Beyin sarsıntısı sonrasında uyumamak mı gerekir?

Image copyrightGETTY
Image captionKafaya alınan darbelerde sarsıntının şiddetini tespit etmek zordur; bu durum ciddi sonuçlar doğurabilir.

Başından darbe almış birinin uyumaması gerektiği, aksi halde komaya girebileceği söylenir. Bu hangi durumlarda doğrudur?

Kafasına darbe almış futbolcuların ne zaman sahaya dönmesi gerektiğine dair tartışmalar alevlenince beyin sarsıntısı da her zamankinden daha fazla dikkat çekmeye başladı.

Travmaya bağlı beyin sorunlarının daha fazla ciddiye alınması konusunda kampanyalar devam ediyor.

Fakat bu konudaki yanlış algılardan biri başına darbe alan kişinin uyutulmaması gerektiğine ilişkindir. Ancak bu yönde fazla veri olmadığı için doktorların tavsiyeleri bu yönde değil.

Beyin sarsıntısı, otomobil kazalarında olduğu gibi kafaya ağır ve ani bir darbe gelmesi sonucu oluşur. Kafadaki darbelerinin gerçekten de ciddiye alınması gerekir. Bu durum ciddi sonuçlar doğurabilir ve sarsıntının şiddetini tespit etmek zordur.

Yalnızca ABD’de her yıl 1,6 ila 3 milyon arasında travmaya bağlı beyin yaralanması meydana geliyor. Doktorlar vakanın ciddiyetini anlamak için hastada kusma, kafa karışıklığı, denge kaybı, bulanık görme, baş ağrısı, kol ve bacaklarda uyuşma gibi belirtilerin olup olmadığına bakıyor.

Kan testi

Basit bir kan testi ile kandaki belli maddelerin ölçülmesi yoluyla gelecekte beyin sarsıntısı konusunda daha hızlı teşhis koyma konusunda doktorlar ümitli. Kısa bir süre önce Orlando Tıp Merkezi’nden bir ekip, herhangi bir darbe sonucu hasar meydana geldiğinde beynin iki protein salgıladığını tespit etti.

Image captionRugby gibi sporlarda kafaya darbe alma ihtimali yüksektir.

Ancak bu konuda bir test geliştirilmesi birkaç yıl alacağı için, o zamana kadar doktorların belli semptomları gözleyerek teşhis koymaya devam etmesi gerekecek.

Travmaya bağlı beyin sarsıntısı geçirenlerin uyumaması konusundaki inanç, beyin yaralanmalarının ardından gözlenen geçici iyi hissetme halinin yanlış anlaşılmasıyla ilgili aslında. Az rastlanan bu olgu, bayılan kişinin ayıldıktan sonra kendisini iyi hissetmesi, ancak bu sırada beyinde kanama olması durumunu ifade eder. Bu kanama bir süre sonra beyne basınç yapıp yeniden bayılmaya neden olursa bu defa tıbben acil bir durum oluşmuştur.

Fakat beyinde kanama olsa bile, bu kendini iyi hissetme haline çok az vakada rastlanır.

Belirtilere dikkat

Kafasını çarpan birinde az önce sıraladığımız belirtilerin olup olmadığını gözlemek işte bu beyin kanaması ihtimali nedeniyle önemlidir. Eğer sersemlik, kusma, çift görme, yürüme güçlüğü, şiddetli baş veya boyun ağrısı, kol ve bacakta uyuşma gibi belirtiler yoksa başına darbe alan kişinin uyumasında bir sakınca yoktur. Hatta bu durumda istirahat gerekir.

Yani sporcuların antrenmanlara bir süre ara vermesi ve beyinlerini zorlayacak türden işlere girişmemesi, çocukların tamamen iyileşene kadar daha az ders çalışması vb. gerekir. Beynin iyileşmeye ihtiyacı vardır ve bunu yapmanın en iyi yolu uyumaktır. Yani uyumak zararlı değil, yararlıdır bu durumda.

Bugün tıp bu tavsiyede bulunuyor. Fakat bu uygulamayı denemeye alan bazı araştırmacılar endişe verici bazı durumlar tespit etti.

Image captionÇocukların kafası yaralandığında ilk gece bir-iki saatte bir uyandırılıp kontrol edilmeleri tavsiye ediliyor.

Bu konuda birçok yeni deneyler yapıldığı için beyin sarsıntısı geçiren insanların bakımı konusunda yakında çok daha net verilere ulaşılması bekleniyor.

Tanım sorunu

Ancak, beyin sarsıntısının tanımı konusunda karışıklıkların olması sorunun bir yanını oluşturuyor. Soruna daha ciddi bir hava katmak için bazı doktorlar beyin sarsıntısı yerine travmaya bağlı beyin yaralanması tanımının kullanılmasını öneriyor.

Ayrıca bazı kuruluşlar, çocukların kafasında yaralanma olduğunda ilk gece bir-iki saatte bir uyandırılmalarını ve tekrar uyutmadan önce iyi olup olmadıklarının kontrol edilmesini öneriyor.

Kısacası, beyin sarsıntısı sonrasında uyku tavsiye ediliyor, ama bu her zaman bunun kolay olduğu anlamına gelmiyor. Araştırmalar, beyin sarsıntısı sonrasında uykusuzluk, yorgunluk, uyku hali, uyku apnesi ve narkolepsi gibi farklı uyku bozukluklarına rastlandığını gösteriyor.

Kaynak:
  1. BBC
  2. Viola-Saltzman M, Watson NF. Traumatic brain injury and sleep disorders. Neurol Clin. 2012 Nov;30(4):1299-312. doi: 10.1016/j.ncl.2012.08.008.
  3. Ganz JC The lucid interval associated with epidural bleeding: evolving understanding. J Neurosurg. 2013 Apr;118(4):739-45. doi: 10.3171/2012.12.JNS121264. Epub 2013 Jan 18.
  4. Meehan, William P. “Medical Therapies for Concussion.Clinics in Sports Medicine 30.1 (2011): 115–ix. PMC. Web. 22 June 2016.
  5. Burke, Matthew J. et al. “In Search of Evidence-Based Treatment for Concussion: Characteristics of Current Clinical Trials.” Brain Injury 29.3 (2015): 300–305. PMC. Web. 22 June 2016.
  6. Sharp, David J, and Peter O Jenkins. “Concussion Is Confusing Us All.” Practical Neurology 15.3 (2015): 172–186. PMC. Web. 22 June 2016.
  7. Guidelines for Diagnosing and Managing Pediatric Concussion First edition, June 2014, v1.1

Kabuslar Görmek ve İntihar Davranışları Arasında İlişki Bulundu

Kabus rüyalarla, intihara meyilli olma durumu veya intihara teşebbüs etme davranışı arasındaki bağıntıyı gösteren ilk araştırma Journal of Clinical Sleep Medicine dergisinde yayımlandı ve araştırmaya göre bu bağıntı; yenilgi, umutsuzluk ve kapana kısılma hisleri ve/veya durumlarının çok katmanlı işlemleri ile yönetiliyor.

Çoklu analizler, kabusların PTSD (post-travmatik stres bozukluğu) olan insanlarda, stres sebebi veya yaratıcısı olarak işlev gösterdiğini ortaya çıkarıyor. Bununla beraber kabuslar yukarıda sözü edilen; yenilgi, umutsuzluk ve kısıtlanmışlık; gibi belli bir takım negatif bilişsel düşünceleri de tetikleyebiliyor; ki bu etmenler aynı zamanda intihar düşüncesi ve girişimlerine sebep olabilmektedir. Sonuçlara göre, kabuslar gören, bunları tecrübe eden katılımcıların yüzde 62’si ve kabus görmeyenlerin de yalnızca yüzde 20’si intihar düşünceleri, planları ve girişimlerinde bulunuyor.

Sonuçlara göre intihar davranışları ve kabuslar arasındaki bağıntı yolları, depresyon ve komorbid insomnia (eş-zamanlı uyku bozukluğu) rahatsızlıklarından bağımsız olarak işliyor.

University of Manchester’dan araştırmacı Donna L. Littlewood yaptıkları çalışmaya dair şunları belirtiyor : ” PTSD, intihar düşünceleri ve davranışlarını artırmaktadır. Bizim çalışmamızda PTSD’nin işaretçi semptomlarından biri olan kabusların, intihar riskine karşı bu rahatsızlığa sahip olan insanlar için bir tedavi yöntemi olarak da kullanılabilmesinin mümkün olduğunu gösteriyor. Bu çalışma ile, PTSD’den muzdarip olan insanlarda spesifik olarak kabusların, kabus görülme zamanlarının hedeflenmesinin önemi ortaya koyulmuş oldu. Buna ek olarak negatif bilişsel değerlendirmelerin tespit edilmesi, ortaya çıkarılması ve hedeflenmesi de intihar düşüncelerinin ve davranışlarının azaltılmasına yardımcı olacaktır.”

The American Academy of Sleep Medicine’ın raporunda, kabusların yalın, gerçekçi ve rahatsız edici rüyalar olduğu tanımlanıyor. Bu rüya tipinde çoğunlukla yaşamın devamlılığı veya güvenlilik durumları tehlike altında kaldığından veya böyle hissedildiği için, anksiyete, korku ve dehşet duyguları ortaya çıkmaktadır.

Kabus rahatsızlığı ise, sosyal veya mesleki fonksiyonlarda eksiklik, sıkıntı veya genel anlamda üzüntü durumlarında tekrarlanan kabuslar görme olarak tanımlanmaktadır. PTSD’den muzdarip olan hastaların yüzde sekseninde, travmanın ilk üç ayında kabusların başladığı biliniyor ve bu post-travmatik (travma sonrası) kabuslar silsilesi ömür boyu da devam edebiliyor.

Bu araştırma için elde edilen veriler, travmatik olaylar yaşamış olan 91 katılımcıdan toparlandı. Bu katılımcıların 51 tanesinde devam etmekte olan PTSD tespit edilirken, 24’ünün geçmişinde PTSD teşhisinin bulunduğu kaydedildi. Kabuslar ise, PTSD ölçeği dahilinde, ilintili bir takım ögelerin frekansı ve şiddetinin toplamları ile ölçüldü.

Katılımcılar ayrıca, intihar davranışları, umutsuzluk, yenilgi ve kısıtlanmışlık duygu-durumlarına dair ölçümleri yapmayı sağlayacak bir anketi de tamamlayarak araştırmacılara sundu. Uykusuzluk, PTSD ve intihar arasındaki ilişki; uykusuzluğun direkt bir etken olmaktan çok eş-değişken olduğunu gösteriyor.


Kaynak :

  • Bilimfili,
  • Donna L. Littlewood, Patricia A. Gooding, Maria Panagioti, Simon D. Kyle. Nightmares and Suicide in Posttraumatic Stress Disorder: The Mediating Role of Defeat, Entrapment, and Hopelessness. Journal of Clinical Sleep Medicine, 2016; 12 (03): 393 DOI: 10.5664/jcsm.5592

Beyin Uykuda Problem Çözüyor

Hiç gece boyunca uğraştığınız bir Candy Crush oyununu ya da Sudoku bulmacasını sabah saatlerinde kolaylıkla yapabildiğiniz oldu mu? Bunun nedeni, uyuyarak zaman geçirmeyi seven kişileri oldukça memnun edecek.

Şimdiye kadar, uykunun insanların kaslarını ve düşüncelerini etkili biçimde çalışmalarını sağlayan bir durma süresi, yani vücudun toparlanma dönemi olduğunu düşündük. Ancak, Padraic Monaghan ve meslektaşlarının çalışması, uykunun aktif bir işlevinin de söz konusu olduğunu iddia ediyor. Aristo’ya kadar geri gidecek olursak, insanların uykuda zihin etkileşimini arttırdığı eskiden beri söz konusu olan bir iddiaydı. Mem Cognit’te yayımlanan çalışmayla ortaya çıkan şey ise, uykunun bir dinlenme sürecinden çok aktif bir dönem olduğu.

Uykunun insanların günlük hayatında derin etkileri olduğunu bilinen bir gerçektir. Uyku hafızayı güçlendirir, hali hazırda bildiklerimizi de yeni bilgilerle pekiştirmeye yardımcı olur. Aynı zamanda, var olan bilgilerin kalitesini de değiştirir böylece uykudan önceki deneyimler daha net bir şekilde beyne yerleşir. Ve biz, karar ve yargıda bulunurken, arka plandaki yanıltıcı bilgileri daha kolay eleriz.

Ancak uykunun problem çözme üzerinde de olumlu bir etkisi olduğu ortaya çıktı. İnsanların gece saatlerinde ilham kazanması oldukça yaygın görülen bir durum. Hatta gecenin bir saatinde kalkıp hayat memat meselesi olan ya da oldukça önemsiz bir problemi çözebilirsiniz bile. Bu çalışma, bu sezgilerin kesinlikle doğru çıktığını iddia ediyor.

Bu konuyu derinlemesine araştırmak için yapılan çalışmada, gönüllülere 3 kelimeden oluşan bir dizi problem verildi. Görev, bu 3 kelimeyle bağlantılı olan bir başka kelimeyi bulmaktı. Örnek olarak; İsviçre, bağ evi ve pasta (cevap makalenin sonundadır.) Soruların yarısı kolay, diğer yarısı ise zor olarak hazırlandı.

Uyumuş olan gönüllü grubu (“sleep”) soruları öncelikle gece gördü ve ertesi sabah soruları tekrar çözmeyi denedi. Uyanık olan grup (“wake”) ise soruları öncelikle sabah görüp aynı günün akşamı soruları bir kez daha çözmeyi denedi. Ayrıca gündüz ya da akşam saatlerinde problemleri çözen, ekstra bazı gruplar da çalışmada yer almıştır. Bunun nedeni günün saatinin çalışmadan etkilenmemesini sağlanmasıdır. Kolay problemlerde, uyanık grubun biraz daha etkili olduğu gözlenmiş, zor sorularda ise, uyumuş grubun cevaplarını önemli ölçüde düzelttiği görüldü.

Parlak fikirler

Böyle kelime sorularının çözümü oldukça kolay görünüyor. Bu yüzden, deneyin ardından şu sorular önem kazandı: Uyku daha karmaşık soruların da çözülebilmesini sağlar mı? Ve bu durum uyku hafızayı güçlendirdiği için mi gerçekleşir? Soruların cevabı eski ve yeni bilgilerin adaptasyonundan geçiyor. İyi karar verme ve problem çözmedeki anahtar beceri, bir problemin çözümünü başka bir probleme adapte edebilme yeteneğidir.

Bunun basit bir örneği olarak 8 + 4 = ? sorusu veriliyor. 5 + 3 = ? ve 2 + 7 = ? de benzer çözüm stratejileri gerektirir. İnsanlar bir kere aradaki bağlantıyı fark ettiler mi, genellikle cevap bariz hale gelmekte. Öğrendiğiniz şeyleri benzer sorunlarda uygulayamadığınızı bir düşünün, hayat ne kadar da zor olurdu. Ancak yine de insanların benzer çözümler uygulama alanında kötü bir ünü var.

Daha yeni bir çalışmada, insanlara birbiriyle alakalı iki dizi soru soruldu. Gece uyumuş olanlar iki soru dizisinin çözümünde, soruları gün boyunca çözmeye çalışanlardan daha başarılı oldular. Enteresan bir şekilde, bu durum katılımcıların kendilerini daha iyi hissetmelerinden, soruları hatırlamalarından ya da problemlerin birbiriyle ilişkisini kurabilmelerinden kaynaklanmıyordu. Bunlar yerine, gelişmenin, uyku esnasında problemin bilgisinin yeniden yapılanması aşaması sayesinde gerçekleştiği gözlendi.

Binlerce yıl sonra geliştirilmiş olsalar da, beyindeki uyku sürecinin nörofizyolojik etkileri üzerine olan modern teorilerin, Aristoteles’ın görüşüyle şaşırtıcı derecede tutarlı olduğu ortaya çıkarıldı. Öne çıkan yeni bir çalışma, uykunun hipokampus –beynin günlük deneyimleri kodladığı bölge– ve neokorteks – uzun dönem deneyimlerinin depolandığı bölge – arasındaki bilgi aktarımını sağladığını göstermektedir. Eğer çözümleri etkili bir şekilde düşüncelerimizdeki geçmiş sorunların kapsamına alabilirsek, yeni sorunları çözmek için de daha donanımlı hale gelmiş oluruz.

Bu araştırma bize sorunları çözmek için günden güne gelişim yaklaşımıyla rehberlik etmektedir. Eğer zor bir probleminiz varsa, gece onu bir kenara koyun ve sabah tekrar üzerine düşünün. Hali hazırda karmaşık bir karar aldıysanız bile, onu yeniden değerlendirin. Ertesi gün ulaşabileceğiniz en iyi sonuçlara varırsınız. Artık bu bilimsel bir şekilde destekleniyor.

Hala merak edenler için sorunun cevabı “peynir.”

 


Kaynak:

  • Bilimfili,
  • Padraic Monaghan “How We Showed ‘Sleeping On It’ Really Is The Best Way To Solve A Problem,”
    http://www.iflscience.com/brain/how-we-showed-sleeping-it-really-best-way-solve-problem
  • Sio UN, Monaghan P, Ormerod T. Sleep on it, but only if it is difficult: effects of sleep on problem solving. Mem Cognit. 2013 Feb;41(2):159-66. doi: 10.3758/s13421-012-0256-7.
  • Monaghan P, Sio UN, Lau SW, Woo HK, Linkenauger SA, Ormerod TC. Sleep promotes analogical transfer in problem solving. Cognition. 2015 Oct;143:25-30. doi: 10.1016/j.cognition.2015.06.005. Epub 2015 Jun 23.
  • Susanne Diekelmann & Jan Born The memory function of sleep Nature Reviews Neuroscience 11, 114-126 (February 2010) | doi:10.1038/nrn2762