ‘elektronik pompa‘lar sayesinde elektriksel sinyal üretimini sağlıyor. Benzer pompalar, nöronların zarlarının üzerinde de çokça bulunmaktadır. Sonuçta, elektrik sinyal tekrar kimyasal sinyale dönüşerek, nörotransmitter salınımı gerçekleşiyor ve bu sinyal ile insan hücreleri uyarılabiliyor.

Araştırmacılar, daha ileri gelişme ve minyatürizasyon ile bu yapay hücrelerin laboratuvar dışında da bir yere sahip olabileceğini hatta insan vücuduna yerleştirilebileceğini düşünüyorlar.

Baş araştırmacı Agneta Richter-Dahlfors konu ile ilgili; ” Gelecekte, kablosuz iletişim konsepti eklenerek biyosensörlerin vücudun bir parçasına yerleştirilebileceğini ve vücudun çok uzak noktalarında nörotransmitter salınımını uyarabileceğini görebiliyoruz. Kendi kendini düzenleyebilen bir algılama ve ulaştırma -belki uzaktan kontrol da edilebilecek – sistemini kullanmak, gelecek araştırmalar için, nörolojik hastalıkların yok edilmesi veya kontrol altına alınabilmesi için yeni ve heyecan verici fırsatlar yaratabilir” açıklamasını yaptı.

Kaynak:

Nöron Oluşturan Kök Hücreler Bulundu

Araştırmacılar beynin öğrenme ve hafıza için önemli kısmı olan hipokampuste iki tip kök hücre tespit ettiler.

Çalışmanın yürütücülerinden ve makalenin yazarlarından Dhanisha Jhaveri bu hücrelerin saf popülasyonlarını ilk kez izole ettiklerini söyledi.

The Journal of Neuroscience ‘da yayımlananın çalışmanın bulguları; öğrenme ve duygu durum ilişkili hastalıkların tedavisine dair çıkarımlar yapabilmeye yardımcı olabilir.

Jhaveri:

“Tespit ettiğimiz kök hücreler yeni nöronlara sebep oluyor. Beyinde yeni sinir hücrelerinin oluşumu yaşlandıkça azalan bir süreçtir ve yeni nöronlar öğrenme ve bilişsel yetiler için oldukça önemlidir” diyor.

Bulgularının, hipokampuste yeni nöronların doğumuna dair uzun süredir süregelen bir gizemi çözdüğünü söyleyen Queensland Brain Institute’den Profesör Perry Bartlett:

“Daha önceden, bu nöronların hepsinin aynı olduğu düşünülüyordu, bu yüzden de bölgenin öğrenme ve duygu durumu davranışlarını nasıl düzenleyebildiği anlaşılamamıştı. Ayrı kök hücre popülasyonlarının varlığı –hipokampusün çeşitli işlevlerini açıklayan– farklı tipte nöronlara sebep olduğunu gösteriyor” diyor.

Jhaveri:

“İki hücre grubu hipokampusün farklı bölgelerinde bulunuyor, bu da hipokampusteki ayrı alanların konumsal öğrenme ve duygu durumunu kontrol ettiğini gösteriyor. Hücreleri arıttığımızda, hücrelerin farklı mekanizmalarla aktifleştiğini ve gen expresyonlarında farklılaşan yeni nöronlar oluşturduğunu gördük” diyor.


Kaynak:

  1. Bilimfili,
  2. Mikaeli Costello, “Team Discovers Stem Cells That Make New Neurons”, http://www.futurity.org/hippocampus-memory-mood-936652/
  3. J Neurosci Res. 2013 May;91(5):642-59. doi: 10.1002/jnr.23199. Epub 2013 Feb 13. SIRT1 regulates the neurogenic potential of neural precursors in the adult subventricular zone and hippocampus. Saharan S1, Jhaveri DJ, Bartlett PF.