DNA Eşlenmesindeki Evrimsel Gizem: Eşlenme Yönü

DNA Eşlenmesindeki Evrimsel Gizem: Eşlenme Yönü

Ters yönlü çalışan bir enzimin mekanizmasını inceleyen bilim insanları, DNA eşlenmesinin her zaman ileri yönde gerçekleşen bir biyolojik fenomen olduğu kanısına vardı. Burada bir kafa karışıklığına yer bırakmamak adına, DNA eşlenmesinin her iki zincirde de gerçekleştiğini ve 5′ (fosfat ucu) uçtan, 3′ uca (riboza bağlı hidroksil grubu) doğru gerçekleşmekte olduğunu belirtelim.

DNA ve RNA gibi nükleotitlerden oluşmuş olan zincirler, hali hazırda var olan zincirlerin kopyalarının üretilmesi yolu ile sentezlenir. Bu kopyalama olayı da her zaman ‘ileri’ yönde yani belirli bir uçtan diğer uca doğru gerçekleşir. DNA zincirleri birbirlerine zıt yönde dizili olduğundan, eşlenme sırasında tıpkı bir fermuar gibi bir uçtan açılarak her iki zincir için de ayrı eşlenme yani açılan karşı zinciri oluşturma süreci başlar.

Bu noktada DNA zincirlerinden birisi yani 3′ ucu açılmış olan zincire ard arda düzenli biçimde ve sırasıyla nükleotitler eklenerek o zincirin eşlenmesi gerçekleşirken; DNA zincirleri birbirine zıt yönlü olduğundan ayrılma sırasında 5′ ucu açılan zincire ise yine yönü 5′ – 3′ yönlü farklı nükleotit sayılarına sahip oligonükleotitler denen DNA parçaları bağlanarak eşlenir. Bu hali ile aslında her iki zincirde de 5′ yönden 3′ yöne doğru bir DNA eşlenmesi gerçekleşir. Asıl soru da burada ortaya çıkıyor: “Neden hücreler, iki zincirde de aynı verimlilikte DNA eşlenmesi sağlayacak ters-yönlü çalışan (3′ uçtan 5′ uca) bir enzime sahip değil?”

Son dönemde, Thg1-like proteins (TLPs) adı verilen ve ters yön olarak tanımlanan 3′ ucundan 5′ ucu yönüne doğru nükleotit ekleyen proteinler keşfedilmişti. Bu şekilde zıt yönlü nükleotit ekleyen moleküllerin son derece nadir olduğu biliniyor. TLP’ler de hasarlı RNA moleküllerinde zıt ucun ters yönde tamir edilmesini veya düzeltilmesini sağlayan proteinler olarak işlev görüyor.

Bu noktayı şöyle açıklayabiliriz; RNA molekülleri tek zincirli yapılar olduğu için normal düzende 5′ uçtan 3′ ucuna doğru nükleotitlerin eklenmesi ile sentezlenir. Ancak ilk eklenen nükleotitlerde yani 5′ uçtaki birimlerde hasar olduğu zaman RNA molekülleri TLP’ler gibi ters yönlü nükleotit ekleyen proteinlere ihtiyaç duyarlar. Aksi takdirde hata düzeltilemez veya sayısız hastalığa sebep olabilecek veya en iyi ihtimalle üretilen RNA’nın kullanılamamasına ve bozunmasına sebep olacaktır.

DNA-eslenmesi-gizemi-cozuluyor-bilimfilicom

Çalışmada X-ışını kristalografi tekniği ile üç boyutlu yapıları ve birbirlerine göre konumları çözümlenen TLP kompleksi ve tRNA’lar-Telif : Kimura S. et al., Science Advances,

Science Advances’da yayımlanan yeni bir makalede Hokkaido University’den Min Yao ve ekibi, X ışını kristalografi (X-ray crystallography) tekniğinden yararlanarak TLP/RNA kompleksi yapılarını ve doğasını incelemeye koyuldu. Araştırmacılar bu yolla TLP’lerin ters yönde nükleotit ekleme görevini nasıl gerçekleştirdiğini ve belki de hücrelerde neden bu tip çalışan moleküllerin DNA eşlenmesi sırasında da çalışacak kadar yoğun bulunmadıklarını anlamayı hedefledi.

Yapılan yapısal analizler iki aşamalı bir sürecin varlığını ortaya koydu: enerji-verici moleküller işe dahil oluyor ve göreve başlıyor; daha sonra da nükleotit ekleniyor. Üstünkörü olarak bu şekilde özetlense de; ikinci aşama ‘ileri’ yönlü süreçte de mevcut.  Ters yönlü sürece özel olarak yalnızca enerji ihtiyacının baştan karşılanması veya başka bir deyişle enerjinin işe başlaması bulunuyor. Belli ki enzim; bu enerji işe alımını, yönü  ileriden ‘ters’e çevirmek üzere kullanıyor.

Araştırma ekibi, ulaştıkları sonuçlar üzerinden, DNA eşlenmesinin ters-yönlü enzimleri kullanamayacağını çünkü yapısal olarak çok daha karmaşık süreçleri barındırdığını ve de gerektirdiğini öne sürdü.

Ancak araştırmacılar, ileri ve ters yönlü olan mekanizmaların daha detaylı olarak incelenmesi ile DNA eşlenmesinin evrimsel kontekstini daha iyi anlaşılabileceğini öne sürüyor.


Kaynak :

  • Bilimfili,
  • Hokkaido University Web Sitesi, Uncovering the mystery of DNA replication, 13 Temmuz 2016 , https://www.oia.hokudai.ac.jp/blog/uncovering-the-mystery-of-dna-replication/

Makale Referans : S. Kimura, T. Suzuki, M. Chen, K. Kato, J. Yu, A. Nakamura, I. Tanaka, M. Yao. Template-dependent nucleotide addition in the reverse (3′-5′) direction by Thg1-like protein. Science Advances, 2016; 2 (3): e1501397 DOI: 10.1126/sciadv.1501397

Translasyon

Biyokimyada çeviri, mRNA (haberci RNA) tarafından taşınan genetik kodun spesifik bir protein üretmek üzere ribozom tarafından çözüldüğü karmaşık bir süreç olan protein biyosentezinin kritik bir aşamasıdır. Bu süreç, genlerin ifadesi ve ardından canlı organizmaların işleyişi için gereklidir. Ribozom, tamamlayıcı tRNA (transfer RNA) moleküllerinin mRNA’ya bağlanmasını indükleyerek kod çözmeyi kolaylaştırır. Kodonlardan (üç nükleotit dizileri) oluşan mRNA dizisi, amino asitlerin büyüyen polipeptit zincirine eklenme sırasını belirler ve sonuçta proteinin yapısını ve işlevini belirler.

Prokaryotlar ve ökaryotlar arasındaki çeviri sürecindeki temel ayrımlar şunları içerir:

  • Polisistronik ve Monosistronik mRNA: Prokaryotik mRNA sıklıkla polisistronik olarak adlandırılan birkaç farklı proteine ait bilgiyi içerirken ökaryotik mRNA tipik olarak yalnızca bir proteine ait bilgiyi taşır veya monosistroniktir.
  • Ribozom Bağlanma Bölgeleri: Prokaryotlar, tek bir mRNA molekülünden birden fazla proteinin eşzamanlı translasyonuna izin veren birden fazla ribozom bağlanma bölgesine sahiptir. Bunun tersine, ökaryotik ribozomlar genellikle tek bir bölgeye bağlanır.
  • Transkripsiyon ve Translasyonun Birleşmesi: Prokaryotlarda, mRNA’nın translasyonu, transkripsiyon tamamlanmadan önce başlayabilir; bu, nükleer membranın yokluğu ve bu süreçlerin sitozolde eşzamanlı olarak meydana gelmesiyle kolaylaştırılan bir olgudur. Ancak ökaryotik hücreler, çekirdek içindeki transkripsiyonu ve sitoplazmadaki translasyonu bölümlere ayırır, böylece bu süreçleri ayırır.

Biyokimyada çevirinin evrensel yönü, spesifik amino asitleri ve kodonları tanıyan, mRNA dizisinin gerektirdiği şekilde proteinlerin birleştirilmesini kolaylaştıran tRNA moleküllerinin kullanılmasında yatmaktadır. Amino asitler, adenosin kalıntısının hidroksil grubuna bir ester bağı ile tRNA’nın 3′ ucuna bağlanır ve ribozomun, bitişik amino asitler arasında peptit bağlarının oluşumunu katalize etmesini sağlar.

Biyomekanik

Biyomekanikte çeviri, belirli bir hareket türünü ifade eder. Vücudun tüm noktalarının aynı yönde ve aynı mesafe boyunca hareket ettiği bir nesnenin doğrusal veya öteleme hareketi ile karakterize edilir. Bu, vücudun farklı bölümlerinin merkezi bir eksen etrafında daireler halinde hareket ettiği dönme hareketinden farklıdır. Biyomekaniğin çevirisi, vücutların uzaydaki hareketlerini anlamak, onlara etki eden kuvvetleri ve momentleri analiz etmek ve bu bilgiyi yardımcı cihazların tasarımına, rehabilitasyon stratejilerine uygulamak ve atletik performansı geliştirmek için gereklidir.

İleri Okuma

  • Alberts, B., Johnson, A., Lewis, J., Raff, M., Roberts, K., & Walter, P. (2002). Molecular Biology of the Cell. 4th edition. Garland Science.
  • Lodish, H., Berk, A., Zipursky, S. L., Matsudaira, P., Baltimore, D., & Darnell, J. (2000). Molecular Cell Biology. 4th edition. W. H. Freeman.
  • Nairn, R., & Helgason, C. D. (2015). Biochemistry and Cell Biology of Mammalian Translation. Cold Spring Harbor Perspectives in Biology, 7(10).
  • Enoka, R. M. (2008). Neuromechanics of Human Movement. 4th Edition. Human Kinetics.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.